'Fenerbahçe'ye Şampiyonluk İçin Geri Döndüm'

Fenerbahçe Futbol Takımı'nın kaptanı Emre Belözoğlu, 4 yıl sonra döndüğü sarılacivertli takımdaki ilk röportajını AA'ya verdi Deneyimli futbolcu Emre Belözoğlu: 'Kaybetmekten korkan değil, kazanmaktan keyif alan bir takım oluşturmak istiyoruz' 'Bizim gönlümüzde Fenerbahçe bu ülkenin en büyük takımı olduğu için sahaya çıkan her oyuncu inşallah bu sene bunu hissedecektir' 'Öncelikle bunun bilinmesini istiyorum ben buraya bir futbolcu olarak geldim. Burada futbolculuk dışında bir görevim yok' 'Vedat Muric, Burak Yılmaz'la beraber bence Türkiye'nin en iyi iki forveti diyebilirim' '(Fenerbahçe'den ayrılışı) O süreçte Fenerbahçe'den ayrıldım diye üzülmüştüm. Sadece üzüntümü beyan etmiştim, hiçbir şeyi kişiselleştirmedim, ne o günkü başkanımız, ne yönetici büyüklerimiz ne de o günkü Terraneo ile ilgi bir açıklamam olmamıştı. Zaten Fenerbahçe takımı bir karar alıyorsa bu yönetim kurulunun, başkanın kararıdır'

HİLMİ SEVER - Fenerbahçe'ye 4 yıl sonra geri dönen Emre Belözoğlu, sarı-lacivertli takıma şampiyonluk kazanmak için geri geldiğini söyledi.

Emre Belözoğlu, sarı-lacivertli takımdaki ilk özel röportajını AA'ya verdi.

Fenerbahçe'nin Avusturya kampında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan 38 yaşındaki futbolcu, hazırlık süreciyle ilgili olarak, "Topuk Yaylası'nda ilk etap çalışmalarımızı tamamladık, ben de takımla beraber son 3 güne katıldım. Orada takımla daha çok adaptasyon antrenmanları yaptım. Burada biraz daha yoğun çalışıyorum. Sonuçta Ersun Hoca'nın sezon başı kampları hemen hemen herkesin bildiği gibi sert geçiyor. Sadece biraz burada hava şartları beklenenin üstünde sıcaklıkta devam ettiğinden onun sıkıntısını yaşıyoruz. Onun dışında eğlenceli, iyi bir ortamamız var, eğlenirken iyi çalışan bir grubumuz var. Burada oynayacağımız son hazırlık maçıyla bu etabı da tamamlayacağız. Ligin ilk maçına kadar önümüzde 3 haftalık bir süre var. İnşallah en hazır şekilde o maça çıkacağımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe'nin Alman ekibi Wolfsburg ile oynadığı hazırlık maçında olumlu sinyaller verdiğini belirten Emre Belözoğlu, "Sezonu bizden önce açmış ve daha çok maç oynamış bir takım olmasına rağmen biz de hazır bir görüntü verdik. Ne kadar olumlu ya da olumsuz olsun, hazırlık maçlarını hiçbir zaman bir ölçü olarak kabul etmiyorum. Bizim burada ortaya koyduğumuz kazanma isteği, kaybetmeme isteğinin olması önemli. Bunu oturtmaya çalışıyoruz. Hocamız buna çok vurgu yapıyor. Kaybetmekten korkan değil, kazanmaktan keyif alan bir takım oluşturmak istiyoruz. Özellikle sezon başı kamplarında Alman takımlarıyla oynamak bazı sıkıntılı sonuçlar çıkarabiliyor. Çünkü onlar fizik olarak diğer liglerdeki takımlara göre çok daha hazır olabiliyorlar. Maçın bazı bölümlerinde beklenenden daha iyi performans ortaya koyduk ama çok daha iyi oynayacağımız, iyi sonuçlar alacağımız karşılaşmalar da olacak." şeklinde konuştu.

- "Bu 4 senelik arada bazı şeyler değişmiş"

Emre, "Ayrıldığın dönemdeki Fenerbahçe ile şimdiki Fenerbahçe arasındaki farklar neler?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Öncelikle çok özlediğim bir durum var. Benim için farklı bir özlem vardı ama tabii ki her şey aynı şekilde devam etmiyor. Bazı şeyler değişiyor, 1 sene de bile değişebiliyor. Bu 4 senelik arada bazı şeyler değişmiş, bu da normaldir ama önemli olan Fenerbahçe'nin değerlerinin, Fenerbahçe'nin aidiyetinin ve hedeflerin net bir şekilde belirlenmesi. Geçmişte olduğu gibi başarıya odaklanmamız gerekiyor. Fenerbahçe'nin genlerinde zaten bu var. Fenerbahçe'nin hedefi her oynadığı maçı kazanmak olduğu gibi, her bulunduğu kulvarda da şampiyonluk olacaktır, inşallah. Biz de bunun burada sezon başı itibarıyla temellerini atmaya çalışıyoruz. Yeni bir oyuncu grubumuz var, geçen seneden 14-15 oyuncumuz ayrıldı. Bu sene henüz 4-5 transfer yapıldı. Yeni bir oluşum var, inanıyorum bizler burada bu iradeyi ortaya koyarsak, bu temelleri atarsak güzel günler bir şekilde gelecektir."

- "Fenerbahçe bu ülkenin en büyük takımı sahaya çıkan her oyuncu bunu hissedecek"

Emre Belözoğlu, sarı-lacivertli takımın geçtiğimiz sezon geçirdiği zorlu süreç hakkında ise şu değerlendirmede bulundu:

"Bir oyuncunun olmadığı bir ortamı eleştirmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Geçen sene kendini Fenerbahçeli hisseden herkes için zor bir seneydi. Oyuncular bazında bakarsanız, bu bile benim yaşadığım bir tecrübe değil. Fenerbahçe takımının alt sıralarda mücadele etmesi kolay bir psikoloji değildir, hiçbir oyuncu için değildir ama Fenerbahçe forması giyen oyuncu için ekstra zor bir durum ortaya çıkıyor. Benim bir şey söylemem doğru olmaz ama geçen seneyi tecrübe etmiş her oyuncu, bu sene oynadığı her maçın, her dakikanın kıymetini bilerek sahaya çıkacak, çıkmalıdır da. Çünkü büyük takım futbolcusu olmak, büyük takım camiasına ait olmak bunları gerektirir. Bizim gönlümüzde de Fenerbahçe bu ülkenin en büyük takımı olduğu için sahaya çıkan her oyuncu inşallah bu sene bunu hissedecektir. Keşke orada olsaydım, şunu şöyle yapardım dediğimden daha çok, Fenerbahçe yenildiğinde üzüldüğüm, belirli durumlar da gördüğümde her Fenerbahçeli gibi benim de sıkıldığım süreler olmuştur. Onun dışında tabii ki benim de motive olduğum bir hayatım vardı ve kolay bir hayat değildir, futbolculuk gerçekten zor bir meslek."

- "Semih Ağabey'in transferimde çok büyük payı var"

Deneyimli futbolcu, dört yıl aradan sonra Fenerbahçe'ye geri dönüş sürecini ise şöyle anlattı:

"Ayrıldıktan sonra geri döneceğime ilişkin gerek dolaylı yollardan, gerek birebir diyaloglarımla duyuyordum. Bana söyledikleri de oluyordu. Bu sene bittiğinde de bir şekilde hocamızın böyle bir talebi olduğunu bana ilettiler. Ondan sonra ben de sezon sonunda bunun konuşulabileceğine dair bazı şeyler söylemiştim. Sezon sonu geldiğinde de Sayın Başkanımız Göksel Gümüşdağ ile bir görüşme yaptım ve kendisinden müsade istedim. Sonra da Fenerbahçeli büyüklerimiz ile bir görüşmem oldu, akabinde de imza attım zaten. Ben Fenerbahçeli kimliğimi hiçbir zaman gizlemedim. Başakşehir'de oynadığım dönemde de Başakşehir'den ayrılırken de olabildiğince Başakşehir Kulübüne, başkanımıza en iyi profesyonellik örneği göstererek ayrılmaya çalıştım. Ondan sonra da böyle bir süreç gelişti. Oturduk, konuştuk. Sayın başkanımız ile yaptığımız görüşme çok da uzun olmadı. Semih Ağabey'in burada çok ciddi bir payı var. Birebir ilişkilerimiz kendisi ile geçmişte de çok iyiydi. Semih Ağabey'in transferimde çok büyük payı var. Transfer demeyeyim de yuvama geri dönmemde diyeyim. Ben mutluyum, inşallah bizden bekleneni öncelikle sahada göstermeye çalışacağım."

Emre, transferi sırasında para konusunun hiç gündeme gelmediğinin altını çizerek, "Öyle bir şey konuşulmadı. Ben burada gerçekten öncelikle saha içinde elimden gelen her şeyi yapacağımı daha sonra da takım arkadaşlarımla birlikte bu aidiyeti arttırabilme adına mücadele edeceğimizin sözünü verdim. İnşallah da sezon sonuna kadar mücadelemizi devam ettiririz." dedi.

- "Burada futbolculuk dışında bir görevim yok"

Deneyimli futbolcu "Antrenman ve maçlarda Ersun Yanal ile sık sık konuşuyorsunuz. Takım içinde farklı bir pozisyonunuz da olacak mı?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Buraya geldiğimde 'Takıma ağabeylik yapacak, farklı bir konumda olacak' sözleri oldu. Burada hepimiz aynı konumdayız, aynı durumdayız. Ben saha içinde kalacağım, saha içinde Fenerbahçe takımına elimden geldiğince hizmet etmeye çalışacağım. Fakat ben 25 yaşından sonra oynadığım hemen hemen her takımda sadece futbolculuk değil başka görevlere de soyundum. Etrafımdaki oyuncu arkadaşlarımın gelişimi için elimden gelen her şeyi yaptım. Sadece Fenerbahçe'ye özgü yapacağım bir durum değil. 13-14 yıldır hemen hemen oynadığım her takımda kaptanlık yaptığım için yine yapacağım bir durum. Benim için zor olmadığına inandığım, yapabildiğim bir durum olduğunu düşündüğüm bir süreç. İlk görevim saha içinde Fenerbahçe formasını terletmek, Fenerbahçe'nin başarısı için saha içerisinde mücadele etmek. Ondan sonrası hocanın takdiridir. Ben oynarım, oynamam, oynadığım ve oynamadığım sürede de aklımda sadece Fenerbahçe'nin başarısı olacak. Bu takım içerisindeki herkesin de sadece o başarıya odaklanması için elimden gelen her şeyi yapacağım. Öncelikle bunun bilinmesini istiyorum, ben buraya bir futbolcu olarak geldim, beni tanıyanlar bu anlamdaki mesafelerimi de iyi bilirler. Burada futbolculuk dışında bir görevim yok. 25 yaşından sonra ne yaptıysam yine aynısını yapacağım."

Ersun Yanal ile A Milli Takım'da da birlikte çalıştıklarını hatırlatan Emre, "Şampiyon olduğumuz sene de Fenerbahçe'de birlikte çalıştığımız bir hocamızdı. O da transferimi çok istediğini söylemişti. Onunla beraber olmaktan çok mutluyum. Hocamız tecrübeli oyunculara güvenini her zaman iletmiştir. Bazen öyle durum olur ki hoca duruma hiç karışmaz, tecrübeli oyuncuların bunu halletmesini bekler. Hocanın da tarzını bildiğim için burada kendisine yardımcı olacağımı düşünüyorum. Ben ve benim gibi tecrübeli arkadaşlarımız, hocamıza takım içerisinde bazı durumları, sıkıntıları ve problemleri aksettirmeden çözmeye çalışacağız." yorumunu yaptı.

Transfer sürecinde Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ile görüşmesinin detaylarıyla ilgili olarak ise, "Sayın başkanımızın çok büyük bir Fenerbahçeli olduğunu herkes biliyor. Geçen sene camianın yaşamış olduğu sıkıntılı süreçte, camianın bu kadar ayakta durması, taraftarın kulübün ve takımın arkasında durmasının yegane sebebi belki sayın başkanımızdı. Bu işin gerçekçi kısmı. Fakat Fenerbahçe inanıyorum bu sene şampiyonluğu kovalayacağı bir süreç yaşayacak inşallah. Ondan isteğimiz, beklentimiz her daim oyunculara, teknik ekibe destek olması bunu da sayın başkanımız yaptı daha önce yine yapacaktır. Bizler de bu büyük formanın bilincinde sahanın içerisinde elimizden gelen her şeyi yapacağız. Sayın başkanımızla genel anlamda bu çerçevede bir görüşme oldu. Geçen sene hiç kimsenin beklemediği bir sonuç ortaya çıktığı için inşallah o günleri geride bırakacağız. Bu sene iyi bir başlangıçla sezona girmek istediğimiz yönünde görüş birliğimiz oldu." sözlerini kullandı.

- "Fenerbahçe'de şampiyonluk ışığını fazlasıyla görüyorum"

"Fenerbahçe'de şampiyonluk ışığını fazlasıyla görüyorum." diye Emre, şöyle devam etti:

"Mevcut transferlerimiz dışında, geçen sene takımında yer alan bazı arkadaşlarımızın da çok büyük katkı yapacağını düşünüyorum. Kampı yakından takip ediyorsunuz, bu anlamda siz de bazı oyuncuların değişimini ve gelişimini görüyorsunuzdur. Fenerbahçe takımı içindeki bütün değerli oyuncular her şeyden önce potansiyeli olan oyuncular ki buraya gelmişler, o formaya layık görülmüşler. O yüzden elimizdeki her oyuncuyu kıymetli bilip elimizden geldiğince destek olmaya çalışmalıyız. Ben takım kaptanı olarak da bunu söylemiyorum, taraftarımızın da bu bilinçte olması gerekiyor. Üzerinde Fenerbahçe forması taşıyan herkes bizim için kıymetlidir, önemlidir. Geçen sene belki kendi performansının, beklentilerin altında kalmış oyuncularımızı da inşallah bu sene daha yukarıya çekeceğiz. Onlardan da birçok katkı alacağız diye düşünüyorum. Bunların başında bazı Türk oyuncular var, Alper, Tolgay, Serdar Aziz ve Sadık gibi... Ozan gitti başarılı bir dönem geçirdi. Türk oyuncu deneyimine içeride enerji anlamında ciddi bir ihtiyaç var. Onların vereceği destekle inşallah takımımız, yeni transferlerinin de bir an önce motive olmasıyla inşallah güzel günler gelecek. Şu anki kamp ortamından da içerideki enerjiden de çok memnunum. Önemli olan bunu sürdürmek ve skorlara yansıtabilmek."

Süper Lig'de gelecek sezon yaşanacak şampiyonluk yarışını da değerlendiren deneyimli futbolcu, şu ifadeleri kullandı:

"Sonuçta Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor, Başakşehir bunlar büyük takımlar. Bunlar artık ligimizin domino taşları. Saydığım 5 takım ligin kaderini belirleyen takımlar oluyor. Bunun yanında öyle takımlar ortaya çıkıyor ki ligin kaderini tamamen belirleyecek performanslar ortaya koyabiliyor. Bizim için önemli olan ilk oynayacağımız maç. Onun dışında bir şey düşünmek, başka takımlarla alakalı çok fazla yorum yapmak istemiyorum. İnşallah sonuna kadar kovalayacağımız ve sonunda da şampiyonlukla bitireceğimiz bir sene olur. Bunun için mücadele ediyoruz, ben de bunun için buraya geldim. Tabii ki günün sonunda çalışırsak, istersek yine Fenerbahçe sezonu şampiyon olarak tamamlayacaktır. Çünkü camia ve futbolcular olarak buna ihtiyacımız var. İnşallah bu sene göstereceğimiz performansla hak ederek kazanmak istiyoruz. Ben hayatım boyunca hiçbir röportajımda büyük konuşmadım, büyük konuşmayı da doğru görmüyorum ama işini iyi ve disiplinli yapan ve inanan herkesin günün sonunda başarılı olacağına inanmışımdır. Büyük konuşmaktan ziyade, çok çalışmalı ve çok arzu etmeliyiz. Bulunduğumuz konumu, durumu, Fenerbahçe'nin büyüklüğünü hissederek saha içerisinde olursak inşallah sezon sonunda kupayı kaldıran taraf biz oluruz. Fenerbahçe'ye şampiyonluk için geri döndüm."

- "Bu sevgiyi hakedecek ne yaptım diye düşünüyorum"

Fenerbahçe taraftarının kendisine her zaman büyük sevgi gösterdiğini ve bundan büyük mutluluk duyduğunu aktaran Emre, şunları kaydetti:

"Sağ olsunlar ben Fenerbahçe taraftarının büyüklüğünü, sahada, saha dışında, sokakta net bir şekilde hissediyorum. Hepsine ayrı ayrı söyleyecek cümle bulamıyorum. Çünkü bazen bu sevgiyi hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum eve gittiğimde. Ama hepsinden Allah razı olsun bana bu teveccühü gösteriyorlar. Bu beni ayrıca motive ediyor ve sorumluluğumu yükseltiyor. Bunun da bilincindeyim, inşallah her şeyden önce benden beklenen saha içi performansını göstereceğim. Onların da benden, takımımızdan beklentisi yüksek, geçen sene de takıma destek anlamında mükemmel bir örnek ortaya koydular, bize bu sene de destek olacaklardır. Onların da beklentilerini biliyoruz, ona göre hazırlanıyoruz. Onlara da sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür ediyorum."

Emre Belözoğlu, Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Okan Buruk'un, "Vedat Muric, Türkiye'nin şu an en iyi forvet oyuncusu" sözleriyle ilgili olarak ise, "Ben tabii ki diğer forvet arkadaşlarıma haksızlık etmek istemem ama benim gözümde de Burak Yılmaz ile birlikte ülkenin en iyi iki forvetinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu göreceli bir kavramdır. Bizim takımımızda Vedat gibi bir oyuncunun olması beni çok mutlu ediyor. Ekstra motive ediyor. Vedat Muric, Burak Yılmaz'la beraber bence Türkiye'nin en iyi iki forveti diyebilirim." diye konuştu.

Fikstür avantajı ya da dezavantajı yorumlarına katılmadığını aktaran Emre, şu sözlere yer verdi:

"İyi fikstür, kötü fikstürden ziyade iyi takım, kötü takım, iyi hazırlanmış, kötü hazırlanmış takım vardır. Benim için büyük takım gerçeklerinde, tek geçerli bir şey var, sahamızda ilk oynayacağımız Gazişehir maçı. Kafamda başka bir şey yok. Ama fikstürü büyük fotoğraf olarak değerlendirdiğinizde hemen hemen her takımın zorlu bir fikstürü var zaten Süper Lig zorlu bir lig. Sen iyi bir fikstür çektin, ben kötü bir fikstür çektim demek bence doğru bir yaklaşım değil. Ligin ilk ve ikinci yarısında bile farklı bir durum ortaya çıkıyor. İlk yarısında herkes konumunu belirliyor, ikinci yarıda o konumunu korumaya çalışıyor. Büyük takım gerçekleri benim gözümde biraz daha farklı. Benim için tek bir gerçek var, iyi bir hazırlık kampı geçirip, kendi sahamızda seyircimiz önünde çıkacağımız maça fizik ve mental olarak en iyi şekilde hazırlanmak."

İtalyan ekibi Napoli'ye Fenerbahçe tarihinin en yüksek bonservis ücretiyle transfer olan oyuncularından Eljif Elmas'ın çok genç ve dinamik bir oyuncu olduğunu belirten Emre, "Başarılı olacağına inanıyorum. Daha zor ve sistemli bir lige gitti. Fenerbahçe'de oynamak çok zordur ama Napoli'de Serie A'da oynamak da zordur. İyi konsantre olması lazım, futbolculuk bazen sadece saha içerisi olarak algılanıyor o yanlış bir algı. Futbolcu böylesi üst seviye liglerde oynarken hayatının her saatini programlaması gerekiyor. Daha kaliteli oyuncuların olduğu bir ligde oynayacak. Kendisine başarılar diliyorum, Fenerbahçe'ye hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Onun başarısı için dua edeceğiz. Başarısını bir mutluluk aracı olarak görecektir tüm Fenerbahçe camiası." dedi.

- "Onların Fenerbahçe'ye dönmemdeki paylarını unutmayacağım"

Dört sezon futbol oynadığı Medipol Başakşehir'in kendisi için özel bir yeri olduğunu vurgulayan Emre, "Ayrılmak gerçekten zor oldu. En değerli duygu sevildiğini hissetmek. Başakşehir ailesi içerisinde herkes bana bunu hissettirdi. Bende elimden geldiğince geçmişteki 4 senelik başarının içerisinde yer almaya çalıştım. Hep beraber güzel işlere imza attık. İnşallah bundan sonra da böyle devam ederler. Başakşehir'de kader birliği yaptığım herkesin bende çok farklı yeri var. Onların benim bu 4 senelik gelişimimimde, belki tekrar Fenerbahçe'ye geri dönmemdeki paylarını, bana kattıklarını hiçbir zaman unutmayacağım." şeklinde konuştu.

Medipol Başakşehir'in kendisi ve teknik direktör Abdullah Avcı'nın ayrılışının ardından düşüşe geçeceği yönündeki görüşlere katılmadığını belirten Fenerbahçe Kaptanı, "Başakşehir bence yine şampiyonluk adaylarından bir tanesi olacaktır. Evet Abdullah Hoca ile yıllardır süre gelen bir beraberlik vardı, ben 4 senedir takımın içerisindeydim, takımın kaptanıydım ama Başakşehir, vizyon ve hazırlık olarak herkesin yerini doldurabilecek bir vizyona sahip. Sayın başkan, oradaki yöneticiler, aralarına katılan Okan Hoca, benim çok yakın bir dostum ve ağabeyim. Nasıl bir karakterde birisi olduğunu iyi biliyorum, başarıyı nasıl istediğini, oyunculuğunda da öyleydi, hocalık kariyerinde de hep bu vizyonla hareket etti. Benim gözümde Başakşehir, yine şampiyonluğun en büyük adaylarından biri. Yine oturmuş bir kadrosu var, baktığınız zaman kadronun içerisinden sadece birkaç oyuncu eksildi, yerlerini doldurmaya çalışıyorlar. Birkaç takviyeyle yine şampiyonluğun herkes kadar adayı olacaklardır." görüşlerini paylaştı.

Geride kalan sezonda Medipol Başakşehir'in önemli bir puan avantajına rağmen şampiyonluğu kaybetmesini de değerlendiren Emre, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şampiyonluk bir sonuç. Ben o sonucu yakalamayı, o kupayı kazanmayı, biliyorum ki geçen seneki takımımız içerisinde herkes istedi ve elinden gelen mücadeleyi gösterdi. Bazen şampiyonluğun parametreleri farklı olabiliyor. Büyük camialarda hedefe gitmek özellikle puan avantajı varken çok daha kolay olabiliyor. Camianın gücü, medyanın arkanızda olması, taraftarınızın her daim sizi itmesi özellikle iç saha maçlarında... Başakşehir'in kurulduğu günden bu yana kesinlikle gelişen, büyüyen bir taraftar kitlesi olsa dahi şampiyonluğa oynamak için bazen onların ekstra motivesine ihtiyaç duyulabiliyor. Özellikle iç saha maçlarında bunun sıkıntılarını yaşadık. Kırılmaların yaşandığı Göztepe ve Rize maçlarında bu bizi biraz zorladı. Üstüne de bir Sivas deplasmanı geldi, oradan da galibiyet gelmeyince üç haftada 7 puanlık bir kayıp oldu. Oyuncu kalibresi olarak kesinlikle şampiyon olabilecek bir takımdık ama bazen şampiyonluğu belirleyen parametreler farklı olabiliyor. Geçen sene bir de rakip olarak sadece Galatasaray vardı, diğer takımlar da şampiyonluk potasına girebilseydi daha farklı bir motivasyon da çıkabilirdi Galatasaray ve bizim için. Birebir kalmamız, camia olarak Galatasaray'ı daha önde kıldı. Sonuçta Başakşehir'in gelişimini, yakaladığı bu başarıyı kimsenin küçümsememesi gerektiğini düşünüyorum. Dört senede toplanan puanlara baktığınızda ligin belki de en tepesinde Başakşehir olabilir. Bence orada mükemmel bir hikaye yazıldı. İnanıyorum ki bu sene de devam edecektir. Gönül isterdi şampiyonluğu ama olmadı."

- "Abdullah Hoca'nın da başarılı olmasını gerçekten canıgönülden isterim"

Emre Belözoğlu, Medipol Başakşehir'de birlikte çalıştıkları teknik direktör Abdullah Avcı'nın da başarılı olmasını istediğini dile getirerek, "Abdullah Hoca'yı tanımak gerekiyor. Her şeyden önce çok değerli bir insan. Futbol dünyasındaki farklı insanlardan biri benim kalbimde. Çok başarılı olmasını isterim. Şu an tabi artık kulüplerimiz ayrıldı, ben Fenerbahçe'nin başarısı için mücadele edeceğim ama Abdullah Hoca'nın da başarıyı nasıl isteyen biri olduğunu bildiğim için Abdullah Hoca da Beşiktaş'ın başarısı için mücadele edecek. Tabii ki hocanın işi ve benim de burada işim kolay değil. Büyük takımların havası, büyük takımların başarı ve başarısızlıktaki dalgalanmaları biraz daha farklı olabiliyor. Ben kendisine başarılar diliyorum, çok güzel bir sezon olacağını düşünüyorum. Abdullah Hoca gittiği her yere kendi oyun vizyonunu, oyun aklını her zaman koymuştur. Beşiktaş'ta da bunu yapmaya çalışacak, çok güzel, keyifli bir lig olacağını düşünüyorum. Hak edenin kazanacağı inşallah bir lig olur. İnşallah biz şampiyon oluruz ama Abdullah Hoca'nın da başarılı olmasını gerçekten canıgönülden isterim." sözlerini kullandı.

- "En azından futbol sevgisi olarak benden sonraki nesillere örnek olabilirim"

Fenerbahçe Kaptanı, "Bu sene futbol hayatındaki son sene mi?" sorusunu ise, "Genelde yaptığım röportajlarda sen de iyi biliyorsun 3-4 senedir inandırıcı olduğumu düşünüyorum da bu verdiğim cevaplardan sonra inandırıcılığımı kaybetmek istemiyorum o yüzden sezonu inşallah biz en iyi şekilde şampiyon olarak bitirelim. Bu sene için hedefim bu. Hayatın gerçekleri var, yaşım 39 oluyor inşallah eylülde. Benim için hedef şu an için saha içindeki performansım ve sezon sonunda şampiyonluk. Bunun dışında başka bir şey düşünmek dahi istemiyorum." şeklinde yanıtladı.

Emre, Buffon'un 41 yaşında Juventus'a geri döndüğünün hatırlatılması üzerine ise, şu değerlendirmede bulundu:

"Bir kaleciyle bir orta saha oyuncusunun mevkisel farklılıkları var onu gözardı etmemek gerek ama ben futbolu çok seviyorum ve bu anlamda da en azından futbol sevgisi olarak benden sonraki nesillere örnek olabilirim. Temel amacım tabii ki de Fenerbahçe'ye şampiyonluk yolunda hizmet etmek, aynı zamanda Türk oyunculara bu anlamda motivasyon kaynağı olursam bu beni çok mutlu eder. Çünkü gerçekten futbolu çok seviyorum, hayatının merkezine futbolu koymuş her oyuncuyu değerli görüyorum ve ona elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Onlar da bunu net bir şekilde içeride hissediyorlar. Futbolcunun mesleği bu olduğu için bunu küçümsemeden, değerini bilerek, sadece işine odaklanmalı. Biz sahada elimizden geldiğince her şeyi ortaya koyduğumuzda toplumda bir itibarımız oluyor. Para, şöhret, bunlar geliyor ve geçiyor ama önemli olan sahanın içerisinde ortaya koyduğunuz mücadele. Bunlar itibar olarak size kalıyor. Ben de oynadığım takımlarda her zaman taraftar ve camia tarafından bu teveccühü gördüm. İnşallah bu anlamda genç arkadaşlarımıza, yeni nesillere en azından futbol sevgimle doğru bir örnek olabilirim. Bu da beni mutlu eder. Kendi kafamda sadece performansıma, saha içine, aynı zamanda Fenerbahçe'nin şampiyonluğuna odaklandım. Futbol bittiğinde düşünmek için yeterli sürecim olacak. Antrenörlük ve yöneticilik anlamında her türlü hazırlığım var."

- "(Fenerbahçe'den ayrılışı) Fenerbahçe takımı bir karar alıyorsa bu yönetim kurulunun, başkanın kararıdır"

Emre Belözoğlu, "Giuliano Terraneo nedeniyle Fenerbahçe'den yıllarca uzak kaldığınızı düşünüyor musunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Dışarıdan belki sinirli bir insan olarak görünüyorum ama kimseyle hayatım boyunca hiçbir problemimi hesaba dökmedim. Hiçbir şeyi kişiselleştirmedim. Hep büyük fotoğrafa baktım. O süreçte Fenerbahçe'den ayrıldım diye üzülmüştüm. Sadece üzüntümü beyan etmiştim, hiçbir şeyi kişiselleştirmedim, ne o günkü başkanımız, ne yönetici büyüklerimiz ne de o günkü Terraneo ile ilgi bir açıklamam olmamıştı. Zaten Fenerbahçe takımı bir karar alıyorsa bu yönetim kurulunun, başkanın kararıdır. Bu bireysel bir karar değildir. O dönem benim ayrılmam istenmişti, bunu saygıyla karşıladım. Fenerbahçelilik duruşumla karşıladım. Bugün buraya geldiğimde yine sayın başkan ve yönetim kurulun kararıyla, hocanın isteğiyle geldim. Benim için bu formayı yeniden giymek büyük bir onur ve şeref. Ama dediğim gibi olayları kişiselleştirmekten çok biraz daha içsel yaşamayı tercih ediyorum. Hiçbir zaman bunu hesaba dökmüyorum. Futbolu çünkü çok seviyorum. Sahanın içerisinde herkese cevap vermeye çalışıyorum. Bugüne kadar Allaha'a şükür Allah hiç sırtımı yere getirmedi. İnşallah bundan sonra da bu böyle devam eder."

- "Turnuvaya (Avrupa Şampiyonası) giderken de milli takımın içerisinde olmak isterim"

Emre Belözoğlu, milli takımdaki geleceğiyle ilgili kararı teknik direktörü Şenol Güneş'in vereceğini kaydederek, "Milli takım benim için bugün bıraktım, yarın gelemem artık diyebileceğim bir yer değil. Futbolu da bıraksam, bıraktan sonra bana böyle bir teklif gelse, oynar mısın bir maç deseler, tekrar kalkar 15 gün hazırlanır, yine milli maça çıkarım. Benim için üstünde bayrak olan her şey çok kutsal. Bunu beni yakın tanıyan herkes çok iyi bilir. O yüzden milli takım benim için bugün bıraktım, yeter, yoruldum diyebileceğim bir yer değil. Şenol Hocamız bana ne zaman görev verirse, hangi anlamda ihtiyacı olursa başımın üstünde her zaman o formanın yeri var. Elimden geldiğince milli takımın başarısı için geçmişte olduğu gibi elimden gelen her şeyi yaparım." şeklinde görüş belirtti.

Emre, "Avrupa Şampiyonası'na katılmamız durumunda seni de milli takımda görecek miyiz?" sorusu üzerine "Allah kerim, ben bir şey söylemeyeyim. Sezon sonuna denk geldiği için ben de turnuvanın başında takımın içerisinde yer almış bir oyuncu olarak, turnuvaya giderken (Avrupa Şampiyonası) de milli takımın içerisinde olmak isterim ama bu tamamen hocanın takdiridir. Hoca da sağ olsun her gördüğünde bizi onore ediyor. Onun bir nevi gerek saha içinde gerek saha dışında yardımcısı gibi hareket etmeye çalışıyoruz, milli takım içindeki yaşça büyük oyuncular olarak. Hocanın kararıdır, beni onore etti, 38 yaşında çağırdı. Bundan sonra çağırırsa da elimizden geleni yaparız. Çağırmazsa da milli takımımızın başarısı için dua ederiz." diye konuştu.

- "Kariyerimin sonunda ülkenin etrafımda birleştiği bir süreci yaşamam nasip oldu"

Emre Belözoğlu, "İzlanda maçı öncesinde havalimanında bir Belçika vatandaşının açıklama yaparken size uzattığı fırça ile gündem bir anda değişti. Bu olayla ilgili görüşünüz nedir?" sorusuna ise şu yanıtı vererek, sözlerini tamamladı:

"Bununla alakalı bir açıklama yapmadım. İnfial oluşturacak bir olay olduğunu düşünmüyorum. Sadece genç bir çocuğun internette belki biraz daha takipçisi olsun diye yapmış olduğu bir olay. Olayı çok içselleştirip sanki bizim ülkemizin kimliği ile oynuyorlarmış gibi bir hale getirmeyi doğru bulmuyorum. Sonuçta bir futbol maçı öncesi bu. Gerekli mecralarda ülkemizin kimliğini yere koymayacağımızı herkes o anlamda bilir. O açıdan onu öyle görseydim de onu bir aşağılama olarak kabul etmezdim ülke bayrağına. Ben olayı çok büyütmedim, büyümemesi de gerekirdi zaten. Yalnız ülkemizin insanı benim gözümde dünyanın en değerli ve en esrarengiz insanı olduğu için genç kardeşimizi yakalamışlar, özür diletmişler. Buna da gerek yoktu açıkçası ama tabii bu ülke olarak ne kadar en ufacık bir olayda bile birleşebildiğimizi göstermesi adına benim için güzel bir anı oldu. Hiç beklemediğim kadar destek mesajları aldım. Kariyerimin sonunda ülkenin benim etrafımda birleştiği bir süreci yaşamam nasip oldu. Enteresan bir tecrübe oldu, genellikle bana karşı çok insan da olabiliyor. İşin şakası bu. Ülkemiz bir tane, bir tane bayrağımız var, böylesine bir olay sonrasında bile bunun altında toplanabilmeyi görüp, şahit olmak beni ülkesiyle gurur duyan sade bir vatandaş olarak mutlu etti. Sadece bunu söyleyebilirim."

Kaynak: AA