Ümit Karan: Baskı Altındaydım, Savcı Önyargılıydı
Şike operasyonu kapsamında tutuklanan Eskişehirspor’un eski Sportif Direktörü Ümit Karan, basın açıklamasıyla psikolojik baskıya maruz kaldığını, savcının ise önyargıyla davrandığını iddia etti. Karan, “Ses ve görüntü kayıtlarından bahsediliyor, neden suçüstü yapılmadı?” diye sordu.
Şike operasyonu kapsamında tutuklanan Eskişehirspor’un eski Sportif Direktörü Ümit Karan, basın açıklamasıyla psikolojik baskıya maruz kaldığını, savcının ise önyargıyla davrandığını iddia etti. Karan, “Ses ve görüntü kayıtlarından bahsediliyor, neden suçüstü yapılmadı?” diye sordu.
Soruşturma kapsamında üç hafta önce tutuklanan Karan, avukatı Ayhan Sağıroğlu aracılığıyla yazılı açıklama yaptı. Gözaltına alındığında nezarethanede 3 gün boyunca tek başına kaldığını söyleyen Karan, bu süre içerisinde psikolojik baskılara maruz kaldığını ileri sürdü. Bu baskı altında ifadesinin alındığını belirten Karan, emniyette ve savcılıkta verdiği ifadelerin aynı olduğunu kaydetti. Karan, “Savcı ifademi almaya başlamadan önce bir savcıya yakışmayacak önyargıyla bana inanmayacağını söyledi. Adalet bunun neresinde? Mahkemeye çıktığımda bu yaşananlardan sonra zaten umudum kalmamıştı.” dedi.
Suç örgütüne üye olmakla suçlandığını ifade eden Karan, takım arkadaşı Sezer Öztürk, 10 yıllık arkadaşı Ali Kıratlı ve Eskişehirspor’daki teknik direktörü Bülent Uygun’u tanıdığını söyledi. Sorguda kendisine başka insanların arasında geçen telefon görüşmelerinin sorulduğunu belirten Karan, “Ben bu konuşmalara ne gibi bir yorum yapabilirim? Benden başkalarını suçlamamı bekliyorlar sanırım. Bülent Uygun ile ilgili birçok soru soruldu. Hepsine de net bir şekilde cevap verdim. Benimle alay edercesine bütün cevaplarıma gülüp geçtiler. Çünkü inanmak istemiyorlardı.” diye konuştu.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Ali Kıratlı ve ailesiyle 10 yıldır tanıştığını ifade eden Karan, “Ali ağabeyin eşi Eskişehirlidir. Her hafta maçımıza gelir. Galatasaray’da oynadığım dönemlerde de maçlarımıza gelirlerdi. Bu zamana kadarki muhabbetlerimizin birçoğu zaten futbolla ilgilidir. Bir arkadaşımla aramızda geçen konuşmada ‘… Feneri, yürüyerek maç kazandı’ diyorum. Sitem dolu bu cümlemin bile şike ile ilgili olduğu düşünülüyor. Ayrıca TS maçı öncesi geçen bir konuşmada net bir şekilde ifade ettiğim ‘Hiç kimseden bir şey kabul etmiyoruz, ne FB’den, ne TS’den’ şeklindeki ifademi de aynı şekilde takım arkadaşlarıma söyledim.” dedi.
10 dakikayı bulmayan sürelerle oynadığı maçlar için de suçlandığını kaydeden Karan, bu kadar kısa sürede bir maça etki edemeyeceğini söyledi. Karan, “Zafer Tüzün’ün kendisine Eskişehirspor’da iş bulabilmek amacıyla yaptığı görüşmelerde ettiği küfürler ve organize ettiği basın olaylarını anlatıp bize mafya ve çete ithamlarında bulunmasından dolayı herkes bize suçlu gözüyle bakıyor ve bu önyargıyla değerlendiriyorlar” diye konuştu.
Karan, açıklamasında, “Bu zamana kadar elde edildiği iddia edilen ses kayıtları, görüntüler ve paradan bahsediliyor. Peki tüm bunlar olurken neden suçüstü yapılmıyor, iddia edilen paralara el konmuyor? Yapılamaz, çünkü burada ne Ali Kıratlı’dan ne de bir başkasından alınan bir para yoktur. Var olduğu iddia edilen telefon konuşmaları da iki aile dostunun yaptığı muhabbetten başka bir şey değildir. Tamamen suçlama yoluna gidip polisin yanlış yaptığı operasyonu ortada hiçbir şekilde para yokken yapılan hatayı telafi etmek adına kamuoyunu yanlış bilgilendirip bizi suçlu ilan ediyorlar.” dedi.
Haksız yere cezaevinde bulunduğunu savunan Karan, “Şu ana kadar hakkında hiçbir adli işlem yapılmamış olan ben haksız yere Metris Cezaevi’nde tutuklu olarak bulunmaktayım. Gerek şahsım gerekse ailem ve özellikle 5 yaşındaki oğlum bu durumdan muzdarip bulunmaktayız. Haksız tutukluluğum sebebiyle profesyonel yaşantım da büyük yara almıştır. Soruşturma bitiminde suçsuz olduğumuz ortaya çıktığında bu onur kırıcı davranışın benim maneviyatıma yapılan bu saygısızlığın bedeli kim tarafından nasıl ödenecektir?” ifadelerini kullandı.
Soruşturma kapsamında üç hafta önce tutuklanan Karan, avukatı Ayhan Sağıroğlu aracılığıyla yazılı açıklama yaptı. Gözaltına alındığında nezarethanede 3 gün boyunca tek başına kaldığını söyleyen Karan, bu süre içerisinde psikolojik baskılara maruz kaldığını ileri sürdü. Bu baskı altında ifadesinin alındığını belirten Karan, emniyette ve savcılıkta verdiği ifadelerin aynı olduğunu kaydetti. Karan, “Savcı ifademi almaya başlamadan önce bir savcıya yakışmayacak önyargıyla bana inanmayacağını söyledi. Adalet bunun neresinde? Mahkemeye çıktığımda bu yaşananlardan sonra zaten umudum kalmamıştı.” dedi.
Suç örgütüne üye olmakla suçlandığını ifade eden Karan, takım arkadaşı Sezer Öztürk, 10 yıllık arkadaşı Ali Kıratlı ve Eskişehirspor’daki teknik direktörü Bülent Uygun’u tanıdığını söyledi. Sorguda kendisine başka insanların arasında geçen telefon görüşmelerinin sorulduğunu belirten Karan, “Ben bu konuşmalara ne gibi bir yorum yapabilirim? Benden başkalarını suçlamamı bekliyorlar sanırım. Bülent Uygun ile ilgili birçok soru soruldu. Hepsine de net bir şekilde cevap verdim. Benimle alay edercesine bütün cevaplarıma gülüp geçtiler. Çünkü inanmak istemiyorlardı.” diye konuştu.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Ali Kıratlı ve ailesiyle 10 yıldır tanıştığını ifade eden Karan, “Ali ağabeyin eşi Eskişehirlidir. Her hafta maçımıza gelir. Galatasaray’da oynadığım dönemlerde de maçlarımıza gelirlerdi. Bu zamana kadarki muhabbetlerimizin birçoğu zaten futbolla ilgilidir. Bir arkadaşımla aramızda geçen konuşmada ‘… Feneri, yürüyerek maç kazandı’ diyorum. Sitem dolu bu cümlemin bile şike ile ilgili olduğu düşünülüyor. Ayrıca TS maçı öncesi geçen bir konuşmada net bir şekilde ifade ettiğim ‘Hiç kimseden bir şey kabul etmiyoruz, ne FB’den, ne TS’den’ şeklindeki ifademi de aynı şekilde takım arkadaşlarıma söyledim.” dedi.
10 dakikayı bulmayan sürelerle oynadığı maçlar için de suçlandığını kaydeden Karan, bu kadar kısa sürede bir maça etki edemeyeceğini söyledi. Karan, “Zafer Tüzün’ün kendisine Eskişehirspor’da iş bulabilmek amacıyla yaptığı görüşmelerde ettiği küfürler ve organize ettiği basın olaylarını anlatıp bize mafya ve çete ithamlarında bulunmasından dolayı herkes bize suçlu gözüyle bakıyor ve bu önyargıyla değerlendiriyorlar” diye konuştu.
Karan, açıklamasında, “Bu zamana kadar elde edildiği iddia edilen ses kayıtları, görüntüler ve paradan bahsediliyor. Peki tüm bunlar olurken neden suçüstü yapılmıyor, iddia edilen paralara el konmuyor? Yapılamaz, çünkü burada ne Ali Kıratlı’dan ne de bir başkasından alınan bir para yoktur. Var olduğu iddia edilen telefon konuşmaları da iki aile dostunun yaptığı muhabbetten başka bir şey değildir. Tamamen suçlama yoluna gidip polisin yanlış yaptığı operasyonu ortada hiçbir şekilde para yokken yapılan hatayı telafi etmek adına kamuoyunu yanlış bilgilendirip bizi suçlu ilan ediyorlar.” dedi.
Haksız yere cezaevinde bulunduğunu savunan Karan, “Şu ana kadar hakkında hiçbir adli işlem yapılmamış olan ben haksız yere Metris Cezaevi’nde tutuklu olarak bulunmaktayım. Gerek şahsım gerekse ailem ve özellikle 5 yaşındaki oğlum bu durumdan muzdarip bulunmaktayız. Haksız tutukluluğum sebebiyle profesyonel yaşantım da büyük yara almıştır. Soruşturma bitiminde suçsuz olduğumuz ortaya çıktığında bu onur kırıcı davranışın benim maneviyatıma yapılan bu saygısızlığın bedeli kim tarafından nasıl ödenecektir?” ifadelerini kullandı.