'İnsanlar Klavyenin Başına Cesaret Hapı İçip Geçiyorlar'
Medipol Başakşehir’in yıldız oyuncusu Emre Belözoğlu, "Son dönemde sosyal medyanın gücü mü diyeyim, ifadem belki yanlış anlaşılacak ama yalandan vermiş olduğu güç mü diyeyim. İnsanlar klavyenin başına cesaret hapı içip mi geçiyorlar artık" dedi.
Fenerbahçe’de sözleşmesi bittikten sonra Medipol Başakşehir’e transfer olan Emre Belözoğlu, Futbol Extra dergisine verdiği röportajda, kariyerini değerlendirirken, Türk futbolundaki hedefleri hakkında da açıklamalarda bulundu.
"BEN KENDİMDE BİR HATA GÖRMÜYORUM"
Kendisinin hiçbir zaman saha dışı olayıyla gündeme gelmediğini belirten yıldız oyuncu, "Siz ne kadar dik olursanız, performans olarak, insanların beklemediği kadar başarılı olarak ne kadar limit zorlarsanız karşılığı da o kadar oluyor. Ben hiçbir zaman saha dışı olayımla gündeme gelmedim. İnsanlar neden beni böyle kendi hayatlarındaki nefret merkezlerine koyabildiler onlardaki vicdansızlığa bağlıyorum. Bunun cevabını belki 200 sene yaşasam bulamam. Kendi nefret merkezlerine beni yerleştiriyorlarsa, bunda kendi vicdanlarını sorgulamaları gerekir. Ben kendimde bir hata görmüyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLUNCA KÖTÜ ÇOCUK OLUYORSUN"
Türkiye’ye dönme kararında birçok konuda ’iyi ki bunu yapmışım’ diye konuşan milli oyuncu sözlerine şöyle devam etti:
"Fenerbahçe’ye gelmek gibi, Fenerbahçe forması giymek gibi. Ama ’keşke gelmeseydim’ dediğim anlar da olmadı diyemem. Neden diyemem? Çünkü Türkiye’den sadece 5 ay ayrıldığımda bile çok tatlı, çok cici çocuk oldum bir anda. Türkiye’nin içinde olunca yine kötü çocuk oluyorsun. Bir şey yaptığımızdan dolayı değil, futbolun içinde yaptıklarımızdan dolayı kötü çocuk oluyoruz. Buna tam cevap verebileceğim şeyler yaşamadım. Anlık şeyler, mesela bir olay yaşıyorsun ’Bunu Avrupa’da yaşamazdım’ diyorsun. Ama Türkiye’de de öyle güzel bir şey yaşıyorsun ki, ’Bunu da sadece Türkiye’de yaşarım’ diyorsun. Ama hayatta pişmanlıklar olmalı."
"INTER’DE DOKUNULMAZLIĞIM VARDI"
Inter’deki ikinci senesinde kendisini birçok Avrupa takımı istediğini söyleyen deneyimli oyuncu, "2000 yılı itibarıyla dünyanın en popüler ligi, dünyanın en iyi oyuncularının oynadığı lig İtalya Ligi’ydi. O dönem İngiltere ve İspanya bu kadar popüler değildi. En büyük transferleri İtalyan takımları yapıyordu. Benim de ikinci senem olmuştu. Çok rahat bir ortamdaydım. Devamlı oynuyordum. Taraftar ve Başkan beni çok seviyordu. Önüme kazandığım paranın çok üzerinde bir mukavele teklif ettiler. Teklif gelmesine rağmen bırakmak istemediklerini söylediler. Hatta o zaman Başkan, ’Emre, Zanetti intoccabili’ yani ’Emre, Zanetti dokunulmazlar’ ifadesini kullanmıştı" dedi.
"BENİ HEP ÖZEL HİSSETTİRDİLER"
Çocukluğundan beri oynadığı takımlarda kendisinin sıradan bir oyuncu olduğunu hissettirmediklerini dile getiren yıldız oyuncu, "Bunlar belki insanlara abes gelebilir ama daha Zeytinburnuspor altyapısında oynarken, daha 11-12 yaşındayken beni izlemek için taraftarlar gelirdi. Sıradan demeyelim, diğer oyuncuları küçümsemek olur. Bana hep kendimi özel hissettirdiler" ifadelerini kullandı.
"ÇOK DAHA BÜYÜK TAKIMLARDA OYNAYABİLİRDİM"
Geçmişe dönüp baktığında çocukluk hayallerinden daha fazlasını elde ettiğini vurgulayan Belözoğlu, "Ama hayat içinde karşılaşarak hedef koymaya gelirsek, o zaman daha az şey elde ettim. Çocukluğumda hayalim Zeytinburnuspor’da oynayıp, Zeytinburnuspor’da kaptanlık yapmaktı. Ona bakarsanız, çok çok üstünde bir kariyerim oldu. Kariyerimin planlamasını oynadığım senelere göre yaparsam o zaman da bence yeteneğim ve potansiyelime göre çok daha uzun seneler, çok daha büyük takımlarda oynayabilirdim" diye konuştu.
"İNSANLAR KLAVYENİN BAŞINA CESARET HAPI İÇİYOR"
Türkiye’deki genel atmosferin artık sevgisizlik etrafında birleştiğini düşündüğünü dile getiren milli oyuncu, "Bunu sadece sporcu için değil, sanatçı için, siyasetçi için, aktivist, yazar için de söyleyebilirsiniz. Son dönemde sosyal medyanın gücü mü diyeyim, ifadem belki yanlış anlaşılacak ama yalandan vermiş olduğu güç mü diyeyim. İnsanlar klavyenin başına cesaret hapı içip mi geçiyorlar artık. Sadece futbol dünyasını bu sevgisizlik ortamına çekemem. Ülkeyi ilgilendiren her konuyu çok yakinen takip eden, bu ülkeye ve değerlerine çok bağlı bir insanım. Ülkemizdeki sevgisizlik ortamının artması ile alakalı bir problem olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE VE TÜRK FUTBOLU ADINA CİDDİ HEDEFLERİM VAR"
"Hayalleri dillendirmemek lazım diye konuşan yıldız oyuncu, "Türkiye ve Türk futbolu adına çok ciddi hedefleri olan birisiyim. Bu tecrübenin karşılığının mutlaka dönmesi gerektiğine inanıyorum. Bununla alakalı, futbolun içinde hangi noktada en iyisini yapabileceğime de futbolu bıraktıktan sonra karar vereceğim. Onun için de zamanım olacak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"KİMSENİN SOYUNMADIĞI İŞLERE SOYUNMAK İSTİYORUM"
Türk futbolunda belki de kimsenin düşünemediği kadar şeyler düşündüğünü vurgulayan Belözoğlu, "Bu anlamda daha önce kimsenin soyunmadığı işlere soyunmak istiyorum. Bunu da dillendirmek istemiyorum. Bazen hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz yerler olmuyor ama spor yöneticiliği adına ciddi bir birikim yapabilirsem inşallah ondan sonra hem bana, hem Türk futboluna bunun geri dönüşleri olacak" diye konuştu.
"TARAFTARLARIN TEK BEKLEMESİ GEREKTİĞİ ŞEY AVRUPA’DA BAŞARIDIR"
Türkiye’de büyük takım taraftarlarının beklemesi gerek tek şeyin Avrupa’daki başarılar olduğunu söyleyen yıldız oyuncu, "Böylesine bütçeleri olan kulüplerin de bunları yakalamaları gerçekten hayal değil. Bu yıldız oyuncuların kendileri değerli oyuncular mutlaka ama bunun karşılığı Türkiye’deki futbol değildir. Bence Avrupa’da başarıdır, Avrupa’da oynanan oyunlardır. Türk bayrağını çekebiliyorsak en yükseğe çekmektir" ifadelerini kullandı.
"BENİ INTER’E DAVULLA ZURNAYLA GÖNDERMELERİ LAZIMMIŞ"
20 yaşında yurtdışına gittiğinde, annesinden ayrılırken gözyaşı döktüğünü söyleyen 35 yaşındaki deneyimli oyuncu sözlerine şöyle devam etti:
"O dönemleri düşününce gülüyorum. Ağlanacak bir şey yokmuş; davulla, zurnayla göndermeleri lazımmış ama bu Türkiye’nin gerçekleri. Anneci, evin küçük çocuğu, camianın küçük çocuğu. Aslında bilinçaltına ufak ufak, ’Senin hedeflerin de küçük olsun’ diye etkiliyor. Ben hayal kurmanın sınırlandırıldığı bir ülkede yaşadığımızı düşünüyorum. Gerçekler karşınıza geldiğinde, onun hayalini kurmamışsanız çok sıkıntılar yaşıyorsunuz. Hayaller çok büyük olmalı."
"BEN KENDİMDE BİR HATA GÖRMÜYORUM"
Kendisinin hiçbir zaman saha dışı olayıyla gündeme gelmediğini belirten yıldız oyuncu, "Siz ne kadar dik olursanız, performans olarak, insanların beklemediği kadar başarılı olarak ne kadar limit zorlarsanız karşılığı da o kadar oluyor. Ben hiçbir zaman saha dışı olayımla gündeme gelmedim. İnsanlar neden beni böyle kendi hayatlarındaki nefret merkezlerine koyabildiler onlardaki vicdansızlığa bağlıyorum. Bunun cevabını belki 200 sene yaşasam bulamam. Kendi nefret merkezlerine beni yerleştiriyorlarsa, bunda kendi vicdanlarını sorgulamaları gerekir. Ben kendimde bir hata görmüyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLUNCA KÖTÜ ÇOCUK OLUYORSUN"
Türkiye’ye dönme kararında birçok konuda ’iyi ki bunu yapmışım’ diye konuşan milli oyuncu sözlerine şöyle devam etti:
"Fenerbahçe’ye gelmek gibi, Fenerbahçe forması giymek gibi. Ama ’keşke gelmeseydim’ dediğim anlar da olmadı diyemem. Neden diyemem? Çünkü Türkiye’den sadece 5 ay ayrıldığımda bile çok tatlı, çok cici çocuk oldum bir anda. Türkiye’nin içinde olunca yine kötü çocuk oluyorsun. Bir şey yaptığımızdan dolayı değil, futbolun içinde yaptıklarımızdan dolayı kötü çocuk oluyoruz. Buna tam cevap verebileceğim şeyler yaşamadım. Anlık şeyler, mesela bir olay yaşıyorsun ’Bunu Avrupa’da yaşamazdım’ diyorsun. Ama Türkiye’de de öyle güzel bir şey yaşıyorsun ki, ’Bunu da sadece Türkiye’de yaşarım’ diyorsun. Ama hayatta pişmanlıklar olmalı."
"INTER’DE DOKUNULMAZLIĞIM VARDI"
Inter’deki ikinci senesinde kendisini birçok Avrupa takımı istediğini söyleyen deneyimli oyuncu, "2000 yılı itibarıyla dünyanın en popüler ligi, dünyanın en iyi oyuncularının oynadığı lig İtalya Ligi’ydi. O dönem İngiltere ve İspanya bu kadar popüler değildi. En büyük transferleri İtalyan takımları yapıyordu. Benim de ikinci senem olmuştu. Çok rahat bir ortamdaydım. Devamlı oynuyordum. Taraftar ve Başkan beni çok seviyordu. Önüme kazandığım paranın çok üzerinde bir mukavele teklif ettiler. Teklif gelmesine rağmen bırakmak istemediklerini söylediler. Hatta o zaman Başkan, ’Emre, Zanetti intoccabili’ yani ’Emre, Zanetti dokunulmazlar’ ifadesini kullanmıştı" dedi.
"BENİ HEP ÖZEL HİSSETTİRDİLER"
Çocukluğundan beri oynadığı takımlarda kendisinin sıradan bir oyuncu olduğunu hissettirmediklerini dile getiren yıldız oyuncu, "Bunlar belki insanlara abes gelebilir ama daha Zeytinburnuspor altyapısında oynarken, daha 11-12 yaşındayken beni izlemek için taraftarlar gelirdi. Sıradan demeyelim, diğer oyuncuları küçümsemek olur. Bana hep kendimi özel hissettirdiler" ifadelerini kullandı.
"ÇOK DAHA BÜYÜK TAKIMLARDA OYNAYABİLİRDİM"
Geçmişe dönüp baktığında çocukluk hayallerinden daha fazlasını elde ettiğini vurgulayan Belözoğlu, "Ama hayat içinde karşılaşarak hedef koymaya gelirsek, o zaman daha az şey elde ettim. Çocukluğumda hayalim Zeytinburnuspor’da oynayıp, Zeytinburnuspor’da kaptanlık yapmaktı. Ona bakarsanız, çok çok üstünde bir kariyerim oldu. Kariyerimin planlamasını oynadığım senelere göre yaparsam o zaman da bence yeteneğim ve potansiyelime göre çok daha uzun seneler, çok daha büyük takımlarda oynayabilirdim" diye konuştu.
"İNSANLAR KLAVYENİN BAŞINA CESARET HAPI İÇİYOR"
Türkiye’deki genel atmosferin artık sevgisizlik etrafında birleştiğini düşündüğünü dile getiren milli oyuncu, "Bunu sadece sporcu için değil, sanatçı için, siyasetçi için, aktivist, yazar için de söyleyebilirsiniz. Son dönemde sosyal medyanın gücü mü diyeyim, ifadem belki yanlış anlaşılacak ama yalandan vermiş olduğu güç mü diyeyim. İnsanlar klavyenin başına cesaret hapı içip mi geçiyorlar artık. Sadece futbol dünyasını bu sevgisizlik ortamına çekemem. Ülkeyi ilgilendiren her konuyu çok yakinen takip eden, bu ülkeye ve değerlerine çok bağlı bir insanım. Ülkemizdeki sevgisizlik ortamının artması ile alakalı bir problem olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE VE TÜRK FUTBOLU ADINA CİDDİ HEDEFLERİM VAR"
"Hayalleri dillendirmemek lazım diye konuşan yıldız oyuncu, "Türkiye ve Türk futbolu adına çok ciddi hedefleri olan birisiyim. Bu tecrübenin karşılığının mutlaka dönmesi gerektiğine inanıyorum. Bununla alakalı, futbolun içinde hangi noktada en iyisini yapabileceğime de futbolu bıraktıktan sonra karar vereceğim. Onun için de zamanım olacak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"KİMSENİN SOYUNMADIĞI İŞLERE SOYUNMAK İSTİYORUM"
Türk futbolunda belki de kimsenin düşünemediği kadar şeyler düşündüğünü vurgulayan Belözoğlu, "Bu anlamda daha önce kimsenin soyunmadığı işlere soyunmak istiyorum. Bunu da dillendirmek istemiyorum. Bazen hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz yerler olmuyor ama spor yöneticiliği adına ciddi bir birikim yapabilirsem inşallah ondan sonra hem bana, hem Türk futboluna bunun geri dönüşleri olacak" diye konuştu.
"TARAFTARLARIN TEK BEKLEMESİ GEREKTİĞİ ŞEY AVRUPA’DA BAŞARIDIR"
Türkiye’de büyük takım taraftarlarının beklemesi gerek tek şeyin Avrupa’daki başarılar olduğunu söyleyen yıldız oyuncu, "Böylesine bütçeleri olan kulüplerin de bunları yakalamaları gerçekten hayal değil. Bu yıldız oyuncuların kendileri değerli oyuncular mutlaka ama bunun karşılığı Türkiye’deki futbol değildir. Bence Avrupa’da başarıdır, Avrupa’da oynanan oyunlardır. Türk bayrağını çekebiliyorsak en yükseğe çekmektir" ifadelerini kullandı.
"BENİ INTER’E DAVULLA ZURNAYLA GÖNDERMELERİ LAZIMMIŞ"
20 yaşında yurtdışına gittiğinde, annesinden ayrılırken gözyaşı döktüğünü söyleyen 35 yaşındaki deneyimli oyuncu sözlerine şöyle devam etti:
"O dönemleri düşününce gülüyorum. Ağlanacak bir şey yokmuş; davulla, zurnayla göndermeleri lazımmış ama bu Türkiye’nin gerçekleri. Anneci, evin küçük çocuğu, camianın küçük çocuğu. Aslında bilinçaltına ufak ufak, ’Senin hedeflerin de küçük olsun’ diye etkiliyor. Ben hayal kurmanın sınırlandırıldığı bir ülkede yaşadığımızı düşünüyorum. Gerçekler karşınıza geldiğinde, onun hayalini kurmamışsanız çok sıkıntılar yaşıyorsunuz. Hayaller çok büyük olmalı."
Kaynak: İHA