Mustafa Kocabey: Hakan Şükür, FETÖ yapılanmasının başıydı
Galatasaray'ın eski futbolcusu Mustafa Kocabey, Türk futbolundaki FETÖ yapılanması ile ilgili olarak, "Ben Galatasaray'da oynarken kulüp içerisinde FETÖ yapılanması vardı. Bu sistemin elebaşı Hakan Şükür'dür" dedi
Mustafa Kocabey'in Galatasaray macerası hep gizemini korumuştur. Nasıl olur da gol üstüne gol atan, 20 yaşındaki bir yetenek kulüpten gönderilir diye… Altyapısından yetiştiği Galatasaray'da 1992-1994 yılları arasında profesyonel futbol oynayan ancak sonra bileti kesilen Mustafa Kocabey, 29 Ocak 2015 tarihinde verdiği röportajda, 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum. Onunla ahirette hesaplaşacağım' sözleri ile büyük ses getirmişti.
15 Temmuz gecesi ülkemize darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün sosyal mağdurlarından olan Kocabey, geçen seneki röportajın arkasından yaşadıklarını ve futbol dünyasının içindeki yapılanmanın detaylarını anlattı.
İşte Mustafa Kocabey'in açıklamaları:
- Galatasaray'dan ayrılık sürecin merak ediliyor, bir kez daha anlatır mısın?
Galatasaray Kulübü'nde formamı terletmek dışında, herhangi bir oluşum içinde bulunmak aklımın ucundan geçmedi. Orası bir futbol kulübü, Hakan Şükür gibi FETÖ terör örgütü, cemaatçi bir oluşum içinde olanlarla birlikte olmam. Galatasaray'dan 20 yaşımdayken, ligde ve Avrupa kupalarında gol atarken gönderildim. Yıllardır herkes 'Seni yediler' diyor. Bunun da tek bir nedeni olabilir, bir oluşumun parçası olmadığınız için siz istenmeyen oluyorsunuz. Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra takıma dönmek için mücadele ettim fakat yine karşıma bu FETÖ'cüler, Hakan Şükür ve yalakaları çıktı. 309 gol atmışım futbol kariyerimde ve Türkiye'nin en çok gol atan futbolcusuyum, sayısız şampiyonluklar ve başarı görmüşüm ama hayal ettiğim yere asla gelemedim, A Milli Takım'da bir kez bile top oynayamadım!
- Peki o zaman 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum' sözlerini daha sonra neden yalanladın?
Beni Zaman Gazetesi'ne çağırdılar. 'Sen demedin değil mi bu sözleri... Dava aç... Tazminat kazanırsın, hemen yalanlamalısın' dediler. Beni böyle bir açıklama yapmam için zorladılar. Öyle bir baskı oldu ki devamlı beni telefonumdan arıyorlardı. Sürekli olarak 'Yalanla yalanla' dediler ve ben de bu kadar baskıya dayanamayıp böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldım. Ben bu oluşumu sevmeyen bir adamım.
- Senin Galatasaray'da top koşturduğun zamanlarda FETÖ Terör Örgütü'nün yapılanması ne durumdaydı? Neler yapılıyordu ve isteniyordu?
1992-1994 yıllarında ben Galatasaray'da oynarken kulüp içerisinde FETÖ yapılanması vardı. Bu işin bu kadar büyüyeceğini bu kadar cemaat ortamına gidileceğini hiç düşünmemiştim. Kulüpte sohbetler oluyordu, daha sonra gittiğim birçok kulüpte etkililerdi, sohbetler her yerde vardı.
- Hangi kulüpler bunlar?
Çoğu takımda vardı bu. Oynadığım çoğu kulüpte belli başlı abileri vardı. Orada bize Allah'tan, kitaptan bahsediyorlardı. Bu oluşumun bu kadar ihanet içerisine girecek bir terör örgütü olduğunu anlasaydım o sohbetlere dahi girmezdim. Yıllar sonra bu olayları görünce o zamanlardaki yapılaşmanın masum olmadığını görüyorum.
- Peki bu FETÖ'yü destekleyen senin bildiğin spor camiasından kimler var?
'Ben elebaşı olarak Hakan Şükür'ü görüyorum… Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra bunlar sürekli bu işin içindeydiler sohbetler, muhabbetler… Böyle bir gücün olduğunu biliyordum ama çıkıp da insanları terörize edeceklerini, halka kurşun sıkacak kadar ileri gideceklerini herhalde kimse beklemiyordu. Askeriyenin içine girip, yargıyı ele geçirip insana ateş edecekleri, kimsenin aklına gelmezdi. Cumhurbaşkanımızın dahi aklına gelmemiştir.'
- Sporda bu yapının etkisi var mıdır, varsa nasıl işliyor?
'Sadece Şükür'ün etrafındaki isimlere bakın, bunu rahatlıkla çözebilirsiniz. Ben Yozgatspor'daydım orada takım arkadaşım vardı aynı zamanda kaptanımız Cihat Arslan. O mesela çok önemserdi, sürekli sohbetlere katılırdı. Sürekli bizi o yönlendirirdi. Sohbetin olacağı günleri haber verirdi mesela. O dönem bize sürekli Allah, kitap konuşurlardı, böyle olacağını tahmin edemedik. Hakan Şükür özellikle futbolu bırakıp milletvekili olduktan sonra takımlara antrenör gönderme yetkisine sahipti... Benim anlayamadığım olayların başında yer alır.'
- Bu yapı kimi, nereye gönderdi?
Hamza Hamzaoğlu'nu önce Eyüp'e, ardından da Akhisar'a göndermiştir. Asıl komik olan Hamzaoğlu'nun bıraktığı takımları Cihat Arslan'ın devralmasıdır... Diğer kulüplerde dolaşan bir başka isim de Uğur Tütüneker'dir. Uğur abi de bu çarkın içerisindeydi. Şu an neresinde bilmiyorum. Şükür'e yakın olanların hepsi dikkat ederseniz kulüp buldu. Türkiye'deyken göreve getirilen çoğu hocayı araştırırsak en sonunda Şükür çıkar. FETÖ Terör Örgütü'ne bağlı olanlar kulüp buluyor zaten. Onlar futbolcu transferi yapabiliyor. Onların menajerleri transfer yapıyor.
- Milli Takım dedin... Peki Hakan Şükür Milli Takım'da da etkili miydi?
Tabii ki... Milli Takım'a gidemedim çünkü Hakan Şükür oradaydı. Galatasaray taraftarı ve Türk halkı mantıklı düşünsün: Neden Hakan hep sabit kaldı? Ben FETÖ'cü olmadığım için mi Hakan Şükür'ün yanında oynayamadım! Açık yüreklilikle söylüyorum. 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum ve Türk halkından da rica ediyorum, buna kimse hakkını helal etmesin. Aylar önce ülkeden kaçıp giden bir adamdan söz ediyoruz. 'Ben kaçmadım' dese de, buna çocuklar bile inanmaz. Hakan Şükür'ün kendisine değil ben evlatları için üzülüyorum. Çünkü vatan haini damgası yemek çok onursuzca... Damarlarında asil Türk kanı taşıyan bir kişi bu ülkeye asla ihanet etmez.
15 Temmuz gecesi ülkemize darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün sosyal mağdurlarından olan Kocabey, geçen seneki röportajın arkasından yaşadıklarını ve futbol dünyasının içindeki yapılanmanın detaylarını anlattı.
İşte Mustafa Kocabey'in açıklamaları:
- Galatasaray'dan ayrılık sürecin merak ediliyor, bir kez daha anlatır mısın?
Galatasaray Kulübü'nde formamı terletmek dışında, herhangi bir oluşum içinde bulunmak aklımın ucundan geçmedi. Orası bir futbol kulübü, Hakan Şükür gibi FETÖ terör örgütü, cemaatçi bir oluşum içinde olanlarla birlikte olmam. Galatasaray'dan 20 yaşımdayken, ligde ve Avrupa kupalarında gol atarken gönderildim. Yıllardır herkes 'Seni yediler' diyor. Bunun da tek bir nedeni olabilir, bir oluşumun parçası olmadığınız için siz istenmeyen oluyorsunuz. Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra takıma dönmek için mücadele ettim fakat yine karşıma bu FETÖ'cüler, Hakan Şükür ve yalakaları çıktı. 309 gol atmışım futbol kariyerimde ve Türkiye'nin en çok gol atan futbolcusuyum, sayısız şampiyonluklar ve başarı görmüşüm ama hayal ettiğim yere asla gelemedim, A Milli Takım'da bir kez bile top oynayamadım!
- Peki o zaman 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum' sözlerini daha sonra neden yalanladın?
Beni Zaman Gazetesi'ne çağırdılar. 'Sen demedin değil mi bu sözleri... Dava aç... Tazminat kazanırsın, hemen yalanlamalısın' dediler. Beni böyle bir açıklama yapmam için zorladılar. Öyle bir baskı oldu ki devamlı beni telefonumdan arıyorlardı. Sürekli olarak 'Yalanla yalanla' dediler ve ben de bu kadar baskıya dayanamayıp böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldım. Ben bu oluşumu sevmeyen bir adamım.
- Senin Galatasaray'da top koşturduğun zamanlarda FETÖ Terör Örgütü'nün yapılanması ne durumdaydı? Neler yapılıyordu ve isteniyordu?
1992-1994 yıllarında ben Galatasaray'da oynarken kulüp içerisinde FETÖ yapılanması vardı. Bu işin bu kadar büyüyeceğini bu kadar cemaat ortamına gidileceğini hiç düşünmemiştim. Kulüpte sohbetler oluyordu, daha sonra gittiğim birçok kulüpte etkililerdi, sohbetler her yerde vardı.
- Hangi kulüpler bunlar?
Çoğu takımda vardı bu. Oynadığım çoğu kulüpte belli başlı abileri vardı. Orada bize Allah'tan, kitaptan bahsediyorlardı. Bu oluşumun bu kadar ihanet içerisine girecek bir terör örgütü olduğunu anlasaydım o sohbetlere dahi girmezdim. Yıllar sonra bu olayları görünce o zamanlardaki yapılaşmanın masum olmadığını görüyorum.
- Peki bu FETÖ'yü destekleyen senin bildiğin spor camiasından kimler var?
'Ben elebaşı olarak Hakan Şükür'ü görüyorum… Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra bunlar sürekli bu işin içindeydiler sohbetler, muhabbetler… Böyle bir gücün olduğunu biliyordum ama çıkıp da insanları terörize edeceklerini, halka kurşun sıkacak kadar ileri gideceklerini herhalde kimse beklemiyordu. Askeriyenin içine girip, yargıyı ele geçirip insana ateş edecekleri, kimsenin aklına gelmezdi. Cumhurbaşkanımızın dahi aklına gelmemiştir.'
- Sporda bu yapının etkisi var mıdır, varsa nasıl işliyor?
'Sadece Şükür'ün etrafındaki isimlere bakın, bunu rahatlıkla çözebilirsiniz. Ben Yozgatspor'daydım orada takım arkadaşım vardı aynı zamanda kaptanımız Cihat Arslan. O mesela çok önemserdi, sürekli sohbetlere katılırdı. Sürekli bizi o yönlendirirdi. Sohbetin olacağı günleri haber verirdi mesela. O dönem bize sürekli Allah, kitap konuşurlardı, böyle olacağını tahmin edemedik. Hakan Şükür özellikle futbolu bırakıp milletvekili olduktan sonra takımlara antrenör gönderme yetkisine sahipti... Benim anlayamadığım olayların başında yer alır.'
- Bu yapı kimi, nereye gönderdi?
Hamza Hamzaoğlu'nu önce Eyüp'e, ardından da Akhisar'a göndermiştir. Asıl komik olan Hamzaoğlu'nun bıraktığı takımları Cihat Arslan'ın devralmasıdır... Diğer kulüplerde dolaşan bir başka isim de Uğur Tütüneker'dir. Uğur abi de bu çarkın içerisindeydi. Şu an neresinde bilmiyorum. Şükür'e yakın olanların hepsi dikkat ederseniz kulüp buldu. Türkiye'deyken göreve getirilen çoğu hocayı araştırırsak en sonunda Şükür çıkar. FETÖ Terör Örgütü'ne bağlı olanlar kulüp buluyor zaten. Onlar futbolcu transferi yapabiliyor. Onların menajerleri transfer yapıyor.
- Milli Takım dedin... Peki Hakan Şükür Milli Takım'da da etkili miydi?
Tabii ki... Milli Takım'a gidemedim çünkü Hakan Şükür oradaydı. Galatasaray taraftarı ve Türk halkı mantıklı düşünsün: Neden Hakan hep sabit kaldı? Ben FETÖ'cü olmadığım için mi Hakan Şükür'ün yanında oynayamadım! Açık yüreklilikle söylüyorum. 'Hakan Şükür'e hakkımı helal etmiyorum ve Türk halkından da rica ediyorum, buna kimse hakkını helal etmesin. Aylar önce ülkeden kaçıp giden bir adamdan söz ediyoruz. 'Ben kaçmadım' dese de, buna çocuklar bile inanmaz. Hakan Şükür'ün kendisine değil ben evlatları için üzülüyorum. Çünkü vatan haini damgası yemek çok onursuzca... Damarlarında asil Türk kanı taşıyan bir kişi bu ülkeye asla ihanet etmez.