'Olimpiyat Şampiyonluğundan Sonra Boşluğa Düştüm'
Paralimpik masa tenisçi Abdullah Öztürk: 'Yaş ortalamamız 2425 civarında. Bu madalya serüvenini, 78 yıl daha sürdürme hedefindeyiz' Milli sporcu Ali Öztürk: 'Çoğu sağlıklı bireye göre yaşam standartlarım o kadar yüksek ki bazen onlar bizi kıskanıyor'
BUĞRA ERSAVAŞ - 2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda altın madalya kazanan milli masa tenisçi Abdullah Öztürk, uzun yıllar yoğun tempoda yapılan çalışmalar sonrasında hedefine ulaştığını belirterek, "Olimpiyat şampiyonluğundan sonra boşluğa düştüm." dedi.
Abdullah Öztürk, kendisi gibi paralimpik masa tenisçi kardeşi Ali Öztürk ile AA muhabirinin sorularını cevapladı. Abdullah, spora tekerlekli sandalye basketboluyla başladığını sonrasında kendisini daha yetenekli hissettiği masa tenisine geçtiğini belirterek, sporun hayatının en önemli unsurlarından biri olduğunu söyledi.
Okuduğu yatılı okulda fazla aktivite imkanı bulunmadığını, hobi olarak kırık bir masada tenis oynadıklarını ifade eden Abdullah, "2005-2008 yılları arasında tekerlekli sandalye basketbolu oynadım. 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda ikinci olan takımın da içinde yer aldım. Sonrasında daha başarılı olabileceğime inandığım masa tenisini seçtim ve yıllar sonra da kararımın doğruluğunu gördüm. Bunu hissetmek güzel bir duygu." diye konuştu.
Masa tenisine başladığı günden itibaren yoğun bir program çerçevesinde çalıştığını anlatan milli sporcu, "Hocamız bize 'Sizi çok başarılı sporcular haline getireceğim. Bana inanıyor musunuz? diye sordu. Biz de inandık ve yaklaşık 11 yıldır beraberiz. 11 yıldır da inanılmaz emekler var." ifadelerini kullandı.
Masa tenisinde Avrupa ile dünya ülkeleri arasında uçurum bulunduğunu vurgulayan Abdullah, şöyle devam etti:
"İlk 4 yılımız çok antrenman yapmakla geçti. Bu açığı ancak antrenman yaparak kapatabilirdik. Arkadaşlarımız tatile gittiği zaman bile biz antrenman yapıyorduk. 2016 Rio Olimpiyatları'nın hazırlığı yaklaşık 1,5 yıl sürdü. Hazırlık sürecinde 14 ayda evimizde geçirdiğimiz süre 20 günü bulmaz. Çünkü başarı kolay gelmiyor. Kardeşim de Rio'da takımlarda üçüncü oldu. İnşallah 2020 Tokyo'da hem bireysel hem de ferdi olarak şampiyon olacağız."
- "Başarı sonrasında hiçbir şey yapasım gelmedi"
Abdullah Öztürk, Rio'da elde ettiği başarıyı başlarda algılamakta zorlandığını dile getirerek, "Başarı sonrasında hiçbir şey yapasım gelmedi. Olimpiyat şampiyonluğu sonrasında boşluğa düştüm." dedi.
Altın madalya kazandıktan sonra antrenörünün kendisine 'tadını çıkar' dediğini aktaran Abdullah, Türkiye'ye döndükten sonra olumlu mesajlar aldığını belirtti.
Sporda hedeflerin bitmeyeceğini ve her zaman kendilerine yenilerini belirlediklerinin altını çizen milli sporcu, şunları söyledi:
"Yaş ortalamamız 24-25 civarında. Bu madalya serüvenini, 7-8 yıl daha sürdürme hedefindeyiz. Olimpiyatlar sonrasında yaklaşık 3 ay dinlenme süremiz oldu. Mayıs ayında Dünya Şampiyonası'nda bir kez daha şampiyonluğu yakaladık. İki ay önce yapılan Avrupa Şampiyonası'nda ise ferdi olarak ikinci oldum. Kardeşim ise takımlarda şampiyonluğa ulaştı. Yaş ortalamamızın düşük olma avantajını kullanmak istiyoruz."
Abdullah Öztürk, üniversiteyi ve işini masa tenisi sayesinde kazandığını dile getirerek, masa tenisinin hayatının merkezine aldığını belirtti.
Her engelli bireyin yapabileceği bir spor branşı olduğunu vurgulayan paralimpik tenisçi, "Kendilerini 4 duvar arasına hapsetmesinler. Mutlaka spor yapsınlar. Yeteneklilerse bıkmadan savaşsınlar. Anne ve babalara çok iş düşüyor. Engelli bir çocuk sahibi olmak, onların elinde değil ama olduktan sonra yaşam standartlarını belirlemek onların sorumluluğunda. Bunun için en güzel araç spordur. Engelli çocuğum yapamaz demesinler. Her anne ve baba çocuğuna güvensin, zaten başarı gelir. Çocuğunuzu köreltmeyin. Bir gün varsınız yarın yoksunuz ancak o engelli birey tek başına kalacak." değerlendirmesinde bulundu.
- Ali Öztürk: "Kendimi engelli olarak görmüyorum"
Ağabeyi gibi masa tenisinde önemli başarılara imza atan Ali Öztürk ise sporun engelli bir birey için "vazgeçilemez" olduğunu söyledi.
Sporun insan hayatına çok şey kattığını belirten Ali, "Spor yapmaya başladıktan sonra insanın öz güveni yerine geliyor. Engelli bir birey için bu çok büyük bir avantaj. Spor yaparken insanın dışarı çıkası, arkadaşlarıyla oynayası geliyor. Spor yapılmadığında ise sürekli evde kalıyorsunuz." diye konuştu.
Engelli bir bireyin istedikten sonra her şeyi yapabileceğini, ancak bu noktada asıl işin aileye düştüğünün anlatan Ali, şunları kaydetti:
"Öncelikle başarıya inanmak lazım. Bizim her şeyimizi annemiz yapıyordu. Ulaşımımızı ise babamız sağlıyordu. Artık böyle değim. Anne ve babadan bağımsız bir şekilde istediğimiz yere gidebiliyoruz. Kendimi engelli olarak görmüyorum. Engelliler Günü de benim için bir şey ifade etmiyor aslında. Herkes ne yapabiliyorsa, ben de onu yapabiliyorum. Yine dünyaya gelsem, aynı şekilde, aynı şartlarda gelmek isterdim. Çoğu sağlıklı bireye göre yaşam standartlarım o kadar yüksek ki bazen onlar bizi kıskanıyor. (Keşke biz de spor yapsaydık, bu başarıları sağlasaydık. Ülkemiz için faydalı bir şeyler yapabilseydik) diye düşünceler oluyor. Bu yüzden kendimize hiçbir şeyi engel görmüyoruz."
Abdullah Öztürk, kendisi gibi paralimpik masa tenisçi kardeşi Ali Öztürk ile AA muhabirinin sorularını cevapladı. Abdullah, spora tekerlekli sandalye basketboluyla başladığını sonrasında kendisini daha yetenekli hissettiği masa tenisine geçtiğini belirterek, sporun hayatının en önemli unsurlarından biri olduğunu söyledi.
Okuduğu yatılı okulda fazla aktivite imkanı bulunmadığını, hobi olarak kırık bir masada tenis oynadıklarını ifade eden Abdullah, "2005-2008 yılları arasında tekerlekli sandalye basketbolu oynadım. 23 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nda ikinci olan takımın da içinde yer aldım. Sonrasında daha başarılı olabileceğime inandığım masa tenisini seçtim ve yıllar sonra da kararımın doğruluğunu gördüm. Bunu hissetmek güzel bir duygu." diye konuştu.
Masa tenisine başladığı günden itibaren yoğun bir program çerçevesinde çalıştığını anlatan milli sporcu, "Hocamız bize 'Sizi çok başarılı sporcular haline getireceğim. Bana inanıyor musunuz? diye sordu. Biz de inandık ve yaklaşık 11 yıldır beraberiz. 11 yıldır da inanılmaz emekler var." ifadelerini kullandı.
Masa tenisinde Avrupa ile dünya ülkeleri arasında uçurum bulunduğunu vurgulayan Abdullah, şöyle devam etti:
"İlk 4 yılımız çok antrenman yapmakla geçti. Bu açığı ancak antrenman yaparak kapatabilirdik. Arkadaşlarımız tatile gittiği zaman bile biz antrenman yapıyorduk. 2016 Rio Olimpiyatları'nın hazırlığı yaklaşık 1,5 yıl sürdü. Hazırlık sürecinde 14 ayda evimizde geçirdiğimiz süre 20 günü bulmaz. Çünkü başarı kolay gelmiyor. Kardeşim de Rio'da takımlarda üçüncü oldu. İnşallah 2020 Tokyo'da hem bireysel hem de ferdi olarak şampiyon olacağız."
- "Başarı sonrasında hiçbir şey yapasım gelmedi"
Abdullah Öztürk, Rio'da elde ettiği başarıyı başlarda algılamakta zorlandığını dile getirerek, "Başarı sonrasında hiçbir şey yapasım gelmedi. Olimpiyat şampiyonluğu sonrasında boşluğa düştüm." dedi.
Altın madalya kazandıktan sonra antrenörünün kendisine 'tadını çıkar' dediğini aktaran Abdullah, Türkiye'ye döndükten sonra olumlu mesajlar aldığını belirtti.
Sporda hedeflerin bitmeyeceğini ve her zaman kendilerine yenilerini belirlediklerinin altını çizen milli sporcu, şunları söyledi:
"Yaş ortalamamız 24-25 civarında. Bu madalya serüvenini, 7-8 yıl daha sürdürme hedefindeyiz. Olimpiyatlar sonrasında yaklaşık 3 ay dinlenme süremiz oldu. Mayıs ayında Dünya Şampiyonası'nda bir kez daha şampiyonluğu yakaladık. İki ay önce yapılan Avrupa Şampiyonası'nda ise ferdi olarak ikinci oldum. Kardeşim ise takımlarda şampiyonluğa ulaştı. Yaş ortalamamızın düşük olma avantajını kullanmak istiyoruz."
Abdullah Öztürk, üniversiteyi ve işini masa tenisi sayesinde kazandığını dile getirerek, masa tenisinin hayatının merkezine aldığını belirtti.
Her engelli bireyin yapabileceği bir spor branşı olduğunu vurgulayan paralimpik tenisçi, "Kendilerini 4 duvar arasına hapsetmesinler. Mutlaka spor yapsınlar. Yeteneklilerse bıkmadan savaşsınlar. Anne ve babalara çok iş düşüyor. Engelli bir çocuk sahibi olmak, onların elinde değil ama olduktan sonra yaşam standartlarını belirlemek onların sorumluluğunda. Bunun için en güzel araç spordur. Engelli çocuğum yapamaz demesinler. Her anne ve baba çocuğuna güvensin, zaten başarı gelir. Çocuğunuzu köreltmeyin. Bir gün varsınız yarın yoksunuz ancak o engelli birey tek başına kalacak." değerlendirmesinde bulundu.
- Ali Öztürk: "Kendimi engelli olarak görmüyorum"
Ağabeyi gibi masa tenisinde önemli başarılara imza atan Ali Öztürk ise sporun engelli bir birey için "vazgeçilemez" olduğunu söyledi.
Sporun insan hayatına çok şey kattığını belirten Ali, "Spor yapmaya başladıktan sonra insanın öz güveni yerine geliyor. Engelli bir birey için bu çok büyük bir avantaj. Spor yaparken insanın dışarı çıkası, arkadaşlarıyla oynayası geliyor. Spor yapılmadığında ise sürekli evde kalıyorsunuz." diye konuştu.
Engelli bir bireyin istedikten sonra her şeyi yapabileceğini, ancak bu noktada asıl işin aileye düştüğünün anlatan Ali, şunları kaydetti:
"Öncelikle başarıya inanmak lazım. Bizim her şeyimizi annemiz yapıyordu. Ulaşımımızı ise babamız sağlıyordu. Artık böyle değim. Anne ve babadan bağımsız bir şekilde istediğimiz yere gidebiliyoruz. Kendimi engelli olarak görmüyorum. Engelliler Günü de benim için bir şey ifade etmiyor aslında. Herkes ne yapabiliyorsa, ben de onu yapabiliyorum. Yine dünyaya gelsem, aynı şekilde, aynı şartlarda gelmek isterdim. Çoğu sağlıklı bireye göre yaşam standartlarım o kadar yüksek ki bazen onlar bizi kıskanıyor. (Keşke biz de spor yapsaydık, bu başarıları sağlasaydık. Ülkemiz için faydalı bir şeyler yapabilseydik) diye düşünceler oluyor. Bu yüzden kendimize hiçbir şeyi engel görmüyoruz."
Kaynak: AA