'Futbol Sosyoloji Seminerleri'nin Konuğu Uğur Karakullukçu Oldu
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Büyükşehir Akademi’de dersler devam ediyor. Erdal Hoş’un moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Futbol Sosyoloji Seminerleri’nin bu haftaki konuğu Uğur Karakullukçu oldu.
Sakarya Büyükşehir Akademi ‘Futbol Sosyoloji Seminerleri’ dersinde konuşan Erdal Hoş, Dünyada futbolun kısa sürede popüler olmasına değinerek, “Futbolu kısa zamanda popüler olmasını iki sebebe bağlıyoruz. Birinci sebep, sanayileşme ve sanayileşme sonrası kırsal alandan kente göç. Bu göçler sonrası işçi sınıfı ortaya çıktı. Haftasonları tatil olmaya başladı.
O zamanlar köyden kente göçler neticesinde sanatsal kültürel ilgi de yoktu. Futbol, tam o günlere hitap eden bir şeydi” dedi.
Hoş, “İkinci gelişmesi ise Fransız ihtilali sonrasında başlayan süreçte gerçekleşen ulus devlet. Kısa zamanda ulus devletler futbolun bu biz yaratma kabiliyetinin olağanüstü kudretini fark ettiler. Futbolun millet ve milliyetçilik kavramlarına olumlu, pozitif etkisini ilk fark eden bizim ittihatçılardı. Daha devletimiz kurulur kurulmaz futbol federasyonu kuruluyor. Bizden sonra Mussolini fark ediyor. 1990’lara kadar futbol özellikle dünya kupaları biz şuuru geliştirmede çok önemliydi. 2002 Dünya Kupası’na giderken ki tüm reklamlar Türk bayrağı içerirdi” diye konuştu.
Futbolun siyasi bir araç olduğuna değinen Uğur Karakullukçu ise, “Futbolun milliyetçiliği körüklediği bir yaklaşım her zaman söylenir. Bence bu tam olarak doğru değil. Futbolun, siyasetin bir aracı olarak kullanıldığı söylenebilir. Artık dünya değişiyor. Herkesin aklında bir soru var: Yurt dışında doğmuş ve orada büyümüş Türk futbolcular bizi neden seçmiyor? Bize bu sorunun cevabını en güzel Mesut Özil vermekte. Gurbette yaşayan, orada doğup büyümüş bir ailenin çocuğu olan Mesut Özil, Türk bir futbolcu olmasına rağmen Alman milli takımını seçmiştir. Bu onun Türk kimliğini delmez. Bir lig maçında eğer sinirlendiğinde Türkçe konuşuyorsa bu onun Türk olduğunu gösterir. Mesut Özil’in Almanya’da doğup büyümesi ve Alman milli takımını seçmesini çok büyük problem olarak görmemeliyiz” şeklinde konuştu.
O zamanlar köyden kente göçler neticesinde sanatsal kültürel ilgi de yoktu. Futbol, tam o günlere hitap eden bir şeydi” dedi.
Hoş, “İkinci gelişmesi ise Fransız ihtilali sonrasında başlayan süreçte gerçekleşen ulus devlet. Kısa zamanda ulus devletler futbolun bu biz yaratma kabiliyetinin olağanüstü kudretini fark ettiler. Futbolun millet ve milliyetçilik kavramlarına olumlu, pozitif etkisini ilk fark eden bizim ittihatçılardı. Daha devletimiz kurulur kurulmaz futbol federasyonu kuruluyor. Bizden sonra Mussolini fark ediyor. 1990’lara kadar futbol özellikle dünya kupaları biz şuuru geliştirmede çok önemliydi. 2002 Dünya Kupası’na giderken ki tüm reklamlar Türk bayrağı içerirdi” diye konuştu.
Futbolun siyasi bir araç olduğuna değinen Uğur Karakullukçu ise, “Futbolun milliyetçiliği körüklediği bir yaklaşım her zaman söylenir. Bence bu tam olarak doğru değil. Futbolun, siyasetin bir aracı olarak kullanıldığı söylenebilir. Artık dünya değişiyor. Herkesin aklında bir soru var: Yurt dışında doğmuş ve orada büyümüş Türk futbolcular bizi neden seçmiyor? Bize bu sorunun cevabını en güzel Mesut Özil vermekte. Gurbette yaşayan, orada doğup büyümüş bir ailenin çocuğu olan Mesut Özil, Türk bir futbolcu olmasına rağmen Alman milli takımını seçmiştir. Bu onun Türk kimliğini delmez. Bir lig maçında eğer sinirlendiğinde Türkçe konuşuyorsa bu onun Türk olduğunu gösterir. Mesut Özil’in Almanya’da doğup büyümesi ve Alman milli takımını seçmesini çok büyük problem olarak görmemeliyiz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA