Kadir Keleş Açıklaması

PTT 1. Lig ekiplerinden 1461 Trabzonspor futbolcusu Kadir Keleş, Trabzonspor'un kapısından 12 yaşında girdiğini, 19 yaşında Ersun Yanal tarafından A takıma alınıp umutlandıktan sonra büyük hayal kırıklıkları yaşadığını söyledi.


1461 Trabzonlu futbolcu Kadir Keleş, Türkiye Futbol Federasyonu’nun aylık yayın organı olan Tam Saha Dergisi’ne açıklamalarda bulunarak, futbolculuk kariyeriyle ilgili önemli noktalara değindi.

“BİR-İKİ GÜN SONRA LİSANSIM ÇIKARTILDI”
8 yaşındayken babası tarafından amatör bir takım olan Hızırbeyspor'a götürüldüğünü belirten Kadir Keleş, “9 yaşına kadar orada oynadım ama sonra okul devreye girince bıraktım. Okul takımımızdaki hocam daha sonra beni Telekomspor'a gönderdi. Takımla idmanlara çıkmaya başladım ama maçlarda beni hiç oynatmıyorlardı. Lisansım bile yoktu açıkçası. Bu durumdan sıkıldım ve antrenmanlara da gitmemeye başladım. 11 yaşındayken okul takımında birlikte oynadığım arkadaşım Ziya Şakar bir gün, ‘Gel seni Trabzonspor'a götüreyim’ dedi.

‘Kardeşim beni oraya almazlar ki’ cevabını verdim. Bunun üzerine Ziya, ‘Neden almasınlar ki, sen iyi futbol oynuyorsun. İdmana çıkarsın olursa olur, olmazsa olmaz’ diye ısrar etti. Ganita'nın oradan tesislere servis kalkıyordu. Ziya'yla servise yürürken heyecandan ölecek gibiydim. Servise bindim, hiç kimseyi tanımıyordum ve konuşmaya bile utanıyordum. Neyse, tesislere geldik. O gün de 1988 grubunun Rizespor'la hazırlık maçı vardı. Güven Piriskender Hoca bizi yanına çağırdı, Ziya'ya, ‘Nasıl bizde oynayabilir mi?’ diye sordu. Ziya da ‘İyi oyuncu hocam, oynar’ cevabını verdi. Hocanın ‘Göreceğiz bakalım’ demesi üzerine idmana çıktım. Hoca hazırlık maçının ikinci yarısında bana sol açıkta şans verdi. İyi de oynadım. 2-1 kazandık. Maçtan sonra Güven Hoca, ‘Sen hafta sonu yine gel’ dedi.

O anda sevinçten havalara uçacaktım. Trabzonspor beni çağırmıştı. İkinci antrenmanımda bu sefer Özkan Hoca beni izledi. Yanına çağırdı ve malzemeci Hayati abiye, ‘Bu çocuğa malzeme ver’ dedi.

Malzemeleri alıp soyunma odasına gittiğimde arkadaşlar, ‘Hayırlı olsun’ diye beni tebrik etmeye başladı.

‘Ne oldu ki?’ diye sorunca, ‘Seçildin artık’ cevabını verdiler. Gerçekten de bir-iki gün sonra lisansım çıkartıldı. Babamın, ailemin hiç haberi olmamıştı bu gelişmelerden. Sonradan öğrendiler. Ziya olsun, babası Sedat Şakar olsun bana çok yardımcı oldular. Tabi Özkan Hocanın da hakkını yememek lâzım. Eğer o gün beni izleyip beğenmeseydi belki de benim için futbol kapısı kapanacaktı” diye konuştu.

“BABAMI VE ARDINDAN ABİMİ KAYBETMEK BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ACIYDI”
Erken yaşta babasını ve abisini kaybettiğini söyleyen Kadir Keleş, “Önce babamı kaybettik. O dönemde abim çalışıyordu. Ben de çay ocağında, ayakkabıcıda çalışıyor, kazandığım parayı aileme veriyordum. Sonra Trabzonspor bana maaş bağladı. Miktarı tam hatırlamıyorum ama ailemi çok sevindiren bir paraydı bu. Babamı ve ardından abimi kaybetmek benim için büyük bir acıydı elbette ama ben bu acıları hep içimde yaşadım. Kendimi çok dışa vurabilen birisi değilim zaten. Maddi durumumuz kötüydü gerçekten de. Babam öldükten sonra futbolu bırakmayı ciddi olarak düşündüm. Çünkü çalışmam ve aileme katkı sağlamam gerekiyordu. Zor bir durumdu. Ama annem "Oğlum sen başka konuları düşünme, futbol oynamaya devam et" dedi ve beni yeniden kulübüme gönderdi. Sağ olsunlar çalıştığım yerlerdeki abilerim de bana yardımcı oldu, idman saatlerinde izin verdiler. Eğer annem o gün, "Oğlum futbolu bırak" deseydi bırakacaktım, başka çarem yoktu çünkü. Ben o dönemde futboldan para kazanacağımı bilmiyordum. Çocukluk hevesiyle, eğlenme amaçlı olarak futbol oynuyordum. Annem de beni futbola gönderirken, "Oğlum ileride para kazanır" düşüncesinde değildi. O anda sadece benim çocukluk hevesimi kırmamayı düşünmüştü” şeklinde konuştu.

“ALTYAPIDAKİ HOCALARIMA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM”
Trabzonspor altyapısındaki eğitim sürecini anlatan Keleş, “Bu noktada altyapıdaki hocalarıma çok şey borçluyum. Beni Genç Millî Takımlara isim olarak önerenler de altyapıdaki hocalarımdı çünkü. Onlar benim yeteneğime güvenip teklifte bulundular, Genç Millî Takım kamplarına katıldığımda da ben yeteneklerimi gösterme fırsatı buldum ve sonrasında sürekli kadroya davet edilen bir oyuncu oldum. Trabzonspor'un altyapısında bize büyük emek harcadılar. Beni ve diğer arkadaşlarımı hep bir kademe yukarı taşımak için çaba gösterdiler. Her seferinde daha iyi top kontrolü yapabilmek, her seferinde daha yükseğe sıçrayabilmek için uğraştık. Zaten bunları yaparsanız gelişiyorsunuz. Sadece yetenekle bir yere varabilmeniz mümkün değil. Altyapıda benden daha yetenekli arkadaşlarım vardı, benden daha ön plandaydılar ama çok çalışarak onları geçtim” dedi.

“BİRİNİN DİSİPLİNİNDEN, DİĞERİNİN BİLGİSİNDEN YARARLANDIM”
Altyapı döneminde teknik direktör Özkan Sümer sayesinde futbolcu kişiliğinin oluştuğunu dile getiren Kadir Keleş, “Bugün onun sayesinde bu noktadayım diyebilirim. Onun dışında Güven Piriskender'den, Turgay Kural'dan, Ahmet Özen'den çok şey öğrendim. Birinin disiplininden, diğerinin bilgisinden yararlandım ve aldığım her şeyi hafızama kaydederek buraya geldim. Benim bir eksi yanım vardı, altyapıdayken fiziksel olarak çok zayıftım. Yetenekliydim ama zayıf fiziğim nedeniyle, "Bu çocuktan futbolcu olmaz" diye düşünüldüğü zamanlar bile oldu. Çünkü futbolda kuvvet önemli bir aktör. Zayıf olduğunuzda "Bu çocuk mücadele edemez, savaşamaz" diye düşünülebiliyor. Halbuki insan zekâsıyla her şeyin üstesinden gelebiliyor. Mesela benim gücümün yetersiz kaldığı noktada zekâmla kaptığım toplar var, kurtardığım pozisyonlar var, attığım paslar var. Zayıf olabilirim ama 40-50 metreye isabetli pas atabiliyorum. Evet, futbolda kuvvet çok önemli ama bence futbol öncelikle bir zekâ oyunu” diye konuştu.

“HOCALARIM BENİM SOL BEKTE DAHA VERİMLİ OLABİLECEĞİMİ SÖYLEDİ”
Sol bek mevkisine nasıl geçtiğini anlatan Keleş, “Başlangıçta sol açık oynuyordum, altyapıya girdikten sonra bir dönem Abdullah Karmil'le birlikte stoper oynamaya başladım. O zaman takımın en uzun oyuncuları ikimizdik. Daha sonra futbol gelişimime göre hocalarım benim sol bekte daha verimli olabileceğimi söyledi.

İyi ki de öyle olmuş. Gerçekten de sol bekin benim için en iyi mevki olduğunu düşünüyorum. Ama sonrasında sol önde oynadığım da oldu, orta sahanın ortasında da” şeklinde konuştu.

“MAÇA GİREBİLMEK İÇİN TANIMADIĞIMIZ İNSANLARA YALVARIRDIK”
Taraftar olduğu dönemde Trabzonspor'la ilgili anılarını anlatan Kadir Keleş, “Maça girebilmek için tanımadığımız insanlara yalvarırdık. O zamanlar büyükler, bir küçük çocuğu önlerine alıp tek biletle içeri girebilirdi. Stadın önünde bekler, insanların gözlerinin içine bakardık bizi içeri soksunlar diye... Sağ olsunlar çoğu da bizi kırmazdı. Maçları maratondan izlerdik ama boyumuz kısa olduğu için tribünlerdeki direkler nedeniyle sahanın içini çoğu zaman göremezdik” dedi.

“ERSUN HOCANIN BENİ İZLEDİĞİNİ VE A TAKIM KADROSUNA ALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
A takıma geçiş sürecini değerlendiren Keleş, “Ersun Hocanın beni izlediğini ve A takım kadrosuna aldığını düşünüyorum. Altyapıda o sezon sol önde oynuyordum ve çok sayıda gol atmıştım. A takıma da Barış Memiş'le birlikte sol kanat oyuncusu olarak alındım. Ama ikimizin futbol yetenekleri çok farklı tabi. Barış daha göze hoş gelen, şova dönük bir futbol oynuyor. Bense daha sade, basit ve sonuca dönük oynamaya çalışıyorum. Ersun Hoca beni o dönemde sol önde değil de sol bekte deneseydi belki de Trabzonspor formasını 19 yaşında giymeye başlayacaktım. Ama olmadı ve ben de oynayacağım bir kulübe gitmek istedim. Sonuçta kendimi geliştirmem ve para kazanmam lâzımdı. Menajerimiz Caner Çuvalcıoğlu'na söyledim ve izin alıp kiralık olarak Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'a gittim” diye konuştu.

“GENÇ BİR TÜRK FUTBOLCUSUNUN OYNAYABİLMESİ ÇOK ZOR”
A takıma alındığında ve ilk idmana çıktığında neler hissettiğini anlatan Kadir Keleş, “Rüyada gibiydim. Düşünsenize, büyük bir hedefiniz var ve o hedefe ulaşıyorsunuz. Bulutların üzerindeydim sanki. İçimde sürekli bir koşma isteği vardı. Sahanın içinde her yere koşuyor, kendimi göstermek istiyordum. Ama o zamanın şartlarında genç bir oyuncunun forma şansı bulması çok zordu. Aslında şimdi de öyle. Açık konuşmak gerekirse genç bir Türk futbolcusunun oynayabilmesi çok zor. Çok büyük yetenekleri olması gerekiyor. Kaç futbolcu başlar başlamaz büyük yeteneklere sahiptir ki? Çoğu oyuncu kendini oynaya oynaya geliştirir. Ne yazık ki bizim ülkemizde genç oyuncunun oynayarak olgunlaşmasına sabredilmiyor. Oyuncu daha başlangıçta büyük beklentilerle kendisini baskı altında hissediyor. Taraftar oyuncudan hep en iyisi olmasını bekliyor. Oysa genç oyuncunun da daha fazla taraftarın sabrına ve sahip çıkmasına ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

“BİZİM ALTYAPIDAN GELEN OYUNCULAR NE YAZIK Kİ İDMAN OYUNCUSU OLUYOR”
Trabzonspor'da A takım formasını ilk olarak 2008'in Ocak ayında Gençlerbirliği ile oynanan kupa maçında giydiğini belirten Keleş, “Sanırım o maçta son 20 dakikada oynamıştım. Sadece ileri koşarak maçı bitirmiştim. Top ayağıma bir veya iki defa gelmişti zaten. Kadrodaki isimler fena değildi ama takımın performansı yetersizdi. Belki o dönemde bize güvenilip şans verilseydi bugün çok başka bir durumda olabilirdim. İnsanlar bazen yapmacık davranıyor. Size güveniyormuş gibi gösteriyorlar ama gerçekte böyle bir güven beslemiyorlar. Bir bakın, kaç senedir Trabzonspor altyapısından oyuncu çıkmıyor? Aslında oyuncu çıkıyor, 4-5'i kadroya alınıyor ama bir bakıyorsunuz hiçbiri kalıcı olamıyor. Hepsi mi kötü bu oyuncuların? Biraz beklemek, sabretmek, şans vermek gerekiyor bu oyunculara. Bizim altyapıdan gelen oyuncular ne yazık ki idman oyuncusu oluyor” dedi.

Kaynak: İHA