Yazarların kaleminden Fenerbahçe
Yazarlar, Lazio'yu eleyerek UEFA Avrupa Ligi'nde yarı finale yükselen Fenerbahçe'nin başarısını kaleme aldı.
Rıdvan Dilmen
Gerildik, strese girdik ama sonunda tarihi başarıyı gördük. gruplar dahil olmak üzere gazozuna Mönchengladbach maçı hariç mağlubiyeti hiç yok Fenerbahçe 'nin. Fransız takımı, Alman takımı, Çek, Belarus… Ve son olarak gerçekten iyi bir ekip olan İtalyan takımı. bu maçlarda sadece bir mağlubiyet; o da bildiğiniz gibi çakma maçta!
Fenerbahçe, Aykut Kocaman 'la Avrupa standartlarında bir takım oldu. Çok dengeli, savaşan ve organize bir takım.
Fenerbahçeliler Caner 'le ilgili iki cümleden başka bir şey kullanmıyor: “Yapma Caner, Aslanım Caner.” Ortası hiç yok. dün yapma dedikleri de oldu, aslanım dedikleri de. Ama tehlikeli Lazio sağ kanadında Ziegler 'e çok yardımcı oldu. Ama Fenerbahçe o kadar büyük ki geçen seneden sonra çabuk toparlandı, üç kupada yol devam ediyor. Bütün oyunculara helal olsun. Ama başta Aykut Kocaman, Fenerbahçe ve futbol tarihine geçmiştir. Ona bu imkanı sağlayan Aziz Yıldırım 'ı unutmamak lazım.
Uğur Meleke
Fenerbahçe, 8 çeyrek finalist içinde Avrupa Ligi 'nin en golcüsü olan Lazio 'ya 180 dakikada sadece bir-iki kez çerçeveyi göstererek kupanın son dördüne kalmış durumda. 15 Mayıs 'ta Amsterdam 'daki finale çıkmak için sarı-lacivertlilerin önünde belki de birini kazanması yetecek yalnızca iki maç var. Fenerbahçe son dördün en iyi savunma yapan takımı gibi gözüküyor, üstelik kilitlenen maçları iyi korner organizasyonlarıyla, Gökhan 'la, Bekir 'le, Egemen 'le çözebiliyor. Hem gururlu, hem de çok umutluyuz: Eğer büyük bir şanssızlık yaşamazsak 15 Mayıs 'ta Amsterdam 'da bir Türk takımını Avrupa Ligi finalinde izlemek için heyecanla bekliyoruz artık... Teşekkürler çocuklar, bize Avrupa 'da Nisan sonunu gösterdiğiniz için. Teşekkürler çocuklar, bize Avrupa Ligi finali hayali kurdurduğunuz için...
Atilla Gökçe
Fenerbahçe 'nin savunma ve kontrol oyunu, Aykut Hoca 'nın Meireles 'in yanında Selçuk 'u görevlendirmesiyle daha baştan bir niyet mektubu taşıyordu. Sessiz stattan yarı finali alır giderim, mesajı veriyorlardı. Kontrol oyununda Kuyt, sadece mücadele ediyor, Webo yalnız adamı oynuyor, Caner Her Şeye Rağmen, topu ileri taşıma oyunu hücuma döndürme konusunda ısrarla çaba gösteriyordu. Bu oyunda Cristian 'ın yaratıcı katkılarını boşuna bekledik. Buz gibi, heyecansız, hevessiz, derinliği ve etkinliği olmayan bir oyalama gösterisinden başka hiçbir şey yapmadı Lazio, erken goller bulabilirdi. Ama Volkan 'ın inanılmaz kurtarışlarıyla sıkıntıya girdiler. Fenerbahçe kalecisi, sadece 1 kez mağlup oldu. O da 60. dakikada... Lulic 'in golü dışında hiçbir topa seyirci kalmadı.
Aykut Kocaman, genç Salih 'i oyuna alınca, Fenerbahçe 'nin gole de nihayet niyetlendiğini anladık. Zaten o girer girmez, Fenerbahçe Salih 'le birlikte ceza alanında çok adamla görünüverdi. Caner 'in attığı beraberlik golü, böyle çok adamlı baskının ödülü.Bu tur yarıda bırakılır mı? Finale kadar koş Fenerbahçe... Koş ve kazan...
Okay Karacan
Fenerbahçe inanılmaz bir sezon yaşıyor. Liginde şampiyonluğun iki güçlü adayından birisi, Türkiye Kupası 'nın iki büyük favorisinden biri ve dün geceki Avrupa performansı ile UEFA kupasının yarı finalisti.Böyle bir parkuru stratejinizi sürekli oynayıp rakibe topla üstünlük sağlamak üzerine değil, rakibe göre planlar yaparak yürürsünüz.Salih yerine Selçuk tercihi daha defansif karakterde başlayıp duruma göre ofansı düşünmek üzerineydi. Nitekim İtalyan takımının bir saat arayıp bulduğu golün ardından oyuna giren Salih ile Fenerbahçe de değişti.Lazio yorulmuştu. Salih daha önceki Plzen maçında oyuna girip golü atmıştı. Dün yine girdi ve Gol geldi. Yine şans meleği gibiydi çocuk. Caner takımına gol yediren hatayı yapmasına rağmen beraberlik golünü attığı için kendini affettirdi.
Tek kelimeyle sadece dün gece için değil 12 UEFA gecesi boyunca stratejisine akıl ve sabır işleyen Fenerbahçe 'ye bravo.
Rüştü Reçber
Fenerbahçe ilk maçta elde ettiği 3-0 'lık avantajla Roma 'daydı. İlk maçı göz önüne alırsak Roma 'da elenmesi de mucize gibiydi Fenerbahçe 'nin. Fakat futbol değişkenlik gösteren ve anlık bir oyun olduğu için her zaman dikkat edilmeliydi. Fenerbahçe öncelikle agresif, sert, iyi savunma yapan, zaman zaman da oyunu soğutmaya yönelik hareketler içinde olmalıydı. Nitekim de Fenerbahçe, ilk yarı boyunca daha çok savunma yapan, rakibe pozisyon vermeyen, ileride sadece Webo 'yu oynatıp, geride kalan tüm oyuncularıyla rakibi sindirmeye yönelik bir oyun sergiledi. Rakibin tehlikeli özellikleri vardı tabii ki. Bunların en başında kontratağa çıkmaları, çabuk oynamaları ve duran toplar geliyordu.
Ama Fenerbahçe bu özellikleri ortadan kaldırdı ve sadece rakibine şut imkanı verdi. Atılan şutların bir çoğu da isabetsizdi. İsabetli olanları da Volkan başarıyla savundu.Defans hattı çok başarılıydı Fenerbahçe 'nin. Özellikle Yobo-Egemen ikilisi, önlerinde Selçuk ve ileride de Kuyt, iyi bir oyun ortaya koydular. Caner 'e ayrı bir parantez açalım... Futboluyla Fenerbahçe 'ye özellikle son maçlarda çok büyük katkı sağladı.
Selçuk Yula
Ne yazık ki Lulic'in kafasıyla yenik duruma düştük ve bitmek bilmeyen dakikalar başladı. Ta ki 73. dakikaya kadar. Caner'in vuruşuyla milyonlarca Fenerli bayram yapmaya başladı.
Cristian-Salih değişikliği skora da yansıdı. Oraları karıştıran Salih'in sayesinde topla buluşan Webo'nun asisti ve Caner'in şutuyla yarı final müjdecisi oldu. Daha sonra Lazio için de maç bitti. Kozak'la gerçekten çok iyi mücadele veren Egemen, Yobo ve defansta iyi olup, ofansa top taşımaya gayret eden Gökhan günündeydi. İleride üç adamı rahatsiz ederek kendi savunmasını rahatlatan Webo ve diğerleri tarihie geçen bu maçta görevlerini layıkıyla yapan isimler oldular.
Hakkı Yalçın
Fenerbahçe yarı finali istedi ve aldı.Kazanmak gerçeği de, enerjinizi korkularınıza değil cesaretinize verdiğiniz zaman başlar.
Dün gece baskıyı 'bilinçli ' olarak kabul eden takımdı Fenerbahçe. Ama tur için başkaldırandı. Lazio'nun saldırısına, maç boyu sakinleştirici rolü üstlendi.Ama ne zaman ki golü yedi, yıpranan yanlarını anında onardı ve sonucu da ödeştirdi. Her futbolcunun diğerinin yükünü taşımayı görev bildiğini söylerken, kaleci Volkan'ın önderliğinde savunmayı öne çıkarmalıyız. Sow'un eksikliğinin, Lazio'nun seyirciden yoksun olmasından daha etkili olduğunu belirtirken, Webo'nun rakip alanda birkaç kişilik koştuğunu inkar etmemeliyiz.Sarı direncin, lacivert inancın rengi deyip, tarihi sonucun altında imzası olanların cümlesini alkışlamalıyız. Çünkü tarihin işçileri Avrupa'daki mücadelesinde gecelere ne verdiyse. Avrupa'da onlara hakkını verdi.
Gürkan Kubilay
Kolay değildi elbette bu düzeyde bu stresle oynamak. İlk yarıda savunmada başarılı olmak 0-0'a yetiyordu.
2. yarı başında çok yaslandı F.Bahçe. Üst üste verilen 2 pozisyon sonrası sağdan sürekli orta yapmasına izin verdiğimiz Candreva, Lulic'e attırdı golü. Umutlandı İtalyanlar.
Ama Lazio beni unutmuştu. Twitter'da daha önce defalarca yaptığım gibi 'Fener atacak'' yazdıktan 3 dakika sonra Webo, Caner'in şahane golüne asist yapıyordu.
Şaka bir tarafa, kötü giden oyunların kaderiydi bu tür goller... Ve gelen tur adamlıkları 10 numara olan oyuncuların, teknik ekibin, sağlık ekibinin, idari ekibin, kısacası tüm camianın hakkıydı.
Altan Tanrıkulu
Aykut Kocaman çok eleştiri aldı.. Ama aldığından daha fazlasını dünkü maçın ilk yarısında hak etti belki de.. Fenerbahçe tarihinin en önemli maçlarından birinde 70 dakika bu kadar kötü, bu kadar silik bir oyun oynanmasını kimse beklemiyordu. Aykut Kocaman'ın kararlarının doğru çıkma oranıydı Fenerbahçe'yi buralara kadar taşıyan.. O bile inanmadığında sonuna kadar arkasında duran Başkan'dı, başarının mimarı.. Ve taraftar.. Ne olursa olsun, “O bizim Kocaman gururumuz” diyerek hep bağırlarına bastılar Kocaman'ı..
Fenerbahçe için dün geceye kadar duygusal anları anlatmaya çalıştım hep.. Artık gerçekçi olma vakti.. Artık hedefleri belirleme ve oynanan futbolun seviyesini yukarı çekme vakti.. Artık, en kötü maçta bile sadece bir dakikalık takım halinde paslaşmanın neler getirdiğini görme vakti..Şimdi kuradan, yarı finalden, Amsterdam'dan bahsetme zamanı değil.. Şimdi; yeni bir, “bir dakika” için hiç durmadan çalışma vakti.. Bakarsınız o bir dakika günün birinde bu ülkeye hiç tatmadığı bir anı tattırır.. Hiç tatmadığı..
Ersin Düzen
F.Bahçe, Moskova'dan çıktığı Avrupa yolculuğunda adım adım Amsterdam'a yaklaşıyor. Aykut Kocaman, belki de Türkiye'de en fazla eleştirilen teknik direktör. Başarılı olsa dahi, kimileri elenen takımların yetersizliğinden söz eder, kimileri ise oynanan futboldan şikayet eder. Ama tabloya bakarsanız 3 kulvarda yoluna devam eden tek hoca!
Acı çekerek engelleri geçen ve sonunda milyonlarca taraftarını sevince boğan F.Bahçeli oyunculara teşekkür etmek gerekir. Yenilen gol belki de F.Bahçeli oyunculara şok etkisi yarattı. Yaklaşık 10 dakika bildiğimiz, beklediğimiz pas trafiğini gördük. O an, hepimizin gözü kenardaki Salih'teydi. Dakikalarca ısındıktan sonra, bir de oyuna girmek için en az 10 dakika kenarda bekledi. Sahaya bastığı anda ise bu genç yetenek farkını belli etti. Golün içinde başrolü üstlenirken, soğukkanlılığına hayran olmamak elde değil. F.Bahçe beraberliği bulduğu anda yarı finalin kapısı sonuna kadar açıldı.
Reha Erus
F.Bahçe savunmasının, özellikle Egemen ve Yobo’yla Lazio hücumcularının akınlarını durdurmasıyla F.Bahçe ilk yarıda istediğini aldı. İkinci yarıda Fenerbahçe orta alanda top döndürmeyi diğer maçlarda alışık olduğumuz gibi başaramayınca Lazio’yu umutlandıran gol geldi. Tek korku, F.Bahçe’nin paniğe kapılması olabilirdi ancak sarı lacivertliler yedikleri golden sonra nihayet gerçek hüviyetine büründü ve Caner’in golü de turu getirmiş oldu. Zaten gereken de ilk baştaki 2-0’lık avantajı Roma’da korumaktı ve bunu fazlasıyla başardı. İtalyanlar için hala elenmenin faturasını ilk maçın hakemi İskoç Collum’a çıkartıyor. F.Bahçe ise, bugün yarı finaldeki rakibini öğrenmek, için Roma’yı yakmadan, ateşe düşmeden İstanbul’un yolunu tuttu.
Gürcan Bilgiç
Sadece bir maç oynamak için değildi sahadakilerin amacı. Bir tarihi değiştirmeye, bir ilki başarmaya, kariyerlerine yeni bir satır eklemeye de gelmişlerdi. Stratejiler çok tartışılacaktır. Ama ilk maç bittiğinde, ikincisinde Fenerbahçe takımının nasıl düşüneceğini, nasıl oynayacağını biliyorduk. Oyuncu performanslarından uzaklaşan, takım halinde oyunu algılayıp, birlikte yürümeyi başaran bir ekip olmuşlardı. Haftalardır bu karakteri koruyor, tesadüfün ötesine geçerek istikrarı da ceplerinde taşıyorlardı.
Lazio'nun isteği, dengeyi bozma arzusunu, düşüm tempolu, risk üstlenmeyen bir oyunla ilk 45'te en alta çektiler. Sadece bir pozisyon vererek bitirdiler devreyi. Pazartesi Roma derbisinden çıkmış rakiplerinin 60'dan sonra aşağıya kayacağının hesabını yapmışlardı belli ki. Bu planın daha iyi işlemesi, ön tarafın top tutmasıyla olurdu. Webo da başaramadı bunu, istediği desteği Caner ile Kuyt da veremedi. Cristian hiç meydanda yoktu; o ayrı!
Salih’in oyuna girmesinden sonra Caner’in golü geldi. Bu çocuğun kramponları sahaya değdiği an, tabela ağlardaki topu beklemeye başlıyor. Aykut Kocaman istifadan dönüp bu yenilmez kaleyi inşa etti. Bütün bu olaylardan sonra yarı finale sarı-lacivert rengin eklenmesiyle birlikte bu emeği anlamayı başaran herkesi saygı duruşuna davet ediyorum.
Gerildik, strese girdik ama sonunda tarihi başarıyı gördük. gruplar dahil olmak üzere gazozuna Mönchengladbach maçı hariç mağlubiyeti hiç yok Fenerbahçe 'nin. Fransız takımı, Alman takımı, Çek, Belarus… Ve son olarak gerçekten iyi bir ekip olan İtalyan takımı. bu maçlarda sadece bir mağlubiyet; o da bildiğiniz gibi çakma maçta!
Fenerbahçe, Aykut Kocaman 'la Avrupa standartlarında bir takım oldu. Çok dengeli, savaşan ve organize bir takım.
Fenerbahçeliler Caner 'le ilgili iki cümleden başka bir şey kullanmıyor: “Yapma Caner, Aslanım Caner.” Ortası hiç yok. dün yapma dedikleri de oldu, aslanım dedikleri de. Ama tehlikeli Lazio sağ kanadında Ziegler 'e çok yardımcı oldu. Ama Fenerbahçe o kadar büyük ki geçen seneden sonra çabuk toparlandı, üç kupada yol devam ediyor. Bütün oyunculara helal olsun. Ama başta Aykut Kocaman, Fenerbahçe ve futbol tarihine geçmiştir. Ona bu imkanı sağlayan Aziz Yıldırım 'ı unutmamak lazım.
Uğur Meleke
Fenerbahçe, 8 çeyrek finalist içinde Avrupa Ligi 'nin en golcüsü olan Lazio 'ya 180 dakikada sadece bir-iki kez çerçeveyi göstererek kupanın son dördüne kalmış durumda. 15 Mayıs 'ta Amsterdam 'daki finale çıkmak için sarı-lacivertlilerin önünde belki de birini kazanması yetecek yalnızca iki maç var. Fenerbahçe son dördün en iyi savunma yapan takımı gibi gözüküyor, üstelik kilitlenen maçları iyi korner organizasyonlarıyla, Gökhan 'la, Bekir 'le, Egemen 'le çözebiliyor. Hem gururlu, hem de çok umutluyuz: Eğer büyük bir şanssızlık yaşamazsak 15 Mayıs 'ta Amsterdam 'da bir Türk takımını Avrupa Ligi finalinde izlemek için heyecanla bekliyoruz artık... Teşekkürler çocuklar, bize Avrupa 'da Nisan sonunu gösterdiğiniz için. Teşekkürler çocuklar, bize Avrupa Ligi finali hayali kurdurduğunuz için...
Atilla Gökçe
Fenerbahçe 'nin savunma ve kontrol oyunu, Aykut Hoca 'nın Meireles 'in yanında Selçuk 'u görevlendirmesiyle daha baştan bir niyet mektubu taşıyordu. Sessiz stattan yarı finali alır giderim, mesajı veriyorlardı. Kontrol oyununda Kuyt, sadece mücadele ediyor, Webo yalnız adamı oynuyor, Caner Her Şeye Rağmen, topu ileri taşıma oyunu hücuma döndürme konusunda ısrarla çaba gösteriyordu. Bu oyunda Cristian 'ın yaratıcı katkılarını boşuna bekledik. Buz gibi, heyecansız, hevessiz, derinliği ve etkinliği olmayan bir oyalama gösterisinden başka hiçbir şey yapmadı Lazio, erken goller bulabilirdi. Ama Volkan 'ın inanılmaz kurtarışlarıyla sıkıntıya girdiler. Fenerbahçe kalecisi, sadece 1 kez mağlup oldu. O da 60. dakikada... Lulic 'in golü dışında hiçbir topa seyirci kalmadı.
Aykut Kocaman, genç Salih 'i oyuna alınca, Fenerbahçe 'nin gole de nihayet niyetlendiğini anladık. Zaten o girer girmez, Fenerbahçe Salih 'le birlikte ceza alanında çok adamla görünüverdi. Caner 'in attığı beraberlik golü, böyle çok adamlı baskının ödülü.Bu tur yarıda bırakılır mı? Finale kadar koş Fenerbahçe... Koş ve kazan...
Okay Karacan
Fenerbahçe inanılmaz bir sezon yaşıyor. Liginde şampiyonluğun iki güçlü adayından birisi, Türkiye Kupası 'nın iki büyük favorisinden biri ve dün geceki Avrupa performansı ile UEFA kupasının yarı finalisti.Böyle bir parkuru stratejinizi sürekli oynayıp rakibe topla üstünlük sağlamak üzerine değil, rakibe göre planlar yaparak yürürsünüz.Salih yerine Selçuk tercihi daha defansif karakterde başlayıp duruma göre ofansı düşünmek üzerineydi. Nitekim İtalyan takımının bir saat arayıp bulduğu golün ardından oyuna giren Salih ile Fenerbahçe de değişti.Lazio yorulmuştu. Salih daha önceki Plzen maçında oyuna girip golü atmıştı. Dün yine girdi ve Gol geldi. Yine şans meleği gibiydi çocuk. Caner takımına gol yediren hatayı yapmasına rağmen beraberlik golünü attığı için kendini affettirdi.
Tek kelimeyle sadece dün gece için değil 12 UEFA gecesi boyunca stratejisine akıl ve sabır işleyen Fenerbahçe 'ye bravo.
Rüştü Reçber
Fenerbahçe ilk maçta elde ettiği 3-0 'lık avantajla Roma 'daydı. İlk maçı göz önüne alırsak Roma 'da elenmesi de mucize gibiydi Fenerbahçe 'nin. Fakat futbol değişkenlik gösteren ve anlık bir oyun olduğu için her zaman dikkat edilmeliydi. Fenerbahçe öncelikle agresif, sert, iyi savunma yapan, zaman zaman da oyunu soğutmaya yönelik hareketler içinde olmalıydı. Nitekim de Fenerbahçe, ilk yarı boyunca daha çok savunma yapan, rakibe pozisyon vermeyen, ileride sadece Webo 'yu oynatıp, geride kalan tüm oyuncularıyla rakibi sindirmeye yönelik bir oyun sergiledi. Rakibin tehlikeli özellikleri vardı tabii ki. Bunların en başında kontratağa çıkmaları, çabuk oynamaları ve duran toplar geliyordu.
Ama Fenerbahçe bu özellikleri ortadan kaldırdı ve sadece rakibine şut imkanı verdi. Atılan şutların bir çoğu da isabetsizdi. İsabetli olanları da Volkan başarıyla savundu.Defans hattı çok başarılıydı Fenerbahçe 'nin. Özellikle Yobo-Egemen ikilisi, önlerinde Selçuk ve ileride de Kuyt, iyi bir oyun ortaya koydular. Caner 'e ayrı bir parantez açalım... Futboluyla Fenerbahçe 'ye özellikle son maçlarda çok büyük katkı sağladı.
Selçuk Yula
Ne yazık ki Lulic'in kafasıyla yenik duruma düştük ve bitmek bilmeyen dakikalar başladı. Ta ki 73. dakikaya kadar. Caner'in vuruşuyla milyonlarca Fenerli bayram yapmaya başladı.
Cristian-Salih değişikliği skora da yansıdı. Oraları karıştıran Salih'in sayesinde topla buluşan Webo'nun asisti ve Caner'in şutuyla yarı final müjdecisi oldu. Daha sonra Lazio için de maç bitti. Kozak'la gerçekten çok iyi mücadele veren Egemen, Yobo ve defansta iyi olup, ofansa top taşımaya gayret eden Gökhan günündeydi. İleride üç adamı rahatsiz ederek kendi savunmasını rahatlatan Webo ve diğerleri tarihie geçen bu maçta görevlerini layıkıyla yapan isimler oldular.
Hakkı Yalçın
Fenerbahçe yarı finali istedi ve aldı.Kazanmak gerçeği de, enerjinizi korkularınıza değil cesaretinize verdiğiniz zaman başlar.
Dün gece baskıyı 'bilinçli ' olarak kabul eden takımdı Fenerbahçe. Ama tur için başkaldırandı. Lazio'nun saldırısına, maç boyu sakinleştirici rolü üstlendi.Ama ne zaman ki golü yedi, yıpranan yanlarını anında onardı ve sonucu da ödeştirdi. Her futbolcunun diğerinin yükünü taşımayı görev bildiğini söylerken, kaleci Volkan'ın önderliğinde savunmayı öne çıkarmalıyız. Sow'un eksikliğinin, Lazio'nun seyirciden yoksun olmasından daha etkili olduğunu belirtirken, Webo'nun rakip alanda birkaç kişilik koştuğunu inkar etmemeliyiz.Sarı direncin, lacivert inancın rengi deyip, tarihi sonucun altında imzası olanların cümlesini alkışlamalıyız. Çünkü tarihin işçileri Avrupa'daki mücadelesinde gecelere ne verdiyse. Avrupa'da onlara hakkını verdi.
Gürkan Kubilay
Kolay değildi elbette bu düzeyde bu stresle oynamak. İlk yarıda savunmada başarılı olmak 0-0'a yetiyordu.
2. yarı başında çok yaslandı F.Bahçe. Üst üste verilen 2 pozisyon sonrası sağdan sürekli orta yapmasına izin verdiğimiz Candreva, Lulic'e attırdı golü. Umutlandı İtalyanlar.
Ama Lazio beni unutmuştu. Twitter'da daha önce defalarca yaptığım gibi 'Fener atacak'' yazdıktan 3 dakika sonra Webo, Caner'in şahane golüne asist yapıyordu.
Şaka bir tarafa, kötü giden oyunların kaderiydi bu tür goller... Ve gelen tur adamlıkları 10 numara olan oyuncuların, teknik ekibin, sağlık ekibinin, idari ekibin, kısacası tüm camianın hakkıydı.
Altan Tanrıkulu
Aykut Kocaman çok eleştiri aldı.. Ama aldığından daha fazlasını dünkü maçın ilk yarısında hak etti belki de.. Fenerbahçe tarihinin en önemli maçlarından birinde 70 dakika bu kadar kötü, bu kadar silik bir oyun oynanmasını kimse beklemiyordu. Aykut Kocaman'ın kararlarının doğru çıkma oranıydı Fenerbahçe'yi buralara kadar taşıyan.. O bile inanmadığında sonuna kadar arkasında duran Başkan'dı, başarının mimarı.. Ve taraftar.. Ne olursa olsun, “O bizim Kocaman gururumuz” diyerek hep bağırlarına bastılar Kocaman'ı..
Fenerbahçe için dün geceye kadar duygusal anları anlatmaya çalıştım hep.. Artık gerçekçi olma vakti.. Artık hedefleri belirleme ve oynanan futbolun seviyesini yukarı çekme vakti.. Artık, en kötü maçta bile sadece bir dakikalık takım halinde paslaşmanın neler getirdiğini görme vakti..Şimdi kuradan, yarı finalden, Amsterdam'dan bahsetme zamanı değil.. Şimdi; yeni bir, “bir dakika” için hiç durmadan çalışma vakti.. Bakarsınız o bir dakika günün birinde bu ülkeye hiç tatmadığı bir anı tattırır.. Hiç tatmadığı..
Ersin Düzen
F.Bahçe, Moskova'dan çıktığı Avrupa yolculuğunda adım adım Amsterdam'a yaklaşıyor. Aykut Kocaman, belki de Türkiye'de en fazla eleştirilen teknik direktör. Başarılı olsa dahi, kimileri elenen takımların yetersizliğinden söz eder, kimileri ise oynanan futboldan şikayet eder. Ama tabloya bakarsanız 3 kulvarda yoluna devam eden tek hoca!
Acı çekerek engelleri geçen ve sonunda milyonlarca taraftarını sevince boğan F.Bahçeli oyunculara teşekkür etmek gerekir. Yenilen gol belki de F.Bahçeli oyunculara şok etkisi yarattı. Yaklaşık 10 dakika bildiğimiz, beklediğimiz pas trafiğini gördük. O an, hepimizin gözü kenardaki Salih'teydi. Dakikalarca ısındıktan sonra, bir de oyuna girmek için en az 10 dakika kenarda bekledi. Sahaya bastığı anda ise bu genç yetenek farkını belli etti. Golün içinde başrolü üstlenirken, soğukkanlılığına hayran olmamak elde değil. F.Bahçe beraberliği bulduğu anda yarı finalin kapısı sonuna kadar açıldı.
Reha Erus
F.Bahçe savunmasının, özellikle Egemen ve Yobo’yla Lazio hücumcularının akınlarını durdurmasıyla F.Bahçe ilk yarıda istediğini aldı. İkinci yarıda Fenerbahçe orta alanda top döndürmeyi diğer maçlarda alışık olduğumuz gibi başaramayınca Lazio’yu umutlandıran gol geldi. Tek korku, F.Bahçe’nin paniğe kapılması olabilirdi ancak sarı lacivertliler yedikleri golden sonra nihayet gerçek hüviyetine büründü ve Caner’in golü de turu getirmiş oldu. Zaten gereken de ilk baştaki 2-0’lık avantajı Roma’da korumaktı ve bunu fazlasıyla başardı. İtalyanlar için hala elenmenin faturasını ilk maçın hakemi İskoç Collum’a çıkartıyor. F.Bahçe ise, bugün yarı finaldeki rakibini öğrenmek, için Roma’yı yakmadan, ateşe düşmeden İstanbul’un yolunu tuttu.
Gürcan Bilgiç
Sadece bir maç oynamak için değildi sahadakilerin amacı. Bir tarihi değiştirmeye, bir ilki başarmaya, kariyerlerine yeni bir satır eklemeye de gelmişlerdi. Stratejiler çok tartışılacaktır. Ama ilk maç bittiğinde, ikincisinde Fenerbahçe takımının nasıl düşüneceğini, nasıl oynayacağını biliyorduk. Oyuncu performanslarından uzaklaşan, takım halinde oyunu algılayıp, birlikte yürümeyi başaran bir ekip olmuşlardı. Haftalardır bu karakteri koruyor, tesadüfün ötesine geçerek istikrarı da ceplerinde taşıyorlardı.
Lazio'nun isteği, dengeyi bozma arzusunu, düşüm tempolu, risk üstlenmeyen bir oyunla ilk 45'te en alta çektiler. Sadece bir pozisyon vererek bitirdiler devreyi. Pazartesi Roma derbisinden çıkmış rakiplerinin 60'dan sonra aşağıya kayacağının hesabını yapmışlardı belli ki. Bu planın daha iyi işlemesi, ön tarafın top tutmasıyla olurdu. Webo da başaramadı bunu, istediği desteği Caner ile Kuyt da veremedi. Cristian hiç meydanda yoktu; o ayrı!
Salih’in oyuna girmesinden sonra Caner’in golü geldi. Bu çocuğun kramponları sahaya değdiği an, tabela ağlardaki topu beklemeye başlıyor. Aykut Kocaman istifadan dönüp bu yenilmez kaleyi inşa etti. Bütün bu olaylardan sonra yarı finale sarı-lacivert rengin eklenmesiyle birlikte bu emeği anlamayı başaran herkesi saygı duruşuna davet ediyorum.