Hakan Şükür Erzincan’da

Milli Takım ve Galatasaray’ın efsane futbolcusu Hakan Şükür, Erzincan Üniversitesi’nde düzenlenen panelde öğrencilerle bir araya geldi.

Erzincan’da bulunmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Türk futbolunun efsane futbolcusu, kendisini Erzincan’a davet eden Belediye Başkanı Yüksel Çakır’a ve Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu’na teşekkür etti. Eğitim Fakültesi Başöğretmen Salonu’nda düzenlenen panele Erzincan Belediye Başkanı Yüksel Çakır, Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlyas Çapoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahri Taş, Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. FehmiÇelebi, öğrenciler ve çok sayıda izleyici katıldı. Düzenlenen panelde ilk olarak Hakan Şükür’ün unutulmaz futbol kariyeri ve golleri ile ilgili bir tanıtım filmi gösterildi. Tanıtım filminin ardından kendisine öğrenciler tarafından yöneltilen soruları cevaplandıran Hakan Şükür, eşinin de Erzincanlı olduğunu belirterek, Erzincan’ın kurtuluşunun 93. yıl dönümünde Erzincan’da olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Şükür, bu tip panellere fazla katılmadığını belirterek, "Bu panel benim için aynı zamanda iyi debir tecrübe olacak" dedi."FUTBOLA SEVDAM ERKEN YAŞLARDA BAŞLADI"Öğrencilerden gelen soruları cevaplayan Şükür futbol sevgisini şöyle açıkladı: "Profesyonel olana kadar gerçekten çok çalıştım. Mesleğime karşı para hep ikinci planda kaldı. Bundan dolayı da futbol hayatım istikrarlı oldu. Açıkçası çok varlıklı bir ailenin çocuğu değildim ve çok zorluk çektim. Ama şuanda bugünün futbolunda eksik olan şeylerin kıymetini daha iyi anladığım bir süreç yaşıyorum. Bu yaşadığım başarılarda o günlerin çok büyük rolü var. Babam eski bir futbolcu, futbolla yatıp kalkan birinsandır. Onun da çok büyük isteğiyle, zaman zaman sertliğe varan isteğiyle futbola sevdam çok erken yaşlarda başladı." "AİLEM SPOR YAPIYORUM DİYE ÖNÜME FARKLI YEMEK KOYUYORDU"Ailesinin kendisine spor yaparken nasıl destek olduğunu paylaşan Hakan Şükür "Aslında bir salon sporu olması dolayısıyla basketbolu daha fazla seviyordum. Diğer spor dallarının da oynadığım için futbolda büyük katkısını gördüm. Sıçrama özelliğim, fiziğime rağmen çabuk olma gibi özelliklerim bu spor dallarıyla ilişkilidir. Çok erken yaşlarda çok ekstra çalışmalar yaptım. Bu okul hayatında da böyledir, ekstra çalışırsanız çok daha farklı şeyler yaşarsınız. Bu çalışmayla doğru orantılı bir şey. Ben bunufutbol hayatımda yaptım. Tabi bunları yaparken ailemin yardımını inkar edemem. Spor yapıyorum diye önüme konan yemek bile farklıydı" dedi. "TABİKİ HATALARIM DA OLDU"Futbol yaşamı boyunca yaptığı bir hatanın olup olmadığı sorusuna cevap veren Şükür, "Sakaryaspor’da başladığım futbol hayatımda, şampiyon olan takımın kaptanı olarak Sakarya’dan ayrıldım. İstanbul gibi bir yerde sizin üzerinizden politika yapan insanların fazlalığı da düşünülürse, bunlara cevap vererek bu başarıları yakalamak benim için daha anlamlı oldu. Başarılarımda tabii ki takım arkadaşlarımdan tutun, edindiğim tecrübelere kadar birçok sebep vardı. Ben futbolu 2,5- 3 sene önce bıraktım ve hala busalonda sizleri topluyoruz. Sevginizi bizlerden esirgemiyorsunuz, sağ olun bu da bize ekstra bir motivasyon veriyor. Ama farklı düşünen insanlar da var. Ama ben hep dedemin söylediği, "Allah severse sevdirir oğlum" sözüyle hareket ettim. Tabiî ki hatalar yaptım herkes gibi, kendimi korurken hatalarım oldu" dedi. "SEVDİĞİNİZ MESLEKTEN AYRILMAK ZORDUR"Hakan Şükür futbolu bırakma sürecini ise şu sözler anlattı: "Bir forvetin gol atmadığı zaman başarısız sayıldığı bir ortamda bana değer veren ve bana bu unvanı verdikleri ve verdirdikleri için arkadaşlarıma çok değer veririm. Onları ararım. Saygı duyarım ve onların benden daha iyi şekilde anılmalarını isterim. Bunu da her fırsatta söylerim. Ben futbolu bırakırken, aslında oynamak istiyordum. Ama bıraktıktan sonra da iyi ki bırakmışım dediğim zamanlar da oldu. Çünkü biraz daha oynasam beklide daha farklıayrılmak zorunda kalacaktım ve zor durumda kalan insan olacaktım. Benim için hayırlı olan böyleymiş. Çünkü sevdiğiniz meslekten ayrılmak zordur." "HAKAN ŞÜKÜR FUTBOL AKADEMİSİNİKURMAK İSTİYORUM"Futbol hayatının ardından yaşamını nasıl sürdürdüğünü anlatan Şükür "Şimdi başka hedeflerim var. Bunlar için de kendi bireysel çalışmalarımı yapıyorum. Hakan Şükür futbol akademisi kurmak için çalışmalarım ve planlarım var. Bu akademi dışında tabi başka planlarım ve kendi ticari işlerim de var. Ben antrenörlük kurslarını da başarıyla tamamlamış birisiyim aynı zamanda. Hem UEFA’nın hem de Federasyonun açmış olduğu kursları tamamladım. Oradan diplomamı da aldım. Şuanda antrenörüm. Yani herhangi bir takımdagörev alabilirim. Ama şimdilik yapmayı düşünmüyorum. Daha çok eğitmen olarak Türkiye’deki bir eksikliği doldurma çabasındayım. Spor akademisi mezunu arkadaşlarım var. Onları da bünyesine katarak, kendi felsefemi ortaya çıkarmak istiyorum. Ben yaptığım her antrenmanı antrenman sonrası not almışımdır. Eksiklikler yada neler yapabileceğimiz konusunda not tutmuşumdur. Bunları hayata geçirmek için çalışacağım. Ben ne kadar bunları vermeye çalışırsam da bunları alacak olan insanların eğilimleri önemlidir.İnşallah Türk sporuna, Türk futboluna takım mevhumu olmadan, herhangi bir takım taraftarlığı altında değil, Türk futboluna hizmet edecek sporcular yetiştirmek istiyorum" dedi. " BİR TÜRK YÖNETİCİSİ SADECE KENDİ TAKIMINA YÖNELİK ÇALIŞMAMALI"Türk futbolunun bugününü de değerlendiren Hakan Şükür "Katıldığım futbol programında takımlarımızın eksikliklerini söylüyoruz. Belki ukalalık olacak ama, ahkam kesiyoruz. Bir söz var, "Görünen köy kılavuz istemez" diye, maalesef sadece Galatasaray’ın değil, diğer takımlarımızın da yanlış oyunları, onları bir uçurumun eşiğine itmiş durumdadır. Galatasaray’da, çok büyük paralarla, bizim oynadığımız dönemle kıyaslanmayacak derecede paralar harcanarak tarihi başarısızlıkla karşı karşıya kaldı. Belki altyapıdan gelen oyuncularla devam etmiş olunsaydı, daha başarılı olunabilirdi. Ama maalesef bu oyuncuların takımda kalamaması, yeni gelen oyuncuların önlerinin tıkanması, milli takımımıza yansıyan çok kötü bir süreci beraberinde getirmiştir. Bir Türk yöneticisi sadece kendi takımına yönelik çalışmamalı, "Ülke sporuna nasıl katkıda bulunabilirim" duygusunu daima içinde taşımalıdır. Tek başınıza hiçbir zaman başarılı olamazsınız. Benim gibi birçok arkadaşım aynı takımda olunca başarı kaçınılmaz olur. Ben dehiçbir zaman tek başıma başarılı olmadım, benim gibi düşünen birçok arkadaşım vardı. Bunun için de kriz zamanlarında nasıl içinden çıkabiliriz gibi soruların cevaplarını takım kendi kendine çözdü. Biz takımdaki bu saygı sevgiyle, ağabeylik kardeşlik duygusuyla ki ben buna imece diyorum, zor zamanda takım olmayı başarabildik. Yani bir sinerji yakaladık ve inanın o sinerji bir Fenerbahçelinin, bir Beşiktaşlının, bir Trabzonsporlunun taktirini kazandı. Sadece kendi yakınınızdan değil de bir başkasından duaalmak toplumsal bir psikolojidir. Dayanışma ruhu, takım olma özelliği burada yatıyor" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA