Tarkan Serbest Açıklaması 'Milli Takım Hedefimi Üç Yıl Önce Yazmıştım'
A Milli Futbol Takımı’na ilk kez seçilen Tarkan Serbest, "Üç sene önce sosyal medya hesabımdan, "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağını koyarak Millî Takım hedefimi belirtmek amacıyla bir paylaşımda bulunmuştum. Paylaştıktan üç sene sonra da Milli Takım’a seçildim" dedi.
A Milli Futbol Takımı’na ilk kez seçilen Tarkan Serbest, TamSaha Dergisi’ne açıklamalarda bulundu. Bundan üç yıl önce sosyal medya hesabından "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağı koyarak yaptığı paylaşımı bugün gerçeğe çeviren Tarkan Serbest, İran maçında ay-yıldızlı formayla tanıştı. Bu formayı giyebilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçip Avusturya vatandaşlığından çıkartılmayı göze alan genç ön libero, "Ailemle görüntülü konuşurken üzerimde ay-yıldızı gördüklerinde duygulandılar. Buraya iki haftalığına tatile gelmedim. Kalıcı olmak istiyorum" diyor.
Dergide yer röportajdan satırbaşları şöyle:
"Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Mayıs 1994’te doğdum. Annem 1979’da, babam ise 1986 yılında Avusturya’ya gitmiş. Ailemin memleketi Sakarya, Karasu. 24 yaşındayım ve doğduğumdan beri Viyana’da yaşıyorum. Futbola da 7 yaşında SV Donau adında küçük bir kulüpte başladım. Orada üç sene oynadıktan sonra Austria Wien’in altyapısına girdim."
"Beni Ralf Muhr keşfetti"
Viyana’da oturduğumuz evin hemen yanında bir park vardı; orada ağabeyimle futbol oynuyorduk. Bir gün SV Donau’nun antrenörleri parktan geçtikleri sırada bize kulüp ve tesisleri hakkında bilgi verip davet ettiler. Ağabeyimle birlikte durumu babama anlattık ve bizi ertesi gün tesislere götürmesi için ikna ettik. Böylece futbola başladık ağabeyimle. Ardından Austria Wien’in genç takımlar sorumlusu Ralf Muhr beni keşfetti, izledi, beğendi. Babamla konuşup ikna etti ve beni Austria Wien altyapısına dahil etti. 14 senedir de Austria Wien kulübünde futbol oynuyorum."
"Austria Wien’in kariyerimde ve hayatımdaki yeri büyük"
"Austria Wien’de 14 senedir futbol oynuyorum. Kulüp benim için bir aile haline geldi. Sahanın çimlerine bakanlardan malzemecilere kadar herkesi tanıyorum, hepsiyle kardeş gibiyim. Altyapıdaki antrenörlerimin de hayatımda büyük bir yeri var. Bana güvendiler, şans verdiler, gelişmemi sağladılar. İki sezon boyunca oynadığımız tüm UEFA Avrupa Ligi maçlarında forma giyme imkanı buldum. Özellikle iki sezon önceki teknik direktörümüz Thorsten Fink bana her zaman destek oldu, güvendi ve önümü açtı. Bu yüzden Austria Wien’in kariyerimde ve hayatımdaki yeri büyük."
"Türk olduğumuz için hep 1-0 geriden başlıyoruz"
"Avusturya tabii ki zor. Türk olduğumuz için hep 1-0 geriden başlıyoruz. Ama ben hiçbir zaman hayallerimin peşini bırakmadım. İdmanlarda ve maçlarda her zaman yüzde yüzümle performans göstermeye ve kendimi geliştirmeye gayret ettim, antrenörlerimi dinledim, onlar da beni sevdi. Bu nedenle hiçbir zaman sorun yaşamadım. Bazı oyuncular antrenörlerini dinlemez ama ben her zaman dinlerim."
"İdolüm Sergio Busquets"
"Benim 1 numaralı idolüm Sergio Busquets. 6 numarayı kusursuz oynadığını düşünüyorum. Mehmet Topal ağabeyim de bu pozisyonu çok iyi oynuyor. Raul Meireles’i de sahadaki ve aynı zamanda özel hayatındaki tarzından dolayı beğeniyorum. Onun dışında yine benim pozisyonumda oynayan RedBull Salzburg’un genç takımından bize transfer olan 2000 doğumlu Vessel Demaku çok iyi bir oyuncu. Genç ve çok hırslı. Sezonun son maçlarında yanımda oynadı, ileride daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Sturm Graz’da oynayan ve bu sene Avusturya Ligi’nde yılın oyuncusu seçilen Peter Zulj’u da beğeniyorum."
"A Milli Takımı’na seçilmek hedeflerimden bir tanesiydi"
"Altyapıda 100-150 oyuncuyla oynadım. Hepsi başarılı olacak diye bir şey yok. Bunların arasından belki üç veya dört tanesi sıyrılarak başarılı olabiliyor. Bu noktaya gelmemde ailemin çok büyük payı var. Bana her koşulda destek oldular. Tabii arkadaşlarımın verdiği destek de var. Benim ise her zaman hedefim vardı, hiçbir yöne sapmadan sadece hedefimin peşinden koştum. Üç sene önce sosyal medya hesabımdan, "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağını koyarak Milli Takım hedefimi belirtmek amacıyla bir paylaşımda bulunmuştum. Paylaştıktan üç sene sonra da Milli Takım’a seçildim. Hedefinizin hep büyük olması gerek. ’Avusturya Ligi benim için yeterli! diyerek kendimi sınırlayamam. Aksi takdirde gelişemem. Örneğin, Türkiye A Milli Takımı’na seçilmek hedeflerimden bir tanesiydi. Bundan sonraki hedeflerim arasında UEFA Şampiyonlar Ligi’nde oynamak var."
"Avusturya pasaportumu kaybetme ihtimalim olsa da kararımın sonuna kadar arkasındayım"
"Avusturya U21 Milli Takımı’ndan bir davet almıştım. Türkiye’den bana herhangi bir çağrı gelmemişti. Bu nedenle Avusturya U21’de oynadım. Geçen sene ise Mircea Lucescu’nun beni izlediğini öğrendim. Türk Milli Takımı’na çağrıldığımda ise çifte vatandaşlığımın da olmaması sebebiyle, Avusturya pasaportumdan vazgeçmem söz konusu oldu. Lucescu ve ailemle görüştükten sonra kararımı verdim ve Türk pasaportumu çıkarttım. Avusturya pasaportumu kaybetme ihtimalim olsa da kararımın sonuna kadar arkasındayım. Buraya geldiğimde ailemle görüntülü konuşma yaptığımda üzerimde ay-yıldızı gördüklerinde duygulandılar. Burada olmam hem benim için hem ailem için çok büyük bir şey. Türkiye’yi de kendime güvendiğim için seçtim diyebilirim. Ben buraya iki haftalığına tatile gelmedim. İyi bir performans sergilemek istiyorum. Maçlarda da inşallah hocam şans verirse oynayıp kendimi göstermek istiyorum."
Dergide yer röportajdan satırbaşları şöyle:
"Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Mayıs 1994’te doğdum. Annem 1979’da, babam ise 1986 yılında Avusturya’ya gitmiş. Ailemin memleketi Sakarya, Karasu. 24 yaşındayım ve doğduğumdan beri Viyana’da yaşıyorum. Futbola da 7 yaşında SV Donau adında küçük bir kulüpte başladım. Orada üç sene oynadıktan sonra Austria Wien’in altyapısına girdim."
"Beni Ralf Muhr keşfetti"
Viyana’da oturduğumuz evin hemen yanında bir park vardı; orada ağabeyimle futbol oynuyorduk. Bir gün SV Donau’nun antrenörleri parktan geçtikleri sırada bize kulüp ve tesisleri hakkında bilgi verip davet ettiler. Ağabeyimle birlikte durumu babama anlattık ve bizi ertesi gün tesislere götürmesi için ikna ettik. Böylece futbola başladık ağabeyimle. Ardından Austria Wien’in genç takımlar sorumlusu Ralf Muhr beni keşfetti, izledi, beğendi. Babamla konuşup ikna etti ve beni Austria Wien altyapısına dahil etti. 14 senedir de Austria Wien kulübünde futbol oynuyorum."
"Austria Wien’in kariyerimde ve hayatımdaki yeri büyük"
"Austria Wien’de 14 senedir futbol oynuyorum. Kulüp benim için bir aile haline geldi. Sahanın çimlerine bakanlardan malzemecilere kadar herkesi tanıyorum, hepsiyle kardeş gibiyim. Altyapıdaki antrenörlerimin de hayatımda büyük bir yeri var. Bana güvendiler, şans verdiler, gelişmemi sağladılar. İki sezon boyunca oynadığımız tüm UEFA Avrupa Ligi maçlarında forma giyme imkanı buldum. Özellikle iki sezon önceki teknik direktörümüz Thorsten Fink bana her zaman destek oldu, güvendi ve önümü açtı. Bu yüzden Austria Wien’in kariyerimde ve hayatımdaki yeri büyük."
"Türk olduğumuz için hep 1-0 geriden başlıyoruz"
"Avusturya tabii ki zor. Türk olduğumuz için hep 1-0 geriden başlıyoruz. Ama ben hiçbir zaman hayallerimin peşini bırakmadım. İdmanlarda ve maçlarda her zaman yüzde yüzümle performans göstermeye ve kendimi geliştirmeye gayret ettim, antrenörlerimi dinledim, onlar da beni sevdi. Bu nedenle hiçbir zaman sorun yaşamadım. Bazı oyuncular antrenörlerini dinlemez ama ben her zaman dinlerim."
"İdolüm Sergio Busquets"
"Benim 1 numaralı idolüm Sergio Busquets. 6 numarayı kusursuz oynadığını düşünüyorum. Mehmet Topal ağabeyim de bu pozisyonu çok iyi oynuyor. Raul Meireles’i de sahadaki ve aynı zamanda özel hayatındaki tarzından dolayı beğeniyorum. Onun dışında yine benim pozisyonumda oynayan RedBull Salzburg’un genç takımından bize transfer olan 2000 doğumlu Vessel Demaku çok iyi bir oyuncu. Genç ve çok hırslı. Sezonun son maçlarında yanımda oynadı, ileride daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Sturm Graz’da oynayan ve bu sene Avusturya Ligi’nde yılın oyuncusu seçilen Peter Zulj’u da beğeniyorum."
"A Milli Takımı’na seçilmek hedeflerimden bir tanesiydi"
"Altyapıda 100-150 oyuncuyla oynadım. Hepsi başarılı olacak diye bir şey yok. Bunların arasından belki üç veya dört tanesi sıyrılarak başarılı olabiliyor. Bu noktaya gelmemde ailemin çok büyük payı var. Bana her koşulda destek oldular. Tabii arkadaşlarımın verdiği destek de var. Benim ise her zaman hedefim vardı, hiçbir yöne sapmadan sadece hedefimin peşinden koştum. Üç sene önce sosyal medya hesabımdan, "Hedef 2018" yazıp yanına Türk bayrağını koyarak Milli Takım hedefimi belirtmek amacıyla bir paylaşımda bulunmuştum. Paylaştıktan üç sene sonra da Milli Takım’a seçildim. Hedefinizin hep büyük olması gerek. ’Avusturya Ligi benim için yeterli! diyerek kendimi sınırlayamam. Aksi takdirde gelişemem. Örneğin, Türkiye A Milli Takımı’na seçilmek hedeflerimden bir tanesiydi. Bundan sonraki hedeflerim arasında UEFA Şampiyonlar Ligi’nde oynamak var."
"Avusturya pasaportumu kaybetme ihtimalim olsa da kararımın sonuna kadar arkasındayım"
"Avusturya U21 Milli Takımı’ndan bir davet almıştım. Türkiye’den bana herhangi bir çağrı gelmemişti. Bu nedenle Avusturya U21’de oynadım. Geçen sene ise Mircea Lucescu’nun beni izlediğini öğrendim. Türk Milli Takımı’na çağrıldığımda ise çifte vatandaşlığımın da olmaması sebebiyle, Avusturya pasaportumdan vazgeçmem söz konusu oldu. Lucescu ve ailemle görüştükten sonra kararımı verdim ve Türk pasaportumu çıkarttım. Avusturya pasaportumu kaybetme ihtimalim olsa da kararımın sonuna kadar arkasındayım. Buraya geldiğimde ailemle görüntülü konuşma yaptığımda üzerimde ay-yıldızı gördüklerinde duygulandılar. Burada olmam hem benim için hem ailem için çok büyük bir şey. Türkiye’yi de kendime güvendiğim için seçtim diyebilirim. Ben buraya iki haftalığına tatile gelmedim. İyi bir performans sergilemek istiyorum. Maçlarda da inşallah hocam şans verirse oynayıp kendimi göstermek istiyorum."
Kaynak: İHA