Berber Çıraklığından Başpehlivanlığa Uzanan Başarı
Berberde çırak olarak çalışırken, televizyonda izlediği güreşe ilgi duyan Fatih Atlı, 16 yaşında başladığı sporda kısa sürede önemli başarılar elde ederek Edirne'de yapılan 653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde başpehlivanlığı kazandı.
Ladik ilçesinde bir berber dükkanında çalışırken televizyondan Kırkpınar Yağlı Güreşlerini seyreden Atlı, yarışlarda Ahmet Taşçı'nın kazandığı başarı ve kendisine gösterilen ilgiden etkilenerek güreş sporuna ilgi duymaya başladı.
Ahmet Taşçı ile Vedat Ergün'ün 1999 yılında final güreşlerini izlerken Taşçı'nın karşılaşmadan sonra omuzlara alınması ve altın kemeri takmasının kendisini çok etkilediğini anlatan Atlı, AA muhabirine, bundan sonra içinde güreş yapma isteği doğduğunu anlattı.
Bu spora başladıktan sonra her zaman altın kemer kazanmayı hedeflediğini belirten Atlı, "Çünkü ben güreşi altın kemerle tanıdım. O yükselme boyları ve diğer boylar benim için sadece basamak olarak Bayram Ertan hocam öğretti. 2000 yılının kış ayında güreşe başladım. Çok kısa sürede çok yol kat etmeyi başardım. Çok hırslıydım, çok azimliydim, gözümün önünde hep o kemer vardı" diye konuştu.
Atlı, güreşe başladıktan kısa bir süre sonra artık berberlikle güreşi bir arada yürütmenin zorlaştığını anlatarak, "Artık ikisi arasında bir tercih yapmam gerekti. Antrenmandan geldikten sonra berber salonunda çalışmak çok zor geliyordu. Fakat ailemin de geçimi benim sırtımdaydı. Güreşi de bırakamıyordum, berber salonunu da bırakamıyordum. O dönem yanımda olan insanlar vardı. Sürekli beni güreş adına motive ettiler ve tercihimi güreşten yana yaptım" ifadelerini kullandı.
Tarsus Belediyesi'ne 2003 yılında transfer olduğunu bir yıl Tarsus Belediyesi'nin güreşçisi olarak çalıştıktan sonra yeniden Ladik'e döndüğünü kaydeden Atlı, iyi bir hazırlık sonrası 2005 yılında Kırkpınar'da büyük ortada birinci olmayı başardığını söyledi.
Atlı, bundan sonra hayatının değiştiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Büyük ortada birinci olduğum zaman benim için her şey değişti. Artık güreşte gerçekten başarılı olacağıma, gerçekten bu işten ekmek yiyeceğime, bu şekilde hayatımı devam ettireceğime ve aileme bakacağıma inandım. 2006 yılında ise tekrar çok iyi hazırlandım baş altında birinci oldum ve artık başa çıktım. Benim için artık hedefime bir adım kalmıştı. 2007 yılından 2014 yılına kadar sürekli başpehlivan olarak güreştim. Çeşitli yerlerde dereceler yaptım. 2011 yılında üçüncü oldum. Fakat bir şekilde kemere uzanamadım. Ama bu beni hiçbir zaman yıldırmadı. Çünkü asıl hedefim kemer olduğu için bu beni hiçbir zaman yıldırmadı."
- "Berberden ayrıldıktan sonrada ekonomik krize düştüm"
Sürekli çalışmayla ve yeni araştırmalar yaparak deneme yanılma yöntemiyle yeni programlar arayarak kendini geliştirmeye çalıştığını ifade eden Atlı, "şükürler olsun ki 2014 yılında altın kemeri almak bana nasip oldu" dedi.
Güreşin, sporcu için maddi imkanlar gerektirdiğini dile getiren Atlı, maddi imkansızlıklarla büyüdüğü için güreşte birtakım aksaklıklar yaşadığını anlattı.
Atlı, bu sebeple istediği gibi dinlenip gerektiği gibi beslenemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hele berberle güreş bir arada hiç gitmiyordu. Fakat berberlikten ayrıldıktan sonra da ekonomik krize düştüm. Ailemin geçimi de benim sırtımdaydı. Berberlikten ayrıldıktan sonra güreşin tamamen içine girdim. Artık başarısızlık gibi bir şeyin söz konusu bile olmadığını anladım. Çünkü kesinlikle başarmam gerekiyordu. Geri dönüş yoktu. Geri döndüğüm zaman kendi yüzümü de bana inanan insanların da yüzünü düşürecektim. Bu artık bir süre sonra kendi savaşından çıkıyor sana güvenen sana inanarak destek veren insanların savaşına dönüyor."
- "Bu işin en büyük iksiri inanmak"
Derece yaptıkça maddi sıkıntılardan kurtulduğunu belirten Atlı, "Güreş başa çıktıktan sonra daha kolay fakat baş boyuna yükselene kadar inanın sporcular çok büyük sıkıntılar çekiyor. Beni en çok kamçılayan olaylardan birisi bu başarı açlığı ve maddi imkansızlıklar oldu" dedi.
Başarılı olmak isteyen sporculara önerilerde bulunan Atlı, "Yağlı güreş bana göre spor dallarının en ağırı. Yeni başlayacak arkadaşlarıma veya şu anda yapan arkadaşlarıma diyorum ki kesinlikle bunu, yapmak için yapmayın. Gerçekten bir hedef koysunlar ve hedefleri doğrultusunda hiçbir şeyden şaşmasınlar. Hiçbir zorluk onları yıldırmasın. Çünkü Allah çalışana veriyor. Bu işin en büyük iksiri inanmak. İnandığın zaman inandığın davada her şeyi yapmak insana kolay geliyor. Bence herşeye inanarak başlasınlar" değerlendirmesinde bulundu.
Ahmet Taşçı ile Vedat Ergün'ün 1999 yılında final güreşlerini izlerken Taşçı'nın karşılaşmadan sonra omuzlara alınması ve altın kemeri takmasının kendisini çok etkilediğini anlatan Atlı, AA muhabirine, bundan sonra içinde güreş yapma isteği doğduğunu anlattı.
Bu spora başladıktan sonra her zaman altın kemer kazanmayı hedeflediğini belirten Atlı, "Çünkü ben güreşi altın kemerle tanıdım. O yükselme boyları ve diğer boylar benim için sadece basamak olarak Bayram Ertan hocam öğretti. 2000 yılının kış ayında güreşe başladım. Çok kısa sürede çok yol kat etmeyi başardım. Çok hırslıydım, çok azimliydim, gözümün önünde hep o kemer vardı" diye konuştu.
Atlı, güreşe başladıktan kısa bir süre sonra artık berberlikle güreşi bir arada yürütmenin zorlaştığını anlatarak, "Artık ikisi arasında bir tercih yapmam gerekti. Antrenmandan geldikten sonra berber salonunda çalışmak çok zor geliyordu. Fakat ailemin de geçimi benim sırtımdaydı. Güreşi de bırakamıyordum, berber salonunu da bırakamıyordum. O dönem yanımda olan insanlar vardı. Sürekli beni güreş adına motive ettiler ve tercihimi güreşten yana yaptım" ifadelerini kullandı.
Tarsus Belediyesi'ne 2003 yılında transfer olduğunu bir yıl Tarsus Belediyesi'nin güreşçisi olarak çalıştıktan sonra yeniden Ladik'e döndüğünü kaydeden Atlı, iyi bir hazırlık sonrası 2005 yılında Kırkpınar'da büyük ortada birinci olmayı başardığını söyledi.
Atlı, bundan sonra hayatının değiştiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Büyük ortada birinci olduğum zaman benim için her şey değişti. Artık güreşte gerçekten başarılı olacağıma, gerçekten bu işten ekmek yiyeceğime, bu şekilde hayatımı devam ettireceğime ve aileme bakacağıma inandım. 2006 yılında ise tekrar çok iyi hazırlandım baş altında birinci oldum ve artık başa çıktım. Benim için artık hedefime bir adım kalmıştı. 2007 yılından 2014 yılına kadar sürekli başpehlivan olarak güreştim. Çeşitli yerlerde dereceler yaptım. 2011 yılında üçüncü oldum. Fakat bir şekilde kemere uzanamadım. Ama bu beni hiçbir zaman yıldırmadı. Çünkü asıl hedefim kemer olduğu için bu beni hiçbir zaman yıldırmadı."
- "Berberden ayrıldıktan sonrada ekonomik krize düştüm"
Sürekli çalışmayla ve yeni araştırmalar yaparak deneme yanılma yöntemiyle yeni programlar arayarak kendini geliştirmeye çalıştığını ifade eden Atlı, "şükürler olsun ki 2014 yılında altın kemeri almak bana nasip oldu" dedi.
Güreşin, sporcu için maddi imkanlar gerektirdiğini dile getiren Atlı, maddi imkansızlıklarla büyüdüğü için güreşte birtakım aksaklıklar yaşadığını anlattı.
Atlı, bu sebeple istediği gibi dinlenip gerektiği gibi beslenemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hele berberle güreş bir arada hiç gitmiyordu. Fakat berberlikten ayrıldıktan sonra da ekonomik krize düştüm. Ailemin geçimi de benim sırtımdaydı. Berberlikten ayrıldıktan sonra güreşin tamamen içine girdim. Artık başarısızlık gibi bir şeyin söz konusu bile olmadığını anladım. Çünkü kesinlikle başarmam gerekiyordu. Geri dönüş yoktu. Geri döndüğüm zaman kendi yüzümü de bana inanan insanların da yüzünü düşürecektim. Bu artık bir süre sonra kendi savaşından çıkıyor sana güvenen sana inanarak destek veren insanların savaşına dönüyor."
- "Bu işin en büyük iksiri inanmak"
Derece yaptıkça maddi sıkıntılardan kurtulduğunu belirten Atlı, "Güreş başa çıktıktan sonra daha kolay fakat baş boyuna yükselene kadar inanın sporcular çok büyük sıkıntılar çekiyor. Beni en çok kamçılayan olaylardan birisi bu başarı açlığı ve maddi imkansızlıklar oldu" dedi.
Başarılı olmak isteyen sporculara önerilerde bulunan Atlı, "Yağlı güreş bana göre spor dallarının en ağırı. Yeni başlayacak arkadaşlarıma veya şu anda yapan arkadaşlarıma diyorum ki kesinlikle bunu, yapmak için yapmayın. Gerçekten bir hedef koysunlar ve hedefleri doğrultusunda hiçbir şeyden şaşmasınlar. Hiçbir zorluk onları yıldırmasın. Çünkü Allah çalışana veriyor. Bu işin en büyük iksiri inanmak. İnandığın zaman inandığın davada her şeyi yapmak insana kolay geliyor. Bence herşeye inanarak başlasınlar" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA