Nobel Ödülü Sahibi Prof. Dr. Sancar Açıklaması
'Futbolcu olmak istediğimde, milli takımda oynamak istiyordum, hayattaki gayem oydu' 'Yunus Emre, Türk dilini ölümsüzleştiren şairimizdir. Anadolu'daki Türk dilinin babasıdır. Onun mükemmelliğine, görüşüme göre, hiçbir yazarımız erişmemiştir. O bakımdan vatansever bir insan onu örnek alır, onun seviyesine çıkmaya çalışır. Ben de en güzel yazılmış makaleme o nedenle 'Yunus Emre Destanı' dedim'
Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar, 'Futbolcu olmak istediğimde, milli takımda oynamak istiyordum, hayattaki gayem oydu.' dedi.
Prof. Dr. Sancar, Gebze Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Ayhan Kapalı Spor Salonu'nda 'Platin İlaçları, UV-ışınım Kaynaklı DNA Hasarı ve İnsan Genomunun Oranım Haritası' başlıklı İngilizce konferans verdi.
Konferansın ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Sancar, 'Nobel Ödülü en büyük hayaliniz miydi?' sorusu üzerine, 'En büyük hayalin Nobel olması çok yanlış bir şey. En büyük hayal meraktır, bir şeyler keşfetmektir, tabiatın sırrını çözmektir, bir ilaç bulmaktır, memleketine, ailesine, insanlığa yararlı bir şey yapmaktır. Nobel onun bir yan ürünüdür.' değerlendirmesinde bulundu.
Sancar, 'Bir de şu var, Nobel olmasaydı buraya gelmezdiniz. O bakımdan Allah İsveçlilerden razı olsun. Çünkü bütün dünya, özellikle kendi gençlerimiz, benim yaptıklarımdan çok heyecanlandılar.' ifadelerini kullandı.
- 'Yunus Emre, Türk dilinin babasıdır'
'Transkripsiyona bağlı DNA onarım mekanizmasının açıklanmasındaki keşfiniz için 'Yunus Emre Destanı' demişsiniz. Bunu sebebi nedir?' sorusunu Sancar, şöyle cevapladı:
'Yunus Emre, Türk dilini ölümsüzleştiren şairimizdir. Anadolu'daki Türk dilinin babasıdır. Onun mükemmelliğine, benim görüşüme göre, hiçbir yazarımız erişmemiştir. O bakımdan vatansever bir insan onu örnek alır, onun seviyesine çıkmaya çalışır. Ben de en güzel yazılmış makaleme o nedenle 'Yunus Emre Destanı' dedim. Çünkü güzel yazılmıştır, verileri güzeldir, sunumu güzeldir. Yani Yunus Emre'nin sadeliğini görüyorsunuz. Benim makalem o seviyede değildir ama ona yaklaşmaya çalıştım.'
'Bu kadar başarılı bir bilim insanı olmanız ve Nobel Ödülü almanıza rağmen nasıl bu kadar alçak gönüllü olabiliyorsunuz?' şeklindeki soru üzerine Sancar, 'Hepimizi Allah yaratmış. Görevimizi yapıyorsak ailemize, insanlığa olan borcumuzu ödüyoruz. Yani hiçbirimiz diğerinden üstün değildir. Bir çöpçü işini güzel yapıyorsa Nobellik kadar değerlidir.' diye konuştu.
- '80 yaşındaki adamdan çok yüksek verim alamazsınız'
Prof. Dr. Sancar, 'Atatürk, yurt dışına gönderilen öğrencilere 'Sizi kıvılcım olarak gönderiyorum, alev olarak dönmenizi istiyorum.' demiş. Bu bağlamda siz de Türkiye'ye yeniden dönmek ister misiniz?' sorusu üzerine, şu ifadeleri kullandı:
'Bu soruyu suçlu hissetmem için sordunuz, çünkü ben bir kıvılcım olarak gittim ama bir alev olarak gelmedim, alevi Amerika'da yaptım. 1976'da Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde askerliğimi yaptım. O zaman Dicle Üniversitesinin Biyokimya Bölüm Başkanı ile konuştum, memleketime yakın olduğu için oraya gitmeyi düşünüyordum. Oradaki bütün temel bilimlerin bütçesi, kendi laboratuvarımın bütçesinden daha düşüktü. O nedenle 'Buraya gelsem başa güreşemem' dedim. Ne yaparsam yapayım başa güreşmezsem yapamam, tabiatımda yok. O bakımdan 'Şimdi gel, artık meşhur oldun, memlekete bir şeyler yap' diyorlar. Benim yaşımda bir insanın burada laboratuvar kurup, üst seviyede araştırma yapması 5-10 yıl alır. Şimdi 70 yaşıma yaklaşıyorum, 80 yaşındaki adamdan da çok yüksek seviyede verim alamazsınız. Herkes söylüyor 'Artık senin başka bir görevin de var. Türk gençleri seni örnek alıyor, senden ilham alıyor.' Bu da bir görevdir, inşallah o görevi yerine getirmeye çalışacağım.'
'Bilim adamı olmadan önce bir futbol kariyeriniz olmuş, futbolcu olmayı çok ister miydiniz?' sorusu üzerine Sancar, 'Beni o kadar çok çalıştırdınız ki dün Galatasaray, Fenerbahçe'yi yenmiş, haberim yok. Haberim olsaydı oturur izlerdim. Galatasaray üyeliğim var, ben giderim.' dedi.
Galatasaray üyelik kartını gösteren Sancar, 'Futbolcu olmak istediğimde, milli takımda oynamak istiyordum, hayattaki gayem oydu.' diye konuştu.
Konferansın sonunda GTÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, Sancar'a çini işlemeli vazo hediye etti.
Prof. Dr. Sancar, Gebze Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Ayhan Kapalı Spor Salonu'nda 'Platin İlaçları, UV-ışınım Kaynaklı DNA Hasarı ve İnsan Genomunun Oranım Haritası' başlıklı İngilizce konferans verdi.
Konferansın ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Sancar, 'Nobel Ödülü en büyük hayaliniz miydi?' sorusu üzerine, 'En büyük hayalin Nobel olması çok yanlış bir şey. En büyük hayal meraktır, bir şeyler keşfetmektir, tabiatın sırrını çözmektir, bir ilaç bulmaktır, memleketine, ailesine, insanlığa yararlı bir şey yapmaktır. Nobel onun bir yan ürünüdür.' değerlendirmesinde bulundu.
Sancar, 'Bir de şu var, Nobel olmasaydı buraya gelmezdiniz. O bakımdan Allah İsveçlilerden razı olsun. Çünkü bütün dünya, özellikle kendi gençlerimiz, benim yaptıklarımdan çok heyecanlandılar.' ifadelerini kullandı.
- 'Yunus Emre, Türk dilinin babasıdır'
'Transkripsiyona bağlı DNA onarım mekanizmasının açıklanmasındaki keşfiniz için 'Yunus Emre Destanı' demişsiniz. Bunu sebebi nedir?' sorusunu Sancar, şöyle cevapladı:
'Yunus Emre, Türk dilini ölümsüzleştiren şairimizdir. Anadolu'daki Türk dilinin babasıdır. Onun mükemmelliğine, benim görüşüme göre, hiçbir yazarımız erişmemiştir. O bakımdan vatansever bir insan onu örnek alır, onun seviyesine çıkmaya çalışır. Ben de en güzel yazılmış makaleme o nedenle 'Yunus Emre Destanı' dedim. Çünkü güzel yazılmıştır, verileri güzeldir, sunumu güzeldir. Yani Yunus Emre'nin sadeliğini görüyorsunuz. Benim makalem o seviyede değildir ama ona yaklaşmaya çalıştım.'
'Bu kadar başarılı bir bilim insanı olmanız ve Nobel Ödülü almanıza rağmen nasıl bu kadar alçak gönüllü olabiliyorsunuz?' şeklindeki soru üzerine Sancar, 'Hepimizi Allah yaratmış. Görevimizi yapıyorsak ailemize, insanlığa olan borcumuzu ödüyoruz. Yani hiçbirimiz diğerinden üstün değildir. Bir çöpçü işini güzel yapıyorsa Nobellik kadar değerlidir.' diye konuştu.
- '80 yaşındaki adamdan çok yüksek verim alamazsınız'
Prof. Dr. Sancar, 'Atatürk, yurt dışına gönderilen öğrencilere 'Sizi kıvılcım olarak gönderiyorum, alev olarak dönmenizi istiyorum.' demiş. Bu bağlamda siz de Türkiye'ye yeniden dönmek ister misiniz?' sorusu üzerine, şu ifadeleri kullandı:
'Bu soruyu suçlu hissetmem için sordunuz, çünkü ben bir kıvılcım olarak gittim ama bir alev olarak gelmedim, alevi Amerika'da yaptım. 1976'da Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde askerliğimi yaptım. O zaman Dicle Üniversitesinin Biyokimya Bölüm Başkanı ile konuştum, memleketime yakın olduğu için oraya gitmeyi düşünüyordum. Oradaki bütün temel bilimlerin bütçesi, kendi laboratuvarımın bütçesinden daha düşüktü. O nedenle 'Buraya gelsem başa güreşemem' dedim. Ne yaparsam yapayım başa güreşmezsem yapamam, tabiatımda yok. O bakımdan 'Şimdi gel, artık meşhur oldun, memlekete bir şeyler yap' diyorlar. Benim yaşımda bir insanın burada laboratuvar kurup, üst seviyede araştırma yapması 5-10 yıl alır. Şimdi 70 yaşıma yaklaşıyorum, 80 yaşındaki adamdan da çok yüksek seviyede verim alamazsınız. Herkes söylüyor 'Artık senin başka bir görevin de var. Türk gençleri seni örnek alıyor, senden ilham alıyor.' Bu da bir görevdir, inşallah o görevi yerine getirmeye çalışacağım.'
'Bilim adamı olmadan önce bir futbol kariyeriniz olmuş, futbolcu olmayı çok ister miydiniz?' sorusu üzerine Sancar, 'Beni o kadar çok çalıştırdınız ki dün Galatasaray, Fenerbahçe'yi yenmiş, haberim yok. Haberim olsaydı oturur izlerdim. Galatasaray üyeliğim var, ben giderim.' dedi.
Galatasaray üyelik kartını gösteren Sancar, 'Futbolcu olmak istediğimde, milli takımda oynamak istiyordum, hayattaki gayem oydu.' diye konuştu.
Konferansın sonunda GTÜ Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, Sancar'a çini işlemeli vazo hediye etti.
Kaynak: AA