Volkan Demirel'den olay açıklamalar
Volkan Demirel, NTV Spor'un sorularını yanıtladı. Başarılı kaleci, takımın ve kendisinin sezona kötü başladığını söyledi.
Fenerbahçe kaptanı Volkan Demirel, Futbol Aktüel programında Ercan Taner'in sorularını yanıtladı.
Sezona takımın ve kendisinin kötü başladığını söyleyen Volkan, 'Hem takım açısından hem benim açımdan iyi bir başlangıç olmadı. Bazı şeylerin oturmaması. Bazı konulurda öncelik takım olmaktır. Bunu yakalamak için zamana ihtiyaç oluyor. Biz bunu hiç yakalayamadık. Birbirimizi hiç tanımıyorduk. Birbirimizden uzaktık. Yetenekli oyunculardan oluşan bir takımız. Birliktelik olmayınca ne kadar yetenekli olursanız olun başarı uzak oluyor. Osmanlıspor maçı sonrası bir toplantımız oluyor. Neyi yanlış yapıyoruz, ne sıkıntımız var diye konuştuk. Orada gerekenleri arkadaşlarım söylediler. Ben de buradaki 15 yıllık tecrübemden dolayı bildiklerimi anlatmaya çalıştım. O maçtan sonra milli takım arası oldu. Döndükten sonra başka bir takım vardı. Herkes birlikte düşününce, yetenekli oyunculardan da oluştuğunuz için başarı geliyor.' dedi.
'BU SENE EN BÜYÜK AVANTAJ AYKUT HOCA'NIN BAŞIMIZDA OLMASI'
'Takım olarak her geçen gün yukarı çıkarak, özellikle son haftaki maç için 'Fenerbahçe uzun yıllar böyle oynamadı' diye yorumlar var.' diyen başarılı kaleci, 'Aynı düşünceyi sahaya yansıtırsanız, o fark diğer takımlara nazaran öne çıkıyor. Bu sene en büyük avantaj Aykut Hoca'nın başımızda olması. Osmanlıspor maçı sonrası yönetimle ne konuştuklarına hiç girmedik. Sonra geldiğimizde Aykut Hoca'nın takımın başında olması bize ayrı bir mutluluk verdi. Aykut Hoca'ya çok inanan, güvenen bir insanım. Geçen yıllardaki başarılarını bildiğim için, buralara gelebileceğimizi az çok tahmin ediyordum. Takım olarak bunu söyleyebilirim. İlk haftalarda birlikteliğimiz yoktu. Son haftalarda o birliktelik gelince başarı gelmeye başladı.' ifadelerini kullandı.
'TUTABİLECEĞİM TOPLARI İÇERİ ATTIM'
Volkan, 'Kendi adıma da gelince, sezon başında bir form düşüklüğüm vardı. Form düşüklüğünden öte çok hatalar yaptım. Kendimi her maçtan sonra izlerim. Belki tutabileceğim topları içeri attım. Bunlar ne pozisyon hatası ne de durmaktan kaynaklı. Bunlar tamamen bireysel hatalardan kaynaklı. Bunu kalecinin formuna endeskleyemem. Daha sonra hocam beni dinlendirme kararı verdi. Bana görev verdiğinde görevimi yaparım. Kendi öz güvenimden kaynaklanan hatalardı. Takımın çıkışıyla birlikte benim de çıkışım geldi. Bundan sonra da eskiye dönüş olmayacak; ama bugünlerden daha ileri gideceğimize inanıyorum.' dedi.
'KALECİLER YALNIZ ADAMLAR'
Kaleciler yalnız adamlar olduğunu söyleyen tecrübeli eldiven, 'Halı sahada bile insanlar kaleye gitmek istemezler. Futboldaki en zor meslek kaleciliktir. Herkesin hatasını kapatan biri vardır; ama sizin hatanızı kapatan kimse yoktur. Her zaman tek başınasınızdır. Gol olur tek başına sevinirsiniz, gol yersiniz takımdakiler de üzülür ama en çok siz üzülürsünüz. Geçen hafta 4-2 kazandık ama üzüldüm, 2 tane gol yedik. Kalecilik farklı bir meslektir. Bu mesleği yaptığım için kendimi şanslı hissediyorum.' dedi.
19 yaşına gitsen ne yapardın?
'Ben futbola santrafor olarak başladım. Hayat beni buralara getirdi. Okul takımından başlayan bir serüven. Ama iyi ki de kaleci oldum.'
'MİLLİ TAKIM KAPISI NE ZAMAN AÇILIRSA HER ZAMAN GİDERİM'
Bundan sonraki dönemlerde gruplarda tekrar mücadele edeceğiz. Sizin milli takım yorumunuz ne olacak?
'Milli takıma çağrıldığım her zaman orada görev almak isterim. Tatsız olaylar yaşadım. Sıkıntının nedenleri de belli. Oralara gitmek istemiyorum. Artık önümüze bakmak istiyorum. Milli Takım kapısı ne zaman açılırsa her zaman giderim. Biz Türk bayrağı altında büyüyen insanlarız. Biz Türk bayrağına sarılarak yatan insanlarız. Ne zaman görev verirlerse görev almaya hazırız.'
Maçlarda bazen sinirleniyor musun?
'Aslında çok fazla sinirli değilim ama fazla yaşayan bir insanım. Büyük camialarda sizden istenen ve beklenen çok şey var. Bunu yapmak için yüksek konsantrasyon gerekiyor. Konsantrasyon tek başına yeterli değil. Biraz sinir ve adrenalin gerekiyor. Saha içinde işime odaklı olduğum için bunu yapmam gerektiğinden değil ama olması gerekiyor.'
Baskı karşısında iyi oynuyorsun?
'Baskı bana her zaman olumlu etki etmiştir. Hiç bir zaman rahatsız olduğum bir durum değildir. Rakip taraftarın üstüme oynaması hoşuma gider. Ben de onlarla oynarım demeyeyim ama onların istediği gibi hareket ederim. Öyle yaptığımda takım arkadaşlarım daha rahat oluyor. Tepkiyi kendime çekip, takım arkadaşlarımı rahatlatıyorum gibi geliyor. Bunda art niyet yok. Tamamen takımın kazanması için.'
Maç oynanırken, maçı kazanamayız veya kazanırız diye düşünüyor musunuz?
'Buna hafta başında düşünüyorum. Takımın ruh halinden, durumundan anlıyoruz. Çok büyük camiaların içinde kalmış insanlar bunu anlayabilir. Takımın ruh halinden bunu anlarsınız.'
Genç oyuncuları hazırlamak nasıl olur?
'Biz de ilk başta neyin ne olacağını bilmiyorsunuz. Ama ilerleyen dönemlerde bunu öğreniyorsunuz. Biz de genç arkadaşlara elimizden gelenlere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sadece genç arkadaşlara değil, yeni gelenlere de orta yaştaki oyunculara da buranın ne anlama geldiğini öğretmeye çalışıyoruz. Anlatabildiğimi de düşünüyorum. Burada bana olan saygı ve sevginin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Kimseyi kırmadan incitmeden anlatmaya çalışıyorum. Kızdığım da oluyor. Ama bu art niyetli değildir. Onlar da art niyetli olmadığımı bildiği için söylediklerimi de alırlar.'
'UMARIM, BİZ GİTTİKTEN SONRA...'
'Kaleci antrenmanları gününe göre değişiyor. Haftanın bir günü kaleciler kendi aramızda çalışıyoruz. Hocamız antrenmanın dozajını ayarlar. Kaleci ortamımız çok güzel. Kameni'nin dışında üç tane genç kalecimiz var. Erten, Oytun, Tarık... Hepsine çok güveniyorum. Hepsinin gelecekte Türkiye'nin en büyük kalecileri olacağını düşünüyorum. Çünkü yediğimiz içtiğimiz bir gider. Erten'le aynı odada kalıyoruz. Umarım, biz gittikten sonra bu üç arkadaş burayı evirip çevirirler.'
'Beyin olarak mesleğimde alakalı kendimi çalıştırırım. Maçtan önce rakip analizi yaparken, kendimi hazırlarım. Maçı düşündüğümde, her zaman konsantrasyonum yüksek oluyor ve daha iyi oynuyorum.'
Kampların fazla olmasını nasıl değerlendiriyorsun?
'Maçlardan bir gün önce kamp olması çok doğru bir durum. Takım olmanın, birlikte olmak önemli. Sadece sahada olmuyor. Bazı şeyleri paylaşmanız gerekiyor. Buraya gelip idman yap eve git şeklinde olmamalı. Uzun süreli kamplara ben de karşıyım ama maç öncesi bir gün kamp olmalı. Eskiden kamplar çok daha fazlaymış bunun nedeni varmış. Artık her şey daha farklı. Evlinin çoluğu çocuğu var. Bekar insan geziyor tozuyor; ama maçtan bir gün önce kampta olmak futbolcu için artı yazar.'
'YENSEM DE YENİLSEM DE...'
Takımın kaybedip kazanmasını da değerlendiren Volkan Demirel, 'Eve fazla yansıtmamaya çalışıyorum. Zaten yensem de yenilsem de eve gidip kızlarımı aldığımda benim için bitiyor. Sevincimi de orada bitiriyorum. Kızlarımın sevincinin tartarı yok. Eve gittiğimde onların dünyasında yaşıyorum. Yenildiğimizde içimde tutarım. Sevinci ve hüznü bir gün yaşayıp sonraki haftaya bakmaya çalışırım. Yenilginin bazen etkisi bazen 1 hafta sürüyor. Bazı maçların bedeli ağır olabiliyor. Bazen kendi içimize kapanıp bunu çözmeye çalışıyoruz.' diye konuştu.
Defansın ortasında Mehmet Topal ve Souza ikilisinin oynamasını değerlendiren Volkan Demirel, 'İkisinin takım için önemli olduğunu düşünüyorum. Daha az pozisyon veriyoruz. Daha güvenli oynuyoruz. En çok yandan orta yapan takımız. En fazla gol atan takımız. Amaç futbolda kazanmaksa, kazanmak için de en önemlisi gol yememek. Bunun için de bu adamlar görevini yapıyorsa bence doğru bir yoldayız. O yüzden de Mehmet ve Souza'nın oynaması kalede bana güven veriyor.' dedi.
'Saha içinde istenmeyen kelimeler ağızdan çıkıyor.' diyen tecrübeli file bekçisi, 'Arabada da çıkabiliyor. Bence bunlar fazla büyütülüyor. Biz çok fazla duygularla sahaya çıkıyoruz. Stres var, bakış açısı var. Ağzımdan çıkan kelime kendimde alakalı. O anki sinirden ve stresten çıkabiliyor. Ama trafikte de normal insan yaşar. Bunları fazla abartmamak gerekiyor.' diye konuştu.
'HAKEMLERLE SAHAYA ÇIKMADAN ÖNCE HAŞIR NEŞİRİZ...'
'Hakemlerle olan ilişkiler Türkiye'de nasıl? Şampiyonlar Ligi ile Türkiye Ligi farklı mı?' sorularına ise Volkan Demirel şu yanıtı verdi;
'Maç başlamadan önce ilişkiler iyi; ancak maçta değişiyor. Maç sırasında onlara da çok yükleniliyor. Onların da fazla üstüne gitmemek gerekiyor. Onların da biraz düşünerek karar vermesi gerekiyor. Örneğin geçen maçta serbest vuruşun yerinden kullanılmasını istediğim için sarı kart görmem kırıyor, beni kızdırıyor. Ben takımın kaptanıyım. Ondan sonra benim de hakeme karşı bir bakış açım oluyor. Sahaya çıkarken haşır neşiriz. Ama sonra sinirler geriliyor. Bunlar sinir ve stresten kaynaklanıyor. Bir takım şampiyon olacak ve herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Maç sonrası herkes sarılıp kendi evlerine gidiyor. İsterim ki taraftarlar da öyle yapsın.'
Takımların sezon başında Avrupa kupası oynaması ve sezonu erken açmasının 'Bunalım' olabileceğini kaydeden Volkan Demirel, 'Ne kadar çalışıyorsanız dinlenmeniz de gerekiyor. Bizler Vardar'a elendik; çok üzüldük. Belki gruplara kalsak, şimdi ne durumda olurdur. Yenilsen de yensen de her zaman bir imkanınız bir şansınız oluyor. Biz sezona kötü başladık. Galatasaray iyi başladı; ancak düşüşte. Ben kötü başlayıp iyi gitmeyi isterim. Şu an bizim takım adım adım ilerledi. Her geçen sene zorlaşan bir lig var. Türkiye'de artık analizler daha önce ilerlemiş değildi. Her takım Avrupa standardında bir analiz ekibi kuruyor. Daha bilinçli insanlarla çalışıyorsunuz. Bu da ligi geliştiriyor' ifadelerini kullandı.
PENALTILAR ÖNCESİ NEDEN SU İÇİYOR?
Penaltılar öncesi su içmesini de değerlendiren Volkan Demirel şöyle konuştu;
'Penaltıyı atacak oyuncuyu oyalamak için... Penaltıya gelen arkadaşın köşesi bellidir. O köşeyi belli eden insan orada oyalanırken, belki onu değiştirebilir miyim o köşeyi. Ona zaman tanıyorum. Penaltı atılırken, topa bakarım. Gözlerden, gözlerimi çekmem. Penaltı kurtarılmaz, atılır. Kaleci her zaman kafasında bir şey vardır, onu yapmaya çalışır. Futbolcunun daha büyük şansı var. Geçen sene bir penaltı atma şansı doğdu. Kupada attım. Ama kendime fazla güvenden kaçırdım.'
Kaleye yavaş gelen topları sevmediğini kayden Volkan Demirel, 'Kötü vuruşu sevmem. Bir insan gerilir topa vuramaz ya, o vuruş gider gol olur. Kaleci konsantre olur iyi bir şut gelsin ama kötü vurulur ve kötü vurulan her top gol olur.' diye konuştu.
'O FUTBOLCU DA SIKINTI VARDIR'
Sezon başında yediği hatalı gollerin ardından sonra yedek kalmasını değerlendirmesi istenen Volkan Demirel şu ifadeleri kullandı:
'Yedek oturmak zoruma gidiyor. Oynamayan futbolcu zaten 'oynamıyorum oh keyfime bakayım diyorsa o futbolcu da sıkıntı vardır. Yedek kalan futbolcu oynamak için kendini yırtıyorsa her zaman arkasında durmak gerekiyor. Yapmış olduğum hatalardan dolayı formamı verdim. Bekledim. 6 haftada ne takım arkadaşlarıma ne de hocama yanlışım olmadı. Her zaman destekledim. Formanın tekrar bana geleceğini biliyordum. 599. maçımdı, 600. maçıma çıkamadım o sıra. Biraz da onun şeyi vardı. Bunu hiçbir zaman ters yönde cevap vermedim. Ters karşılamadım. 2007-08'de de bir kere bunu yaşadım. Tekrar alacağımı biliyordum. Forma kısa sürede gelecekti ve de geldi.'
'PEMBEYE ERKEK ADAMIN ALIŞMASI ZOR'
Maçlarda giyeceği formaları değerlendirmesi istenen Volkan Demirel, 'Sezon başında her zaman bana forma şansı bırakıyorlar. Ben siyah tercih ediyorum. Ama hakem ağabeyler onu seçtiği için giymedim. Biraz daha renklendirdiler. Kaleci forması benim için önemlidir. Giyerken, rengin veya eldivenin ayakkabının uyum içinde olmasını düşünürüm. Siyah forma giymeyi severim. Şu anda 3 tane kaleci kazağı var mavi, yeşil, siyah. Başka takımlara göre değişiyor.
Milli Takımda pembe kazak bile var. Pembeye erkek adamın alışması zor. Kalecide olmaz. Pembe giyen takımlar var. Palermo'ya yakışıyor. Kalecinin rendi ya siyah, ya mavi ya da sarıdır' açıklamalarını yaptı.
Bursaspor'la oynayacakları maçı da değerlendiren Volkan Demirel, 'Bursaspor'a saygı duymak gerekiyor. Ligin üst sıralarındalar ve iyi bir futbol oynuyorlar. Futbola aşık bir camia. Biz de bu tarz maçları seviyoruz. Bizim takım her zaman iyi oynamıştır. Üç haftadır iyi gidiyoruz. Oradaki atmosferi iyi biliyorum. Kazanmak için elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Takım iyi bir yola girdi, bizi buradan kimse çıkaramaz. Bursaspor'a saygı duyuyoruz. Büyük bir camia. Şampiyonluk yaşamış bir camia. Önemli olan bizim ne yapacağımız. Fenerbahçe gibi oynarsak, ihtiyacımız olan skoru alıp geliriz' ifadelerini kullandı.
'BAŞKALARININ DEĞİL BİZİM NE YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİ'
Şampiyonluk yolunda kimleri avantajlı görüyor sorusuna ise tecrübeli kaleci, 'Rotadaki takımlar yerine her zaman kendimize bakmamız lazım. Büyük camialarla yarışıyoruz. Hepsinin isteği var. Bu sene Kayseri, Bursa çok iyi kadrolar kurdular. Onlardan bile sürpriz olabilir. Bence ligde bu kadar takımın olması ligin kalitesini artırıyor. Buna seviniyorum. En çok önemli olan bizim ne yapacağımız. Kötü oynadığınız da nerede olduğunuzu, iyi olduğunuzda nerede olduğunuzu görüyorsunuz. Biz iyi olduğumuz sürece zaten diğer takımlar da bizden rahatsızlık duyacaktır' yanıtını verdi.
'Sosyal medya oyuncuları etkiliyor mu?' sorusu üzerine ise Fenerbahçe kalecisi,
'Etkileyen de var, etkilemeyen de var. Beni etkilemiyor. Sosyal medyayı dikkate almamak gerekiyor. Lazım mı lazım. Takip ediyorum. Sosyal medya hesaplarım var. Instagram'ı aktif kullanıyorum. Hayatımızın içinde var. Gerekli mi gerekli. Ama fazla önemsemeye gerek yok' ifadelerini kullandı.
Sosyal hayatıyla ilgili açıklamalar da yapan Volkan Demirel, 'Müzik merakım var. 6-7 yıldır kendi kendime bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Resim toplamayı seviyorum. Sevdiğim bir camia. Ressam ağabeylerim var. Onlardan bir şeyler almaya çalışıyorum. Kendimi biraz daha başka yerlere çekmek için arayışlarım var. Yurtdışında daha başlamadım. Ancak futboldan sonra zamanım kalırsa yaparım. Türkiye'de ressam atölyelerine gidip ressam ağabeylerle konuşmaya çalışıyorum. Kitap çok nadir okurum. Eşim okur, bana anlatır. Daha çok uçakta film izlerim. Televizyonla çok fazla ilgilenmiyorum. Özellikle büyük kızım ne isterse onu yapıyoruz. Televizyonu çok nadir izlerim' açıklamalaranı yaptı.
Sezona takımın ve kendisinin kötü başladığını söyleyen Volkan, 'Hem takım açısından hem benim açımdan iyi bir başlangıç olmadı. Bazı şeylerin oturmaması. Bazı konulurda öncelik takım olmaktır. Bunu yakalamak için zamana ihtiyaç oluyor. Biz bunu hiç yakalayamadık. Birbirimizi hiç tanımıyorduk. Birbirimizden uzaktık. Yetenekli oyunculardan oluşan bir takımız. Birliktelik olmayınca ne kadar yetenekli olursanız olun başarı uzak oluyor. Osmanlıspor maçı sonrası bir toplantımız oluyor. Neyi yanlış yapıyoruz, ne sıkıntımız var diye konuştuk. Orada gerekenleri arkadaşlarım söylediler. Ben de buradaki 15 yıllık tecrübemden dolayı bildiklerimi anlatmaya çalıştım. O maçtan sonra milli takım arası oldu. Döndükten sonra başka bir takım vardı. Herkes birlikte düşününce, yetenekli oyunculardan da oluştuğunuz için başarı geliyor.' dedi.
'BU SENE EN BÜYÜK AVANTAJ AYKUT HOCA'NIN BAŞIMIZDA OLMASI'
'Takım olarak her geçen gün yukarı çıkarak, özellikle son haftaki maç için 'Fenerbahçe uzun yıllar böyle oynamadı' diye yorumlar var.' diyen başarılı kaleci, 'Aynı düşünceyi sahaya yansıtırsanız, o fark diğer takımlara nazaran öne çıkıyor. Bu sene en büyük avantaj Aykut Hoca'nın başımızda olması. Osmanlıspor maçı sonrası yönetimle ne konuştuklarına hiç girmedik. Sonra geldiğimizde Aykut Hoca'nın takımın başında olması bize ayrı bir mutluluk verdi. Aykut Hoca'ya çok inanan, güvenen bir insanım. Geçen yıllardaki başarılarını bildiğim için, buralara gelebileceğimizi az çok tahmin ediyordum. Takım olarak bunu söyleyebilirim. İlk haftalarda birlikteliğimiz yoktu. Son haftalarda o birliktelik gelince başarı gelmeye başladı.' ifadelerini kullandı.
'TUTABİLECEĞİM TOPLARI İÇERİ ATTIM'
Volkan, 'Kendi adıma da gelince, sezon başında bir form düşüklüğüm vardı. Form düşüklüğünden öte çok hatalar yaptım. Kendimi her maçtan sonra izlerim. Belki tutabileceğim topları içeri attım. Bunlar ne pozisyon hatası ne de durmaktan kaynaklı. Bunlar tamamen bireysel hatalardan kaynaklı. Bunu kalecinin formuna endeskleyemem. Daha sonra hocam beni dinlendirme kararı verdi. Bana görev verdiğinde görevimi yaparım. Kendi öz güvenimden kaynaklanan hatalardı. Takımın çıkışıyla birlikte benim de çıkışım geldi. Bundan sonra da eskiye dönüş olmayacak; ama bugünlerden daha ileri gideceğimize inanıyorum.' dedi.
'KALECİLER YALNIZ ADAMLAR'
Kaleciler yalnız adamlar olduğunu söyleyen tecrübeli eldiven, 'Halı sahada bile insanlar kaleye gitmek istemezler. Futboldaki en zor meslek kaleciliktir. Herkesin hatasını kapatan biri vardır; ama sizin hatanızı kapatan kimse yoktur. Her zaman tek başınasınızdır. Gol olur tek başına sevinirsiniz, gol yersiniz takımdakiler de üzülür ama en çok siz üzülürsünüz. Geçen hafta 4-2 kazandık ama üzüldüm, 2 tane gol yedik. Kalecilik farklı bir meslektir. Bu mesleği yaptığım için kendimi şanslı hissediyorum.' dedi.
19 yaşına gitsen ne yapardın?
'Ben futbola santrafor olarak başladım. Hayat beni buralara getirdi. Okul takımından başlayan bir serüven. Ama iyi ki de kaleci oldum.'
'MİLLİ TAKIM KAPISI NE ZAMAN AÇILIRSA HER ZAMAN GİDERİM'
Bundan sonraki dönemlerde gruplarda tekrar mücadele edeceğiz. Sizin milli takım yorumunuz ne olacak?
'Milli takıma çağrıldığım her zaman orada görev almak isterim. Tatsız olaylar yaşadım. Sıkıntının nedenleri de belli. Oralara gitmek istemiyorum. Artık önümüze bakmak istiyorum. Milli Takım kapısı ne zaman açılırsa her zaman giderim. Biz Türk bayrağı altında büyüyen insanlarız. Biz Türk bayrağına sarılarak yatan insanlarız. Ne zaman görev verirlerse görev almaya hazırız.'
Maçlarda bazen sinirleniyor musun?
'Aslında çok fazla sinirli değilim ama fazla yaşayan bir insanım. Büyük camialarda sizden istenen ve beklenen çok şey var. Bunu yapmak için yüksek konsantrasyon gerekiyor. Konsantrasyon tek başına yeterli değil. Biraz sinir ve adrenalin gerekiyor. Saha içinde işime odaklı olduğum için bunu yapmam gerektiğinden değil ama olması gerekiyor.'
Baskı karşısında iyi oynuyorsun?
'Baskı bana her zaman olumlu etki etmiştir. Hiç bir zaman rahatsız olduğum bir durum değildir. Rakip taraftarın üstüme oynaması hoşuma gider. Ben de onlarla oynarım demeyeyim ama onların istediği gibi hareket ederim. Öyle yaptığımda takım arkadaşlarım daha rahat oluyor. Tepkiyi kendime çekip, takım arkadaşlarımı rahatlatıyorum gibi geliyor. Bunda art niyet yok. Tamamen takımın kazanması için.'
Maç oynanırken, maçı kazanamayız veya kazanırız diye düşünüyor musunuz?
'Buna hafta başında düşünüyorum. Takımın ruh halinden, durumundan anlıyoruz. Çok büyük camiaların içinde kalmış insanlar bunu anlayabilir. Takımın ruh halinden bunu anlarsınız.'
Genç oyuncuları hazırlamak nasıl olur?
'Biz de ilk başta neyin ne olacağını bilmiyorsunuz. Ama ilerleyen dönemlerde bunu öğreniyorsunuz. Biz de genç arkadaşlara elimizden gelenlere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sadece genç arkadaşlara değil, yeni gelenlere de orta yaştaki oyunculara da buranın ne anlama geldiğini öğretmeye çalışıyoruz. Anlatabildiğimi de düşünüyorum. Burada bana olan saygı ve sevginin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Kimseyi kırmadan incitmeden anlatmaya çalışıyorum. Kızdığım da oluyor. Ama bu art niyetli değildir. Onlar da art niyetli olmadığımı bildiği için söylediklerimi de alırlar.'
'UMARIM, BİZ GİTTİKTEN SONRA...'
'Kaleci antrenmanları gününe göre değişiyor. Haftanın bir günü kaleciler kendi aramızda çalışıyoruz. Hocamız antrenmanın dozajını ayarlar. Kaleci ortamımız çok güzel. Kameni'nin dışında üç tane genç kalecimiz var. Erten, Oytun, Tarık... Hepsine çok güveniyorum. Hepsinin gelecekte Türkiye'nin en büyük kalecileri olacağını düşünüyorum. Çünkü yediğimiz içtiğimiz bir gider. Erten'le aynı odada kalıyoruz. Umarım, biz gittikten sonra bu üç arkadaş burayı evirip çevirirler.'
'Beyin olarak mesleğimde alakalı kendimi çalıştırırım. Maçtan önce rakip analizi yaparken, kendimi hazırlarım. Maçı düşündüğümde, her zaman konsantrasyonum yüksek oluyor ve daha iyi oynuyorum.'
Kampların fazla olmasını nasıl değerlendiriyorsun?
'Maçlardan bir gün önce kamp olması çok doğru bir durum. Takım olmanın, birlikte olmak önemli. Sadece sahada olmuyor. Bazı şeyleri paylaşmanız gerekiyor. Buraya gelip idman yap eve git şeklinde olmamalı. Uzun süreli kamplara ben de karşıyım ama maç öncesi bir gün kamp olmalı. Eskiden kamplar çok daha fazlaymış bunun nedeni varmış. Artık her şey daha farklı. Evlinin çoluğu çocuğu var. Bekar insan geziyor tozuyor; ama maçtan bir gün önce kampta olmak futbolcu için artı yazar.'
'YENSEM DE YENİLSEM DE...'
Takımın kaybedip kazanmasını da değerlendiren Volkan Demirel, 'Eve fazla yansıtmamaya çalışıyorum. Zaten yensem de yenilsem de eve gidip kızlarımı aldığımda benim için bitiyor. Sevincimi de orada bitiriyorum. Kızlarımın sevincinin tartarı yok. Eve gittiğimde onların dünyasında yaşıyorum. Yenildiğimizde içimde tutarım. Sevinci ve hüznü bir gün yaşayıp sonraki haftaya bakmaya çalışırım. Yenilginin bazen etkisi bazen 1 hafta sürüyor. Bazı maçların bedeli ağır olabiliyor. Bazen kendi içimize kapanıp bunu çözmeye çalışıyoruz.' diye konuştu.
Defansın ortasında Mehmet Topal ve Souza ikilisinin oynamasını değerlendiren Volkan Demirel, 'İkisinin takım için önemli olduğunu düşünüyorum. Daha az pozisyon veriyoruz. Daha güvenli oynuyoruz. En çok yandan orta yapan takımız. En fazla gol atan takımız. Amaç futbolda kazanmaksa, kazanmak için de en önemlisi gol yememek. Bunun için de bu adamlar görevini yapıyorsa bence doğru bir yoldayız. O yüzden de Mehmet ve Souza'nın oynaması kalede bana güven veriyor.' dedi.
'Saha içinde istenmeyen kelimeler ağızdan çıkıyor.' diyen tecrübeli file bekçisi, 'Arabada da çıkabiliyor. Bence bunlar fazla büyütülüyor. Biz çok fazla duygularla sahaya çıkıyoruz. Stres var, bakış açısı var. Ağzımdan çıkan kelime kendimde alakalı. O anki sinirden ve stresten çıkabiliyor. Ama trafikte de normal insan yaşar. Bunları fazla abartmamak gerekiyor.' diye konuştu.
'HAKEMLERLE SAHAYA ÇIKMADAN ÖNCE HAŞIR NEŞİRİZ...'
'Hakemlerle olan ilişkiler Türkiye'de nasıl? Şampiyonlar Ligi ile Türkiye Ligi farklı mı?' sorularına ise Volkan Demirel şu yanıtı verdi;
'Maç başlamadan önce ilişkiler iyi; ancak maçta değişiyor. Maç sırasında onlara da çok yükleniliyor. Onların da fazla üstüne gitmemek gerekiyor. Onların da biraz düşünerek karar vermesi gerekiyor. Örneğin geçen maçta serbest vuruşun yerinden kullanılmasını istediğim için sarı kart görmem kırıyor, beni kızdırıyor. Ben takımın kaptanıyım. Ondan sonra benim de hakeme karşı bir bakış açım oluyor. Sahaya çıkarken haşır neşiriz. Ama sonra sinirler geriliyor. Bunlar sinir ve stresten kaynaklanıyor. Bir takım şampiyon olacak ve herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Maç sonrası herkes sarılıp kendi evlerine gidiyor. İsterim ki taraftarlar da öyle yapsın.'
Takımların sezon başında Avrupa kupası oynaması ve sezonu erken açmasının 'Bunalım' olabileceğini kaydeden Volkan Demirel, 'Ne kadar çalışıyorsanız dinlenmeniz de gerekiyor. Bizler Vardar'a elendik; çok üzüldük. Belki gruplara kalsak, şimdi ne durumda olurdur. Yenilsen de yensen de her zaman bir imkanınız bir şansınız oluyor. Biz sezona kötü başladık. Galatasaray iyi başladı; ancak düşüşte. Ben kötü başlayıp iyi gitmeyi isterim. Şu an bizim takım adım adım ilerledi. Her geçen sene zorlaşan bir lig var. Türkiye'de artık analizler daha önce ilerlemiş değildi. Her takım Avrupa standardında bir analiz ekibi kuruyor. Daha bilinçli insanlarla çalışıyorsunuz. Bu da ligi geliştiriyor' ifadelerini kullandı.
PENALTILAR ÖNCESİ NEDEN SU İÇİYOR?
Penaltılar öncesi su içmesini de değerlendiren Volkan Demirel şöyle konuştu;
'Penaltıyı atacak oyuncuyu oyalamak için... Penaltıya gelen arkadaşın köşesi bellidir. O köşeyi belli eden insan orada oyalanırken, belki onu değiştirebilir miyim o köşeyi. Ona zaman tanıyorum. Penaltı atılırken, topa bakarım. Gözlerden, gözlerimi çekmem. Penaltı kurtarılmaz, atılır. Kaleci her zaman kafasında bir şey vardır, onu yapmaya çalışır. Futbolcunun daha büyük şansı var. Geçen sene bir penaltı atma şansı doğdu. Kupada attım. Ama kendime fazla güvenden kaçırdım.'
Kaleye yavaş gelen topları sevmediğini kayden Volkan Demirel, 'Kötü vuruşu sevmem. Bir insan gerilir topa vuramaz ya, o vuruş gider gol olur. Kaleci konsantre olur iyi bir şut gelsin ama kötü vurulur ve kötü vurulan her top gol olur.' diye konuştu.
'O FUTBOLCU DA SIKINTI VARDIR'
Sezon başında yediği hatalı gollerin ardından sonra yedek kalmasını değerlendirmesi istenen Volkan Demirel şu ifadeleri kullandı:
'Yedek oturmak zoruma gidiyor. Oynamayan futbolcu zaten 'oynamıyorum oh keyfime bakayım diyorsa o futbolcu da sıkıntı vardır. Yedek kalan futbolcu oynamak için kendini yırtıyorsa her zaman arkasında durmak gerekiyor. Yapmış olduğum hatalardan dolayı formamı verdim. Bekledim. 6 haftada ne takım arkadaşlarıma ne de hocama yanlışım olmadı. Her zaman destekledim. Formanın tekrar bana geleceğini biliyordum. 599. maçımdı, 600. maçıma çıkamadım o sıra. Biraz da onun şeyi vardı. Bunu hiçbir zaman ters yönde cevap vermedim. Ters karşılamadım. 2007-08'de de bir kere bunu yaşadım. Tekrar alacağımı biliyordum. Forma kısa sürede gelecekti ve de geldi.'
'PEMBEYE ERKEK ADAMIN ALIŞMASI ZOR'
Maçlarda giyeceği formaları değerlendirmesi istenen Volkan Demirel, 'Sezon başında her zaman bana forma şansı bırakıyorlar. Ben siyah tercih ediyorum. Ama hakem ağabeyler onu seçtiği için giymedim. Biraz daha renklendirdiler. Kaleci forması benim için önemlidir. Giyerken, rengin veya eldivenin ayakkabının uyum içinde olmasını düşünürüm. Siyah forma giymeyi severim. Şu anda 3 tane kaleci kazağı var mavi, yeşil, siyah. Başka takımlara göre değişiyor.
Milli Takımda pembe kazak bile var. Pembeye erkek adamın alışması zor. Kalecide olmaz. Pembe giyen takımlar var. Palermo'ya yakışıyor. Kalecinin rendi ya siyah, ya mavi ya da sarıdır' açıklamalarını yaptı.
Bursaspor'la oynayacakları maçı da değerlendiren Volkan Demirel, 'Bursaspor'a saygı duymak gerekiyor. Ligin üst sıralarındalar ve iyi bir futbol oynuyorlar. Futbola aşık bir camia. Biz de bu tarz maçları seviyoruz. Bizim takım her zaman iyi oynamıştır. Üç haftadır iyi gidiyoruz. Oradaki atmosferi iyi biliyorum. Kazanmak için elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Takım iyi bir yola girdi, bizi buradan kimse çıkaramaz. Bursaspor'a saygı duyuyoruz. Büyük bir camia. Şampiyonluk yaşamış bir camia. Önemli olan bizim ne yapacağımız. Fenerbahçe gibi oynarsak, ihtiyacımız olan skoru alıp geliriz' ifadelerini kullandı.
'BAŞKALARININ DEĞİL BİZİM NE YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİ'
Şampiyonluk yolunda kimleri avantajlı görüyor sorusuna ise tecrübeli kaleci, 'Rotadaki takımlar yerine her zaman kendimize bakmamız lazım. Büyük camialarla yarışıyoruz. Hepsinin isteği var. Bu sene Kayseri, Bursa çok iyi kadrolar kurdular. Onlardan bile sürpriz olabilir. Bence ligde bu kadar takımın olması ligin kalitesini artırıyor. Buna seviniyorum. En çok önemli olan bizim ne yapacağımız. Kötü oynadığınız da nerede olduğunuzu, iyi olduğunuzda nerede olduğunuzu görüyorsunuz. Biz iyi olduğumuz sürece zaten diğer takımlar da bizden rahatsızlık duyacaktır' yanıtını verdi.
'Sosyal medya oyuncuları etkiliyor mu?' sorusu üzerine ise Fenerbahçe kalecisi,
'Etkileyen de var, etkilemeyen de var. Beni etkilemiyor. Sosyal medyayı dikkate almamak gerekiyor. Lazım mı lazım. Takip ediyorum. Sosyal medya hesaplarım var. Instagram'ı aktif kullanıyorum. Hayatımızın içinde var. Gerekli mi gerekli. Ama fazla önemsemeye gerek yok' ifadelerini kullandı.
Sosyal hayatıyla ilgili açıklamalar da yapan Volkan Demirel, 'Müzik merakım var. 6-7 yıldır kendi kendime bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Resim toplamayı seviyorum. Sevdiğim bir camia. Ressam ağabeylerim var. Onlardan bir şeyler almaya çalışıyorum. Kendimi biraz daha başka yerlere çekmek için arayışlarım var. Yurtdışında daha başlamadım. Ancak futboldan sonra zamanım kalırsa yaparım. Türkiye'de ressam atölyelerine gidip ressam ağabeylerle konuşmaya çalışıyorum. Kitap çok nadir okurum. Eşim okur, bana anlatır. Daha çok uçakta film izlerim. Televizyonla çok fazla ilgilenmiyorum. Özellikle büyük kızım ne isterse onu yapıyoruz. Televizyonu çok nadir izlerim' açıklamalaranı yaptı.