'Engel Tanımayan' Şampiyonlardan Spora Çağrı
Dünya, Avrupa ve paralimpik oyunları şampiyonu milli okçu Gizem Girişmen: 'Ülkemizde engellilerin toplumsal hayata katılımının ve sosyalleşmesinin zor olduğu ortamda, spor büyük önem teşkil ediyor' Paralimpik halterci Nazmiye Muratlı: 'Spora başladığımda bu tür başarıları beklemiyordum' Paralimpik yüzücü Beytullah Eroğlu:'Engelliler, sadece 3 Aralık'ta yaşamıyor, geriye kalan 364 günü de yaşıyor' Paralimpik Oyunları şampiyonu masa tenisi sporcusu Abdullah Öztürk: 'Spor sayesinde hastalığımın ilerlemesi durmakla kalmadı, hayatım bambaşka bir hal aldı'.
Sahaların, pistlerin, havuzların 'engel tanımayan' şampiyonları, elde ettikleri başarılarla ilham kaynağı olan milli sporcular, değişen hayatlarını anlatarak, spora çağrı yaptı.
Dünya, Avrupa ve paralimpik oyunları şampiyonluğu bulunan milli okçu Gizem Girişmen, birçok farklı alanda yer aldığı faaliyetlerin yanı sıra sporun hayatındaki ana renklerden biri olduğunu söyledi.
Uluslararası Paralimpik Komitesi Sporcu Konseyi Üyeliği görevini de yürüten Girişmen, aktif sporculuğa devam ettiği dönemde, ülkeyi uluslararası organizasyonlarda temsil edebilmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak uluslararası organizasyonlarda farklı ülke sporcularıyla mücadele ettiğini ve ülke temsilinin çok farklı bir duygu olduğunu ifade eden Gizem Girişmen, 'Ülkemizde engellilerin toplumsal hayata katılımının ve sosyalleşmesinin zor olduğu ortamda, spor büyük önem teşkil ediyor.' dedi.
Engelli bireylerin sporla ilgilenmesinin iki farklı yönden değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Girişmen, 'Sporu, performans odaklı ve gerçekten dört duvar arasına sıkışmış engelli bireylerin dışarı çıkmasını sağlayacak yaklaşım olarak ikiye ayırmak lazım. Her ikisinin dengeli yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz bu noktada çok ciddi potansiyele sahip. Belki benden daha yetenekli arkadaşlarımız şu an evlerinde oturuyor. Dolayısıyla bu isimlere ulaşabilmek adına spor çok büyük bir araç.' diye konuştu.
Branş seçiminin de önemine değinen Girişmen, 'Engelli bireylerin hangi spor dalına yöneleceklerine iyi karar vermeleri gerekiyor. Bu noktada bireyin kendini tanıması çok önemli. Spor yapmak çok güzel ama üst seviye hedeflendiği zaman, yaptığınız branşın kişisel özelliklerinizle uyumlu olması lazım. Spor branşlarını tanıtma konusunda da biz sporculara büyük görev düşüyor. Federasyonlarımız da branşları iyi tanıtmalı ve engelli bireylerin branş seçiminde belirleyici unsurları anlamasını sağlamalı.' ifadelerini kullandı.
- Paralimpik halterci Nazmiye: 'Azimle, hırsla ve çabayla başardım'
Üst üste son 2 olimpiyatta şampiyonluğa ulaşan milli paralimpik halterci Nazmiye Muratlı, bugünlere gelmesinde azim, hırs ve çabasının yanı sıra antrenörü Arif Kıran'ın etkili olduğunu kaydetti.
2005 yılında haltere başladığında sporu çok fazla önemsemediğini dile getiren Nazmiye, 2008'den sonra işin ciddiyetini anladığını vurguladı.
İnatçı bir yapısı olduğunu belirten Nazmiye, 'Azimle, hırsla ve çabayla başardım. Biraz da inatçı bir yapım var. Bu başarılardaki en büyük destekçim antrenörüm Arif Kıran oldu. 2008 yılında onunla çalışmaya başladığımda bana 'sen antrenman yapmıyorsun' diyerek kızıyordu. Onun da iteklemesi ile bugünlere geldim.' diye görüş belirtti.
Son 2 olimpiyatta rekorlar kırarak altın madalya kazandığını hatırlatan milli sporcu, 'Spora başladığımda bu tür başarıları beklemiyordum. 2008 yılından sonra bu tür beklentilere girdim. Madalyaları beynimde kuruyordum. İlk müsabakamda Avrupa üçüncüsü oldum. 2008 olimpiyatları öncesinde fazla antrenman yapmadım ve dördüncü olabildim. 2008 yılından sonra hırslandım.' değerlendirmesini yaptı.
Nazmiye Muratlı, 2012 yılında ilk olimpiyat altın madalyasını kazandığında çok büyük heyecan yaşadığının altını çizerek, 'İnanamadım ve şok geçirdim. Hatta kazandığım madalya ile yattım ve uyudum. 'Bu madalya benim mi değil mi' diyerek yattım. Çünkü ilk kez olimpiyat şampiyonu oldum. Dünyada bunu ilk kez almıştım. 2012 yılındaki olimpiyatlara giderken, kendimden emindim ancak 2016 öncesinde sakatlığım nedeniyle böyle bir psikolojide değildim.' şeklinde konuştu.
- 'Engelliler 364 günü de yaşıyor'
Paralimpik yüzmede Avrupa şampiyonluğu ve dünya üçüncülüğü elde eden engelli sporcu Beytullah Eroğlu, 'Engelliler sadece 3 Aralık'ta yaşamıyor, geriye kalan 364 günü de yaşıyor.' dedi.
'3 Aralık Dünya Engelliler Günü' nedeniyle televizyonlarda, sokaklarda, caddelerde, şenliklerde, her yerde engelliler olduğuna dikkati çeken Beytullah, şunları söyledi:
'Engelliler sadece 3 Aralık'ta yaşamıyor, geriye kalan 364 günü de yaşıyor. Bence böyle olmamalı. Engelliler, her zaman hayatın her yerinde olmalı. Kendilerinin günü diye sadece bugün sokağa çıkmamalılar, her zaman hayatın içinde olmalılar. Ben bunları sporla aştım, onlara da tavsiye ederim.'
- Abdullah: 'Bedensel engel çok da büyük bir engel değil aslında'
2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda masa tenisinde altın madalya kazanan Abdullah Öztürk, engellerin çok çalışarak ortadan kalktığını belirtti.
Bedensel engelin aslında çok da büyük bir engel olmadığını kaydeden Abdullah, 'Önümüzdeki geçici engeller kaldırılıp gerekli şans verilirse çok şey başarabiliriz. Ben engelleri sporla aştım.' dedi.
'Ben yaptıysam her engelli arkadaşım yapabilir' diyen Abdullah, 'Kendilerine inansınlar, en önemlisi aileleri onlara inansın. 'Çocuğum yapamaz, benden bağımsız dışarı bile çıkamaz' gibi düşüncelere sahip olan nice aileler biliyorum. Aynı zamanda antrenörüm ve sporcu yetiştiriyorum. Ailelerde bu konuyu aşmakta çok zorluk yaşıyoruz.' ifadelerini kullandı.
Aile desteğinin önemine vurgu yapan milli sporcu, şöyle devam etti:
'Benim dönüm noktam ailemdi, bana inandılar. Spor yapacağım dediğimde önümde engel olmadılar, bana destek verdiler. Antrenörüm İlhami Kılınçkaya en büyük şansımdı. Beni, hobi olarak başladığım sporda, dünyanın en iyilerinden olacağıma inandırdı. Spor sayesinde hastalığımın ilerlemesi durmakla kalmadı, hayatım bambaşka bir hal aldı. Okuldaki diğer arkadaşlarımda bu hastalık daha hızlı ilerledi. Şu an arkadaşlarıma göre çok daha iyi durumdayım.'
Ailelerden çocuklarını spor salonlarını getirmelerini isteyen Abdullah, 'Onları milli takıma kazandıralım. Kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayalım. Aileler çocuklarının sosyalleştiğini, kendi ayakları üzerinde durabildiğini görünce çok mutlu olacaklar.' diyerek sözlerini tamamladı.
Dünya, Avrupa ve paralimpik oyunları şampiyonluğu bulunan milli okçu Gizem Girişmen, birçok farklı alanda yer aldığı faaliyetlerin yanı sıra sporun hayatındaki ana renklerden biri olduğunu söyledi.
Uluslararası Paralimpik Komitesi Sporcu Konseyi Üyeliği görevini de yürüten Girişmen, aktif sporculuğa devam ettiği dönemde, ülkeyi uluslararası organizasyonlarda temsil edebilmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak uluslararası organizasyonlarda farklı ülke sporcularıyla mücadele ettiğini ve ülke temsilinin çok farklı bir duygu olduğunu ifade eden Gizem Girişmen, 'Ülkemizde engellilerin toplumsal hayata katılımının ve sosyalleşmesinin zor olduğu ortamda, spor büyük önem teşkil ediyor.' dedi.
Engelli bireylerin sporla ilgilenmesinin iki farklı yönden değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Girişmen, 'Sporu, performans odaklı ve gerçekten dört duvar arasına sıkışmış engelli bireylerin dışarı çıkmasını sağlayacak yaklaşım olarak ikiye ayırmak lazım. Her ikisinin dengeli yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz bu noktada çok ciddi potansiyele sahip. Belki benden daha yetenekli arkadaşlarımız şu an evlerinde oturuyor. Dolayısıyla bu isimlere ulaşabilmek adına spor çok büyük bir araç.' diye konuştu.
Branş seçiminin de önemine değinen Girişmen, 'Engelli bireylerin hangi spor dalına yöneleceklerine iyi karar vermeleri gerekiyor. Bu noktada bireyin kendini tanıması çok önemli. Spor yapmak çok güzel ama üst seviye hedeflendiği zaman, yaptığınız branşın kişisel özelliklerinizle uyumlu olması lazım. Spor branşlarını tanıtma konusunda da biz sporculara büyük görev düşüyor. Federasyonlarımız da branşları iyi tanıtmalı ve engelli bireylerin branş seçiminde belirleyici unsurları anlamasını sağlamalı.' ifadelerini kullandı.
- Paralimpik halterci Nazmiye: 'Azimle, hırsla ve çabayla başardım'
Üst üste son 2 olimpiyatta şampiyonluğa ulaşan milli paralimpik halterci Nazmiye Muratlı, bugünlere gelmesinde azim, hırs ve çabasının yanı sıra antrenörü Arif Kıran'ın etkili olduğunu kaydetti.
2005 yılında haltere başladığında sporu çok fazla önemsemediğini dile getiren Nazmiye, 2008'den sonra işin ciddiyetini anladığını vurguladı.
İnatçı bir yapısı olduğunu belirten Nazmiye, 'Azimle, hırsla ve çabayla başardım. Biraz da inatçı bir yapım var. Bu başarılardaki en büyük destekçim antrenörüm Arif Kıran oldu. 2008 yılında onunla çalışmaya başladığımda bana 'sen antrenman yapmıyorsun' diyerek kızıyordu. Onun da iteklemesi ile bugünlere geldim.' diye görüş belirtti.
Son 2 olimpiyatta rekorlar kırarak altın madalya kazandığını hatırlatan milli sporcu, 'Spora başladığımda bu tür başarıları beklemiyordum. 2008 yılından sonra bu tür beklentilere girdim. Madalyaları beynimde kuruyordum. İlk müsabakamda Avrupa üçüncüsü oldum. 2008 olimpiyatları öncesinde fazla antrenman yapmadım ve dördüncü olabildim. 2008 yılından sonra hırslandım.' değerlendirmesini yaptı.
Nazmiye Muratlı, 2012 yılında ilk olimpiyat altın madalyasını kazandığında çok büyük heyecan yaşadığının altını çizerek, 'İnanamadım ve şok geçirdim. Hatta kazandığım madalya ile yattım ve uyudum. 'Bu madalya benim mi değil mi' diyerek yattım. Çünkü ilk kez olimpiyat şampiyonu oldum. Dünyada bunu ilk kez almıştım. 2012 yılındaki olimpiyatlara giderken, kendimden emindim ancak 2016 öncesinde sakatlığım nedeniyle böyle bir psikolojide değildim.' şeklinde konuştu.
- 'Engelliler 364 günü de yaşıyor'
Paralimpik yüzmede Avrupa şampiyonluğu ve dünya üçüncülüğü elde eden engelli sporcu Beytullah Eroğlu, 'Engelliler sadece 3 Aralık'ta yaşamıyor, geriye kalan 364 günü de yaşıyor.' dedi.
'3 Aralık Dünya Engelliler Günü' nedeniyle televizyonlarda, sokaklarda, caddelerde, şenliklerde, her yerde engelliler olduğuna dikkati çeken Beytullah, şunları söyledi:
'Engelliler sadece 3 Aralık'ta yaşamıyor, geriye kalan 364 günü de yaşıyor. Bence böyle olmamalı. Engelliler, her zaman hayatın her yerinde olmalı. Kendilerinin günü diye sadece bugün sokağa çıkmamalılar, her zaman hayatın içinde olmalılar. Ben bunları sporla aştım, onlara da tavsiye ederim.'
- Abdullah: 'Bedensel engel çok da büyük bir engel değil aslında'
2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda masa tenisinde altın madalya kazanan Abdullah Öztürk, engellerin çok çalışarak ortadan kalktığını belirtti.
Bedensel engelin aslında çok da büyük bir engel olmadığını kaydeden Abdullah, 'Önümüzdeki geçici engeller kaldırılıp gerekli şans verilirse çok şey başarabiliriz. Ben engelleri sporla aştım.' dedi.
'Ben yaptıysam her engelli arkadaşım yapabilir' diyen Abdullah, 'Kendilerine inansınlar, en önemlisi aileleri onlara inansın. 'Çocuğum yapamaz, benden bağımsız dışarı bile çıkamaz' gibi düşüncelere sahip olan nice aileler biliyorum. Aynı zamanda antrenörüm ve sporcu yetiştiriyorum. Ailelerde bu konuyu aşmakta çok zorluk yaşıyoruz.' ifadelerini kullandı.
Aile desteğinin önemine vurgu yapan milli sporcu, şöyle devam etti:
'Benim dönüm noktam ailemdi, bana inandılar. Spor yapacağım dediğimde önümde engel olmadılar, bana destek verdiler. Antrenörüm İlhami Kılınçkaya en büyük şansımdı. Beni, hobi olarak başladığım sporda, dünyanın en iyilerinden olacağıma inandırdı. Spor sayesinde hastalığımın ilerlemesi durmakla kalmadı, hayatım bambaşka bir hal aldı. Okuldaki diğer arkadaşlarımda bu hastalık daha hızlı ilerledi. Şu an arkadaşlarıma göre çok daha iyi durumdayım.'
Ailelerden çocuklarını spor salonlarını getirmelerini isteyen Abdullah, 'Onları milli takıma kazandıralım. Kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayalım. Aileler çocuklarının sosyalleştiğini, kendi ayakları üzerinde durabildiğini görünce çok mutlu olacaklar.' diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: AA