Mehmet Topal: Şimdi Daha Çok İnanıyoruz

Hollandalı teknik adam Guus Hiddink döneminde bir süre uzak kaldığı Millî Takım'ın artık vazgeçilmez oyuncusu olan Mehmet Topal, "Şimdi daha çok inanıyoruz." dedi.

Dünya Kupası elemelerine Hollanda yenilgisiyle başlanmasına rağmen birincilik hedefine şimdi daha fazla inandıklarını söyleyen Mehmet Topal, "O maçta yenildik ama oynadığımız futbolla neler yapabileceğimizi daha iyi gördük, özgüvenimiz daha da arttı. Çok daha iyi konsantre olup Romanya ve Macaristan maçlarından galibiyetle ayrılarak hedefimize yürüyeceğiz." dedi.

Futbol Federasyonu Basın Departmanı tarafından hazırlanan Türkiye - Romanya maç kitabına konuşan Mehmet Topal'ın açıklamaları şöyle:Hiddink döneminde formadan biraz uzak kaldın. Valencia gibi kalburüstü bir takımda oynarken bu uzak kalış futbolseverler için oldukça şaşırtıcıydı. O dönemde yaşanan problem neydi sana göre?


Ben her zaman geçmişten ders alırım ama geçmişin üzerine sünger çekmeyi de bilirim. O dönemde Millî Takım'a neden çağrılmadığımı bilmiyorum. Çünkü Valencia'da sürekli oynuyor ve zaman zaman goller de atıyordum. Çağırılmamak benim için gerçekten de çok üzücü bir durumdu. Ben milliyetçi duyguları yüksek olan bir insanım. Millî Takım için her şeyini verebilecek bir insanım. Buraya gelen her oyuncunun da aynı duygu ve düşüncelere sahip olduğunu biliyorum. Davet almadığım dönemde her zaman, "Bu hocamızın tercihi ve bize saygı duymak düşer" diyordum. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Çünkü üzerinde çok fazla konuşup polemik konusu yapmamak gerekir. Belki konuşulacak çok şey var ama bunun benim karakterime yakışmayacağını düşünüyorum. Millî Takım Abdullah Avcı yönetiminde yeniden yapılanıyor. Geçtiğimiz yaz yapılan turnede sen bu yeni yapılanmanın banko oyuncularından birisi olarak öne çıktın. Bu yeni dönemin eskisinden en karakteristik farkları nedir sana göre?
Bir kere çok genç bir takımız.

Çok yetenekli oyuncuların bir arada bulunduğu bir kadromuz var. Tecrübeli oyuncularımızın da katkısıyla çok iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Şunu da çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, Türk Millî Takımı'nı bir Türk teknik adamın yönetmesi de oyuncular için büyük bir avantaj. Çünkü Türk antrenörler bütün ligleri ve oyuncuları çok iyi tanıyor, bütün maçları takip edebiliyor. Yabancı bir hoca geldiğinde, çok yakından takip etme imkânı olamıyor. Sadece özel maçlarda ve kamplarda görüşebiliyorsunuz. Umut ediyorum ki Abdullah Hoca burada büyük başarılara imza atar ve uzun yıllar Millî Takım'a hizmet eder. Grupta kaybettiğimiz Hollanda maçında da çok iyi futbol oynadık. Bana göre girdiğimiz pozisyonları değerlendirseydik sahadan galip de ayrılabilirdik. O zaman da bugün yapılan eleştiriler çok farklı olabilirdi. Ama biz bir aileyiz ve burası Millî Takım. Halkımızın desteğine çok ihtiyacımız var. Onların desteği arkamızda olduğu sürece hedefimize ulaşabileceğimizden hiç şüphemiz yok.Abdullah Hocanın Brezilya'daki finallere birinci sırada gitmek gibi bir hedefi var. Sence Hollanda ve Estonya maçlarının ardından bu hedefe ne kadar yakınız?Hollanda yenilgisine rağmen birincilik hedefine şimdi daha fazla inandığımızı söyleyebilirim. Yenildik ama oynadığımız futbolla neler yapabileceğimizi daha iyi gördük, özgüvenimiz daha da arttı. Çok daha iyi konsantre olup Romanya ve Macaristan maçlarından galibiyetle ayrılarak hedefimize yürüyeceğiz. Geçen ay yaptığımız röportajda Bekir İrtegün, Millî Takım'da artık bir kulüp havasının yerleştiğinden söz etmişti. Sen de bu görüşte misin?


Buraya gelen bütün oyuncular Genç ve Ümit Millî Takımlarda bir arada oynamış oyuncular. Herkes birbirini çok iyi tanıyor ve arkadaşlık ortamı mükemmel. Dolayısıyla burada bir kulüp havasının hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Hollanda maçında sahaya çıkan on birden Tolga ve Semih dışındaki tüm oyuncular Avrupa liglerinde oynama tecrübesine sahipti. Bu durum Millî Takımımızı olumlu mu etkiliyor sence?
Gerçekten de uluslararası tecrübesi yüksek bir takımız ve bunun özgüveni artırdığını düşünüyorum. Ama dışarıda oynayan veya Spor Toto Süper Lig'de oynayan oyuncular fark etmez, hepimiz aynı arma için mücadele ediyoruz. Dolayısıyla bu formayı giyen her oyuncu, ay-yıldıza aynı oranda hizmet etmeye gayret gösterecektir.İspanya'dan bakıldığında Türk Millî Takımı hakkında nasıl değerlendirmeler yapılıyordu? 2010 Dünya Kupası'nı kazandıkları elemelerde onlara kök söktürmüştük...
Aslında Türk futbolundan sadece İspanyollar değil tüm dünya çekiniyor. Özellikle İsviçre ve Avusturya'nın ortaklaşa düzenlediği 2008 Avrupa Şampiyonası'nda Türk Millî Takımı'nın asla pes etmeyen karakteri iyice ortaya çıkmıştı. Şimdi herkes biliyor ki, Türkiye hangi şart altında olursa olsun sonuna kadar mücadele eden, yenilgiyi asla kabullenmeyen bir Millî Takım'a sahip. Bunu da tüm dünyaya hissettirmek biz oyuncular için büyük bir mutluluk.