chp'nin Bakan Kılıç Hakkında Verdiği Gensoru Önergesi
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, "Türkiye'de doping konusunda patlama var" denilemeyeceğini belirterek, "Türkiye'de spor yönetimi, dopingle mücadele konusunda IOC ve WADA talimatlarına uyma hususunda sağlam ve tartışmaya mahal bırakmayacak bir kararlılık içinde mücadelede devam etmektedir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde Hükümet adına konuşan Kılıç, dopingin; sporcuların performansını artırma, müsabakaya yönelik antrenmanların sayısını artırma, ödül veya başka nedenlerle kısa yoldan başarı elde etme arzusu, eğitimsizlik ve cehalet, kulüp, federasyon ve antrenörlerin üzerine düşeni yapmada devam eden isteksizlikleri, antrenörlerin sporcu üzerinden kazanç elde etme arzusu, tedavi amaçlı kullanılan bir takım ilaçların aynı zamanda yasaklı listede bulunan etken maddeleri içermesi nedenleriyle kullanıldığını söyledi.
"Sporcularda doping sonrasında ortaya çıkan öylesine büyük yan etkiler var ki aslında doping yapmanın makul gözüken bütün etkenleri ortadan kaldırmaya yetecek düzeyde...Bir teki bile doping yapmayla alakalı motivasyonun bütün unsurlarını ortadan kaldırmaya yetecek düzeydedir" diyen Kılıç, doping kullanımının sağlıkta önemli sorunlara hatta ölüme yol açtığına dikkati çekti. Kılıç, ölümlerin pek çoğunun dopinge bağlı ölüm olarak geçmediğini, sıradan kalp kiriz gibi yansıtıldığını belirtti.
Kılıç, şöyle devam etti:
"Doping konusu ele alınış biçimi itibarıyla sanki sadece Türkiye ve Türk sporunun meselesiymiş gibi yansıtılıyor. Oysa doping bugün bütün dünya sporunun, bütün olimpik branşların ve bütün iddialı ülkelerin en büyük baş belası durumunda. Daha yeni IOC Başkanlığı'na seçilen Alman Olimpiyat Komitesi Üyesi ve yeni Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach'ın ifade ettiği bir cümle var; 'dopingle mücadeleyi terörle mücadele ciddiyetiyle ele almak zorundayız. Dopingle mücadeleye terörle mücadeleye benzer ölçekte kaynaklar ayırmak durumundayız. Dopingle mücadele bir yerde başlanır, bırakılırsa mücadelede başarıya ulaşmak mümkün değil.' IOC ve WADA'nın yaklaşımı bu...Bugün ülkemizde Türk spor yönetiminin de yaklaşımı bundan kesinlikle farklı değil. Doping sadece bizi etkileyen, bizi olumsuz yönde imaj kaybına maruz bırakan bir konu değil. Bugün Jamaika'nın yaşadığı sorunlar, sporla ilgilenen herkesin malumu..."
-Numune 10 yıl saklanacak
Kılıç, dünyada doping yapan bazı ünlü sporculardan örnekler vererek, şunları kaydetti:
"2013 yılı sonu verileri henüz elimizde değil. 2012 yılında ABD'de yapılan toplam 8 bin 490 kontrolden 374 doping ihlali var. Oran 4,41...2012 yılında ülkemizde yapılan toplam 2233 kontrolde 30 ihlal var, oran 1,34... 2013 yılında bugün itibarıyla yapılan 2291 kontrolde dopingli sporcu oranı 6,28. Burada üzerinde durmamız gereken konu şudur; Türkiye'de 2013 yılında numuneye oranla dopingli sporcu sayısı, yine Türkiye'de 2012 yılında alınan numune sayısına oranla dopingli sporcu sayısı...Oransal kıyaslamalar önemli bir veridir. 2012 yılında Türkiye'deki oran 1, 34. 2013 yılında 6,28. Bu grafiğe bakarak Türkiye'de doping konusunda patlama var diyemeyiz. Ama bu grafiğe bakarak Türkiye'de spor yönetimi, dopingle mücadele konusunda IOC ve WADA talimatlarına uyma hususunda sağlam ve tartışmaya mahal bırakmayacak bir kararlılık içinde mücadeleye devam etmektedir diyebiliriz. Bu tablo, bu performans bunun göstergesi....
Türkiye'de 2012'den önce alınan numeneler, dopingli sporcu sayısının kıyaslamasına itibar edemiyoruz. Şundan dolayı; numuneleri alan federasyonlar...Numuneler alınmadan önce sporcuların ve kulüplerin numune alınacağından haberi var. Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu yok, 2012 yılında kuruldu. Hacettepe Üniversitesi'ndeki Türkiye Doping Kontrol Merkezi yok. Türkiye Doping Merkezi, geçmiş senelerde lisans iptal edildiğinden dolayı uzun süre numune alamadı, kuruluşunu yeni gerçekleştirdi. Hacettepe Üniversitesi ile birlikte çalışıyoruz. Şu an numunelerini aldı, test denemelerine başladı.
Önümüzdeki yıldan itibaren merkez, numunelerin bilimsel ve WADA tarafından onaylı sonuçlarını bize, başka ülkelerin numuneleri konusunda diğer ülkelerin federasyonlarına da verebilecek. Artışın nedeni son bir kaç yılda doping kullanan sporcu sayısının artması değil, habersiz, ani baskınlarla alınan numuneler yoluyla sağlanan, tartışmaya mahal bırakmayacak bir sıkı denetim sürecidir. Biyolojik pasaport meselesi, artık IC ve WADA'nın tartıştırmadığı bilimsel bir serüvendir. Bir sporcu 2020 yılında bile olimpiyat madalyası kazanacak olsa veya 2020 yılında bile dünya şampiyonu olacak olsa, 1 Ocak 2015'ten sonra WADA'nın yürürlüğe girecek yeni bir kuralı var; artık numuneleri 8 yıl süreyle değil, 10 yıl süreyle saklama zorunluluğu getiriyor. 2020 yılında Japonya'da olimpiyat madalyası kazanacak olan bir sporcunun, 2010 yılından itibaren verdiği bütün numunelerin biyolojik pasaport değerlerine ve bedensel etkileşimine bakılacak. Bu çok önemli bir yenilik. Buna göre biz süreci yönetiyoruz. Biz dopingi yönetmiyoruz. Biz dopingle mücadeleyi yönetiyoruz ve bu bir Hükümet kararlılığıdır. Bunun tek başına bir Bakan tarafından yürütülmesi mümkün değil."
Kaynak: AA