Serdar Gürler Açıklaması 'Türkiye Çağırınca Tercih Yapılmaz'
İspanya’nın Huesca takımında forma giyen milli futbolcu Serdar Gürler, milli takım seçimi hakkında, "Fransa U16 Milli Takımı’nda oynadım. Fransa çağırınca normal olarak gittik. Sonrasında Türkiye çağırdı. Seçim yapılmaz. Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz. Bizim için durum zaten bellidir" dedi.
Milli futbolcu Serdar Gürler, Fransa’da yetişti, Türkiye’de Elazığspor, Trabzonspor, Kayseri Erciyesspor, Gençlerbirliği ve Osmanlıspor formalarını giydikten sonra bu sezon başında La Liga takımlarından Huesca’ya transfer oldu. Sürati, adam eksiltme becerisi ve golcülüğüyle ön plana çıkıp Milli Takım’ın kadrosunda da yer alan 27 yaşındaki oyuncu, Tam Saha Dergisi’nde yer alan röportajında Fransa ile Türkiye arasındaki tercihine ilişkin, "Fransa çağırınca normal olarak gittik. Sonrasında Türkiye çağırdı. Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz. Bizim için durum zaten bellidir" dedi.
"Topla yatar kalkardım"
Futbola 4 yaşında başladığını söyleyen Serdar, "Ailem sokakta top oynadığımı biliyordu. Bizim bir köy takımımız vardı, futbola orada başladım. Oynarken inanılmaz zevk alıyordum. Haftada bir kez antrenman oluyordu. Sadece çarşamba günleri idman yapabiliyorduk çünkü okul vardı. Cumartesi de maçımız oluyordu. Her zaman heyecanlıydık. Top neredeyse ben ordaydım. Topla yatar kalkardım" şeklinde konuştu.
"Bir gün futbolcu olup Türkiye’de oynayacağım hiç aklıma gelmezdi"
Fransızların genç oyunculara altyapı eğitimi verirken nelere dikkat ettiğini açıklayan başarılı futbolcu, "Kademe kademe ilerlersek; şehrimizde üst düzey bir takım vardı. 10 yaşında beni oraya aldılar. Orada beni idmana götürecek kimse yoktu. Ama bir hocam vardı. Bana çok inanmıştı. Beni alıp idmana götürüyordu. Sonra ailem geleceğim olduğunu anlamaya başlayınca beni idmanlara dedem götürmeye başladı.
Böyle devam ede ede bir yerlere gelmeye çalıştık. 12 yaşında Sochaux takımına gittim ama aklımda futbolcu olacağıma dair hiçbir düşünce yoktu. Sadece zevk almak için futbol oynuyordum. Daha büyük takımlara karşı koymak için futbol oynuyordum. O dönem Ronaldinho’lar, Drogba’lar vardı. Mesela Strasbourg bir ara çok iyiydi. Mamadou Niang vardı. Onları izlemeye giderdik. TV’de Galatasaray’ın maçlarından başka bir şey izlemezdim. Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olduğu zamanlarda Türk futbolu ile büyüdüm. Bir gün futbolcu olup Türkiye’de oynayacağım hiç aklıma gelmezdi. Ben o köy takımında oynarken turnuvalar olurdu. 10 maçın 9’unu biz kazanırdık. Önümüze gelen her takımı yener geçerdik. Artık beni daha büyük turnuvalara çağırmaya başlamışlardı. Çok güzel günlerimiz geçti. Gençtik ve saf futbol oynuyorduk. Keşke hep öyle kalsaydık. Sadece futbol oynasaydık. Şimdi profesyoneliz ve sadece futbolu düşünemiyoruz. Ailen var, sorumlulukların var, faturaların var, borçların var Kafan karışabiliyor. Allah’a çok şükür, son üç senedir inanılmaz mutluyum. Maddi anlamda her şey yolunda. Kafan rahat olduğu zaman, bu durum futboluna da yansıyor. Açıkçası üç yıldır bunun meyvelerini yiyorum" diye konuştu.
"İçimde ukde kaldı"
Fransa 1. Ligi’nde Sochaux formasıyla çok az oynadığı için içinde ukde kaldığını belirten Gürler, "İki lig, bir de kupa maçı oynadım. Hepsinde de iyi oynadım. Öz güvenim geri geldi. Hocalar beni takdir etti. Ama ne olduysa oldu, bir daha kadroya giremedim. Niye olduğunu da söylemediler. Ben de ayrılma zamanının geldiğini düşündüm" ifadelerini kullandı.
"Fransızlar makine gibi sistematikler, Türkiye’de durum böyle değil"
Fransa ile Türkiye arasındaki farkları da açıklayan 27 yaşındaki futbolcu, "Motivasyonla, yürekle oynayan bir yapımız var. Bunu herkes bilir. Bizim geri dönüşlerimizin çoğu aslında bunun sayesindedir. Milli ruhumuz bu yüzden üsttedir. Böyle bir ülkeyiz. Fransa’da bu yok. Otomatiğe bağlamışlar. Makine gibiler. Sistematikler. Türkiye’de durum böyle değil" dedi.
"Leo Franco beni çok istedi
La Liga ekiplerinden Huesca’ya transfer sürecini anlatan Serdar Gürler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki yıl önce verdiğim röportajda ’Hayalim La Liga’da oynamak’ demiştim. La Liga’da kimin sahasına gidersen git halı gibi Her stat tamamen dolu. Futbolu yaşıyorsun. Keyfine doyamıyorsun. Maç bitsin istemiyorsun. Kazansan da kaybetsen de herkes seni alkışlıyor. Aslında bir kötü yanı var. Kaybettiğinde tepki de görmelisin. Yoksa herkes çok rahat oluyor. Sezon boyunca Huesca benim maçlarımı izlemiş. Düzenli bir şekilde A Milli Takım’a gitmem de çok etkili olmuş. Alaves, Rayo Vallecano gibi birkaç takımla görüştük. Huesca beni en çok isteyen takımdı. Galatasaray’ın eski kalecisi olan teknik direktör Leo Franco beni çok istedi. Çok sıkıntı yaşamadım. Osmanlıspor gitmemi istemedi, bonservis bedelini de az buldu. Ama çok şükür sorun olmadı. Kararımdan pişman değilim."
"İspanya’da en küçüğünden en büyüğüne bütün statlar tıklım tıklım dolu"
La Liga’da her şeyin farklı olduğunu söyleyen Gürler, "Abartısız. Buradan Türkiye’yi kötülediğim anlamı da çıkmasın. Türkiye benim ülkem ama farkları da söylemek gerek. En küçüğünden en büyüğüne bütün statlar tıklım tıklım dolu. Oturacak yer yok. Pazartesi akşam saat 22.00’de Athletic Bilbao ile deplasmanda maçımız var. Stada geldik, kimse yok. Isınmaya çıktık, 10 bin kişi var. Kendi kendime, ’Tamam, Pazartesi sendromu her ülkede var. Bunlar Pazartesi diye maça gelmemiş’ dedim. Soyunma odasına gittik. Maça çıkmak üzere sahaya geri geldiğimizde, 40-50 bin kişilik stadın ağzına kadar dolduğunu gördüm. Gözlerime inanamadım. Takım arkadaşlarım bana, ’Burası böyle. Alış artık’ dediler. Sahalar halı gibi Üstende yatsan yeridir. Futbolcu için saha, taraftar çok önemli. Futbolcu olduğunu hissediyorsun. Faul alıyorsun ya da kayıyorsun, herkes ayağa kalkıp çıldırıyor. Gol attığını düşün bir de İnsanlar kendilerini parçalıyor En güzel yanı da kamp olmaması. İçeride oynadığımız maçta sabah 11.00’de kalkıyorsun. 12.00’de tesislere geliyorsun ve yemeğini yiyorsun. Sonra dinleniyorsun. Akşam 18.00’de maça çıkıyorsun, sonra da evine geliyorsun. Gündüz 12.00 maçı varsa geceden otelde toplanıyoruz ki o da mantıklı. Sabah 09.00’da trenle Madrid’e gittik. Atletico Madrid’le maç yapıp eve döndük. Ben, kamp olmamasını seviyorum. Evde çocuk var, evimde mutluyum. Bekarken tamam ama evliyken olmuyor" diye konuştu.
"Dipteyiz gibi gözüküyor ama çıkabiliriz"
Huesca ile ligde sonuncu olmalarına rağmen Avrupa potasıyla 7 puan fark olduğunu belirten yıldız futbolcu, "Bir galibiyet alsak 14-15. sıralara çıkıyoruz. Bir maça bakar. Dipteyiz gibi gözüküyor ama çıkabiliriz. Herkes herkesi yenebilir çünkü herkes güzel top oynuyor. Barcelona, Real Madrid ve Atletico Madrid’i saymazsak her takımın kadrosu denk. Athletic Bilbao’da maçı son 15 dakikada 2-0’dan çevirdik ve karşılaşma 2-2 bitti. 3 maçta 4 puan aldık. 8-2 yenildiğimiz Barcelona maçını saymıyorum tabi İyi başladık, iyi gideceğine inanıyorum. İyi oynuyoruz çünkü" ifadelerini kullandı.
"Beni sonra hiç oynatmaması moralimi bozdu"
Huesca’daki performansını değerlendiren Serdar Gürler, "Hoca beni ilk maçta oynattı. İsveç maçımızı izlemiş ve beni çok beğenmiş. Sahaya çıktım ve iyi bir maç çıkardım. Kendimi iyi hissediyordum, hücumda etkiliydim, çalımlar atıyordum. İyi pozisyonlara girdik. 54’te oyundan alındım. Ben de tepki gösterdim. Merak ettim neden oyundan alındığımı Sonra iki hafta oynamadım Hiç kazanamadık zaten. Hoca da takımı değiştirmedi. Ben de tepki koydum. Hoca bana, ’Alışma süreci’ dedi.
İyi de üç maç vasat oynarım, bana ’alışma süreci’ dersin. Ama beni sonra hiç oynatmaması moralimi bozdu açıkçası" şeklinde konuştu.
"Son 3.5 yıldır her şey çok iyi gidiyor"
Kariyer planlamaları hakkında da bilgi veren Gürler, "Benim kariyer planım, ne olursa olsun oynamak. Kariyerim Trabzon’da düşüş yaşadı ama Allah’a şükürler olsun son 3.5 yıldır her şey çok iyi gidiyor. Çıkıştayım, La Liga’dayım. Bu seviyemi biraz daha yukarı çıkarabileceğimi biliyorum. Bence dünyanın en iyi liginde oynuyorum. Keyif alıyorum. Mutluyum. Dilini sevdiğim bir yer İnsanlar güzel, ailem mutlu Huesca’nın bir tık üstünü istiyorum. Hemen demiyorum ki Atletico, Sevilla gibi takımlara gideyim Barcelona ve Real Madrid’i zaten söylemiyorum bile Benim istediğin Huesca’nın bir tık üstü. Real Betis vs. gibi takımlarda oynayabilirim" dedi.
"Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz"
’Milli Takım olarak Türkiye kararını nasıl verdin’ sorusuna ise 27 yaşındaki oyuncu, "Fransa U16 Milli Takımı’nda oynadım. Fransa çağırınca normal olarak gittik. Sonrasında Türkiye çağırdı. Seçim yapılmaz. Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz Bizim için durum zaten bellidir. Şimdi Mesut (Özil) abiyi anlıyorum diyebilirim. Niye? Çünkü onun hikayesi farklı. Türkiye’de oynasaydı belki Almanya ile kazandığı başarıları elde edemeyebilirdi. Ya da edebilirdi, bize yardımcı olabilirdi. Anlatabiliyor muyum? Onun kariyeri için de iyi oldu. Werder Bremen’den Real Madrid’e gitti. Dünya çapında bir yıldız oldu. Kendisini anlayabilirim. Fransa’ya bak Kadrosu hep devşirme oyunculardan kurulu Herkes Türkiye’yi seçseydi çok farklı olurdu tabiî. Emre Can, Mesut Özil, İlkay Gündoğan ve diğerleri" cevabını verdi.
"Topla yatar kalkardım"
Futbola 4 yaşında başladığını söyleyen Serdar, "Ailem sokakta top oynadığımı biliyordu. Bizim bir köy takımımız vardı, futbola orada başladım. Oynarken inanılmaz zevk alıyordum. Haftada bir kez antrenman oluyordu. Sadece çarşamba günleri idman yapabiliyorduk çünkü okul vardı. Cumartesi de maçımız oluyordu. Her zaman heyecanlıydık. Top neredeyse ben ordaydım. Topla yatar kalkardım" şeklinde konuştu.
"Bir gün futbolcu olup Türkiye’de oynayacağım hiç aklıma gelmezdi"
Fransızların genç oyunculara altyapı eğitimi verirken nelere dikkat ettiğini açıklayan başarılı futbolcu, "Kademe kademe ilerlersek; şehrimizde üst düzey bir takım vardı. 10 yaşında beni oraya aldılar. Orada beni idmana götürecek kimse yoktu. Ama bir hocam vardı. Bana çok inanmıştı. Beni alıp idmana götürüyordu. Sonra ailem geleceğim olduğunu anlamaya başlayınca beni idmanlara dedem götürmeye başladı.
Böyle devam ede ede bir yerlere gelmeye çalıştık. 12 yaşında Sochaux takımına gittim ama aklımda futbolcu olacağıma dair hiçbir düşünce yoktu. Sadece zevk almak için futbol oynuyordum. Daha büyük takımlara karşı koymak için futbol oynuyordum. O dönem Ronaldinho’lar, Drogba’lar vardı. Mesela Strasbourg bir ara çok iyiydi. Mamadou Niang vardı. Onları izlemeye giderdik. TV’de Galatasaray’ın maçlarından başka bir şey izlemezdim. Galatasaray’ın UEFA Şampiyonu olduğu zamanlarda Türk futbolu ile büyüdüm. Bir gün futbolcu olup Türkiye’de oynayacağım hiç aklıma gelmezdi. Ben o köy takımında oynarken turnuvalar olurdu. 10 maçın 9’unu biz kazanırdık. Önümüze gelen her takımı yener geçerdik. Artık beni daha büyük turnuvalara çağırmaya başlamışlardı. Çok güzel günlerimiz geçti. Gençtik ve saf futbol oynuyorduk. Keşke hep öyle kalsaydık. Sadece futbol oynasaydık. Şimdi profesyoneliz ve sadece futbolu düşünemiyoruz. Ailen var, sorumlulukların var, faturaların var, borçların var Kafan karışabiliyor. Allah’a çok şükür, son üç senedir inanılmaz mutluyum. Maddi anlamda her şey yolunda. Kafan rahat olduğu zaman, bu durum futboluna da yansıyor. Açıkçası üç yıldır bunun meyvelerini yiyorum" diye konuştu.
"İçimde ukde kaldı"
Fransa 1. Ligi’nde Sochaux formasıyla çok az oynadığı için içinde ukde kaldığını belirten Gürler, "İki lig, bir de kupa maçı oynadım. Hepsinde de iyi oynadım. Öz güvenim geri geldi. Hocalar beni takdir etti. Ama ne olduysa oldu, bir daha kadroya giremedim. Niye olduğunu da söylemediler. Ben de ayrılma zamanının geldiğini düşündüm" ifadelerini kullandı.
"Fransızlar makine gibi sistematikler, Türkiye’de durum böyle değil"
Fransa ile Türkiye arasındaki farkları da açıklayan 27 yaşındaki futbolcu, "Motivasyonla, yürekle oynayan bir yapımız var. Bunu herkes bilir. Bizim geri dönüşlerimizin çoğu aslında bunun sayesindedir. Milli ruhumuz bu yüzden üsttedir. Böyle bir ülkeyiz. Fransa’da bu yok. Otomatiğe bağlamışlar. Makine gibiler. Sistematikler. Türkiye’de durum böyle değil" dedi.
"Leo Franco beni çok istedi
La Liga ekiplerinden Huesca’ya transfer sürecini anlatan Serdar Gürler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki yıl önce verdiğim röportajda ’Hayalim La Liga’da oynamak’ demiştim. La Liga’da kimin sahasına gidersen git halı gibi Her stat tamamen dolu. Futbolu yaşıyorsun. Keyfine doyamıyorsun. Maç bitsin istemiyorsun. Kazansan da kaybetsen de herkes seni alkışlıyor. Aslında bir kötü yanı var. Kaybettiğinde tepki de görmelisin. Yoksa herkes çok rahat oluyor. Sezon boyunca Huesca benim maçlarımı izlemiş. Düzenli bir şekilde A Milli Takım’a gitmem de çok etkili olmuş. Alaves, Rayo Vallecano gibi birkaç takımla görüştük. Huesca beni en çok isteyen takımdı. Galatasaray’ın eski kalecisi olan teknik direktör Leo Franco beni çok istedi. Çok sıkıntı yaşamadım. Osmanlıspor gitmemi istemedi, bonservis bedelini de az buldu. Ama çok şükür sorun olmadı. Kararımdan pişman değilim."
"İspanya’da en küçüğünden en büyüğüne bütün statlar tıklım tıklım dolu"
La Liga’da her şeyin farklı olduğunu söyleyen Gürler, "Abartısız. Buradan Türkiye’yi kötülediğim anlamı da çıkmasın. Türkiye benim ülkem ama farkları da söylemek gerek. En küçüğünden en büyüğüne bütün statlar tıklım tıklım dolu. Oturacak yer yok. Pazartesi akşam saat 22.00’de Athletic Bilbao ile deplasmanda maçımız var. Stada geldik, kimse yok. Isınmaya çıktık, 10 bin kişi var. Kendi kendime, ’Tamam, Pazartesi sendromu her ülkede var. Bunlar Pazartesi diye maça gelmemiş’ dedim. Soyunma odasına gittik. Maça çıkmak üzere sahaya geri geldiğimizde, 40-50 bin kişilik stadın ağzına kadar dolduğunu gördüm. Gözlerime inanamadım. Takım arkadaşlarım bana, ’Burası böyle. Alış artık’ dediler. Sahalar halı gibi Üstende yatsan yeridir. Futbolcu için saha, taraftar çok önemli. Futbolcu olduğunu hissediyorsun. Faul alıyorsun ya da kayıyorsun, herkes ayağa kalkıp çıldırıyor. Gol attığını düşün bir de İnsanlar kendilerini parçalıyor En güzel yanı da kamp olmaması. İçeride oynadığımız maçta sabah 11.00’de kalkıyorsun. 12.00’de tesislere geliyorsun ve yemeğini yiyorsun. Sonra dinleniyorsun. Akşam 18.00’de maça çıkıyorsun, sonra da evine geliyorsun. Gündüz 12.00 maçı varsa geceden otelde toplanıyoruz ki o da mantıklı. Sabah 09.00’da trenle Madrid’e gittik. Atletico Madrid’le maç yapıp eve döndük. Ben, kamp olmamasını seviyorum. Evde çocuk var, evimde mutluyum. Bekarken tamam ama evliyken olmuyor" diye konuştu.
"Dipteyiz gibi gözüküyor ama çıkabiliriz"
Huesca ile ligde sonuncu olmalarına rağmen Avrupa potasıyla 7 puan fark olduğunu belirten yıldız futbolcu, "Bir galibiyet alsak 14-15. sıralara çıkıyoruz. Bir maça bakar. Dipteyiz gibi gözüküyor ama çıkabiliriz. Herkes herkesi yenebilir çünkü herkes güzel top oynuyor. Barcelona, Real Madrid ve Atletico Madrid’i saymazsak her takımın kadrosu denk. Athletic Bilbao’da maçı son 15 dakikada 2-0’dan çevirdik ve karşılaşma 2-2 bitti. 3 maçta 4 puan aldık. 8-2 yenildiğimiz Barcelona maçını saymıyorum tabi İyi başladık, iyi gideceğine inanıyorum. İyi oynuyoruz çünkü" ifadelerini kullandı.
"Beni sonra hiç oynatmaması moralimi bozdu"
Huesca’daki performansını değerlendiren Serdar Gürler, "Hoca beni ilk maçta oynattı. İsveç maçımızı izlemiş ve beni çok beğenmiş. Sahaya çıktım ve iyi bir maç çıkardım. Kendimi iyi hissediyordum, hücumda etkiliydim, çalımlar atıyordum. İyi pozisyonlara girdik. 54’te oyundan alındım. Ben de tepki gösterdim. Merak ettim neden oyundan alındığımı Sonra iki hafta oynamadım Hiç kazanamadık zaten. Hoca da takımı değiştirmedi. Ben de tepki koydum. Hoca bana, ’Alışma süreci’ dedi.
İyi de üç maç vasat oynarım, bana ’alışma süreci’ dersin. Ama beni sonra hiç oynatmaması moralimi bozdu açıkçası" şeklinde konuştu.
"Son 3.5 yıldır her şey çok iyi gidiyor"
Kariyer planlamaları hakkında da bilgi veren Gürler, "Benim kariyer planım, ne olursa olsun oynamak. Kariyerim Trabzon’da düşüş yaşadı ama Allah’a şükürler olsun son 3.5 yıldır her şey çok iyi gidiyor. Çıkıştayım, La Liga’dayım. Bu seviyemi biraz daha yukarı çıkarabileceğimi biliyorum. Bence dünyanın en iyi liginde oynuyorum. Keyif alıyorum. Mutluyum. Dilini sevdiğim bir yer İnsanlar güzel, ailem mutlu Huesca’nın bir tık üstünü istiyorum. Hemen demiyorum ki Atletico, Sevilla gibi takımlara gideyim Barcelona ve Real Madrid’i zaten söylemiyorum bile Benim istediğin Huesca’nın bir tık üstü. Real Betis vs. gibi takımlarda oynayabilirim" dedi.
"Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz"
’Milli Takım olarak Türkiye kararını nasıl verdin’ sorusuna ise 27 yaşındaki oyuncu, "Fransa U16 Milli Takımı’nda oynadım. Fransa çağırınca normal olarak gittik. Sonrasında Türkiye çağırdı. Seçim yapılmaz. Türkiye ile başka bir ülke arasında bir tercih olamaz Bizim için durum zaten bellidir. Şimdi Mesut (Özil) abiyi anlıyorum diyebilirim. Niye? Çünkü onun hikayesi farklı. Türkiye’de oynasaydı belki Almanya ile kazandığı başarıları elde edemeyebilirdi. Ya da edebilirdi, bize yardımcı olabilirdi. Anlatabiliyor muyum? Onun kariyeri için de iyi oldu. Werder Bremen’den Real Madrid’e gitti. Dünya çapında bir yıldız oldu. Kendisini anlayabilirim. Fransa’ya bak Kadrosu hep devşirme oyunculardan kurulu Herkes Türkiye’yi seçseydi çok farklı olurdu tabiî. Emre Can, Mesut Özil, İlkay Gündoğan ve diğerleri" cevabını verdi.
Kaynak: İHA