Basketbolun Yıldızıydı, Şimdi De Sahnelerin “star”ı…

Sarı - lacivertli taraftarlardan övgüyle söz eden Angel Mccoughtry, “Tercih konusunda Türkiye artık ilk sıralarda.. Avrupa’da kazanılan başarılardan sonra Türkiye liginin bilinirliği arttı. Artık rekabetin olduğu, basketbolun zevkle oynandığı, tüm dünyada tanınan bir lige sahipsiniz.” dedi.

Fenerbahçe gazetesine verdiği röportajda hedeflerini anlatan Angel, artık hem basketbolda bir yıldız hem de şarkıcı olarak bir “Star”oldu. Michael Jordan gibi bir basketbol efsanesi olmak istediğini dile getiren Angel, şike soruşturması kapsamında Metris Cezaevi`nde bulunan ve tahliye talebi reddedilen Aziz Yıldırım`ın durumuna da değinerek, “Başkanımızın bende yeri çok ayrı.. Onu çok seviyoruz takım olarak. Bir an önce aramıza dönmesi en büyük dileğimiz.” diye konuştu.
Futbolu çok seven ve bir Alex hayranı olduğunu anlatan Angel Mccoughtry`nin röportajının ayrıntısı şöyle:
Öncelikle Angel’i kısaca kendi ağzından tanıyalım…
“Washington’da doğdum. 8 yaşımda basketbol ile tanıştım.. Çok uzun boylu olduğumdan dolayı arkadaşları anneme ‘Senin kızın boyu çok uzun mutlaka basketbol oynamalı’ dedi. Normal bölgesel ligde basketbol oynamayı denedim. İlk antrenmanımda topu yakalayamıyordum bile.. Top çok hızlıydı, adapte olamıyordum. Annem bir kere daha denememi söyledi ve 2. antrenmanımda daha başarılı oldum. Ve böylelikle basketbola maceralı bir şekilde başlamış oldum..”
Basketbolunu nasıl geliştirebildin?
“Gençken iyi değildim, yavaş yavaş adapte oluyordum. Ama herkes benim potansiyel bir oyuncu olabileceğimi söylüyordu. Potansiyelin anlamını bile tam olarak bilmiyordum. Etrafımdaki herkes basketbolda iyi bir oyuncu olacağımı söylüyordu bende o potansiyel olduğuna inanıyordu. 12 yaşında iyi bir oyuncu olabilmeyi başardım ama nasıl oldum bilmiyorum. Enteresan bir şekilde kabiliyetim ortaya çıktı ve yavaş yavaş kendimi geliştirebildim. Tabii herşeyden önce iyi bir basketbol oyuncusu olmak istiyorsanız, basketbolu sevmelisiniz...”
Fenerbahçe’ye gelişin nasıl gerçekleşti?
“Fenerbahçe’nin ismiyle ve herşeyiyle çok sıcak bir takım olduğunu biliyorum. Burası inanılmaz bir aile ortamı gibi herkes cana yakın. Tabii ilk geldiğimde Penny ve Diana’nın burada olduğunu biliyordum. ‘Böylesi önemli oyuncular buraya geliyorlarsa paradan daha önemli duygular vardır’ diye düşündüm.. Hani bazı insanlar paraya bağlıyor transferleri ama aslında basketbolu sevdiğimizden dolayı, en iyi nerede oynayabiliyorsak orayı tercih ediyoruz. Burada olduğum için çok mutluyum ve Fenerbahçe’den başka hiç bir takıma gitmek istemiyorum.”
Amerika’dan ülkemize birçok yıldız basketbolcu geliyor. Taraftar bu yıldızları çok zor getirdiğimizi düşünüyor. Peki, sizin açınızdan öyle mi? Yani, Türkiye tercihler arasında son sıralarda mı?
“Fenerbahçe üst seviyede bir takım ve Fenerbahçe’den böyle bir teklif aldığınızda zaten çok mutlu oluyorsunuz. Tercih konusunda Türkiye son sıralarda değil yani eskiden pek bilinmeyen bir ligdi ama artık rekabetin olduğu, basketbolun zevkle oynandığı, tüm dünyada tanınan bir lige sahipsiniz..
Fenerbahçe artık bir isim oldu, dünyada çok bilinen bir kulüp olduk. Şu anda zaten Euroleague’de yenilgisiz bir şekilde devam ediyoruz. Bütün Avrupa biliyor, bütün Amerika biliyor bunu ve Türkiye Ligi, Avrupa’nın en kuvvetli ligi şu anda. Bunu da bir avantaj olarak düşünüyorum. Fenerbahçe’de Penny, Matoviç ve diğer tüm isimlerle oynamaktan gerçekten büyük keyif alıyorum. İnanılmaz bir takım ve takım arkadaşlığı var. Hepsini çok seviyorum. Bu sene umarım sevgiyi başarıya çevireceğiz”
Ülkemizde ve Avrupa’da milli takımda oynamak bir gurur kaynağı oluyor. Fakat özellikle NBA’de bazı yıldız isimler milli takımlara katılmak istemiyor?
“Evet bazıları bu şekilde düşünebilir, ama benim ülkemde de büyük bir çoğunluk milli takımlarda oynamanın büyük bir gurur kaynağı olduğunu düşünüyor. Milli takımda oynamak ve ülken için oynamak ülkeni temsil etmek bence Dünya’nın en güzel duygusudur. Bu sene Londra’da düzenlenecek olan olimpiyatlara katılacağım ve çok heyecanlıyım.”
Antrenmanlarda dikkatimi çekti, genç oyuncularla ilgileniyor, onlara ne yapmaları gerektiğini söylüyor.. Bu yönüyle takım oyununa önem verdiğini görmüş olduk…
“Öyle davranmam gerektiğini hissediyorum. Çünkü genç oyuncular olgunlaşma çağındalar, hata yapabilirler.. Ben kendi yaptığım hataları onların yapmasını istemem. O yüzden ders çıkardığım tüm konuları onlara aktarıyorum.. Bazen hata yapabiliyorlar ve eleştiri alıyorlar. Ama onların genç oyuncu olduğunu unutmamamız gerekli...”
Bu sene WNBA’de harikalar yarattın. Otoriteler gelecek adına senin için çok iyi şeyler söylüyor. Sen neler söyleyeceksin kendi adına?
“Açıkçası ben Michael Jordan gibi “efsane bir oyuncu olmak” istiyorum. Onun gibi şampiyonluklar kazanmak ve tarihe geçmek istiyorum, herkes gibi..(Gülüyor) Aslına bakarsanız öyle çok iyi bir oyuncu olayım diye bir düşüncem yoktu. Zamanla buralara geldim ve böyleyim. ‘Ben çok iyiyim’ demiyorum ama iyi olmaya çalışıyorum sadece…
Yalnız üzüldüğüm bir konu var. Şimdiye kadar iki tane “WNBA Şampiyonluk Yüzüğüm” olabilirdi, ama ikisinde de finalde kaybettik. Benim hayalim o yüzüğü parmağıma geçirmek. ”
Fenerbahçe ve İstanbul’dan memnun musun?
“Burada olmaktan çok mutluyum. İstanbul adeta tarih kokuyor.. İnanılmaz bir şehriniz var. Fenerbahçe’nin sayesinde hem basketbol oynayıp hem tarihi yerleri görüyorum.
Burada annem ile yaşıyorum ve onunla beraber Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı ve Topkapı Sarayı’nı gezdim. Herkesin hayalini kurduğu bir şehirde yaşamak tarih edilemez bir duygu. Sadece bir sıkıntım var, buranın sürücüleri biraz çılgın ama artık onlara da alıştım.”
Trafikte çok çılgın olduğumuz doğru… Peki, Türk erkekleri hakkında ne söyleyeceksin?
“Türk erkekleri çok yakışıklılar. Belki bir Türk ile görüşebilirim, ama henüz öyle bir teklif gelmedi.. (Gülüyor..) Hatta futbol takımından biriyle bile olabilir, neden olmasın.”
Futbol ile aran iyi sanırım…
“Futbolu çok seviyorum ve takip ediyorum. Fenerbahçe’nin maçları inanılmaz bir atmosferde geçiyor ve çok hoşuma gidiyor. Bu arada tam bir ‘Alex de Souza hayranı’ olduğumu da söyleyebilirim...”
Twitter hesabın var.. Taraftar ile oradan konuşabiliyor musun?
“Taraftarımızla konuşmak çok hoşuma gidiyor. Twitter’ı taraftarımızla buluşmanın bir yolu olarak görüyorum ve işe yarıyor da.. Fenerbahçeli taraftarların oradan bana yolladığı mesajlar oluyor. Bu çok hoşuma gidiyor, onlarla bu şekilde yakınlaşmak.. Çok seviyorum Fenerbahçe taraftarını.”
Bu arada Single’ın çıktı.. Sesin çok güzelmiş.. Daha önceden hiç bilmediğimiz bir yönün ortaya çıktı.. Albüm yapmak nereden aklına geldi? Ve neden ‘Baby I’m star’(Single’ın adı)?
“Müzik benim için bir hobi.. Müziği çok seviyordum ve bu yaz da bir single çıkarmaya karar verdim. Arkadaşlarıma ‘müzik yapacağım’ dediğim zaman hepsi bana gülüyordu. Göreceksiniz, hakikaten güzel bir sesim var. Şimdi bana gülen arkadaşlarım inanamıyor ve çok güzel bir sesim olduğunu söylüyorlar.
Bir de klip Lig arasında klip çekmeyi düşünüyorum. Bu arada sevenlerime buradan haber vereyim; 2. Single’ım da çok yakında çıkacak.”
Biraz da derbiden bahsedelim. Galatasaray’ı farklı mağlup ettiniz ve sen bu maçta harikalar yarattın.. Böyle bir atmosfer Amerika’da da var mı?
“Amerika’da böyle bir atmosfer olmuyordu. Böylesine bir atmosferde geçen maçlardan inanılmaz keyif alıyorum. Taraftarın bize olan inancı, tezahüratları, desteği bizi adeta kamçılıyor.. Taraftarımızın bizimle beraber maça ortak oluşunu ve bizimle beraber aynı duyguları paylaşmasını çok seviyorum. Bu sadece Fenerbahçe taraftarında var. Başka hiç bir yerde yok. Fenerbahçe taraftarının büyüklüğünü bir kez daha görmüş oluyorsunuz..Yalnız taraftarımızın, kulübün asaletine yakışmayacak çirkin tezahüratlarını yadırgıyorum.. ”
Bu sezon senin açından çok iyi gidiyor… Umuyoruz ki daha da iyi olacak.. Bir sıkıntın yoktur sanıyorum ki şu ana kadar…
“Aslında her şey çok güzel, burada inanılmaz mutluyum, fakat tek sıkıntım Başkanımızın mutsuzluğu… Başkanımız hiç hak etmediği bir durumla karşı karşıya.. Ve bu bizi takım olarak çok etkiledi, hepimiz merakla gelişmeleri bekliyoruz.. Başkanımız Aziz Yıldırım’ın bende yeri çok ayrı, onu çok sevdiğimi sizin aracılığınızla bir kez daha dile getirmek istiyorum…”