'Kulübün Büyüklüğü Yıldırım’ın Suçsuz Olduğunu Göstermez'

Şike davasının gerekçeli kararında, Fenerbahçe yönetiminin bir örgüt olarak gösterilip kabul edildiği iddialarının gerçek dışı olduğu belirtildi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın makamının ve temsil ettiği toplumsal yapının suçsuzluğuna karine olması gerektiğini savunmasının kabul edilemeyeceği kaydedildi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, Fenerbahçe Kulübü'nde 15 asil ve 5 yedek olmak üzere toplam 20 yönetici bulunduğu, bu yöneticilerden yalnızca suçla ilişkili oldukları belirlenen sanıklar Aziz Yıldırım, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Mehmet Şekip Mosturoğlu ile Alaeddin Yıldırım hakkında kamu davası açılıp ceza verildiği kaydedildi.

Fenerbahçe yönetiminin örgüt olarak gösterilip, kabul edildiği iddialarının doğru olmadığı vurgulanan kararda, “Bir kısım sanıkların spor kulübünün temsil ettiği büyük toplumsal kitlenin desteğini almaya ve tümüyle kendilerini suçtan kurtarmaya dönük çaba olarak değerlendirilmiştir." denildi.Soruşturma ve yargılama aşamasında, adı geçen sanıklar dışında Fenerbahçe yöneticisi olan hiç kimse hakkında suç örgütü kurma ve üye olma ile şike ve teşvik suçlarını işlediklerine dair herhangi bir delil ve emare elde edilemediği belirtildi. Gerekçeli kararda, “Bu durum dahi sanıkların, Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun yargılandığı yönündeki savunmalarını çürüttüğü gibi suç işleyen bir kısım sanıkların, özellikle sanık Aziz Yıldırım'ın suçlarını perdelemek amacıyla diğer savunmalar yanında bu yöndeki savunmaları da dile getirdiklerini göstermektedir. Demokratik bir hukuk devletinde suç isnadı altında bulunan bir kişinin, işgal ettiği makamlar ile temsilcisi olduğunu iddia ettiği toplumsal yapıların büyüklüğünün adeta suçsuzluğuna karine olması gerektiğini savunması kabul edilebilir bir durum değildir. “ ifadeleri yer aldı.

Yapılan yargılama ve verilen hükmün spor kulüpleri ve yönetimlerine yönelik olmadığına dikkat çekilen kararda, “Yargılama ve hüküm, centilmenlik ve sportmenlik çerçevesinde sürmesi gereken rekabet ortamını, sözde kulüpleri lehine avantaj sağlama çabası içerisine girerek başta kendi kulüp taraftarları, alınlarının teriyle sahada mücadele eden sporcular, teknik heyet olmak üzere tüm spor camiasına yönelik suç işleyen sanıklar ve onlara yüklenen teşvik ve şike suçlarına yöneliktir.“ denildi.

'ŞİKE SAHAYA YANSIMADI SAVUNMASI GÖRECELİ'
Sanık savunmalarında ‘Sahanın içinde şike yoksa, dışında da yoktur.’ ve ‘Şikenin sahaya yansımamış olması’ gibi tespitlerin göreceli olduğu kaydedildi. Mahkeme gerekçeli kararda, “Yasa koyucu, belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden ya da kendisine menfaat temin edilen kişi için suçun, kazanç veya menfaatin temin edildiği anda oluşacağını kabul etmiştir. Suçun oluşması için faillerin bu amaçla hareket etmeleri yeterli olup, müsabakanın sonucunun anlaşma doğrultusunda gerçekleşmesi şart değildir. Bir başka ifadeyle, şike suçunun oluşması için, faillerin amacına ulaşmaları gerekmez. Önemli olan müsabakanın sonucunu etkilemek amacıyla menfaatin sağlanması veya bu hususta anlaşmaya varılmış olmasıdır.” ifadeleri kullanıldı.

Şike ya da teşvik suçunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için tarafların mutlaka bir araya gelmeleri gerekmediğinin belirtildiği kararda, “Bu anlaşmanın bir şekil şartına bağlı olduğu da düşünülemez. Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkileme noktasında etkin olabilecek aktörlerden birisi ile bu amaca yönelik kazanç veya sair menfaat temin, vaatte bulunan kişilerin şike ya da teşvik konusunda fikir birliği içinde olmaları anlaşmanın yapılmış sayılması için yeterlidir.” değerlendirmesi yapıldı .