Futbolun "baronları"
ANKARA - Manchester City, Paris Saint Germain, Chelsea, Monaco... Bu kulüplerin son yıllardaki başarısının ve Avrupa futbolunun yükselen değerleri arasında gösterilmesinin ardında Asya ve Doğu Avrupa kökenli milyarder iş adamlarının yatırımları yatıyor.
Futbolun "baronları" olarak lanse edilen milyarder iş adamlarının sağladığı maddi kaynaklar sayesinde fahiş bonservis bedelleriyle dünyaca ünlü oyuncuları kadrolarına katan kulüpler, hem futbol camiasında prestijini artırıyor hem de Avrupa'daki en popüler takımlar arasına adını yazdırıyor.
-Transfer piyasası yükseliyor
Özellikle İngiltere ve Fransa'da satın aldıkları kulüplere yaptıkları yatırımlarla tarihinin en başarılı dönemini yaşatan Asya ve Doğu Avrupa kökenli iş adamları sayesinde Avrupa'daki güçlü takımlar arasında yeni dengeler kurulurken, futbolcuların transfer piyasasındaki değeri de buna bağıntılı olarak her geçen gün daha da yükseliyor.
-Chelsea tarihinin en iyi döneminde
İngiltere Premier Lig ekiplerinden Chelsea, 2003'te Rus milyarder iş adamı Roman Abromoviç'in kulübü satın almasının ardından, tarihinin en önemli başarılarını yaşayan kulüplere verilebilecek en yerinde örneklerden. 1905 yılında kurulan Chelsea, sonraki bir asırlık tarihinde sadece 1 lig şampiyonluğu yaşarken, Rus milyarder iş adamı döneminde 2005, 2006 ve 2010'te 3 kez aynı başarıyı tekrarladı.
Aynı dönemde İngiltere Kupası'nı da 4 kez kaldıran İngiliz temsilcisi, son iki sezonun ilkinde UEFA Şampiyonlar Ligi, ikincisinde UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğunu yaşadı. Forbes dergisine göre, 10 milyar doların üzerinde servetiyle futbolun içindeki en zengin 10 iş adamı arasında yer alan Abromoviç, Chelsea'nin kadrosuna yüksek bonservis bedelleri karşılığında Didier Drogba, Andriy Shevchenko, Fernando Torres, Eden Hazard gibi yıldız isimleri ve Jose Mourinho gibi dünyaca tanınmış bir teknik adamı kattı.
-Manchester City yeni baştan yapılandırdı
Premier Lig kulüplerinden Manchester City'yi 2008 yılında satın alan 5 milyar dolar servete sahip Arap milyarder Şeyh Mansur bin Zayed El Nahyan ise o döneme kadar ligde genelde orta sıralarda yer alan İngiliz temsilcisinin yeniden yapılanmasını sağladı.
Sergio Agüero, Maicon, David Silva, Carlos Tevez, Samir Nasri gibi önemli oyuncuları kadrosuna katan City, dünyanın en zengin kulüpleri arasına girdi. En son 1968'de kazandığı lig şampiyonluğunu 44 yıl aranın ardından 2012'de yeniden alan Manchester City, 2011'de de İngiltere Kupası'nı kaldırdı.
-İngiltere'nin ardından Fransa
Zengin iş adamlarının İngiltere'nin ardından ikinci uğrak durağı ise Fransa oldu.
Paris Saint Germain'in başkanlık koltuğuna 2011'de geçen Katarlı iş adamı Nasır El-Halifi ise aynı zamanda eski profesyonel bir tenis oyuncusu. Katar Tenis Federasyonu'nda başkanlık, Asya Tenis Federasyonu'nun batı Asya bölümününde asbaşkanlık ve El Cezire Sports'un yöneticilik görevlerini üstlenen El-Halifi, Fransa'da her dönem inişli çıkışlı bir grafik gösteren PSG'ye istikrarı getirmiş gibi gözüküyor.
Lucas Moura'yı 45, Javier Pastore'yi 43, Thiago Silva'yı 42, Ezequiel Lavezzi'yi 30 ve Zlatan İbrahimoviç'i 20 milyon avroya kulübe kazandıran 15 milyar dolarlık servet sahibi Katarlı iş adamı, geçen sezon PSG'ye tarihindeki 3. lig şampiyonluğunu tattırırken, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de çeyrek finale çıkarttı.
-Transfer şampiyonu Monaco
Avrupa'da futbolun son göze çarpan baronu ise Monaco'nun Başkanı Rus Dmitry Rybolovlev. Kulübün hisselerinin üçte ikisini 2011'de satın alan Rybolovlev, geçmişi başarılarla dolu Fransa temsilcisini yeniden eski günlerine döndürüyor.
Fransa'nın köklü kulüpleri arasında yer alan ve 7 şampiyonluğu bulunan Monaco, Rybolovlev'in başkanlık koltuğuna oturmasından önceki sezon 2. Lig'e düşerek tarihinin en kötü dönemini yaşamıştı. Geçen sezon yeniden Ligue 1'e çıkan Fransa ekibi, bu transfer sezonunda gerçekleştirdiği sansasyonel transferlerle şimdiden ligin iddialı ekipleri arasında yer alacağını gösteriyor.
Atletico Madrid'in Kolombiyalı golcüsü Radamel Falcao'yu 60, Porto'dan Joao Moutinho ve James Rodriguez ikilisini 70 milyon avro bonservis bedeli ödeyerek transfer eden Monaco'nun hedefinde Real Madrid'in yıldızı Cristiano Ronaldo'nun olduğu ve bu transfer için 100 milyon avronun gözden çıkarıldığı öne sürülüyor.
Forbes'a göre 9 milyar doların üzerinde bir servete sahip Rus iş adamı, aynı zamanda ülkesinde birçok kurum ile tarihi ve dini yapıların yeniden onarılmasına yardım eden bir hayırsever olarak ön plana çıkıyor.
-Futbolun cazibesine katılanlar
Futbola yaptıkları yüksek yatırımlarla takımlarını ön plana çıkan bu iş adamlarının dışında da Avrupa'da başka kulüplere yatırım yapan Asya ve Doğu Avrupa kökenli milyarderler bulunuyor.
Bunların arasında yer alan Arsenal'in hisselerinin yüzde 30'una sahip Özbek asıllı Rus iş adamı Alişer Usmanov ile Queens Park Rangers'ın yüzde 33'lük hissesine sahip Hindistanlı Lakshmi Mittal, gelecekte futbola daha çok yatırım yapması beklenen muhtemel isimler arasında gösteriliyor.
-Transfer piyasası yükseliyor
Özellikle İngiltere ve Fransa'da satın aldıkları kulüplere yaptıkları yatırımlarla tarihinin en başarılı dönemini yaşatan Asya ve Doğu Avrupa kökenli iş adamları sayesinde Avrupa'daki güçlü takımlar arasında yeni dengeler kurulurken, futbolcuların transfer piyasasındaki değeri de buna bağıntılı olarak her geçen gün daha da yükseliyor.
-Chelsea tarihinin en iyi döneminde
İngiltere Premier Lig ekiplerinden Chelsea, 2003'te Rus milyarder iş adamı Roman Abromoviç'in kulübü satın almasının ardından, tarihinin en önemli başarılarını yaşayan kulüplere verilebilecek en yerinde örneklerden. 1905 yılında kurulan Chelsea, sonraki bir asırlık tarihinde sadece 1 lig şampiyonluğu yaşarken, Rus milyarder iş adamı döneminde 2005, 2006 ve 2010'te 3 kez aynı başarıyı tekrarladı.
Aynı dönemde İngiltere Kupası'nı da 4 kez kaldıran İngiliz temsilcisi, son iki sezonun ilkinde UEFA Şampiyonlar Ligi, ikincisinde UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğunu yaşadı. Forbes dergisine göre, 10 milyar doların üzerinde servetiyle futbolun içindeki en zengin 10 iş adamı arasında yer alan Abromoviç, Chelsea'nin kadrosuna yüksek bonservis bedelleri karşılığında Didier Drogba, Andriy Shevchenko, Fernando Torres, Eden Hazard gibi yıldız isimleri ve Jose Mourinho gibi dünyaca tanınmış bir teknik adamı kattı.
-Manchester City yeni baştan yapılandırdı
Premier Lig kulüplerinden Manchester City'yi 2008 yılında satın alan 5 milyar dolar servete sahip Arap milyarder Şeyh Mansur bin Zayed El Nahyan ise o döneme kadar ligde genelde orta sıralarda yer alan İngiliz temsilcisinin yeniden yapılanmasını sağladı.
Sergio Agüero, Maicon, David Silva, Carlos Tevez, Samir Nasri gibi önemli oyuncuları kadrosuna katan City, dünyanın en zengin kulüpleri arasına girdi. En son 1968'de kazandığı lig şampiyonluğunu 44 yıl aranın ardından 2012'de yeniden alan Manchester City, 2011'de de İngiltere Kupası'nı kaldırdı.
-İngiltere'nin ardından Fransa
Zengin iş adamlarının İngiltere'nin ardından ikinci uğrak durağı ise Fransa oldu.
Paris Saint Germain'in başkanlık koltuğuna 2011'de geçen Katarlı iş adamı Nasır El-Halifi ise aynı zamanda eski profesyonel bir tenis oyuncusu. Katar Tenis Federasyonu'nda başkanlık, Asya Tenis Federasyonu'nun batı Asya bölümününde asbaşkanlık ve El Cezire Sports'un yöneticilik görevlerini üstlenen El-Halifi, Fransa'da her dönem inişli çıkışlı bir grafik gösteren PSG'ye istikrarı getirmiş gibi gözüküyor.
Lucas Moura'yı 45, Javier Pastore'yi 43, Thiago Silva'yı 42, Ezequiel Lavezzi'yi 30 ve Zlatan İbrahimoviç'i 20 milyon avroya kulübe kazandıran 15 milyar dolarlık servet sahibi Katarlı iş adamı, geçen sezon PSG'ye tarihindeki 3. lig şampiyonluğunu tattırırken, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde de çeyrek finale çıkarttı.
-Transfer şampiyonu Monaco
Avrupa'da futbolun son göze çarpan baronu ise Monaco'nun Başkanı Rus Dmitry Rybolovlev. Kulübün hisselerinin üçte ikisini 2011'de satın alan Rybolovlev, geçmişi başarılarla dolu Fransa temsilcisini yeniden eski günlerine döndürüyor.
Fransa'nın köklü kulüpleri arasında yer alan ve 7 şampiyonluğu bulunan Monaco, Rybolovlev'in başkanlık koltuğuna oturmasından önceki sezon 2. Lig'e düşerek tarihinin en kötü dönemini yaşamıştı. Geçen sezon yeniden Ligue 1'e çıkan Fransa ekibi, bu transfer sezonunda gerçekleştirdiği sansasyonel transferlerle şimdiden ligin iddialı ekipleri arasında yer alacağını gösteriyor.
Atletico Madrid'in Kolombiyalı golcüsü Radamel Falcao'yu 60, Porto'dan Joao Moutinho ve James Rodriguez ikilisini 70 milyon avro bonservis bedeli ödeyerek transfer eden Monaco'nun hedefinde Real Madrid'in yıldızı Cristiano Ronaldo'nun olduğu ve bu transfer için 100 milyon avronun gözden çıkarıldığı öne sürülüyor.
Forbes'a göre 9 milyar doların üzerinde bir servete sahip Rus iş adamı, aynı zamanda ülkesinde birçok kurum ile tarihi ve dini yapıların yeniden onarılmasına yardım eden bir hayırsever olarak ön plana çıkıyor.
-Futbolun cazibesine katılanlar
Futbola yaptıkları yüksek yatırımlarla takımlarını ön plana çıkan bu iş adamlarının dışında da Avrupa'da başka kulüplere yatırım yapan Asya ve Doğu Avrupa kökenli milyarderler bulunuyor.
Bunların arasında yer alan Arsenal'in hisselerinin yüzde 30'una sahip Özbek asıllı Rus iş adamı Alişer Usmanov ile Queens Park Rangers'ın yüzde 33'lük hissesine sahip Hindistanlı Lakshmi Mittal, gelecekte futbola daha çok yatırım yapması beklenen muhtemel isimler arasında gösteriliyor.
Kaynak: AA