Yusuf Mersin: Chelsea Ve Arsenal’Den De Teklif Geldi

İngiltere’nin büyük kulüplerinin çoğu peşindeydi ama onun kaderi Liverpool‘la kesişti.

İngiltere’nin büyük kulüplerinin çoğu peşindeydi ama onun kaderi Liverpool‘la kesişti. Millî Takım‘ın da gelecekteki umudu olan genç kaleci, önünde uzun ve zor bir yol olduğunun farkında. Taraftarının asla yalnız bırakmadığı Liverpool da genç file bekçisini yalnız bırakmıyor. Kariyeriyle ilgili yol haritası şimdiden belli. Van Der Sar gibi büyük kalecileri örnek alan genç yıldız adayının idolü ise futbol dünyasının dışından sürpriz bir isim, Roger Federer.

Futbol Federasyonu‘nun basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisine konuşan Yusuf Mersin, ‘‘Annem İngiliz, babam Türk, 22 sene önce İngiltere’ye gelen babam, Türkiye’deyken Kasımpaşa’da futbol oynamış. Beni de futbola yönlendiren o oldu. 5-6 yaşlarında küçük bir kulüpte başladım. 9 yaşından Liverpool’a geçinceye kadar Milwall kulübünde oynadım.‘‘ dedi.

Milwall’da oynarken büyük takımlardan teklif gelmeye başladığını belirten Yusuf Mersin, ‘‘Bana söylendiği kadarıyla Chelsea ve Arsenal de teklif yapmış ancak en fazla parayı Liverpool teklif ettiği için Liverpool’a transfer olmuş oldum.‘‘ diyerek şöyle konuştu:

‘‘Liverpool çok büyük bir kulüp. Çok iyi oyuncuları var. Böyle büyük bir takımın altyapısında olmak hem zorlayıcı hem de çok heyecan verici. Steven Gerrard ve Jamie Carragher’la aynı ortamda olmak müthiş bir şey.

Türkiye‘deki oyuncuların daha teknik olduklarını ve birebir mücadelede daha iyi olduklarını düşünüyorum. İngiltere‘de teknik direktörler kalecileri mümkün olduğunca oyuna dâhil etmeye çalışıyor. Bu yüzden pek çok kaleci ayağını da iyi kullanabiliyor.

Kenny Dalglish bizzat gelip maçlarımızı izliyor. Genç oyunculara önem verdiği ve şans tanıdığı için altyapılardaki tüm oyuncuları yakından takip ediyor. Maçlarımıza gelip bizi izlemesi bizim için önemli bir motivasyon oluyor.‘‘

TamSaha‘ya konuşan Yusuf Mersin‘in röportajının ayrıntıları şöyle:

Ailen İngiltere’ye ne zaman geldi? Sen futbola nasıl yöneldin?

Babam eski bir futbolcu. 22 sene önce İngiltere’ye gitmiş orada annemle tanışmışlar. Annem İngiliz, babam Türk. Ben ve kardeşim İngiltere’de doğup büyüdük. Babam Türkiye’deyken Kasımpaşa’da futbol oynamış. Beni de futbola yönlendiren o oldu. 5-6 yaşlarında küçük bir kulüpte başladım. 9 yaşından Liverpool’a geçinceye kadar Milwall kulübünde oynadım.

Kaleci olmaya nasıl karar verdin?

Aslında doğal ve komik bir şekilde oldu. Küçüklüğümde babamla futbol oynarken top ne zaman üstten gelse elimle tutardım. Babam da “Sen galiba kaleci olmak istiyorsun” dedi ve böylece kaleci oldum.

Türkiye ile bağlarını koruyor musun?

Pek çok akrabam Türkiye’de yaşadığı için onları ziyaret etmeye geliyorum. Türkçem pek iyi değil, ama geliştirmeye çalışıyorum. Babaannem ve dedemin yanına İstanbul’a geldiğim zaman ve Millî Takım‘daki arkadaşlarımla pratik yapıyorum.



CHELSEA VE ARSENAL’DEN DE TEKLİF GELDİ

Yılbaşında Milwall’dan Liverpool’a transfer oldun. Bu transfer nasıl gelişti?

Milwall’da oynarken büyük takımlardan teklif gelmeye başladı. Özellikle Liverpool bu konuda çok ısrarcı oldu. Bu sene Millî Takım‘la Amerika’daki turnuvadan döndükten sonra Milwall’ın teklifi kabul ettiğini öğrendim. Bana söylendiği kadarıyla Chelsea ve Arsenal de teklif yapmış ancak en fazla parayı Liverpool teklif ettiği için Liverpool’a transfer olmuş oldum.

Liverpool gibi büyük bir kulüpte olmak nasıl bir duygu? Liverpool Academy’de günlerin nasıl geçiyor?

Liverpool çok büyük bir kulüp. Çok iyi oyuncuları var. Böyle büyük bir takımın altyapısında olmak hem zorlayıcı hem de çok heyecan verici. Steven Gerrard ve Jamie Carragher’la aynı ortamda olmak müthiş bir şey. Ayrıca Liverpool gençlere, kendi altyapısından gelen oyunculara çok önem veren bir kulüp. Burada olmak geleceğim açısından da çok önemli. Benim gibi Londra’dan gelen başka oyuncular da var. Onlarla birlikte şehre ve ortama alışmaya çalışıyorum. Her sabah önce kondisyon çalışıyor, sonra antrenman, bir süre ara verip tekrar antrenman yapıyoruz. Yoğun bir temponun içindeyim. Antrenmanlar dışında bir şey yapmaya pek vaktim kalmıyor. Okula da fazla gidemiyorum. Liverpool’a geçmemle birlikte ilk kez ailemden uzak ve tek başına yaşamaya başladım. Bu da benim için yeni bir tecrübe. Ayrıca burada pek çok yeni insanla tanıştım.

Liverpool’da yakın yaş gruplarında 4-5 kaleci var. Yabancı kökenli tek kaleci sensin. Nasıl bir rekabet var?

Diğer kalecilerle aramızda hem tatlı bir rekabet var hem de çok iyi arkadaşız. Takımda yeni olmama rağmen beni çok iyi karşıladılar. Aramızdaki rekabet kendimizi geliştirmemize ve daha iyi olmamıza yol açıyor. Bu yüzden rekabet iyidir. Ama buradaki oyuncuları, buradaki ortamı görünce çok çalışmam gerektiğini anladım. Geldiğimden beri takımla 8 maça çıktım. Oynadığım maçların hiçbirini kaybetmedik. İyi bir başlangıç yaptım diyebilirim.

Seni diğerlerinden ayırt eden en güçlü yönlerin neler?

Öncelikle fiziğimin benim için bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Bir kaleci olarak uzun boylu olmak çok önemli. Ayrıca kaleci olmama rağmen ayaklarımı iyi kullanabiliyorum. Antrenörlerim daha hızlı olmam gerektiğini söylüyor. Ama iri yapıda bir insan olarak bunu geliştirmek çok kolay değil. Bunun için özel antrenman yapıyorum.



TÜRK MİLLÎ TAKIMI’NDAKİ OYUNCULAR DAHA TEKNİK

İngiltere Akademi Ligi’nde oynadığın futbolla Millî Takım‘dakini karşılaştırdığında ne gibi farklar var? Türkiye’de kaleciler antrenmanların büyük çoğunluğunda takımdan ayrı çalışır. Ama başka ülkelerde ayrı çalışmaların haricinde antrenmanlara da dâhil olabiliyorlar. İngiltere’de durum nasıl?

İngiltere’de oynanan futbolda daha çok uzun toplar ön planda. Millî Takım‘da ise oyuncuların daha teknik olduklarını ve birebir mücadelede daha iyi olduklarını düşünüyorum. Liverpool’da biz takımdan ayrı olarak yarım saat çalışırız. Sonrasında genellikle takımla birlikte yapılan antrenmanlara katılırız. Teknik direktörler kalecileri mümkün olduğunca oyuna dâhil etmeye çalışıyor. Bu yüzden pek çok kaleci ayağını da iyi kullanabiliyor.

Millî Takımla Nike Friendlies Kupası‘nı kazandınız. Ayrıca Avrupa Şampiyonası elemelerinde oynadın? Millî Takım‘da olmak sana neler katıyor?

Millî Takım‘da olmak çok heyecan verici. İlk kez geçen sene çağrıldığımda da çok sevinmiştim. Oynadığımız turnuvalarda, gittiğimiz ülkelerde Türkler bizi hep takip ediyor. Ünlü oyuncular gibiyiz. Nike Friendlies Cup’ta yaşadığım şampiyonluğu unutamıyorum. Millî Takımlarda böyle bir tecrübe yaşamış olmak gurur verici. Elit Turu geçip finaller kalmak istiyorduk ama talihsiz bir şekilde elendik. Bu turnuvadan dersler çıkardık.

İlerisi için hedeflerin ve planların neler? Türkiye’de oynamayı düşünür müsün?

Açıkçası İngiltere’de kalmayı ve İngiliz futbolunu Türkiye’ye tercih ederim. Liverpool’la 3.5 senelik bir kontratım var. Bunu uzatmak isterim. İlk olarak hedefim Liverpool’da A takıma yükselmek. Ama bunun için önümde uzun bir yol var. Çok çalışmam gerektiğinin bilincindeyim.



DENEYİM KAZANMAK İÇİN KİRALIK GİDEBİLİRİM

    Bir kalecinin olgunluk dönemine ulaşması genelde 30‘lu yaşlarını buluyor. Yakın bir gelecekte Liverpool‘da A takımın kalesine geçebileceğini düşünüyor musun yoksa deneyim kazanacağın bir kulüpte kiralık oynamayı düşünür müsün?

    Kalecilik yaşla ve deneyimle gelişen bir şey. Bu yüzden tercihinizi oynayabileceğiniz, deneyim kazanabileceğiniz takımlardan yana kullanmanız çok önemli. Liverpool Academy’de her oyuncu ile oturulup ileride neler yapabileceği, ne gibi seçenekleri olduğu konuşuluyor. Yani bizler için aslında bir yol haritası belirlenmiş oluyor. Bana da söylenen 18 yaşıma geldiğimde tecrübe kazanmam için daha alt bir lige, mesela Championship’te bir takıma kiralanabileceğim. Orada daha fazla süre alıp deneyim kazanabilir ve kendimi geliştirebilirim. Bir süre kiralık oynadıktan sonra Liverpool’a dönüp A takımında oynamak için hazır olabilirim.

    Liverpool Academy’de A takımla ne kadar yakınsınız? A takımı antrenörleri sizleri ne sıklıkta izliyor?

    Farklı tesislerde antrenman yapıyoruz. Akademi ve rezerv takımın ayrı bir tesisi var. Ama A takımın antrenörleri sıklıkla maçlarımıza geliyor. Maçları takip eden birileri sürekli oluyor. Kenny Dalglish de bizzat gelip maçlarımızı izliyor. Genç oyunculara önem verdiği ve şans tanıdığı için altyapılardaki tüm oyuncuları yakından takip ediyor. Maçlarımıza gelip bizi izlemesi bizim için önemli bir motivasyon oluyor.

    Örnek aldığın oyuncular kimler?

    Edwin Van der Sar kaleciler arasında örnek aldığım bir isim. Ama esas idolüm futbol dışından bir sporcu; Roger Federer. Soğukkanlılığı, istikrarı ve başarısı ile benim idolümdür Federer. Abim ve ben küçüklüğümüzden beri tenis oynuyoruz. Benim için ikinci spor tenistir. O yüzden de Federer hayranıyım.

    Türkiye’de maçlarını takip ettiğin takımlar var mı?

    Babam koyu bir Galatasaray taraftarı, İngiltere’den de maçları takip ediyor. Eskiden Galatasaray’ın yurtdışındaki Avrupa kupası maçlarına giderdi. Ondan dolayı ben de denk gelirsem Galatasaray’ın maçlarını izliyorum. Ama sürekli takip ettiğim bir takım yok.