Kemal Tokak: Bonservisimi Babam Satın Aldı
Geçen sezon Samsunspor’a transfer olduğunda bir 3. Lig oyuncusuydu. Ama o kırmızı - beyazlı takımda gösterdiği performansla takımının Spor Toto Süper Lig’e çıkışına büyük katkı yaptı, Bank Asya 1. Lig’de "Yılın Genç Yeteneği" seçildi ve çoğu takımın peşinden koştuğu bir oyuncu haline geldi.
Geçen sezon Samsunspor’a transfer olduğunda bir 3. Lig oyuncusuydu. Ama o kırmızı - beyazlı takımda gösterdiği performansla takımının Spor Toto Süper Lig’e çıkışına büyük katkı yaptı, Bank Asya 1. Lig’de "Yılın Genç Yeteneği" seçildi ve çoğu takımın peşinden koştuğu bir oyuncu haline geldi.
Henüz iki sezon önce 3. Lig’de oynayan genç oyuncu, Ağustos ayından itibaren Süper Lig’de mücadele verecek. Savunmadaki sağlamlığıyla dikkat çeken ve A2 Millî Takımı‘na seçilen oyuncu, hızlı yükselişinin sırlarını, Samsunspor’un başarı hikâyesini anlattı.
Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisine konuşan Kemal Tokak, ‘‘Futbola Adanaspor altyapısında başlayıp 15 yaşında Dardanelspor‘da profesyonel oldum. Dardanelspor‘daki son iki sezonumda Mustafakemalpaşa ve Orhangazi‘ye kiralandım. Orhangazi‘de sezonu tamamlayıp Samsunspor‘a transfer oldum.‘‘ diyerek şöyle konuştu:
‘‘Samsunspor‘un teklifi geldiğinde, "Sezon bittiğinde kulübümle konuşur, bonservisimi alırım" dedim. Babam 40 bin lira ödeyerek bonservisimi kulüpten aldı. Ben de böylece Samsunspor’a transfer oldum. Ailem, futbolda buralara gelmemdeki en büyük faktörlerin başında yer alıyor.
Samsunspor‘daki çıkışımda birlikte oynadığım tecrübeli ağabeylerimin ve bugüne kadar çalıştığım doğru teknik adamların payı büyük. Bu çıkışı bekliyordum. Çünkü başarılı olacağıma dair kendi içimde bir inanmışlık vardı.
Ayaklarımı çok iyi kullanamıyorum. Ama bu eksikliğimi gidermek adına her geçen gün daha da çok çalışıyorum. Özellikle yabancı liglerdeki maçları dikkatle izliyorum. Oradaki savunma oyuncularının topu oyuna nasıl soktuklarına dikkat ediyorum.
Kimse kimseye benzemez diye düşünüyorum. Ama örnek aldığım oyuncuların başında Maldini geliyor. Şu an oynayan oyunculardan bir isim söyleyemem size. Çünkü benim için geçmişte de şimdi de 1 numara Maldini’dir.
Bazı insanlar inanmıyor böyle şeylere ama bence kişisel gelişim kitapları okumanın
futbolcu üzerinde çok büyük etkileri var. Sonuçta her şey insanın zihninde bitiyor. İnsan zihnini istediği şekilde kontrol etmeyi öğrendiği zaman başarı da kendiliğinden geliyor.‘‘
Kemal Tokak‘ın röportajının detayları ise şöyle:
Adanaspor’dan yetişmiş bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Futbola nasıl ve kimin desteğiyle başladın?
25 Nisan 1989 Yüreğir, Adana doğumluyum. Futbola ailemin desteği ve katkısıyla başladığımı söyleyebilirim. Her çocuk gibi ben de futbol oynamak istiyordum ve ailem de bana hiç karşı çıkmadı, aksine destek oldu. 10-11 yaşlarında Adanaspor’un altyapısına götürdüler beni. Seçmeleri kazandım ve altyapıda oynamaya başladım. Futbola başlama hikâyem bu kadar basit aslında. Altyapıda bulunduğum dönemde hocam Suat Kaya’nın
gelişimime büyük katkıları oldu.
Adanaspor’un altyapısında dört sezon kaldıktan sonra Dardanelspor’a geçtin. Henüz 15 yaşında ilk profesyonel sözleşmeni yaptın. Bunun hikâyesini senden öğrenebilir miyiz? Adanaspor senden umudu kestiği için mi kontrat yapmadı, yoksa Dardanelspor elini çabuk tutup onlardan önce mi davrandı?
Adanaspor’un altyapısında oynadığım dönemde kulüp mali açıdan kötü durumdaydı. Hatta kapanma durumu bile vardı. Ben de öncelikle kendimi düşünmek zorundaydım. O yüzden Dardanelspor’un teklifini kabul etmek zorunda kaldım. Adanaspor’un da bana o sezon sonunda profesyonel sözleşme imzalatma isteği vardı. Ama ben kulübün mali konulardaki sıkıntısından dolayı onları reddedip Dardanelspor’u seçtim. Tabii ki çok genç yaşta ailemin yanından ayrılmak zor bir şeydi ama kendi kariyerim için bunu yapmak zorundaydım.
Dardanelspor’da 4 yıl geçirdikten sonra önce Mustafakemalpaşaspor’a, sonra da Orhangazispor’a kiralandın. Öncelikle bu 4 yıl nasıl geçti senin için? Dardanelspor’un A takımında oynayacak yaşa gelmişken niye iki sezon boyunca başka takımlara kiralandın?
Tabii ki o dönemde Dardanelspor yönetiminin ve teknik ekibin verdiği karara saygı duymak gerekir. Öncelikle Dardanelspor’da bulunduğum süre içerisinde çok fazla forma şansı bulamasam da gayet güzel günler geçirdiğimi belirtmek isterim. Tahmin ediyorum ki pişmem için beni kiralama yoluna gittiler. Benim için de hayırlısı bu oldu diyebilirim. Çünkü özellikle Orhangazispor’da sezon boyunca toplam 30 maç oynayıp kendimi gösterme fırsatı buldum. Orhangazispor’da Metin Şahin‘le çalışma fırsatı buldum. Daha sonra takımın başına Sedat Özbağ getirildi. Özellikle Sedat Hoca gelişimime çok katkıda bulundu. İyi de oynasam, kötü de oynasam bana hep moral verdi, motive etti. Kiralık olarak geçirdiğim dönem benim için daha iyi oldu diyebilirim.
BONSERVİSİMİ BABAM SATIN ALDI
Geçtiğimiz sezon başı Samsunspor seninle ilgilenirken, Dardanelspor bu kulüpten peşin 40 bin lira bonservis ücreti istemiş. Samsunspor yönetimi de ücreti fazla bulmuş ve görüşmelerden çekilmiş, fakat bu noktada devreye baban girmiş ve kendi cebinden bu parayı ödeyerek Samsunsporlu olmanı sağlamış. Bu hikâye doğru mu gerçekten?
Bu konunun aslı şöyle. Orhangazispor’da oynarken, Samsunspor’dan aradılar ve transfer teklifi yaptılar. Ben de onlara "Sezon sonunda siz Dardanelspor’la bonservis konusunda irtibata geçmeyin. Çünkü yüksek bir ücret isteyebilirler. Ben sezon bittiğinde kulübümle konuşur, bonservisimi alırım. Daha sonra da sizinle görüşür, anlaşırız" dedim. Babam da sezon bitiminde 40 bin lira ödeyerek bonservisimi kulüpten aldı. Ben de böylece Samsunspor’a transfer oldum. Dediğim gibi ailem, futbolda buralara gelmemdeki en büyük faktörlerin başında yer alıyor.
Sezon başında Bank Asya 1. Lig tecrüben bile bulunmuyordu. Düzenli olarak sadece 3. Lig’de oynamıştın. Ancak Hüseyin Kalpar sana güvendi ve oynatmaya başladı. Sen de bir anda takımının yıldızı olarak Bank Asya 1. Lig’de Yılın Genç Yeteneği seçildin. Bu yükselişi neye bağlıyorsun?
Hüseyin Hocanın oyuncularıyla arası ve diyaloğu çok iyidir. Takıma ilk geldiği dönemde de benimle sürekli konuştu. Çok iyi çalıştığımı, bu şekilde devam etmem gerektiğini ve önünde sonunda forma şansının bana da geleceğini söyleyerek destek verdi. Ben de oynamadığım günlerde bile çalışmayı hiç bırakmayarak kendimi hep hazır tuttum. Bir gün Hüseyin Hoca beni odasına çağırdı ve önümüzdeki maçta oynatacağını söyledi. İlk duyduğumda çok şaşırdım. O günden sonra sezon sonuna kadar da formayı kolay kolay benden almadı. Ayrıca takım içinden iki kişinin de benim bu yükselişimde çok büyük payının olduğunu düşünüyorum. Kalecimiz Ahmet Şahin ve ön liberoda oynayan kaptanımız Turgay Gölbaşı. Bu abilerim saha içerisinde beni çok iyi yönlendirdi sezon boyunca. Savunmadaki partnerlerimin de yükselişimde önemli rol oynadığını düşünüyorum. Önce Ersin abiyle (Veli) sonra da Kenan abiyle (Yelek) birlikte oynadım. Tecrübeli abilerimle oynamak da bana katkı sağladı. Böyle bir çıkış yapacağımı bekliyordum. Çünkü başarılı olacağıma dair kendi içimde bir inanmışlık vardı. Küçüklüğümden beri kendimi buna adamıştım ve bir gün başarılı bir futbolcu olacağıma inanıyordum. Tabii ki daha da başarılı olmak için kat etmem gereken çok yol var önümde. Ama zamanla daha da iyi yerlere geleceğime inanıyorum. Tabii ki bu yükselişi yakalamamda doğru insanlarla çalışmamın çok önemi var. Dardanelspor’dan ayrıldıktan sonra Orhangazispor ve Samsunspor’da doğru hocalarla çalışmam da bir o kadar etkili oldu.
İlk kez on birde forma giydiğin maç hangisiydi?
İlk yarıda kendi sahamızda oynadığımız Mersin İdman Yurdu maçıydı. Hani rakip takımın teknik direktörünün bıçaklandığı şu meşhur maç. Yani ilk oynadığım maç yarıda kalmıştı. Kötü bir tecrübe oldu benim için. Bu maçtan sonraki Kartalspor ve Boluspor maçlarında Hüseyin Hoca bana görev vermedi. Daha sonra Adanaspor maçıyla tekrar ilk on birde şans buldum ve bu tarihten sonra da düzenli olarak oynamaya başladım. Rakibin Adanaspor olması da ilginç bir tesadüftü benim için.
YENİ SEZONDA DA SAMSUNSPOR’DAYIM
Samsunspor Bank Asya 1. Lig’in en az gol yiyen takımı ve sen de gösterdiğin performansla transferin gözdesi oldun. Yeni sezonda büyük bir takıma gitmek istiyor musun? Yoksa Samsunspor’da kalıp, Süper Lig tecrübesi kazanmayı mı tercih edeceksin?
Şu anda tek düşüncem Süper Lig’de Samsunspor formasıyla başarılı olmak. Geçen sezon takım olarak gösterdiğimiz performansla Samsunspor’u Süper Lig’e taşıdık. Bu önemli bir başarıydı benim için de. Gelecek sezon da Samsunspor’la Süper Lig’de iyi işlere imza atabileceğimize inanıyorum. Ayrıca Samsunspor’la bir yıl daha kontratım var. O yüzden Samsunspor’da kalmak ve ilk Süper Lig deneyimimi burada yaşamak istiyorum. Bunun Süper Lig’e alışmam açısından iyi olacağını düşünüyorum. Ama sözleşmem bittiğinde ne olur, o konu hakkında şimdiden bir şey söyleyemem.
Gördüğümüz kadarıyla hava toplarında ve ikili mücadelelerde oldukça etkilisin. Ama Türk defans oyuncularının büyük bölümü gibi senin de topu oyuna sokma sıkıntın var. Bu konuda kendini geliştirmek için bir şeyler yapıyor musun?
Söylediğiniz gibi, benim de ayaklarım çok iyi değil. Ama bu eksikliğimi gidermek adına her geçen gün daha da çok çalışıyorum. Özellikle yabancı liglerdeki maçları dikkatle izliyorum. Oradaki savunma oyuncularının topu oyuna nasıl soktuklarına dikkat ediyorum. Ayrıca geçen sezon Hüseyin Hoca olsun, yardımcı antrenörlerimiz Bahattin ve Servet Hocalar olsun, bu konuda beni geliştirmek için çok sayıda bireysel antrenman yaptırdı.
Örnek aldığın bir oyuncu var mı? Mesela ben gerek kuvvetin gerekse de oyun içindeki çaban bakımından Servet Çetin’e benzetiyorum seni.
Kimse kimseye benzemez diye düşünüyorum ben. O yüzden bana göre bir kıyaslama yapmak doğru olmaz. Ama örnek aldığım oyuncuların başında Maldini geliyor. Şu an oynayan oyunculardan bir isim söyleyemem size. Çünkü benim için geçmişte de şimdi de 1 numara Maldini’dir.
Süper Lig’de kalıcı olabilmek için neler yapman gerektiğini düşünüyorsun?
Süper Lig’de kalıcı bir oyuncu olmak istiyorsanız özellikle özel yaşamınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Ben de buna göre hareket ediyorum. Ayrıca aile desteğini futbola ilk başladığım günden beri sonsuz derecede hisseden bir insanım. Özel hayatınız ve arkanızdaki destek güçlü olunca, bir de bunlara çok çalışmayı ekleyince kalıcı olmak mümkün, Çünkü oyun olarak kendime güveniyorum. Ayrıca transfer dedikodularına kulaklarımı tıkayıp sadece işime odaklanıyorum. Bu da performansımı yüksek tutmamı sağlıyor.
Bir önceki sezon Bank Asya 1. Lig’den düşmeme mücadelesi veren Samsunspor, 5 yıl aradan sonra Süper Lig’e yükseldi. Sizin açınızdan sezonun genel bir değerlendirmesini alabilir miyiz? Bu çıkışın yakalanmasını sağlayan ve sizi Süper Lig’e taşıyan faktörler nelerdi?
İyi bir yönetim, iyi bir teknik kadro ve iyi oyuncuların bulunduğu yerde başarı da kaçınılmaz olur. Geride bıraktığımız sezonda iyi bir ekip kurdu Samsunspor. Hüseyin Hoca da takımı ve ortamı iyice tanıdı. Neticesinde de başarı geldi. Ayrıca bizim için sene sezon içinde şöyle de bir dönüm noktası oldu; ilk yarıda 15. haftada deplasmanda Güngören Belediyespor‘a yenilmiş ve maçın sonunda çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştık. Çünkü bu yenilginin ardından 7. sıraya kadar gerilemiştik. Moral olarak çok büyük çöküntüye girmiştik. Ancak çabuk kenetlendik ve önce Gaziantep Büyükşehir Belediyespor‘u, ardından da Çaykur Rizespor’u mağlup ettik. Bu galibiyetlerle güvenimiz ve moralimiz yerine geldi. 29. haftada deplasmanda kazandığımız Denizlispor maçından sonra da hepimiz Süper Lig’e yükseleceğimizi anlamıştık. Nitekim üç hafta sonra ne tesadüftür ki Güngören Belediyespor‘u evimizde yenerek Süper Lig’e çıkmayı garantiledik.
HÜSEYİN KALPAR’A MİNNETTARIM
Hüseyin Kalpar’ın gelecek sezon takımın başında olmayacak olması sizi nasıl etkileyecek?
Hüseyin Hoca ile birlikte çok iyi bir sezonu geride bıraktık. Bunun karşılığını da Spor Toto Süper Lig’e çıkarak fazlasıyla aldık. Kendisine bu yüzden teşekkür etmek istiyorum. Yeni takımında da başarılar diliyorum. Tabii ki Hüseyin Hoca ile gelecek sezon birlikte olamamak beni üzdü. Samsunspor’a geldiğimde bana kattıkları, bana güvenip ilk on birde düzenli olarak yer verdiği ve beni buralara getirdiği için kendisine sonsuz minnettarım. Onun bana verdiği güven ve desteği hiç unutmayacağım. Takım olarak da ilk başlarda yokluğunu hissedeceğiz ama yeni hocamıza ve onun yeni sistemine de çok çabuk adapte olacağımıza inanıyorum.
Yeni hocanız demişken, Young Boys’un geçen seneki teknik direktörü Bosnalı Vladimir Petkovic, Samsunspor’un başında olacak. Kendisi Young Boys’ta elde ettiği başarıların yanı sıra takımlarına uygulattığı 3-4-3 taktiği ve ofansif futbol anlayışıyla tanınan bir isim. Onun sisteminde stoperlerin de sık sık ileriye çıktığını gördük. Bu açıdan bakınca yeni teknik adamı ve benimsediği oyun anlayışını nasıl değerlendiriyorsun?
Young Boys’un geçen sezon Fenerbahçe ile oynadığı iki Avrupa kupası maçını da dikkatle takip etmiştim. O yüzden yeni hocamız Petkovic’in oynattığı sistemi biliyorum. Yeni hocamızın oynattığı oyun tam benim istediğim tarz. Zaten o zaman da Young Boys’un oyun anlayışını çok beğenmiştim. Savunmada oynayan oyuncu, diğer sistemlere göre daha rahat. Ofansif futbol benimsendiği için rakibe yakın markaj yok ve defans oyuncusu hücumlarda daha çok destek verebiliyor. Defanstan topu oyuna sokma sıkıntıma rağmen, yeni hocamızın oyun anlayışı sayesinde bu konuda kendimi geliştirebileceğimi düşünüyorum. Hocanın Young Boys’ta genç oyuncularla çalışmayı sevdiğini de biliyorum. Bu bakımdan da şanslıyım. Ama en çok da kendime güveniyorum. Hangi sistemle oynanırsa oynansın formayı kimselere vermek istemiyorum. Bunun için de çok çalışacağım. Üçlü defans anlayışına kısa sürede uyum sağlayacağımı düşünüyorum. Genç ve öğrenmeye açık bir futbolcuyum sonuçta.
Aslında Süper Lig senin gibi fizik gücü yüksek ve hava topu hâkimiyeti olan stoperler için oldukça uygun. Bu yönlerden baktığında ileriki dönemlerde Avrupa hedefin varsa hangi ligde daha başarılı olacağını düşünüyorsun?
Dediğiniz gibi Türkiye gerçekten benim tipimdeki defans oyuncuları için çok iyi bir lig. Ben de fizik gücü ve hava topları açısından bakınca İngiltere’de başarılı olabileceğimi düşünüyorum. Ayrıca İngiltere Ligi’nde oynamayı da gerçekten çok istiyorum. Her oyuncu her gün kendini geliştirmek zorunda. Ben de her geçen gün bu yönde hareket ettiğime inanıyorum. Ayrıca Avrupa’da tuttuğum takım da Manchester United. Ferdinand ve Vidic’i de sürekli takip ediyorum o yüzden.
Avrupa liglerini takip ettiğini söyledin iki defa. Boş zamanlarında sürekli maç mı izliyorsun?
Hayır, sadece maç izlemiyorum. Mesela, Samsunspor’da oynayan evli takım arkadaşlarımız ve abilerimiz hafta sonları genelde sabah kahvaltılarına çağırırlar bizi. Tüm takım birlikte kahvaltı yaparız. Bu ortamda takım arkadaşlığımız daha da pekişir. Onun dışında boş zamanlarımda takım arkadaşlarımla sinemaya giderim, Play Station oynarım. Aileme çok bağlı bir insan olduğum için, onlar da beni yalnız bırakmıyor ve sık sık Adana‘dan Samsun‘a geliyor. Ayrıca kişisel gelişim kitapları okurum genelde. Dardanelspor’dayken mentörlerimiz vardı. Kişisel gelişim konusunda eğitim veriyorlardı bize. Onların sayesinde bu tarz kitaplar okumaya alıştım. Şimdi de devam ediyorum bu alışkanlığıma. Spor kitabı olarak da Marcel Desailly’nin "Kaptan" adlı kitabını okumuştum.
KİTAPLAR SAYESİNDE FUTBOLUM İLERLEDİ
Bu kitapları okumak sana saha içinde de katkı sağladı mı?
Bazı insanlar inanmıyor böyle şeylere ama bence kişisel gelişim kitapları okumanın
futbolcu üzerinde çok büyük etkileri var. Sonuçta her şey insanın zihninde bitiyor. İnsan da zihnini istediği şekilde kontrol etmeyi öğrendiği zaman her şey kendiliğinden geliyor. O yüzden bu kitaplar sayesinde saha içinde daha başarılı olduğumu düşünüyorum.
Adanaspor’un altyapısında oynamana rağmen koyu bir Adana Demirspor taraftarı olduğunu biliyoruz. Adana Demirspor taraftarının profilini genelde işçiler oluşturuyor. Sen de böyle bir aileden mi geliyorsun? O yüzden mi Adana Demirsporlu oldun?
Babam emekli çiftçi. Aslında çok koyu bir Adanaspor taraftarıdır babam (gülüyor). Benim Adana Demirsporlu olmamın sebebi abimdir. Abim de zamanında okula giderken arkadaşlarının sayesinde Adana Demirsporlu olmuş. Hatta okuldan kaçıp maçlara giderlermiş. O yüzden beni de küçüklüğümden beri kolumdan tuta tuta Adana Demirspor maçlarına götürürdü. Neredeyse iç sahadaki her maçına giderdik Adana Demirspor’un. Bendeki Adana Demirspor tutkusu böyle başladı. Adanaspor’la Adana Demirspor karşı karşıya geldiğinde de rekabet ilk önce bizde yaşanıyordu ve evde büyük çatışma çıkıyordu (gülüyor).
Bu sezon iki kere A2 Millî Takımı‘na çağrıldın. Dardanelspor’dayken de iki kez U18 Millî Takımı‘nda yer almıştın. Bu formayı giymek nasıl bir duygu? A Millî Takım yolunun açıldığını görebiliyor musun kendine bakınca?
Bu biraz da kısmet meselesi aslında. Burada tüm takım olarak çok mutluyuz ve çok güzel bir ortam içinde çalışıyoruz. Ben de A2 Millî Takımı‘nda daha iyi maçlar çıkartıp, A Millî Takım’a yükselmeyi hedefliyorum. Buradaki hocalarımızdan da bu anlamda çok şey öğreniyorum. Hepsi de çok mükemmel insanlar. Zaten antrenmanlarda olsun, maçlardan sonra olsun yaptığımız yanlışları bize birebir gösteriyorlar. Bu da benim A Millî Takım hedefine ulaşmama katkı sağlayacak.
Henüz iki sezon önce 3. Lig’de oynayan genç oyuncu, Ağustos ayından itibaren Süper Lig’de mücadele verecek. Savunmadaki sağlamlığıyla dikkat çeken ve A2 Millî Takımı‘na seçilen oyuncu, hızlı yükselişinin sırlarını, Samsunspor’un başarı hikâyesini anlattı.
Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisine konuşan Kemal Tokak, ‘‘Futbola Adanaspor altyapısında başlayıp 15 yaşında Dardanelspor‘da profesyonel oldum. Dardanelspor‘daki son iki sezonumda Mustafakemalpaşa ve Orhangazi‘ye kiralandım. Orhangazi‘de sezonu tamamlayıp Samsunspor‘a transfer oldum.‘‘ diyerek şöyle konuştu:
‘‘Samsunspor‘un teklifi geldiğinde, "Sezon bittiğinde kulübümle konuşur, bonservisimi alırım" dedim. Babam 40 bin lira ödeyerek bonservisimi kulüpten aldı. Ben de böylece Samsunspor’a transfer oldum. Ailem, futbolda buralara gelmemdeki en büyük faktörlerin başında yer alıyor.
Samsunspor‘daki çıkışımda birlikte oynadığım tecrübeli ağabeylerimin ve bugüne kadar çalıştığım doğru teknik adamların payı büyük. Bu çıkışı bekliyordum. Çünkü başarılı olacağıma dair kendi içimde bir inanmışlık vardı.
Ayaklarımı çok iyi kullanamıyorum. Ama bu eksikliğimi gidermek adına her geçen gün daha da çok çalışıyorum. Özellikle yabancı liglerdeki maçları dikkatle izliyorum. Oradaki savunma oyuncularının topu oyuna nasıl soktuklarına dikkat ediyorum.
Kimse kimseye benzemez diye düşünüyorum. Ama örnek aldığım oyuncuların başında Maldini geliyor. Şu an oynayan oyunculardan bir isim söyleyemem size. Çünkü benim için geçmişte de şimdi de 1 numara Maldini’dir.
Bazı insanlar inanmıyor böyle şeylere ama bence kişisel gelişim kitapları okumanın
futbolcu üzerinde çok büyük etkileri var. Sonuçta her şey insanın zihninde bitiyor. İnsan zihnini istediği şekilde kontrol etmeyi öğrendiği zaman başarı da kendiliğinden geliyor.‘‘
Kemal Tokak‘ın röportajının detayları ise şöyle:
Adanaspor’dan yetişmiş bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Futbola nasıl ve kimin desteğiyle başladın?
25 Nisan 1989 Yüreğir, Adana doğumluyum. Futbola ailemin desteği ve katkısıyla başladığımı söyleyebilirim. Her çocuk gibi ben de futbol oynamak istiyordum ve ailem de bana hiç karşı çıkmadı, aksine destek oldu. 10-11 yaşlarında Adanaspor’un altyapısına götürdüler beni. Seçmeleri kazandım ve altyapıda oynamaya başladım. Futbola başlama hikâyem bu kadar basit aslında. Altyapıda bulunduğum dönemde hocam Suat Kaya’nın
gelişimime büyük katkıları oldu.
Adanaspor’un altyapısında dört sezon kaldıktan sonra Dardanelspor’a geçtin. Henüz 15 yaşında ilk profesyonel sözleşmeni yaptın. Bunun hikâyesini senden öğrenebilir miyiz? Adanaspor senden umudu kestiği için mi kontrat yapmadı, yoksa Dardanelspor elini çabuk tutup onlardan önce mi davrandı?
Adanaspor’un altyapısında oynadığım dönemde kulüp mali açıdan kötü durumdaydı. Hatta kapanma durumu bile vardı. Ben de öncelikle kendimi düşünmek zorundaydım. O yüzden Dardanelspor’un teklifini kabul etmek zorunda kaldım. Adanaspor’un da bana o sezon sonunda profesyonel sözleşme imzalatma isteği vardı. Ama ben kulübün mali konulardaki sıkıntısından dolayı onları reddedip Dardanelspor’u seçtim. Tabii ki çok genç yaşta ailemin yanından ayrılmak zor bir şeydi ama kendi kariyerim için bunu yapmak zorundaydım.
Dardanelspor’da 4 yıl geçirdikten sonra önce Mustafakemalpaşaspor’a, sonra da Orhangazispor’a kiralandın. Öncelikle bu 4 yıl nasıl geçti senin için? Dardanelspor’un A takımında oynayacak yaşa gelmişken niye iki sezon boyunca başka takımlara kiralandın?
Tabii ki o dönemde Dardanelspor yönetiminin ve teknik ekibin verdiği karara saygı duymak gerekir. Öncelikle Dardanelspor’da bulunduğum süre içerisinde çok fazla forma şansı bulamasam da gayet güzel günler geçirdiğimi belirtmek isterim. Tahmin ediyorum ki pişmem için beni kiralama yoluna gittiler. Benim için de hayırlısı bu oldu diyebilirim. Çünkü özellikle Orhangazispor’da sezon boyunca toplam 30 maç oynayıp kendimi gösterme fırsatı buldum. Orhangazispor’da Metin Şahin‘le çalışma fırsatı buldum. Daha sonra takımın başına Sedat Özbağ getirildi. Özellikle Sedat Hoca gelişimime çok katkıda bulundu. İyi de oynasam, kötü de oynasam bana hep moral verdi, motive etti. Kiralık olarak geçirdiğim dönem benim için daha iyi oldu diyebilirim.
BONSERVİSİMİ BABAM SATIN ALDI
Geçtiğimiz sezon başı Samsunspor seninle ilgilenirken, Dardanelspor bu kulüpten peşin 40 bin lira bonservis ücreti istemiş. Samsunspor yönetimi de ücreti fazla bulmuş ve görüşmelerden çekilmiş, fakat bu noktada devreye baban girmiş ve kendi cebinden bu parayı ödeyerek Samsunsporlu olmanı sağlamış. Bu hikâye doğru mu gerçekten?
Bu konunun aslı şöyle. Orhangazispor’da oynarken, Samsunspor’dan aradılar ve transfer teklifi yaptılar. Ben de onlara "Sezon sonunda siz Dardanelspor’la bonservis konusunda irtibata geçmeyin. Çünkü yüksek bir ücret isteyebilirler. Ben sezon bittiğinde kulübümle konuşur, bonservisimi alırım. Daha sonra da sizinle görüşür, anlaşırız" dedim. Babam da sezon bitiminde 40 bin lira ödeyerek bonservisimi kulüpten aldı. Ben de böylece Samsunspor’a transfer oldum. Dediğim gibi ailem, futbolda buralara gelmemdeki en büyük faktörlerin başında yer alıyor.
Sezon başında Bank Asya 1. Lig tecrüben bile bulunmuyordu. Düzenli olarak sadece 3. Lig’de oynamıştın. Ancak Hüseyin Kalpar sana güvendi ve oynatmaya başladı. Sen de bir anda takımının yıldızı olarak Bank Asya 1. Lig’de Yılın Genç Yeteneği seçildin. Bu yükselişi neye bağlıyorsun?
Hüseyin Hocanın oyuncularıyla arası ve diyaloğu çok iyidir. Takıma ilk geldiği dönemde de benimle sürekli konuştu. Çok iyi çalıştığımı, bu şekilde devam etmem gerektiğini ve önünde sonunda forma şansının bana da geleceğini söyleyerek destek verdi. Ben de oynamadığım günlerde bile çalışmayı hiç bırakmayarak kendimi hep hazır tuttum. Bir gün Hüseyin Hoca beni odasına çağırdı ve önümüzdeki maçta oynatacağını söyledi. İlk duyduğumda çok şaşırdım. O günden sonra sezon sonuna kadar da formayı kolay kolay benden almadı. Ayrıca takım içinden iki kişinin de benim bu yükselişimde çok büyük payının olduğunu düşünüyorum. Kalecimiz Ahmet Şahin ve ön liberoda oynayan kaptanımız Turgay Gölbaşı. Bu abilerim saha içerisinde beni çok iyi yönlendirdi sezon boyunca. Savunmadaki partnerlerimin de yükselişimde önemli rol oynadığını düşünüyorum. Önce Ersin abiyle (Veli) sonra da Kenan abiyle (Yelek) birlikte oynadım. Tecrübeli abilerimle oynamak da bana katkı sağladı. Böyle bir çıkış yapacağımı bekliyordum. Çünkü başarılı olacağıma dair kendi içimde bir inanmışlık vardı. Küçüklüğümden beri kendimi buna adamıştım ve bir gün başarılı bir futbolcu olacağıma inanıyordum. Tabii ki daha da başarılı olmak için kat etmem gereken çok yol var önümde. Ama zamanla daha da iyi yerlere geleceğime inanıyorum. Tabii ki bu yükselişi yakalamamda doğru insanlarla çalışmamın çok önemi var. Dardanelspor’dan ayrıldıktan sonra Orhangazispor ve Samsunspor’da doğru hocalarla çalışmam da bir o kadar etkili oldu.
İlk kez on birde forma giydiğin maç hangisiydi?
İlk yarıda kendi sahamızda oynadığımız Mersin İdman Yurdu maçıydı. Hani rakip takımın teknik direktörünün bıçaklandığı şu meşhur maç. Yani ilk oynadığım maç yarıda kalmıştı. Kötü bir tecrübe oldu benim için. Bu maçtan sonraki Kartalspor ve Boluspor maçlarında Hüseyin Hoca bana görev vermedi. Daha sonra Adanaspor maçıyla tekrar ilk on birde şans buldum ve bu tarihten sonra da düzenli olarak oynamaya başladım. Rakibin Adanaspor olması da ilginç bir tesadüftü benim için.
YENİ SEZONDA DA SAMSUNSPOR’DAYIM
Samsunspor Bank Asya 1. Lig’in en az gol yiyen takımı ve sen de gösterdiğin performansla transferin gözdesi oldun. Yeni sezonda büyük bir takıma gitmek istiyor musun? Yoksa Samsunspor’da kalıp, Süper Lig tecrübesi kazanmayı mı tercih edeceksin?
Şu anda tek düşüncem Süper Lig’de Samsunspor formasıyla başarılı olmak. Geçen sezon takım olarak gösterdiğimiz performansla Samsunspor’u Süper Lig’e taşıdık. Bu önemli bir başarıydı benim için de. Gelecek sezon da Samsunspor’la Süper Lig’de iyi işlere imza atabileceğimize inanıyorum. Ayrıca Samsunspor’la bir yıl daha kontratım var. O yüzden Samsunspor’da kalmak ve ilk Süper Lig deneyimimi burada yaşamak istiyorum. Bunun Süper Lig’e alışmam açısından iyi olacağını düşünüyorum. Ama sözleşmem bittiğinde ne olur, o konu hakkında şimdiden bir şey söyleyemem.
Gördüğümüz kadarıyla hava toplarında ve ikili mücadelelerde oldukça etkilisin. Ama Türk defans oyuncularının büyük bölümü gibi senin de topu oyuna sokma sıkıntın var. Bu konuda kendini geliştirmek için bir şeyler yapıyor musun?
Söylediğiniz gibi, benim de ayaklarım çok iyi değil. Ama bu eksikliğimi gidermek adına her geçen gün daha da çok çalışıyorum. Özellikle yabancı liglerdeki maçları dikkatle izliyorum. Oradaki savunma oyuncularının topu oyuna nasıl soktuklarına dikkat ediyorum. Ayrıca geçen sezon Hüseyin Hoca olsun, yardımcı antrenörlerimiz Bahattin ve Servet Hocalar olsun, bu konuda beni geliştirmek için çok sayıda bireysel antrenman yaptırdı.
Örnek aldığın bir oyuncu var mı? Mesela ben gerek kuvvetin gerekse de oyun içindeki çaban bakımından Servet Çetin’e benzetiyorum seni.
Kimse kimseye benzemez diye düşünüyorum ben. O yüzden bana göre bir kıyaslama yapmak doğru olmaz. Ama örnek aldığım oyuncuların başında Maldini geliyor. Şu an oynayan oyunculardan bir isim söyleyemem size. Çünkü benim için geçmişte de şimdi de 1 numara Maldini’dir.
Süper Lig’de kalıcı olabilmek için neler yapman gerektiğini düşünüyorsun?
Süper Lig’de kalıcı bir oyuncu olmak istiyorsanız özellikle özel yaşamınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Ben de buna göre hareket ediyorum. Ayrıca aile desteğini futbola ilk başladığım günden beri sonsuz derecede hisseden bir insanım. Özel hayatınız ve arkanızdaki destek güçlü olunca, bir de bunlara çok çalışmayı ekleyince kalıcı olmak mümkün, Çünkü oyun olarak kendime güveniyorum. Ayrıca transfer dedikodularına kulaklarımı tıkayıp sadece işime odaklanıyorum. Bu da performansımı yüksek tutmamı sağlıyor.
Bir önceki sezon Bank Asya 1. Lig’den düşmeme mücadelesi veren Samsunspor, 5 yıl aradan sonra Süper Lig’e yükseldi. Sizin açınızdan sezonun genel bir değerlendirmesini alabilir miyiz? Bu çıkışın yakalanmasını sağlayan ve sizi Süper Lig’e taşıyan faktörler nelerdi?
İyi bir yönetim, iyi bir teknik kadro ve iyi oyuncuların bulunduğu yerde başarı da kaçınılmaz olur. Geride bıraktığımız sezonda iyi bir ekip kurdu Samsunspor. Hüseyin Hoca da takımı ve ortamı iyice tanıdı. Neticesinde de başarı geldi. Ayrıca bizim için sene sezon içinde şöyle de bir dönüm noktası oldu; ilk yarıda 15. haftada deplasmanda Güngören Belediyespor‘a yenilmiş ve maçın sonunda çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştık. Çünkü bu yenilginin ardından 7. sıraya kadar gerilemiştik. Moral olarak çok büyük çöküntüye girmiştik. Ancak çabuk kenetlendik ve önce Gaziantep Büyükşehir Belediyespor‘u, ardından da Çaykur Rizespor’u mağlup ettik. Bu galibiyetlerle güvenimiz ve moralimiz yerine geldi. 29. haftada deplasmanda kazandığımız Denizlispor maçından sonra da hepimiz Süper Lig’e yükseleceğimizi anlamıştık. Nitekim üç hafta sonra ne tesadüftür ki Güngören Belediyespor‘u evimizde yenerek Süper Lig’e çıkmayı garantiledik.
HÜSEYİN KALPAR’A MİNNETTARIM
Hüseyin Kalpar’ın gelecek sezon takımın başında olmayacak olması sizi nasıl etkileyecek?
Hüseyin Hoca ile birlikte çok iyi bir sezonu geride bıraktık. Bunun karşılığını da Spor Toto Süper Lig’e çıkarak fazlasıyla aldık. Kendisine bu yüzden teşekkür etmek istiyorum. Yeni takımında da başarılar diliyorum. Tabii ki Hüseyin Hoca ile gelecek sezon birlikte olamamak beni üzdü. Samsunspor’a geldiğimde bana kattıkları, bana güvenip ilk on birde düzenli olarak yer verdiği ve beni buralara getirdiği için kendisine sonsuz minnettarım. Onun bana verdiği güven ve desteği hiç unutmayacağım. Takım olarak da ilk başlarda yokluğunu hissedeceğiz ama yeni hocamıza ve onun yeni sistemine de çok çabuk adapte olacağımıza inanıyorum.
Yeni hocanız demişken, Young Boys’un geçen seneki teknik direktörü Bosnalı Vladimir Petkovic, Samsunspor’un başında olacak. Kendisi Young Boys’ta elde ettiği başarıların yanı sıra takımlarına uygulattığı 3-4-3 taktiği ve ofansif futbol anlayışıyla tanınan bir isim. Onun sisteminde stoperlerin de sık sık ileriye çıktığını gördük. Bu açıdan bakınca yeni teknik adamı ve benimsediği oyun anlayışını nasıl değerlendiriyorsun?
Young Boys’un geçen sezon Fenerbahçe ile oynadığı iki Avrupa kupası maçını da dikkatle takip etmiştim. O yüzden yeni hocamız Petkovic’in oynattığı sistemi biliyorum. Yeni hocamızın oynattığı oyun tam benim istediğim tarz. Zaten o zaman da Young Boys’un oyun anlayışını çok beğenmiştim. Savunmada oynayan oyuncu, diğer sistemlere göre daha rahat. Ofansif futbol benimsendiği için rakibe yakın markaj yok ve defans oyuncusu hücumlarda daha çok destek verebiliyor. Defanstan topu oyuna sokma sıkıntıma rağmen, yeni hocamızın oyun anlayışı sayesinde bu konuda kendimi geliştirebileceğimi düşünüyorum. Hocanın Young Boys’ta genç oyuncularla çalışmayı sevdiğini de biliyorum. Bu bakımdan da şanslıyım. Ama en çok da kendime güveniyorum. Hangi sistemle oynanırsa oynansın formayı kimselere vermek istemiyorum. Bunun için de çok çalışacağım. Üçlü defans anlayışına kısa sürede uyum sağlayacağımı düşünüyorum. Genç ve öğrenmeye açık bir futbolcuyum sonuçta.
Aslında Süper Lig senin gibi fizik gücü yüksek ve hava topu hâkimiyeti olan stoperler için oldukça uygun. Bu yönlerden baktığında ileriki dönemlerde Avrupa hedefin varsa hangi ligde daha başarılı olacağını düşünüyorsun?
Dediğiniz gibi Türkiye gerçekten benim tipimdeki defans oyuncuları için çok iyi bir lig. Ben de fizik gücü ve hava topları açısından bakınca İngiltere’de başarılı olabileceğimi düşünüyorum. Ayrıca İngiltere Ligi’nde oynamayı da gerçekten çok istiyorum. Her oyuncu her gün kendini geliştirmek zorunda. Ben de her geçen gün bu yönde hareket ettiğime inanıyorum. Ayrıca Avrupa’da tuttuğum takım da Manchester United. Ferdinand ve Vidic’i de sürekli takip ediyorum o yüzden.
Avrupa liglerini takip ettiğini söyledin iki defa. Boş zamanlarında sürekli maç mı izliyorsun?
Hayır, sadece maç izlemiyorum. Mesela, Samsunspor’da oynayan evli takım arkadaşlarımız ve abilerimiz hafta sonları genelde sabah kahvaltılarına çağırırlar bizi. Tüm takım birlikte kahvaltı yaparız. Bu ortamda takım arkadaşlığımız daha da pekişir. Onun dışında boş zamanlarımda takım arkadaşlarımla sinemaya giderim, Play Station oynarım. Aileme çok bağlı bir insan olduğum için, onlar da beni yalnız bırakmıyor ve sık sık Adana‘dan Samsun‘a geliyor. Ayrıca kişisel gelişim kitapları okurum genelde. Dardanelspor’dayken mentörlerimiz vardı. Kişisel gelişim konusunda eğitim veriyorlardı bize. Onların sayesinde bu tarz kitaplar okumaya alıştım. Şimdi de devam ediyorum bu alışkanlığıma. Spor kitabı olarak da Marcel Desailly’nin "Kaptan" adlı kitabını okumuştum.
KİTAPLAR SAYESİNDE FUTBOLUM İLERLEDİ
Bu kitapları okumak sana saha içinde de katkı sağladı mı?
Bazı insanlar inanmıyor böyle şeylere ama bence kişisel gelişim kitapları okumanın
futbolcu üzerinde çok büyük etkileri var. Sonuçta her şey insanın zihninde bitiyor. İnsan da zihnini istediği şekilde kontrol etmeyi öğrendiği zaman her şey kendiliğinden geliyor. O yüzden bu kitaplar sayesinde saha içinde daha başarılı olduğumu düşünüyorum.
Adanaspor’un altyapısında oynamana rağmen koyu bir Adana Demirspor taraftarı olduğunu biliyoruz. Adana Demirspor taraftarının profilini genelde işçiler oluşturuyor. Sen de böyle bir aileden mi geliyorsun? O yüzden mi Adana Demirsporlu oldun?
Babam emekli çiftçi. Aslında çok koyu bir Adanaspor taraftarıdır babam (gülüyor). Benim Adana Demirsporlu olmamın sebebi abimdir. Abim de zamanında okula giderken arkadaşlarının sayesinde Adana Demirsporlu olmuş. Hatta okuldan kaçıp maçlara giderlermiş. O yüzden beni de küçüklüğümden beri kolumdan tuta tuta Adana Demirspor maçlarına götürürdü. Neredeyse iç sahadaki her maçına giderdik Adana Demirspor’un. Bendeki Adana Demirspor tutkusu böyle başladı. Adanaspor’la Adana Demirspor karşı karşıya geldiğinde de rekabet ilk önce bizde yaşanıyordu ve evde büyük çatışma çıkıyordu (gülüyor).
Bu sezon iki kere A2 Millî Takımı‘na çağrıldın. Dardanelspor’dayken de iki kez U18 Millî Takımı‘nda yer almıştın. Bu formayı giymek nasıl bir duygu? A Millî Takım yolunun açıldığını görebiliyor musun kendine bakınca?
Bu biraz da kısmet meselesi aslında. Burada tüm takım olarak çok mutluyuz ve çok güzel bir ortam içinde çalışıyoruz. Ben de A2 Millî Takımı‘nda daha iyi maçlar çıkartıp, A Millî Takım’a yükselmeyi hedefliyorum. Buradaki hocalarımızdan da bu anlamda çok şey öğreniyorum. Hepsi de çok mükemmel insanlar. Zaten antrenmanlarda olsun, maçlardan sonra olsun yaptığımız yanlışları bize birebir gösteriyorlar. Bu da benim A Millî Takım hedefine ulaşmama katkı sağlayacak.