Okçuluk Açıklaması 2018 Salon Türkiye Şampiyonası

Şampiyonada gümüş madalya kazanan Özsipahi: 'Soyadım, dedelerimin Osmanlı Devleti döneminde tımarlı sipahi olmasından geliyor. İnternette sipahileri temsil eden, elinde yayı ve oku olan bir kişinin resmini görmüştüm ve bu beni çok etkilemişti. Bu fotoğraftan yola çıkarak, atalarım gibi oku ve yayı ustaca kullanma isteğim doğdu'

Türkiye Okçuluk Federasyonu tarafından düzenlenen Okçuluk Salon Türkiye Şampiyonası'nda, "Makaralı Yay Genç Erkekler" kategorisinde gümüş madalya kazanan Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Uluslararası Ticaret ve Lojistik 2. sınıf öğrencisi Yunus Özsipahi, okçuluğa başlama hikayesini anlattı.

BTÜ'den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özsipahi, 256 sporcunun katıldığı yarışmada "Makaralı Yay Genç Erkekler" kategorisinde sıralama atışlarında 1. ve final atışları sonucunda da 2'incilik elde ettiğini belirtti.

Okuçuluk sporuna 7 yıl önce başladığını aktaran Özsipahi, "Okçuluğa başladığım zamanlarda Bursa'da bir okçuluk kulübü bulamamıştım. Bu yüzden okçuluk ekipmanlarını alıp kendi bahçemde atış yapmaya başladım. Daha sonra spor kulübüne başlayarak, okçuluğa devam ettim. Bursa'da okçuluk gelişmediği için çok büyük sıkıntılar yaşadım. Kentte okçuluk salonu olmadığı için sürekli farklı tesislerde antrenman yapmam gerekti." ifadesini kullandı.

Özsipahi, okçuluğa soyadını ve dedelerini araştırması sırasında merak saldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Soyadım, dedelerimin Osmanlı Devleti döneminde tımarlı sipahi olmasından geliyor. İnternette sipahileri temsil eden, elinde yayı ve oku olan bir kişinin resmini görmüştüm ve bu beni çok etkilemişti. Bu fotoğraftan yola çıkarak, atalarım gibi oku ve yayı ustaca kullanma isteğim doğdu. Okçuluğu öğrenmenin yanı sıra bu alanda ülkemi temsil etmek de benim için çok önemliydi. Milli sporcu olarak, ülkemi uluslararası arenada en iyi şekilde temsil etmek ve kaybetmekte olduğumuz ata sporumuzu tekrar gün yüzüne çıkarmak hedefiyle engeller tek tek yok oldu önümde."

- "Okçulukta dünyanın en iyi ülkelerinden biri olabiliriz"

Okçuluk müsabakalarının yoğun kondisyon gerektirdiğine işaret eden Özsipahi, şöyle devam etti:

"Açık alan yarışmalarında sadece sıralama atışları için 72 ok atıyoruz. Attığımız her 6 okta hedefe gidip puanlarımızı toplayıp geri dönüyoruz. Yarışmalar, açık alanda olduğu için güneş, yağmur, rüzgar gibi faktörlerle de mücadele ediyoruz. Sıralama atışlarımız, ortalama 3-4 saat sürüyor. Müsabakalar, uzun sürdüğü için genel vücut dayanıklılığını sağlamak üzere, genel kondisyon çalışmaları da yapıyoruz. Kullandığımız ekipmanlar çok ağır ve yayın çekiş sertliği, çok fazla. Bu yüzden yarışmadan 2 ay önce kondisyon antrenmanlarımız oluyor. Bu antrenmanlarda 300-400 arası ok atıyoruz. Bu ok sayısı da bir kondisyon antrenmanında 9 bin 800 kilogram yük çekmek anlamına geliyor. Yarışmaya 1 ay kala sadece teknik antrenmanlar yapıyorum. Bu aşamada yayı çekiş, tutuş, bırakış gibi hareketleri en doğru açılarda yaptığımdan emin olup bu hareketleri bir motor beceri haline getirmek üzerine yoğunlaşıyorum."

Okçuluğun Türkiye'deki durumuna da değinen Özsipahi, "Maalesef ülkemizde okçuluk, olması gereken yerde değil. Okçuluk, ata sporumuz. Son dönemlerde ülkemizden dünya şampiyonları, Avrupa şampiyonları çıkıyor. Bunlar çok güzel başarılar ama maalesef medyada yer almıyor. Okçuluğun hak ettiği yere gelebilmesi için halkımızın bu spora değer vermesi, ilgi göstermesi ve desteklemesi gerekiyor. Gerekli şartlar sağlandığında yakın bir zamanda okçulukta dünyanın en iyi ülkelerinden biri olabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA