Mahmut Küçükdoğan Açıklaması

İstanbul Eski İl Spor Komisyonu Başkanı Mahmut Küçükdoğan, sporun insan hayatındaki önemini ve Türkiye’de sporun geldiği konumu anlattı.


İstanbul Eski İl Spor Komisyon Başkanı Mahmut Küçükdoğan’ın İHA’ya yaptığı özel açıklamalarında sporun bir insanın kabiliyetine göre ortaya koyduğu bir performans biçimi olduğunu belirterek, “Birinci olarak spor sağlıkla ilgili yapılan aktivitelerdir. İkinci olarak kendi kabiliyeti yeteneği doğrultusunda yapabileceği aktivitedir. Şu anda en çok gündemde olan futbol. Futbolun seyirci potansiyeli var. Futbolun bir rantı var. Futbolun ekonomisi var. İnsanlar açısından göze daha çok hoş geliyor. Futbol ülkemizde ve dünyada en çok rağbet gören bir isim. Tekrar spora dönecek olursak, her insanın bir kabiliyeti vardır. Bu kabiliyetini de tespit edip o insandan bu aktiviteyi almak, o insan için ve etrafındaki insanlar için çok önemli bir olgudur. Şimdi bunu ortaya çıkartmak lazım. Herkesin mutlaka sağlık için spor yapması lazım. Sporu branşlara ayırarak yüzlerce spor branşına çıkartabiliriz. Sağlık için bunlardan birisi yapılabilir veya ortak herkesin alt zemin dediği yapması gereken sporu mesela atletizm sporunun anasıdır. Sağlıklı olmadan bir insan üzerine hiçbir branşı inşa edemez. Önce mutlaka sağlıklı olmak lazım. Sağlıklı olmak içinde atletizm yapmak lazım. Atletizm nedir; insanda kalp damar sistemi vardır. Buna kardiovasküler sistem deriz. Kardiovasküler sistem kalp damar sistemini geliştirmek için mutlaka insanların koşması lazım. Yaşına göre, kilosuna göre, zeminine göre belli bir zaman içerisinde koşup, kalp damar sistemini geliştirmesi lazım. Bunu geliştirdikten sonrada branşına yönelik sporları yapabilir. Bunu geliştirmeden çok kabiliyetli olsa da sporcu bunu yapamaz. Dünyadaki herkesin mutlaka sağlıklı olması için yaşına göre ya koşması lazım veya yüksek tempoda yürüyüşler yapması lazım” diye konuştu.

“BİLİNÇLİ SPOR YAPMAK İÇİN ÖNCE BİLGİYİ EDİNMEK LAZIM”
Bilinçli spor yapmak için önce bilgi edinmenin gerektiğini vurgulayan Mahmut Küçükdoğan, “Bu bilgi kaynaklarına ulaşıp, bilgi kaynaklarından alınan verilere göre spor yapmak lazım. Bilinçsiz spor yapmak için insanlar kafalarına göre bir şeyler yaptıkları zaman yanlış yapabilirler. Onun için bu bilgi kaynaklarına bilgi merkezlerinden ulaşmak lazım. Bu işi bilen hocalar tarafından sorulup öğrenilmesi lazım. Hocaların insanları aydınlatması ve eğitmesi bu konularda brifingler, sempozyumlar, konferanslar verilmesi lazım. Bununda en önemli yeri okullardır. Bu bilgilerin ilkokuldan üniversiteye kadar gençlerimize spor bilincinin aşılanması lazım” dedi.

“SPORDA BAŞARIYI YAKALAYABİLMEK İÇİN SADECE 30 MİLYON İNSAN YETMİYOR”
Türkiye’de spor yapabilecek insan sayısı 30 milyonun üzerinde olduğunu dile getiren Küçükdoğan, “Sporda başarıyı yakalayabilmek için sadece 30 milyon insan yetmiyor. 30 milyonun içerisinden o sporu yapabilecek insanı çıkartmak. Bu en önemli veri. Bu olmadan hiçbir şey olmaz. 30 milyon spor yapabilecek insanın kaç tanesi hangi insan hangi sporu yapabilir diye bir testten geçmiş. Belki şu anda dünyanın en iyi uzun mesafe koşusu, belki dünyanın en iyi halterci olabilecek kabiliyetteki falanca insan ömründe hiç spor yapmamış. Fiziksel durumları buna müsait insanlar bizim ülkemizde var. Mühim olan bu insanları arayıp, bulup eğitim vermek lazım. Doğru ürünü bulmak lazım. Bunların eğitilmesi için hocaların ve bunların yapılacağı alanların olması lazım. Ve spor malzemesi olması lazım. Devlet bu konuda çok başarılı olmadı. Bu 4 unsur bir araya getirilemedi. Bir araya getirilemeyince olimpiyatlarda başarıyı yakalamak mümkün değil. Zaten bir ülkenin spordaki başarısı olimpiyatlarla ölçülür. Olimpiyatlar bir ülkenin karnesidir. Yani bir çocuk bir sene okur, sene sonunda da bir karne verirler. Ülkelerin karnesi de olimpiyatlarda ölçülür. Futbol bu kadar branşın içinde bir tanedir. Futbolun görselliği olduğu için insanlar futbolu sever. Futbolun ekonomik yönü vardır. Futbol spor demek değildir. Futbol sporun bir gerçeğidir. Ülkemizin sporda başarıyı yakalayabilmesi ve herkesin bir spor branşında hayatın içine sporu koyabilmesi için mutlaka devletin bu altyapıyı oluşturup insanlara spor bilincinin aşılanması lazım. Spor bilinci ve spor şuuru aşılandığı zaman bunların içerisinden mutlaka branşlara yönelik insanlar çıkacak. Her insan her branşı yapamayabilir. Herkesin mutlaka başarılı olabileceği bir branş vardır. Okullar yoluyla insanlar tespit edilmeli. Bizim şu anda nüfuzumuza göre olimpiyatlarda aldığımız derece hiç iyi değil. Mutlaka bu derece yukarıya çıkmalı. Her şey var. Olmayan bir organizasyon yok. Bu organizasyonlar olduğunda fazla uzun zaman değil, bu organizasyonlarda bütün branşları kastediyorum biz başarıyı elde edebiliriz” şeklinde konuştu.

“80 MİLYONUN HAYATINA SPORU YERLEŞTİRMEK BENİM EN BÜYÜK İDEALİM”
İstanbul Eski İl Spor Komisyonu Başkanı Mahmut Küçükdoğan, Türkiye’nin ilk spor akademisi mezunlarından birisi olduğunu hatırlatarak, “Siyasete girdiğim yıllarda il genel meclis üyeliği yaptığımda İstanbul İl Spor Komisyonu Başkanlığı yaptım. Beylikdüzü’nde bir kulübün başkanlığını yaptım. Sporun içerisinden hiç kopmadım. Hayatımın en önemli noktalarından biri sporun olmasıdır. Aşağı yukarı 70’li yıllardan bu tarafa hayatımda mutlaka spor vardır. Onun için sağlıklı olduğumu görüyorum. Spor hayatımda çok yakın olduğu için sağlıkla ilgili bir problemim olmadı. Siyasette sporla ilgilenmek ve halkımıza sporu anlatıp bir kültür oluşturmak, 80 milyonun hayatına sporu yerleştirmek benim en büyük idealim. Ben bir sanayiciyim. Sanayicilikte yaptığım işlerde başarılı işler yaptık. Fakat spor benim için her şeyden çok farklı bir yerde. Benim siyasete girmemin asıl gayelerinden birisi de buydu. Amacım sporla ilgilenmek ve insanları bilinçlendirmek, uluslararası müsabakalarda bayrağımızı her branşta göndere çekmek, her zaman birincilik kürsüsüne çıkartmaktı. Maalesef bu altyapılar, bu koordinasyonlar olmadığı için bu başarıları elde edemiyoruz. Son 12 yıldan bu tarafa Ak Parti iktidarlığında çok tesis yapıldı. Fakat buraya getirebildiğimiz sporcu sayısı komik denecek derecede az. Burada bir koordinasyon eksikliği görüyorum. Burada insanlara yaklaşım biçiminde bir noksanlık görüyorum. Tabi ustası lazım bunu yapması için. Şeker var. Un var. Yağ var. Tava var. Ocak var. Ama bunları karıştırıp yufka yapacak usta lazım. Ben kendimi bu konuda usta olarak görüyorum. İddialıyım. Çok iddialı olarak bu konuda fazla mütevazi olmak istemiyorum. Benim derdim insanlara hizmet etmek. İnşalara hizmet etmenin en önemli ayaklarından birisi burası. Geçenlerde Sağlık Bakanlığı sağlıkla ilgili yürüyüşler yaptırıyor. Bunu aslında Spor Bakanlığının yaptırması lazım. Gençlikle ilgili çok aktivite yapılması lazım. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye’nin parlayan yıldızı olması lazım” ifadelerini kullandı.

“LİSANSLI SPORCU SAYISININ EN UYGUN OLACAK ÜLKELERDEN BİRİSİYİZ”
Trabzonspor camiasının önemli isimlerinden Faruk Özak’ın yıllarca bordo-mavili takımda futbol oynadığını belirterek, “Trabzonspor’a geldiği yıllarda bir miktar futbolla ilgilendi, sporla ilgilenmedi. Ben sporla ilgilenmesini istedim. Türk insanının kabiliyetlerinin uygun olduğu 25 branş vardır. Bu 25 branş Türkiye’de zemine yayılmalı. Bu branşları yapan milyonlarca insan olmalı. Şu anda dünyanın lisanslı sporcu sayısında en aşağılardaki olan ülkelerden bir tanesiyiz. Lisanslı sporcu sayısının en uygun olacak ülkelerden birisiyiz. Almanya’nın yaş ortalaması belki 40’ların üzerinde bilmiyorum ama bizim yaş ortalamamız 28. Almanya’nın nüfusu 80 milyon. Lisanslı sporcu sayısı 35 milyon. Bizdeki lisanslı sporcu sayısı 2 milyon civarında. Bize 80 milyonun 50 milyonu lisanslı sporcu olması gerekiyor. Biz de spor bilinci yok. Spor, bağırıp çağırmak ve küfür etmek değil ki. Yapılan müsabakayı mutlaka birileri seyredecek. Onlarda şartlarına göre seyredecekler. İnsanların yaşam biçiminin içerisinde mutlaka spor olmalı. O zaman çok sağlıklı bir nesil oluruz. O zaman bu anarşi, bu kavgalar olmaz. Sporun o kadar çok faydası vardır ki devletin şu anda polisiye tedbirlerle bir takım ilaçla ve hastaneyle hallettiği meseleleri sen sporla halledebilirsin. Spor kötü alışkanlıklardan insanı alıkoyar. Sporcu çalışkan olur, zeki olur. Sporcuda liderlik ruhu vardır. Spor ibadet gibi bir insanın hayatında olmalıdır. Genç bir nüfusuz. Ekonomimiz de yerinde. Zamanımızda var. Bu zamanımızı mutlaka spora yönlendirecek organizasyonları artık yapmamızın zamanı geldi ve geçiyor. Olimpiyatlarda geliyor. Acaba bu olimpiyatlarda Türk insanı hangi başarıları elde edecek. Bayrağı kürsüde kaç kere çektirebilecek. Olimpiyatlar geldiği zaman hep içim cız ediyor. Biz en alt sıralarda 3 yada 4 madalya ile döneceğiz. Bu 3-4 madalyada bakıyorsunuz spor diye bildiğimiz ana branşlardan da değil. Türk milletinin DNA’sında güreş vardır. Türk milletinin DNA’sında boks vardır. Türk milletinin DNA’sında futbol vardır, voleybol vardır. Bizim gençlik zamanlarımızda bu çok yaygındı. Şu anda voleybol neredeyse bitiyor gibi. Sayamayacağım kadar çok branşta biz çok başarılı olabiliriz. İlk başta insanların hayatına sporu koymamız lazım. Sporu koyunca insan kendisindeki kabiliyeti görünce mutlaka o branşı yapar ve o branşta başarılı olur. Adam hiç kendini tespit edememiş. Kendisinde hangi kabiliyetin olduğunu bilmemiş insan ne yapabilir ki. Bu da bugünkü yönetimlere düşüyor. 12 yıllık dönemde en az başarının yakalandığı yerdeyiz. Diğer tüm branşta çok başarılar yakalanmıştı. Spor mütenasip olarak o başarıyı diğer hükümetin yapmış olduğu yerlerde, o başarıyı yakalayamamıştır. Gönlümüz bunu istiyor. Çünkü malzeme var. Ortada un var, yağ var, şeker var, tava var, kaşık var ve yakacak ocak var. Ama bunları iyi bir ustanın yapması lazım. İyi bir usta olsa çok çabuk ortaya neticeler döküleceğini ben gözlerimle görüyorum” sözlerini sarf etti.

Kaynak: İHA