Galatasaray Genel Kurul Üyeleri'nden Türk Futbolu Hakkında Açıklama

Bir grup Galatasaray Kulübü Genel Kurul Üyesi, Türkiye Futbol Federasyonu ve Türk futbolu hakkında ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada Türk futbolunun acilen dönüşerek, modernleşmeye ihtiyacı olduğu ifade edildi.

Galatasaray Kulübü Genel Kurul Üyeleri, Galatasaray eski Başkan Yardımcısı Ahmet Özdoğan önderliğinde ortak bir açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada Türk futbol camiasının kendisini yenilemediği aktarılırken, şu ifadelere yer verildi:

"Dünyada futbol giderek gelişen, gelirleri hızla artara ve eğlence sektörü içindeki payı ciddi oranda büyüyen bir endüstri haline gelmiştir. Bu ortamı sağlayan temel faktörler adil ve şeffaf yönetim, kurumsallık, eşit paydaşlık ve futbolun içinden gelen liyakatli kişilerin centilmence görev yapması ve yönetimidir. Türkiye’de ise kendisini yenileyemeyen Türk futbol camiası; Federasyonu, milli takımları ve kulüpleri ile küresel yarışta rakiplerinden her geçen gün açılan bir farkla geride kalmaktadır. Maalesef Türk futbolu, 20. yüzyıldan bugüne modem bir yapıya kavuşturulamamasından ve kurumsallık yerine, kişiler ve kişiler arası ilişkilere bağlı bir anlayış ile yönetilme eğiliminden dolayı çok büyük bir sıkıntı içerisindedir.”

"FEDERASYONUN HER KULÜBE EŞİT MESAFEDE ADİL DAVRANDIĞI SORGULANIR HALE GELMİŞTİR”

Türkiye Futbol Federasyonu’nun beklentileri karşılayamadığının altı çizilirken, “Karşılaştıkları her eleştiride Türk futbolunun marka değerine dikkat çeken, bütün kamuoyunun kendilerinden Türk futbolunun adil, şeffaf, kurumsal, geliştirici adımlar atmalarını beklediği Türkiye Futbol Federasyonu ve futbol yöneticileri, bu beklentileri karşılayamadıkları gibi, adeta futbol idaresinin dar bir çerçevedeki kişilere bağlı kalması için özel bir uğraş verir gibi görünmektedirler. Yayın haklarından sponsorluklara, saha içindeki kuralların uygulanmasından sağlanan disipline kadar her alanda farklı standartlar uygulanması, keyfi olarak algılanabilecek kararlar verilmesi, başlarında hukukçu olmayan yöneticilerin bulunduğu hukuk kurullarının aldıkları kararların tutarlılık arz etmemesi sonucunda; hatta basından takip edildiği kadarıyla PFDK Başkanı ile Tahkim Kurulu Başkanı’nın ortak kitap yazdığı ve ortak ofislerinin bulunduğu, üyelerinin bazılarının bazı kulüp yöneticileri ile çeşitli ilişkiler içinde olduğu bir ortamda Federasyon’un her kulübe eşit mesafede, adil ve şeffaf bir görüntü sunup sunmadığı sorgulanır hale gelmiştir. Bu durum, futbolumuzun gerçek marka değerini oluşturan taraftarların futbola olan ilgisini azaltmakta, Türkiye’de futbolun adil bir rekabet içerisinde oynandığı inancını baltalamakta, bu da paydaşların ilgisinin azalmasına sebebiyet vermektedir. Buna örnek olarak yayın ihalesini alan firmanın çok ciddi zarar ettiği gerekçesiyle sezon başında yayından çekilmeyi veya sözleşmesinde iyileştirme yapılmasını istemesini göstermek mümkündür” denildi.

Yayın ihalesi konusunda TFF’nin yeterince şeffaf davranmadığı vurgulanırken, “Kulüplerimizin içinde bulunduğu maddi sorunlar ortada iken, bunları düzeltmeye yönelik atılan adımlar içerisinde UEFA’nın uyguladığı “kendi kendini disipline etme” anlayışının dışına çıkarak kulüplerin iç işleyişine karışma yetkisi bulunan bir yapılanmaya gidilmesi, bu çalışmaların şeffaflıktan son derece uzak şekilde ve kulüplerin paydaşlarının bilgisi dışında gerçekleştirilmesi, bu yaklaşımların arkasındaki niyet hakkında soru işaretleri oluşturmaktadır. Futbolun en hassas konularından bir tanesi olan ve küresel bazda çok büyük skandallarla gündeme gelen bahis sektörünün ülkemizdeki işletmesinin eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nın konsorsiyum ortağı olduğu bir şirkete verilmiş olması ise; bahis oyunlarının çeşitliliği noktasında yapılan zenginleştirmelere), modern bahis sektöründe görülen ürünler ile uyumluluk göstermesi sağlanmasına rağmen, kamuoyunda Türkiye’de futbolun adil bir oyun olup olmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Kulüplerimizin en önemli gelir kalemini oluşturan yayın gelirlerinin sözleşme süresi bitmeden yayıncı kuruluş tarafından revize edilmesi talebi ile başlayan sürecin nasıl yürütüldüğü bilgisi, aynı bu ihalenin düzenlenmesi sırasında olduğu gibi kamuoyu bilgilendirme esaslarından ve şeffaflıktan uzak bir şekilde gerçekleşmiştir. Sürecin sonunda kamuoyu ile sadece yayın gelirlerinde hatırı sayılır bir düşüş olduğu bilgisi paylaşılmıştır. Her ortamda futbolumuzun marka değerini vurgulayanların bu tarz bir indirimi onaylıyor olmaları, her şeyden önce kendi başarısızlıkların kabulü gibi görünmektedir” açıklaması yapıldı.

"TÜRK FUTBOLUNUN MODERNLEŞMEYE İHTİYACI VARDIR”

Türk futbolunun modernleşmeye ihtiyacı olduğu belirtilirken, şu ifadelere yer verildi:

“Sponsorluk tarafında uzun yıllardır kamu kurumlan ve kulüp başkanlarının kendi şirketleri haricinde modem spor pazarlaması teknikleri ile elde edilen gelirler, kulüplerin giderleri ile karşılaştırıldığında yok denecek kadar azdır. Yurtdışında görmeye alıştığımız rakamların onda birine dahi ulaşılamamaktadır. Bu fark, ülkemizin ekonomik koşulları veya kur farkları ile açıklanamayacak büyüklüktedir. Yeri geldiğinde dünyanın en kalabalık taraftar gruplarına sahip olduğunu söyleyen ve taraftarının gücüne güvenen, sosyal medyada milyonlarca takipçisi bulunan kulüplerimiz, konu gelir oluşturmak olduğunda bu taraftar gücünü itici bir kuvvete dönüştürememektedir. Türk futbolunun derhal tepeden tırnağa bir modernleşmeye ve dönüşüme ihtiyacı vardır. Kulüplerimizin haftanın bir gününde rakip ancak geride kalan altı gününde ortak olduklarını hatırlamaları lazımdır. Ayrıca ligimizin adil bir şekilde yönetimi için Lig statüsünün dünyanın gelişmiş tüm liglerinde olduğu gibi tam anlamda özerk bir yapıya kavuşturulması şarttır. Yöneticilerin, taraftarları yeri geldiğinde bir müşteri, yeri geldiğinde de adeta kendi hatalarını örtmek için kullandıkları bir sosyal güç olarak görmek yerine, futbolun gerçek değerleri olarak kabul etmeye başlayan; taraftarlara hak ettikleri kalitede, adaletli, şaibelerden uzak, keyif veren bir rekabet ortamı sağlayan; futbolun masa başında değil sadece sahada oynandığına ve alman neticelerin hakkaniyetli olduğuna, yapılan hataların arkasında art niyet olmadığına inandıran bir yönetim anlayışını acilen tesis etmeleri gerekmektedir.”

"TFF’DEN ŞEFFAF FUTBOL BEKLEMEK HER FUTBOLSEVERİN HAKKIDIR”

Şeffaf yönetimin tüm Türk futbol severlerin hakkı olduğu anlatılırken, açıklama şu şekilde tamamlandı:

"Bunlar gerçekleştirilmediği takdirde, UEFA tarafından bir Avrupa Ligi üzerinde çalışılması, milli takımlar seviyesinde eleme gruplarından kademeli lig usulüne geçilmesi ve benzeri atılanlar ile taraftar yapılarının artık milli sınırlar ile kısıtlanmadığı bir ortamın oluşması sonucunda Türk Futbolu çok yakın bir tarihte seyir kalitesi, ekonomik güç ve yetiştirebileceğimiz oyuncu kalitesi açısından uluslararası rakipleri ile mücadele edemeyecek bir duruma gelecektir. Bir an önce bu tehlikenin değerlendirilmeye alındığı, Türk halkının özlemlerinin sonsuz futbol sevgisinin karşılığını verebilecek, bağımsız, adil ve kurumsal kişiler ve egolardan şeffaf bir futbol yönetimini hem Türkiye kulüplerimizden beklemek hem Türkiye Futbol Federasyonu’ndan beklemek Türk futbolseverin en doğal hakkıdır."

Kaynak: İHA