Cüneyt Çakır: Türk Hakeminin Neler Yapabileceğini Gösterdik

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yarı final yöneterek önemli bir başarıya imza atan Cüneyt Çakır, hakemlerimizin uluslararası karşılaşmalardaki performanslarıyla kalitelerini ortaya koyduğunu söyledi.

Bugünlere çok çalışarak geldiğini belirten Çakır, 2014 Dünya Kupası'nda görev almalarının çok önemli olduğunu ifade etti.

Cüneyt Çakır, yurt içinde ve yurt dışında düdük çaldığı karşılaşmalara aynı ciddiyetle baktığının altını çizdi.Futbol Federasyonu tarafından hazırlanan Futbol Gelişim Bülteni'nde Koray Gürtaş'a konuşan Cüneyt Çakır'ın röportajının ayrıntıları şöyle:Bir hakem sizin gibi üst düzey bir noktaya gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor?Hakemliğe 1994 yılında başladım. Tam 18 yıl oldu. Miniklerin maçlarından, çamurlu sahalardan başlayan bir emek söz konusu. Başlarken herkesin büyük hayalleri var. Yukarıya çıktıkça pastadaki dilimler azalıyor. Özellikle amatör kümelerde, alt liglerde şartlar çok ağır. Kendinizden, işinizden, ailenizden çok büyük fedakarlıklar yapmanız gerekiyor. Çok çalışmak, sabırlı olmak, hedefleri doğru belirlemek, asla pes etmemek gerekiyor. Fiziksel ve mental hazırlıklarınız üst düzeyde olmalı. Bir gün size de şans geleceğini ve o gün bu şansı çok iyi kullanarak basamakları çıkabileceğinizi iyi bilmek, o büyük gün sıra size geldiğinde hazır olmak zorundasınız. Bir noktaya geldikten sonra da yeni şanslar geldikçe onları da hep iyi kullanmaya devam etmelisiniz.Avrupa Futbol Şampiyonası'nda maç yönetmek nasıl bir duyguydu?Muhteşem bir duyguydu. İnsanın emeklerinin karşılığını alarak bir noktaya gelmesi çok büyük mutluluk. Milli takımımızın olmadığı bir şampiyonada biz orada beş Türk hakeminden oluşan Türk Milli Takımı gibiydik. Türkiye'yi orada temsil ediyor olmak gurur vericiydi.Saha içindeki biri olarak Euro 2012'de oynanan futbolu nasıl buldunuz ?Bu tür büyük turnuvalar benim için futbol bayramlarıdır.2014 Dünya Kupası'nda görev alacağınızı düşünüyor musunuz? Bunu başarmak için kupaya kadar olan süreçte sizden neler bekleniyor ?Şu anda Dünya Kupası için Avrupa kıtasından gösterilen adaylar arasındayım. Ben ve ekip arkadaşlarım Sayın Bahattin Duran ve Sayın Tarık Ongun Eylül ayından itibaren yabancı dil sınavlarına, koşu testlerine girmeye başladık. Dünya Kupası'na katılmak bizim için ve Türk hakemliği için çok önemli. Bunun bilincinde olarak çok çalışıyoruz. İnşallah başaracağız. Büyük organizasyonlar için çok uzun bir hazırlık dönemi oluyor. Turnuva 2014 yılı yaz aylarında yapılacak ama biz şimdiden testlere tabi tutuluyoruz. Gerisini siz düşünün. Dünyanın en büyük futbol organizasyonlarından birisi, belki de en önemlisi. Brezilya'da yapılması da ayrıca heyecan verici. Türk hakemliğinin bugün geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz ?Çok çalışarak ve verilen her şansı çok iyi kullanarak bayrağı devraldığımızdan daha ileriye taşımaya çalışıyoruz. Bu konuda başarılı olup olmadığımızı kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum. Bizim hedefimiz kalıcı başarıyı yakalamak. Türk hakemliği her büyük turnuvada olmalı. Bir daha böyle şeyler için 16 yıl, 40 yıl beklememeliyiz. Bunu sağlayabilirsek şahsi hedeflerimizden öte Türk Hakemliği için çok büyük bir başarıya imza atmış olacağız.Avrupa'da bir başka deyişle yurt dışında maç yönetmek mi daha zor yoksa Türkiye'de mi ?Maç bizim için her yerde aynı. Bu sorunun kontrasını ben size sorayım. Sizce futbolun Türkiye'deki algılanışı ile Avrupa'daki algılanışı aynı mı? Seyirci kültürümüz, kulüpçülük anlayışımız, rekabete bakışımız aynı mı? Ülkemizde görev yaptığınız maçlar ile yurt dışındaki maçlara farklı konsantrasyonlarla mı hazırlanmak gerekiyor?Hayır. Bizim için her maç aynı derecede önemlidir. Her maça her iki takım da kazanmak ya da istediği neticeyi almak için çıkar. Bizim görevimiz onların adil koşullarda, oyun kuralları çerçevesinde mücadele etmesini sağlamaktır.Her maçta en iyi performansı sergileyebilmek ve görevimizi layıkıyla yerine getirmekten başka bir şey düşünmüyoruz. Türkiye Ligi maçı için de, Şampiyonlar Ligi maçı için de, amatör kümedeki herhangi bir maç için de bu böyle. Her maça aynı ciddiyette çıkmak zorundayız. Bu işimizin gereği.Genç kuşak hakemlerimizi nasıl değerlendiriyorsunuz. Türk hakemlerinin geleceği aydınlık mı?Türk Hakemliği'nin geleceği aydınlık. Aydınlık demek yeterli değil. Çok çalışmamız lazım. Biz, yıllardır istasyonda bekleyen treni harekete geçirmeyi başardık. İnanın bana bu hiç de kolay olmadı. Arkadaşlarımız bizden devraldıkları bayrağı daha ileriye taşıyacaklardır. Hepimizin ortak amacı bu olmalıdır.Son dönemde daha fazla sayıda hakemimiz uluslararası maçlarda görev alıyor. Bu yükselişi neye bağlıyorsunuz?Cevabı bir önceki soruda verdim aslında. Yılların verdiği bir durağanlık, özgüven eksikliği vardı. Biz, Türk hakeminin neler yapabileceğini gösterdik. Arkadaşlarımız da başarılı performanslarıyla bu süreci desteklediler. Yükseliş kaçınılmaz olarak geldi. Yeter mi? Hayır. Kesinlikle yetmez. Çok çalışmamız lazım. Biz bugüne kadar bu yarışa büyük handikaplarla başladık. Bütün bu handikapları ortadan kaldıracak şekilde sürekliliği sağlamamız gerekiyor.Antrenör hakem ilişkilerinin sağlıklı yürümesi için hakemlere ve antrenörlere düşen görevler neler?Herkes birbirine saygı duyar ve öncelikle kendi işini en iyi şekilde yapmaya odaklanırsa bence ilişkiler çok daha sağlıklı şekilde yürüyecektir. Hakemler, antrenörler, futbolcular, hepimiz futbol emekçisiyiz.Dergimizde genellikle futbolculara yönelik antrenmanlara yer veriyoruz. Peki hakemler sezona ve maçlara nasıl hazırlanıyor ?En az bir sporcu kadar ciddiyetle hazırlandığımızı söyleyebilirim. Hesap basit. Hakemler genelde 30-45 yaş aralığında. Futbolcular ise 20-30 yaş aralığında. Bir hakem sahada mesafe olarak hemen hemen bir futbolcu kadar koşuyor. Bu süre zarfında da pek çok karara imza atıyor. Fiziksel olarak maça çok iyi hazırlanmak zorundayız.Antrenmanların yanında ne gibi eğitimler alıyorsunuz?Kişisel gelişim, stresle, baskıyla başa çıkma, beden dili, iletişim becerileri gibi eğitimler alıyoruz.Altı hakem uygulamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu uygulama şu an için UEFA organizasyonlarında var, FIFA organizasyonlarında yok. Biz, o maç bizden ne isteniyorsa ona göre görev yapıyoruz. Daha fazlası yöneticilerin kararıdır.En büyük hayaliniz nedir ?Türkiye'yi üst düzey organizasyonlarda temsil etmek. Bizden sonra bu başarının sürdüğünü görmek.Yönettiğiniz maçlar içinde unutamadıklarınız hangileri?Her maç özeldir. Şampiyonlar Ligi yarı finalini, Avrupa Şampiyonası yarı finallerinin her birini dünyada yaklaşık bir milyar kişinin üzerinde bir nüfus seyretti. Bunu bilmek ve o müsabakada ülkemizi temsil etmek tarif edilmez bir gurur ve mutluluk. İnşallah bu gururu yaşamaya, yaşatmaya devam ederiz.