Recep Gül Açıklaması 'Galatasaray'ın Altyapısından A Takıma Yükselip Orada Kalıcı Olmak İstiyorum'
U17 Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale çıkarak, Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanan U17 Millî Takımı Recep Gül, "Galatasaray’ın altyapısından A takıma yükselip orada kalıcı olmak istiyorum öncelikle. Ondan sonra da A Millî Takım formasıyla ülkemi temsil etmek istiyorum" dedi.
U17 Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale çıkarak, Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanan U17 Millî Takımımızın kaptanı, uluslararası platformdaki başarının süreceğini belirtiyor. Her iki ayağını da kullanabilen ve orta sahanın her iki kanadında da oynayabilen genç oyuncu, hayat hikâyesini TamSaha’ya anlattı.
Kendinden bahseder misin röportaja başlarken? Ailende senin gibi futbol oynamış ya da oynayan birileri var mı?
"5 Kasım 2000 doğumluyum. İstanbul’da doğdum ama annem ve babam Erzurumlu. Aslen Erzurumluyum yani. Babam 15 yaşındayken çalışmak için İstanbul’a gelmiş. Birkaç sene sonra da annemle evlenmişler ve ikisi de İstanbul’a göçmüş. 8 kardeşiz; 5 erkek, 3 kız. Ben 7 numarayım. Halkalı-İkitelli’de oturuyoruz. Ağabeylerimden Fatih Gül, bu sene TFF 1. Lig’e yükselen Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da oynuyor. Orta saha oyuncusu. En büyük ağabeyim Ercan Gül ise yaklaşık 6 sene önce sakatlığından ötürü futbolu bırakmıştı. Küçük kardeşim de benim futbola başladığım kulüp olan İstanbul Demirspor’da oynuyor şu an. Benden 4 yaş küçük. Babam futbolla çok fazla ilgili olmasa da bizleri futbol oynamamız konusunda her zaman destekledi. Futbola başladığımdan beri orta sahanın kanatlarında oynuyorum. Hem sol hem sağ kanatta oynayabiliyorum."
Futbola başlama ve Galatasaray’ın altyapısına geçişin hikâyen nasıl peki?
"2007 yılında Galatasaray’ın seçmelerine gitmiştim ancak kuvvetsiz olduğum için kazanmayı başaramamıştım. Bunun üzerine arkadaşlarımla birlikte sokakta futbol oynamaya devam ettim. Bir arkadaşım amatör kulüplerden İstanbul Demirspor’a seçmelere gidiyordu, beni de çağırdı. Babama sordum. O da sokakta oynayacağıma kulüpte oynamamın daha doğru olduğunu söyledi.
2008-2010 yılları arasında İstanbul Demirspor’da futbol oynadım. 2010 yılında ise o dönem Galatasaray’ın altyapısında olan, şimdi ise Millî Takım’da antrenörlük yapan Nedim Yiğit beni antrenmanlara çağırdı. Bu sefer antrenmanlarda beğenildim. Böylelikle 2010’da yani üç senenin ardından, Galatasaray’da başladım. Ali Polat’ın çalıştırdığı takımda antrenmanlara çıktım ilk olarak. 10 yaşından bu yana sarı-kırmızılı formayı terletiyorum kısacası."
Ay-yıldızlı formayla tanışmanı da anlatır mısın?
"Antalya’da U14 seçmeleri yapılmış ve bu seçmelerde 44 kişilik bir oyuncu grubu başarıya ulaşmıştı. Ben de o oyunculardan biriydim. Oradan da Şenol Ustaömer’in çalıştırdığı U15 Millî Takımı’na seçilmiştim. İlk millî maçım, Çek Cumhuriyeti’ne karşıydı. Hazırlık maçıydı ve rakibimize 5 gol atmıştık. Gollerin birisi de benden gelmişti."
U17 Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yükselip, Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılma hakkı elde eden U17 Millî Takımı’nın kaptanlığını yapıyorsun. Takım kaptanı olarak bu başarının nasıl gerçekleştiğinden bahseder misin bize?
"Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde yarı finale yükselen U17 Millî Takımı’nda yer alan oyuncuların çoğu, Ocak 2015’te U15 Millî Takımı’na seçilmişti. Az önce bahsettiğim U14 seçmelerinden sonra gerçekleşmişti bu. Kısacası üç senedir beraberiz ve herkes birbirinin karakterini çok iyi tanıyor. Herkes birbirine alışık, maç içinde nereye koşacağına kadar rahatça tahmin edebiliyor. Arkadaşlık çok üst düzeyde. Her zaman birbirimizi destekliyoruz. Bunun da skorlara ve başarımıza yansıdığını düşünüyorum. Ben de böyle iyi bir takımın kaptanı olmaktan gurur duyuyorum. Diğer yandan da gerek kapasite, gerekse de yetenek olarak çok iyi oyunculardan kurulu bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Oyunumuzu diğer takımlara kabul ettirebiliyoruz. U17 Avrupa Şampiyonası’na katılmadan önce, ilk hedefimiz Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılmaktı. Turnuvada yarı final oynayarak bu hedefimize ulaştık. Bu başarımızda emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim. Turnuvadaki iki maçımıza Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in de gelmesi bizi çok olumlu etkiledi. U17 Dünya Kupası’nda da iyi bir dereceye ulaşıp, uluslararası platformda daha fazla neler yapabileceğimizi tüm dünyaya göstermek istiyoruz."
Kendini nasıl bir futbolcu olarak tanımlarsın?
"Ofansif anlamda yetenekli olduğumu düşünüyorum. Gol ve asist konusunda da skora katkı yapabilme özelliğim var. 34 millî maçta, 9 golüm bulunuyor şu ana kadar. Defansif yönümü geliştirirsem, daha özel bir oyuncu olabileceğimi düşünüyorum. Maçta, bir pozisyonda duraksadığınız zaman, hata yapabiliyorsunuz. O yüzden, savunmada konsantrasyon ve devamlılık çok önemli. Bu özelliklerimi geliştirmeye çalışıyorum. Defansif yönümü geliştirmem konusunda da U17 Millî Takımı Teknik Direktörü Mehmet Hacıoğlu Hocam bana çok şey katmıştır bugüne kadar. Onun sayesinde beklere yardım etmeyi ve daha agresif savunma yapmayı öğrendim diyebilirim. Ayrıca duran topları da nasıl daha iyi kullanmam gerektiğini antrenmanlarda bana sürekli gösteriyor. Mehmet Hocanın emeği çoktur o yüzden üzerimde."
Gelecekteki hedeflerin neler?
"Galatasaray’ın altyapısından A takıma yükselip orada kalıcı olmak istiyorum öncelikle. Ondan sonra da A Millî Takım formasıyla ülkemi temsil etmek istiyorum. İlerde Avrupa’da futbol oynamak, kısmet olursa da İngiltere’de top koşturmak isterim. Oradaki atmosfer, tempo ve futbol kalitesi beni çok etkiliyor. İngiltere’de de Chelsea takımına ayrı bir sempatim var. Bunun nedeni de şu; küçüklüğümde Drogba’yı beğenerek izliyordum. Chelsea’nin ilk maçını izlediğimde Drogba’ya hayran kalmıştım. O ve stadyumun atmosferi bende bir sempati oluşturmuştu. Drogba’nın daha sonra Galatasaray’a transfer olmasına ayrı sevinmiştim o yüzden."
Kanatlarda görev yapmana rağmen, bir santrfor olan Drogba’ya hayranlığını dile getirdin. Oynadığın mevkide beğendiğin isimler kimler peki?
"Leicester City’nin oyuncusu Mahrez’i beğeniyorum. Ters ayak oyununu çok iyi yapıyor. Ben de onu izleyip, uygulamaya çalışıyorum. Çünkü ben de her iki ayağımı da kullanabiliyorum. Chelsea’li Eden Hazard ile Manchester City’li Leroy Sane’yi de beğenerek takip ediyorum. Genellikle, bir kanat oyuncusunun, bulunduğu kanada göre ters ayağıyla neler yapabildiğine bakar ve onu yapabilen oyuncuları ilgiyle izlerim kısacası."
Futbol dışında kendine örnek aldığın biri var mı?
"İlk soruda da belirttiğim gibi, futbol oynayan iki ağabeyim var. Ercan Gül ve Fatih Gül. Onlar bana hep yol göstermiştir bugüne kadar. Neleri yapıp, neleri yapmamam gerektiğini her zaman, en iyi şekilde göstermeye çalışmışlardır bana. Onlar, yaşadıkları tecrübeleri bana aktardılar hep. Ben de onların tavsiyelerini dinleyip, ona göre davranmaya çalışıyorum."
Futbol dışında boş zamanlarında ne yaparsın?
"Kitap okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kişisel gelişim kitapları okuyorum arada. Bir de "Sen 17 Yaşımsın" adlı kitabı okuyorum bu aralar. Takımdaki bazı arkadaşlarım da okuyor bu kitabı. Kitapta geçenler, bizim yaş grubumuzun da zaman zaman yaşadığı şeylerden bahsediyor. O yüzden bu kitap da kişisel gelişimime etki ediyor diyebilirim."
Kendinden bahseder misin röportaja başlarken? Ailende senin gibi futbol oynamış ya da oynayan birileri var mı?
"5 Kasım 2000 doğumluyum. İstanbul’da doğdum ama annem ve babam Erzurumlu. Aslen Erzurumluyum yani. Babam 15 yaşındayken çalışmak için İstanbul’a gelmiş. Birkaç sene sonra da annemle evlenmişler ve ikisi de İstanbul’a göçmüş. 8 kardeşiz; 5 erkek, 3 kız. Ben 7 numarayım. Halkalı-İkitelli’de oturuyoruz. Ağabeylerimden Fatih Gül, bu sene TFF 1. Lig’e yükselen Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da oynuyor. Orta saha oyuncusu. En büyük ağabeyim Ercan Gül ise yaklaşık 6 sene önce sakatlığından ötürü futbolu bırakmıştı. Küçük kardeşim de benim futbola başladığım kulüp olan İstanbul Demirspor’da oynuyor şu an. Benden 4 yaş küçük. Babam futbolla çok fazla ilgili olmasa da bizleri futbol oynamamız konusunda her zaman destekledi. Futbola başladığımdan beri orta sahanın kanatlarında oynuyorum. Hem sol hem sağ kanatta oynayabiliyorum."
Futbola başlama ve Galatasaray’ın altyapısına geçişin hikâyen nasıl peki?
"2007 yılında Galatasaray’ın seçmelerine gitmiştim ancak kuvvetsiz olduğum için kazanmayı başaramamıştım. Bunun üzerine arkadaşlarımla birlikte sokakta futbol oynamaya devam ettim. Bir arkadaşım amatör kulüplerden İstanbul Demirspor’a seçmelere gidiyordu, beni de çağırdı. Babama sordum. O da sokakta oynayacağıma kulüpte oynamamın daha doğru olduğunu söyledi.
2008-2010 yılları arasında İstanbul Demirspor’da futbol oynadım. 2010 yılında ise o dönem Galatasaray’ın altyapısında olan, şimdi ise Millî Takım’da antrenörlük yapan Nedim Yiğit beni antrenmanlara çağırdı. Bu sefer antrenmanlarda beğenildim. Böylelikle 2010’da yani üç senenin ardından, Galatasaray’da başladım. Ali Polat’ın çalıştırdığı takımda antrenmanlara çıktım ilk olarak. 10 yaşından bu yana sarı-kırmızılı formayı terletiyorum kısacası."
Ay-yıldızlı formayla tanışmanı da anlatır mısın?
"Antalya’da U14 seçmeleri yapılmış ve bu seçmelerde 44 kişilik bir oyuncu grubu başarıya ulaşmıştı. Ben de o oyunculardan biriydim. Oradan da Şenol Ustaömer’in çalıştırdığı U15 Millî Takımı’na seçilmiştim. İlk millî maçım, Çek Cumhuriyeti’ne karşıydı. Hazırlık maçıydı ve rakibimize 5 gol atmıştık. Gollerin birisi de benden gelmişti."
U17 Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yükselip, Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılma hakkı elde eden U17 Millî Takımı’nın kaptanlığını yapıyorsun. Takım kaptanı olarak bu başarının nasıl gerçekleştiğinden bahseder misin bize?
"Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde yarı finale yükselen U17 Millî Takımı’nda yer alan oyuncuların çoğu, Ocak 2015’te U15 Millî Takımı’na seçilmişti. Az önce bahsettiğim U14 seçmelerinden sonra gerçekleşmişti bu. Kısacası üç senedir beraberiz ve herkes birbirinin karakterini çok iyi tanıyor. Herkes birbirine alışık, maç içinde nereye koşacağına kadar rahatça tahmin edebiliyor. Arkadaşlık çok üst düzeyde. Her zaman birbirimizi destekliyoruz. Bunun da skorlara ve başarımıza yansıdığını düşünüyorum. Ben de böyle iyi bir takımın kaptanı olmaktan gurur duyuyorum. Diğer yandan da gerek kapasite, gerekse de yetenek olarak çok iyi oyunculardan kurulu bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Oyunumuzu diğer takımlara kabul ettirebiliyoruz. U17 Avrupa Şampiyonası’na katılmadan önce, ilk hedefimiz Hindistan’daki U17 Dünya Kupası’na katılmaktı. Turnuvada yarı final oynayarak bu hedefimize ulaştık. Bu başarımızda emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim. Turnuvadaki iki maçımıza Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in de gelmesi bizi çok olumlu etkiledi. U17 Dünya Kupası’nda da iyi bir dereceye ulaşıp, uluslararası platformda daha fazla neler yapabileceğimizi tüm dünyaya göstermek istiyoruz."
Kendini nasıl bir futbolcu olarak tanımlarsın?
"Ofansif anlamda yetenekli olduğumu düşünüyorum. Gol ve asist konusunda da skora katkı yapabilme özelliğim var. 34 millî maçta, 9 golüm bulunuyor şu ana kadar. Defansif yönümü geliştirirsem, daha özel bir oyuncu olabileceğimi düşünüyorum. Maçta, bir pozisyonda duraksadığınız zaman, hata yapabiliyorsunuz. O yüzden, savunmada konsantrasyon ve devamlılık çok önemli. Bu özelliklerimi geliştirmeye çalışıyorum. Defansif yönümü geliştirmem konusunda da U17 Millî Takımı Teknik Direktörü Mehmet Hacıoğlu Hocam bana çok şey katmıştır bugüne kadar. Onun sayesinde beklere yardım etmeyi ve daha agresif savunma yapmayı öğrendim diyebilirim. Ayrıca duran topları da nasıl daha iyi kullanmam gerektiğini antrenmanlarda bana sürekli gösteriyor. Mehmet Hocanın emeği çoktur o yüzden üzerimde."
Gelecekteki hedeflerin neler?
"Galatasaray’ın altyapısından A takıma yükselip orada kalıcı olmak istiyorum öncelikle. Ondan sonra da A Millî Takım formasıyla ülkemi temsil etmek istiyorum. İlerde Avrupa’da futbol oynamak, kısmet olursa da İngiltere’de top koşturmak isterim. Oradaki atmosfer, tempo ve futbol kalitesi beni çok etkiliyor. İngiltere’de de Chelsea takımına ayrı bir sempatim var. Bunun nedeni de şu; küçüklüğümde Drogba’yı beğenerek izliyordum. Chelsea’nin ilk maçını izlediğimde Drogba’ya hayran kalmıştım. O ve stadyumun atmosferi bende bir sempati oluşturmuştu. Drogba’nın daha sonra Galatasaray’a transfer olmasına ayrı sevinmiştim o yüzden."
Kanatlarda görev yapmana rağmen, bir santrfor olan Drogba’ya hayranlığını dile getirdin. Oynadığın mevkide beğendiğin isimler kimler peki?
"Leicester City’nin oyuncusu Mahrez’i beğeniyorum. Ters ayak oyununu çok iyi yapıyor. Ben de onu izleyip, uygulamaya çalışıyorum. Çünkü ben de her iki ayağımı da kullanabiliyorum. Chelsea’li Eden Hazard ile Manchester City’li Leroy Sane’yi de beğenerek takip ediyorum. Genellikle, bir kanat oyuncusunun, bulunduğu kanada göre ters ayağıyla neler yapabildiğine bakar ve onu yapabilen oyuncuları ilgiyle izlerim kısacası."
Futbol dışında kendine örnek aldığın biri var mı?
"İlk soruda da belirttiğim gibi, futbol oynayan iki ağabeyim var. Ercan Gül ve Fatih Gül. Onlar bana hep yol göstermiştir bugüne kadar. Neleri yapıp, neleri yapmamam gerektiğini her zaman, en iyi şekilde göstermeye çalışmışlardır bana. Onlar, yaşadıkları tecrübeleri bana aktardılar hep. Ben de onların tavsiyelerini dinleyip, ona göre davranmaya çalışıyorum."
Futbol dışında boş zamanlarında ne yaparsın?
"Kitap okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kişisel gelişim kitapları okuyorum arada. Bir de "Sen 17 Yaşımsın" adlı kitabı okuyorum bu aralar. Takımdaki bazı arkadaşlarım da okuyor bu kitabı. Kitapta geçenler, bizim yaş grubumuzun da zaman zaman yaşadığı şeylerden bahsediyor. O yüzden bu kitap da kişisel gelişimime etki ediyor diyebilirim."
Kaynak: İHA