Fenerbahçe Asbaşkanı Nihat Özdemir: Suçlamalara İnanmıyoruz
Futbolda şike soruşturması kapsamında 3 yöneticisi ve iki profesyoneli tutuklu bulunan Fenerbahçe‘de yönetim kurulu bir açıklama yaptı.
Futbolda şike soruşturması kapsamında 3 yöneticisi ve iki profesyoneli tutuklu bulunan Fenerbahçe‘de yönetim kurulu bir açıklama yaptı.
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı 1907 Tribünü‘nde yapılan basın bilgilendirme toplantısına tüm yöneticiler ve divan kurulu başkanı da katıldı. Basın açıklamasını Asbaşkan Nihat Özdemir yaptı.
Fenerbahçe Asbaşkan Nihat Özdemir, dışarda olan tüm yöneticilerin de hazır bulunduğu bilgilendirme toplantısında, "Başkanımız ve Yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz." dedi.
Asbaşkan Nihat Özdemir’in, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı 1907 Tribünü’nde yaptığı bilgilendirme toplantısında Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay ve ve tüm Yöneticiler hazır bulundu.
Nihat Özdemir, daha önceden hazırlanan yazılı metinden şu ifadeleri okudu:
"Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü olarak değil, tüm Türk Futbolu adına son derece önemli bir süreçten geçiyoruz.Yürütülmekte olan adli bir soruşturma kapsamında Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım gözaltında, asbaşkanlarımız Sayın Şekip Mosturoğlu ve Sayın İlhan Ekşioğlu ile kulübümüz mali işler müdürü Sayın Tamer Yelkovan ve altyapı sorumlumuz Sayın Cemil Turan’ın tutuklu olarak yargılanmalarına hükmedilmiştir. Herşeyden önce ve önemle şunun bilinmesini istiyoruz ki; Fenerbahçe Spor Kulübü, yöneticisinden taraftarına, sporcusundan çalışanlarına kadar Türk adaletine sonsuz bir güven duymaktadır ve adli sürecin adil bir biçimde sonuçlanmasını beklemektedir. Yüce Türk adaletinin 104 yıllık şanlı tarihe sahip, 25 milyondan fazla taraftarı bulunan dünyanın en büyük spor kulüplerinden biri olan kulübümüz hakkında en doğru kararı en hızlı bir biçimde vereceğine yürekten inanıyoruz.
Bu inancımız doğrultusunda Başkanımız ve Yöneticilerimizin gözaltına alındığı Pazar gününden bu yana saygıyla süreci takip ettik. Bizler yürütülmekte olan sürece saygı duyuyoruz. Ancak belirli bir kesimin henüz kesinleşmemiş delil ve kararlar üzerinden yargısız infaz yapmalarını ibretle izliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Üzülerek görüyoruz ki bizim saygı ile takip ettiğimiz süreçte soruşturmanın gizliliği ilkesi her geçen gün daha da artarak ihlal edilmektedir. Oysa ki bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken nokta gizlilik ilkesidir.
Dünyanın her demokratik ve hukukun üstünlüğü prensibinin hakim oldugu ülkesinde emniyet güçleri, yüzlerce çalışma yapar, suçu ve suçlulari arastırır. Bunları konuyla ilgili savcılık makamına sunar, savcılık bunlardan büyük bir kısmını dava acmaya yetecek ölçüde delil oluşturulmadığı kanaatiyle reddeder ve dava açmaz. Savcılık makamının dava acmayı uygun bulduğu soruşturmalar, savcılık talebiyle dava açılması için mahkemeye sunulur. Mahkeme dava açılmasını kabul veya reddeder. Dava kabul edilirse, yargılama safhası baslar. Bu safhada her türlü delil, delil baslangicı ve tüm belgeler mahkeme tarafindan hukuka uygun olarak tüm derinliği ve inceliği ile değerlendirilir. Dolayısıyla "iddia edilen hiçbir delil mahkeme tarafından kabul edilmedikçe delil hükmü kazanamaz."
Mahkeme hukuka ve vicdanına göre kararını verir. Bu karar taraflarca bir yüksek mahkemede temyiz edilir, temyiz mahkemesi kararını onama veya bozma şeklinde verir. Bundan sonra yine temyiz mahkemesine kararın düzeltilmesi için karar talebinde bulunulur. Ancak bu karardan sonra verilen mahkeme hükmü kesinlik kazanır.
Dünyanın her medeni ülkesinde durum böyle iken, başkanımıza uygun görülen muameleye ve Fenerbahçe’ye karşı sürdürülen bu yargısız infaz ve linç kampanyasının hukuki durumu maalesef içler acısıdır. Soruşturma safhasında gizlilik esas olmasına rağmen, bir nevi halkla ilişkiler kampanyası yürütülüyormuş gibi bir sürü medya mensubu kirli bilgilerini, yanlış kanaatlerini ve düşüncelerini kesinleşmiş, ispatlanmış ve hükme bağlanmış kararlar gibi takdim etmekte, bunu bekleyen yorumcular da buradan devam ederek yargılamadan infaz etmektedirler.
Hukukun üstünlüğünün öneminin savunulduğu şu günlerde bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Yine dünyanın tüm medeni ülkelerinde ve ülkemizde bu güne kadar yüzlerce büyük soruşturma ve operasyon, delillerin zayıflığı ve yetersizliği nedeniyle dava açılmasına dahi gerek görülmeyerek sona ermiştir. Hatta bir cok davada basının kirli haber ve uydurmalarıyla davanin başında idama mahkum ettigi binlerce insan beraat etmiş ve suçlu olmadıkları ispatlanmıştır.
Ancak üzülerek görüyoruz ki; başkanımız ve yönetilerimizin içerisinde bulunduğu süreçte daha savcı iddianamesini dahi yazmadan delil adı altında birçok karışık bilgi basın tarafından yayınlanıyor.
Karar mercii olmayan emniyet 19 maçta şike olduğuna dair hüküm açıklıyor
Ekranlarda yorumcular ve gazeteciler başkanımızı ve yöneticilerimizi suçlu ilan ediyor ve infaz ediyorlar.
Her maç öncesinde yenen maç yemeklerinde çekilen fotoğraflar dahi gazetelerde şikenin belgesi diye yayınlanıyor.
Başkanımızın gözaltına alınma görüntülerinin ardından ekrana getirilen ve kimin evinden çıktığı belli olmayan silahların görüntüleri ile o silahlar sanki başkanımıza aitmiş havası yaratılmaya çalışıyor. Bu kadar kuvvetli delillerin mevcut olduğunun iddia edildiği bir süreçte böyle bir iletişim kampanyasına neden gerek duyuluyor?.
Bu soruşturmanın sadece Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili olmadığı bilindiği halde neden tüm operasyona dair yorumlar ve bilgi kirliliği kulübümüz üzerinden yapılıyor ve herşey başkanımız ve yöneticilerimize mal edilmeye çalışılıyor.
Şu net olarak bilinmelidir ki; bu durum 25 milyon taraftarı bulunan büyük camiamızda infial yaratmaktadır.
Bizler tüm bu hak hukuk tanımayan yargısız infaz sürecini lanet ile kınıyoruz. Ve adaletin herkes için birgün lazım olacağını hatırlatarak, hukuki sürece saygı gösterilmesini gizlilik ilkesinin daha fazla ihlal edilmemesini istiyoruz. Bu süreçte hukuku ihlal eden tüm kişi ve kurumlar hakkında da her tür yargı yoluna başvurarak haklarımızı tazmin edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun da bu süreçte bir kesim tarafından oluşturulmaya çalışılan yanlış algılar ve oluşturulan baskın kamuoyundan etkilenmeden aklı selim karar vereceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Sadece Fenerbahçe’yi değil tüm Türk sporunu etkileyecek, toplumsal infiale neden olabilecek bir konumda alelacele karar vermektense konuyu etraflıca irdeleyip hukuk süreci doğrultusunda kararlarını vermelidirler.
Daha delillerin ne olduğunun net olarak bilinmediği iddianamenin bile yazılmadığı bir süreçte basında çıkan haberler yada yapılan yorumlar üzerine kulübümüzün şampiyonlar ligine katılması ya da küme düşürülmesi konusunda karar vermek Türkiye Futbol Federasyonu gibi bir kurumun ciddiyeti ve ağırlığı ile bağdaşmaz. Federasyonun da gerçek anlamdaki hukuki sürece saygılı olması ve hukukun çarklarının dönmesini beklemesi ve hukuk çerçevesinde karar vermesini talep ediyoruz. Geri dönüşü olmayan, vereceği zararları tazmin etmenin imkansız hale geleceği bir kararın verilmesi halinde bundan sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün değil Türk futbolunun ve hatta Türk sporunun zarar göreceği aşikardır.
Bu noktada tüm spor kamuoyuna ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlemeye Yönelik Yasanın çıkması adına kanun yapıcılar ile en çok istişare eden ve çaba gösteren Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve Asbaşkanımız Sayın Şekip Mosturoğlu olmuştur. Fenerbahçe Spor Kulübü daha önce de yetkili mercilere futbolda şike ve teşvik primi ile ilgili iddiaların araştırılması konusunda gerek sözlü açıklamalar gerekse yazılı ve resmi yollar ile başvurularda bulunmuştur.
Hal böyle iken biz başkanımız ve yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz.
Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’ne değil Türk futbolu ve sporuna yaptığı hizmetleri herkesçe malum olan Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimizin bu sürecin sonunda aklandıklarını göreceğimize inanıyoruz ve bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi rahatsızlıklarını dile getirdiği cezaya dönüşen tutukluluk sürelerinin bu davada yaşanmamasını süratle sonuca gidilmesini diliyoruz.
Haftaiçinde önce sportif direktör ve teknik sorumlumuz Sayın Aykut Kocaman’ın ardından da futbol takımımızın değerli kaptanı Alex De Souza’nın belirttiği üzere kulübümüzün kazandığı 18. Şampiyonluk sporcularımızın sahada akıttıkları helal terleri ile kazanılmıştır. Bugün daha sürecin başında yargısız infaz yapmaya çalışanlar futbolcularımızın emeklerini, formalarını ıslattıkları terlerini taraftarlarımızın yağmur çamur demeden sesleri kısılana kadar takımlarına verdikleri destekleri yok saymaktadırlar.. Yıkmak kolay ama yapmak inşa etmek zordur. Fenerbahçe Spor Kulübü 104 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kulübümüzün tüm branşlarında elde ettiği şampiyonlukları, sporcularımızın milli formaları ile ülkemize kazandırdığı madalyaları kadar helaldir. Bu noktada asil duruşları ile bu süreçte bize destek veren tüm spor kulüpleri ve camialarına teşekkür ederiz.
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki;6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı ve yöneticilerinin de çabaları ile hazırlanmıştır. 27 yıldır Türkiye Kupası’nı müzesine götürememiş, iki defa lig şampiyonluğunu son maçlarda kaybetmiş bir takımın bugün akıttığı teri yok sayarak şampiyonluğuna, başkanına ve yöneticilerine leke atmaya çalışmak vicdanların kabul edebileceği bir durum değildir.
Büyük Fenerbahçe taraftarının da bu süreçte ne kadar zor günler yaşadığını, biliyoruz farkındayız. Çünkü Fenerbahçe sadece bir spor kulübü değil milyonlarca taraftarımızın hayatlarının önemli bir parçasıdır. Ancak şimdi fenerbahçe Spor Kulübü’nün neden büyük olduğunu neden bizim taraftarımızın 12. Adam olduğunu bir kez daha göstermenin zamanıdır.
Değerli Fenerbahçeliler
Bu zor süreçten hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde çıkacağız. Bu yaşadıklarımız bizleri daha da birleştirecek bütünleştirecek yılmaz ve yıkılmaz yapacak. Bizler hep birlikte üzerimizde efsane çubuklu formalarımız Fenerbahçemizin bayrağı altında yürümeye devam edeceğiz. Sayın İslam Çupi’nin tarihimizde bugün yaşadığımız zor zamanları da adeta önceden görmüşçesine söylediği gibi, "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" işte şimdi bu büyüklüğü herkese bir kez daha gururla gösterme zamanıdır.
Bir kez daha sadece futbolumuza değil Türkiye’de amatör sporların gelişmesinden uluslararası müsabakalarda bizleri gururlandıran madalyaları ülkemize getiren bayrağımızı gururla dalgalandıran sporcuların yetişmesinde hizmeti geçmiş Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerimizin kendilerine isnat edilmeye çalışılan suçlara bizler inanmıyoruz. Fenerbahçe taraftarının da inanmadığını biliyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi bu sürecin en başından bu yana 24 saat görevinin görevinin başında ve başkanının, yöneticilerinin çalışanlarının ve camiasının haklarını savunmak adına elinden geleni herşeyi özveri ile yapmaktadır. Bu noktada ortaya konan çabadan kimsenin şüphesi olmasın.
Adaletin bir an önce yerini bulmasını bekliyor ve bu konuda türk savcı ve hakimlerine kısaca yargımıza sonuna kadar güvenimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sözlerimizi Sayın Başkanımızın genel kurullarımızda ve yüksek divan kurulu toplantılarımızda söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum. "Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe"…
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı 1907 Tribünü‘nde yapılan basın bilgilendirme toplantısına tüm yöneticiler ve divan kurulu başkanı da katıldı. Basın açıklamasını Asbaşkan Nihat Özdemir yaptı.
Fenerbahçe Asbaşkan Nihat Özdemir, dışarda olan tüm yöneticilerin de hazır bulunduğu bilgilendirme toplantısında, "Başkanımız ve Yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz." dedi.
Asbaşkan Nihat Özdemir’in, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı 1907 Tribünü’nde yaptığı bilgilendirme toplantısında Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay ve ve tüm Yöneticiler hazır bulundu.
Nihat Özdemir, daha önceden hazırlanan yazılı metinden şu ifadeleri okudu:
"Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü olarak değil, tüm Türk Futbolu adına son derece önemli bir süreçten geçiyoruz.Yürütülmekte olan adli bir soruşturma kapsamında Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım gözaltında, asbaşkanlarımız Sayın Şekip Mosturoğlu ve Sayın İlhan Ekşioğlu ile kulübümüz mali işler müdürü Sayın Tamer Yelkovan ve altyapı sorumlumuz Sayın Cemil Turan’ın tutuklu olarak yargılanmalarına hükmedilmiştir. Herşeyden önce ve önemle şunun bilinmesini istiyoruz ki; Fenerbahçe Spor Kulübü, yöneticisinden taraftarına, sporcusundan çalışanlarına kadar Türk adaletine sonsuz bir güven duymaktadır ve adli sürecin adil bir biçimde sonuçlanmasını beklemektedir. Yüce Türk adaletinin 104 yıllık şanlı tarihe sahip, 25 milyondan fazla taraftarı bulunan dünyanın en büyük spor kulüplerinden biri olan kulübümüz hakkında en doğru kararı en hızlı bir biçimde vereceğine yürekten inanıyoruz.
Bu inancımız doğrultusunda Başkanımız ve Yöneticilerimizin gözaltına alındığı Pazar gününden bu yana saygıyla süreci takip ettik. Bizler yürütülmekte olan sürece saygı duyuyoruz. Ancak belirli bir kesimin henüz kesinleşmemiş delil ve kararlar üzerinden yargısız infaz yapmalarını ibretle izliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Üzülerek görüyoruz ki bizim saygı ile takip ettiğimiz süreçte soruşturmanın gizliliği ilkesi her geçen gün daha da artarak ihlal edilmektedir. Oysa ki bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken nokta gizlilik ilkesidir.
Dünyanın her demokratik ve hukukun üstünlüğü prensibinin hakim oldugu ülkesinde emniyet güçleri, yüzlerce çalışma yapar, suçu ve suçlulari arastırır. Bunları konuyla ilgili savcılık makamına sunar, savcılık bunlardan büyük bir kısmını dava acmaya yetecek ölçüde delil oluşturulmadığı kanaatiyle reddeder ve dava açmaz. Savcılık makamının dava acmayı uygun bulduğu soruşturmalar, savcılık talebiyle dava açılması için mahkemeye sunulur. Mahkeme dava açılmasını kabul veya reddeder. Dava kabul edilirse, yargılama safhası baslar. Bu safhada her türlü delil, delil baslangicı ve tüm belgeler mahkeme tarafindan hukuka uygun olarak tüm derinliği ve inceliği ile değerlendirilir. Dolayısıyla "iddia edilen hiçbir delil mahkeme tarafından kabul edilmedikçe delil hükmü kazanamaz."
Mahkeme hukuka ve vicdanına göre kararını verir. Bu karar taraflarca bir yüksek mahkemede temyiz edilir, temyiz mahkemesi kararını onama veya bozma şeklinde verir. Bundan sonra yine temyiz mahkemesine kararın düzeltilmesi için karar talebinde bulunulur. Ancak bu karardan sonra verilen mahkeme hükmü kesinlik kazanır.
Dünyanın her medeni ülkesinde durum böyle iken, başkanımıza uygun görülen muameleye ve Fenerbahçe’ye karşı sürdürülen bu yargısız infaz ve linç kampanyasının hukuki durumu maalesef içler acısıdır. Soruşturma safhasında gizlilik esas olmasına rağmen, bir nevi halkla ilişkiler kampanyası yürütülüyormuş gibi bir sürü medya mensubu kirli bilgilerini, yanlış kanaatlerini ve düşüncelerini kesinleşmiş, ispatlanmış ve hükme bağlanmış kararlar gibi takdim etmekte, bunu bekleyen yorumcular da buradan devam ederek yargılamadan infaz etmektedirler.
Hukukun üstünlüğünün öneminin savunulduğu şu günlerde bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Yine dünyanın tüm medeni ülkelerinde ve ülkemizde bu güne kadar yüzlerce büyük soruşturma ve operasyon, delillerin zayıflığı ve yetersizliği nedeniyle dava açılmasına dahi gerek görülmeyerek sona ermiştir. Hatta bir cok davada basının kirli haber ve uydurmalarıyla davanin başında idama mahkum ettigi binlerce insan beraat etmiş ve suçlu olmadıkları ispatlanmıştır.
Ancak üzülerek görüyoruz ki; başkanımız ve yönetilerimizin içerisinde bulunduğu süreçte daha savcı iddianamesini dahi yazmadan delil adı altında birçok karışık bilgi basın tarafından yayınlanıyor.
Karar mercii olmayan emniyet 19 maçta şike olduğuna dair hüküm açıklıyor
Ekranlarda yorumcular ve gazeteciler başkanımızı ve yöneticilerimizi suçlu ilan ediyor ve infaz ediyorlar.
Her maç öncesinde yenen maç yemeklerinde çekilen fotoğraflar dahi gazetelerde şikenin belgesi diye yayınlanıyor.
Başkanımızın gözaltına alınma görüntülerinin ardından ekrana getirilen ve kimin evinden çıktığı belli olmayan silahların görüntüleri ile o silahlar sanki başkanımıza aitmiş havası yaratılmaya çalışıyor. Bu kadar kuvvetli delillerin mevcut olduğunun iddia edildiği bir süreçte böyle bir iletişim kampanyasına neden gerek duyuluyor?.
Bu soruşturmanın sadece Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili olmadığı bilindiği halde neden tüm operasyona dair yorumlar ve bilgi kirliliği kulübümüz üzerinden yapılıyor ve herşey başkanımız ve yöneticilerimize mal edilmeye çalışılıyor.
Şu net olarak bilinmelidir ki; bu durum 25 milyon taraftarı bulunan büyük camiamızda infial yaratmaktadır.
Bizler tüm bu hak hukuk tanımayan yargısız infaz sürecini lanet ile kınıyoruz. Ve adaletin herkes için birgün lazım olacağını hatırlatarak, hukuki sürece saygı gösterilmesini gizlilik ilkesinin daha fazla ihlal edilmemesini istiyoruz. Bu süreçte hukuku ihlal eden tüm kişi ve kurumlar hakkında da her tür yargı yoluna başvurarak haklarımızı tazmin edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun da bu süreçte bir kesim tarafından oluşturulmaya çalışılan yanlış algılar ve oluşturulan baskın kamuoyundan etkilenmeden aklı selim karar vereceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Sadece Fenerbahçe’yi değil tüm Türk sporunu etkileyecek, toplumsal infiale neden olabilecek bir konumda alelacele karar vermektense konuyu etraflıca irdeleyip hukuk süreci doğrultusunda kararlarını vermelidirler.
Daha delillerin ne olduğunun net olarak bilinmediği iddianamenin bile yazılmadığı bir süreçte basında çıkan haberler yada yapılan yorumlar üzerine kulübümüzün şampiyonlar ligine katılması ya da küme düşürülmesi konusunda karar vermek Türkiye Futbol Federasyonu gibi bir kurumun ciddiyeti ve ağırlığı ile bağdaşmaz. Federasyonun da gerçek anlamdaki hukuki sürece saygılı olması ve hukukun çarklarının dönmesini beklemesi ve hukuk çerçevesinde karar vermesini talep ediyoruz. Geri dönüşü olmayan, vereceği zararları tazmin etmenin imkansız hale geleceği bir kararın verilmesi halinde bundan sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün değil Türk futbolunun ve hatta Türk sporunun zarar göreceği aşikardır.
Bu noktada tüm spor kamuoyuna ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlemeye Yönelik Yasanın çıkması adına kanun yapıcılar ile en çok istişare eden ve çaba gösteren Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve Asbaşkanımız Sayın Şekip Mosturoğlu olmuştur. Fenerbahçe Spor Kulübü daha önce de yetkili mercilere futbolda şike ve teşvik primi ile ilgili iddiaların araştırılması konusunda gerek sözlü açıklamalar gerekse yazılı ve resmi yollar ile başvurularda bulunmuştur.
Hal böyle iken biz başkanımız ve yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz.
Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’ne değil Türk futbolu ve sporuna yaptığı hizmetleri herkesçe malum olan Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimizin bu sürecin sonunda aklandıklarını göreceğimize inanıyoruz ve bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi rahatsızlıklarını dile getirdiği cezaya dönüşen tutukluluk sürelerinin bu davada yaşanmamasını süratle sonuca gidilmesini diliyoruz.
Haftaiçinde önce sportif direktör ve teknik sorumlumuz Sayın Aykut Kocaman’ın ardından da futbol takımımızın değerli kaptanı Alex De Souza’nın belirttiği üzere kulübümüzün kazandığı 18. Şampiyonluk sporcularımızın sahada akıttıkları helal terleri ile kazanılmıştır. Bugün daha sürecin başında yargısız infaz yapmaya çalışanlar futbolcularımızın emeklerini, formalarını ıslattıkları terlerini taraftarlarımızın yağmur çamur demeden sesleri kısılana kadar takımlarına verdikleri destekleri yok saymaktadırlar.. Yıkmak kolay ama yapmak inşa etmek zordur. Fenerbahçe Spor Kulübü 104 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kulübümüzün tüm branşlarında elde ettiği şampiyonlukları, sporcularımızın milli formaları ile ülkemize kazandırdığı madalyaları kadar helaldir. Bu noktada asil duruşları ile bu süreçte bize destek veren tüm spor kulüpleri ve camialarına teşekkür ederiz.
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki;6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı ve yöneticilerinin de çabaları ile hazırlanmıştır. 27 yıldır Türkiye Kupası’nı müzesine götürememiş, iki defa lig şampiyonluğunu son maçlarda kaybetmiş bir takımın bugün akıttığı teri yok sayarak şampiyonluğuna, başkanına ve yöneticilerine leke atmaya çalışmak vicdanların kabul edebileceği bir durum değildir.
Büyük Fenerbahçe taraftarının da bu süreçte ne kadar zor günler yaşadığını, biliyoruz farkındayız. Çünkü Fenerbahçe sadece bir spor kulübü değil milyonlarca taraftarımızın hayatlarının önemli bir parçasıdır. Ancak şimdi fenerbahçe Spor Kulübü’nün neden büyük olduğunu neden bizim taraftarımızın 12. Adam olduğunu bir kez daha göstermenin zamanıdır.
Değerli Fenerbahçeliler
Bu zor süreçten hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde çıkacağız. Bu yaşadıklarımız bizleri daha da birleştirecek bütünleştirecek yılmaz ve yıkılmaz yapacak. Bizler hep birlikte üzerimizde efsane çubuklu formalarımız Fenerbahçemizin bayrağı altında yürümeye devam edeceğiz. Sayın İslam Çupi’nin tarihimizde bugün yaşadığımız zor zamanları da adeta önceden görmüşçesine söylediği gibi, "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" işte şimdi bu büyüklüğü herkese bir kez daha gururla gösterme zamanıdır.
Bir kez daha sadece futbolumuza değil Türkiye’de amatör sporların gelişmesinden uluslararası müsabakalarda bizleri gururlandıran madalyaları ülkemize getiren bayrağımızı gururla dalgalandıran sporcuların yetişmesinde hizmeti geçmiş Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerimizin kendilerine isnat edilmeye çalışılan suçlara bizler inanmıyoruz. Fenerbahçe taraftarının da inanmadığını biliyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi bu sürecin en başından bu yana 24 saat görevinin görevinin başında ve başkanının, yöneticilerinin çalışanlarının ve camiasının haklarını savunmak adına elinden geleni herşeyi özveri ile yapmaktadır. Bu noktada ortaya konan çabadan kimsenin şüphesi olmasın.
Adaletin bir an önce yerini bulmasını bekliyor ve bu konuda türk savcı ve hakimlerine kısaca yargımıza sonuna kadar güvenimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sözlerimizi Sayın Başkanımızın genel kurullarımızda ve yüksek divan kurulu toplantılarımızda söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum. "Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe"…