Eşcinsel hakemden şok açıklamalar
Eşcinsel olduğu için görevine son verilen hakem Halil İbrahim Dinçdağ çok tartışılacak bir iddiada bulundu.
Eşcinsel olduğu için elinden düdüğü alınan hakem Halil İbrahim Dinçdağ, iki yıldır hakkını arıyor. Dinçdağ, "Ben eşcinsel olduğum için işimden oldum. Ama futbol dünyasında birçok eşcinsel var. Futbolcusuyla aşk yaşayan başkan da vardı. Güçlüysen dokunmazlar" diyor.
Radikal gazetesinden Kenan Başaran'ın söyleşisi şöyle:
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri iptal edilir ama bir futbol maçı asla; onlarca yüzlerce insan ölse de… Becerilemeyen bir-iki dakikalık saygı duruşlarıyla görev ifa edilir ve heyecanla ‘ilk düdük’ün çalınması beklenir... Son düdük çaldığında ise atılan güzel bir gol veya pastan ziyade hakem konuşulur; saatler ve hatta günlerce… Hasılı futbol bizde bir nevi ‘hakem asmaca oyunu’dur. Lakin, bu ülkede birçok hakemi verdiği kararlardan ötürü yedi sülalesine varıncaya kadar tartışıyoruz da bir hakem hakkında verilen kararı pek konuşmuyoruz.
‘Olay ilk patladığında’ işin reytingi için el atıldı, ama sonrasına bakan pek olmadı. Oysa Karadenizli mafyadan ölüm tehditleri alıyormuş. Hakkında çıkartılan ‘ölüm fermanı’ lütfedilip ‘hayatını zorlaştırma’ya dönüştürülmüş! Ondandır ki “Bulaşıkçı bile olamıyorum” diyor..
Rızası alınmadan, adı ‘Trabzonlu H.İ.D’ şeklinde güya saklanarak afişe edildi. Oysa ‘Trabzon bölgesi’nde adı böylesine kısaltılabilen kaç hakem vardı ki! Manşet ve ekranlara ‘Eşçinsel hakem Halil İbrahim Dinçdağ’ olarak ayan beyan düşmesi uzun sürmedi. Evet, o ‘kısaca HİD’ ‘uzunca Halil İbrahim Dinçdağ’ olan hakem, bugün Futbol Federasyonu’na karşı açtığı hukuk savaşının sonuçlanmasını ve ‘onuruyla düdük’ çalacağı günün hayalini kuruyor…
Fenerbahçe-Samsunspor maç gününde. Stadın önünden geçerken elbette iç geçiriyor. Dereağzı’nda bir kafede oturup ‘paslaşıyoruz’. İlk düdüğü ben çalayım: ‘Eşcinselliği’ sağlık sorunu olarak görülüp, 2009’da düdüğü elinden alınan Dinçdağ, ‘medyaya düşünce’ Federasyon çark eder ve “Performansın kötü olduğu için sana maç vermiyoruz” der. Şimdi düdük esas olması gerekende; Dinçdağ’da: “14 yıllık bütün maç notlarım elimde. 10 üzerinden 9.” 10 üzerinden 1 olsa ne yazar, yöneticiler ‘homofobik’ olduktan sonra. Bariz faul…
Doktorlar bir sağlık sorunu yok dese de dönemin Oğuz Sarvan MHK’sı ‘üç maymun’a yatar! Hoca, eşçinselliğin bir tercih olduğunu söyleyenlere öfkeli bir ara pas atıyor: “Canım sıkıldı, eşcinsel olayım diyemezsiniz. Bu doğuştan gelen bir şey. Allah’ın yarattığını dışlarsanız o da sizi dışlar”. Ama bunu anlatmakta zorlanıyor, öyle ki sık sık “Sıkı dindarım. Eşcinselim ama erkeğim. Bazen maçoyum” demek zorunda hissediyor.
Hiç kimsenin cinsel kimliğiyle gündeme gelmesini istemese de ‘madem açtınız kutuyu’ kabilinde penaltı noktasını gösteriyor: “Bir ben miyim eşcinsel? Futbolcular, hakemler, yöneticiler arasında eşcinsel yok mu? Hatta Meclis’te…”
Söyleşinin bu dakikalarında hocayla, tribünleri ayağa kaldıracak ‘verkaçlar’ yapıyoruz:
“Var mı hocam?”
“Var. Futbolcu da var, yönetici de var, hakem de var. 20-30 isim çıkartırım Süper Lig’den. Hatta çok popüler bir başkanla futbolcusu aşk yaşamış. Kimin haberi var?
“Bu başkan Süper Lig’de miydi?”
“Evet.”
“Büyük bir takımda mı?”
“Diyelim, isim vermeyelim.”
“Ne zaman yaşandı bu aşk?”
“2000 ile 2008 arası diyelim.”
“Dört büyüklerden mi?”
“Evet. Bir başkanla futbolcu aşk yaşayabilir. Kimseyi ilgilendirmez.”
“Yaşadı mı yaşayabilir mi?”
“Yaşadı. Belli kişiler biliyordur.”
Bir an için kendi merakımdan da utanıyorum ama ikiyüzlü tutuma da bir kırmızı kart şart artık! Son düdük çalıyor ve Halil İbrahim Dinçdağ, arkadaşlarının kendisine tuttuğu evinin yolunu tutuyor. Tek umudu Federasyon’a açtığı 110 bin liralık davanın lehine sonuçlanması ama daha da çok istediği şey yeniden yeşil sahalarda düdük çalmak…
Aydınlar Federasyonu sana nasıl yaklaşıyor?
Eski yönetim zamanında Federasyon aleyhine açtığımız dava sürüyor. Ama Mehmet Ali Aydınlar yönetiminden umutluyum. Dilekçe yazdık. MHK’nın halledeceği duyumunu aldık. Ocakta bir ara sınav açıp ben dahil başka sebeplerden profesyonel hakları ellerinden alınmış hakemlere bir hak tanınacak. Fakat sınavda başarılı olmam yeniden sahalarda düdük çalacağım anlamına gelmez. Ancak görev verilirse işimi yapabilirim ve bu da MHK’nın tasarrufunda.
Eşcinseller beni bayrak yapsın...
Eşcinsel örgütlerin iş güç konusunda bir yardımları yok. Kimse kılını kıpırdatmıyor. Benim durumum Türkiye’de bir ilk. Beni iyi kullanın kardeşim. Bu malzemeyi kullanın sorunları çözmek adına diyorum. Ama nerede! Arı vız vız ancak bal yok... Yedi ülkeye sığınma talebinde bulundum ama henüz bir cevap gelmedi. Burada hakemlik yapmak istiyorum fakat yaşam hakkı tanınmıyor... Film Mart şirketi ise hayatımı belgesel yapmak istiyor, onun üzerinde çalışıyoruz. Hollanda’dan da panel daveti geldi.
Şu işin cilvesine bakın ya!
Çok başarılı bulduğum hakemler var. Fakat çok tuhaf bir durum olacak ancak benim geçmişte en beğendiğim hakem Oğuz Sarvan’dı. Yardımcı hakem olarak da Turgay Güdü’yü. Gelin görün ki benim kellemi alan da bu iki isim oldu. Ne acı tesadüf değil mi! Bu isimler güya bizim ‘çağdaş’ yöneticilerimizdi! Oğuz Sarvan ile görüşmek için defalarca talepte bulundum fakat cevap alamadım. Yabancılardan ise yine düdüğünü çoktan asmış olan İsveçli Anders Frisk’i beğenirdim. Faal hakemlerden Cüneyt Çakır ve Halis Özkahya’nın yönetimini
beğeniyorum...
Bizi diri diri mezara gömüyorlar
Beni kimse yargılayamaz kadeşim. Yaratılanı seviyoruz yaratılandan ötürü ise bana karşı çıkamazsın. Çıkarsan Allah’a isyan edersin çünkü beni Allah yarattı. Yeni öğrendim üst düzey siyasilerimizin mezun olduğu imam hatip lisesinden bir öğrenci eşcinsel olduğu için okuldan atıldı. Başbakan’a sesleniyorum! Cinsel yönelimimizden ötürü ölü hayatı yaşıyoruz. Kul hakkı yeniyor. Başbakan ile görüşemedik ama onun kardeşi Mustafa Erdoğan ile görüştüm. Tüm eşcinsellerin sorunlarını anlattım. Telefonumu aldı ama hâlâ o gün bugün iletişime geçeceğiz. Bekliyorum...
Aşk… Şu ana kadar yok. Belki olurdu ama “Bu ünlüdür ve etrafında çok kişi vardır” diye düşünüyor ki insanlar yaklaşmıyorlar. Sanılanın aksine bir eşcinsel tanındıktan sonra hayatını çok daha rahat yaşamıyor yani.
Ahmet Çakar başlarda destekledi ama devamı gelmedi. Sinan Engin de çok üzüldüğünü ve destek olacağını söylemişti. Hani 3 yıl geçti nerede? Adımı başharfleriyle ilk yazan Fatih Altaylı da bir arayıp sorabilirdi.
Başından beri en büyük hayalim bir gün Süper Lig’de maç yönetmek. Bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yönetmeyi çok isterim. Bana bir maç versinler ve performansımı görsünler. Ben kendime çok güveniyorum.
"Beşiktaşlıyımdır"
Beşiktaş’ı tutuyorum. İkinci takımım Trabzon. Bu yüzden Trabzonlular kızmıyorlar ama.
"Sırrı Abi bizi görsün"
Sırrı Süreyya Önder haklarımızı savunacak mı göreceğiz. Bir umudum da Şenol Güneş.
Trabzon kahveleri
Bazen “İ.ne” diye bağıranlar çıksa da Trabzon kahvelerinde hiç tepki görmedim.
Radikal gazetesinden Kenan Başaran'ın söyleşisi şöyle:
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri iptal edilir ama bir futbol maçı asla; onlarca yüzlerce insan ölse de… Becerilemeyen bir-iki dakikalık saygı duruşlarıyla görev ifa edilir ve heyecanla ‘ilk düdük’ün çalınması beklenir... Son düdük çaldığında ise atılan güzel bir gol veya pastan ziyade hakem konuşulur; saatler ve hatta günlerce… Hasılı futbol bizde bir nevi ‘hakem asmaca oyunu’dur. Lakin, bu ülkede birçok hakemi verdiği kararlardan ötürü yedi sülalesine varıncaya kadar tartışıyoruz da bir hakem hakkında verilen kararı pek konuşmuyoruz.
‘Olay ilk patladığında’ işin reytingi için el atıldı, ama sonrasına bakan pek olmadı. Oysa Karadenizli mafyadan ölüm tehditleri alıyormuş. Hakkında çıkartılan ‘ölüm fermanı’ lütfedilip ‘hayatını zorlaştırma’ya dönüştürülmüş! Ondandır ki “Bulaşıkçı bile olamıyorum” diyor..
Rızası alınmadan, adı ‘Trabzonlu H.İ.D’ şeklinde güya saklanarak afişe edildi. Oysa ‘Trabzon bölgesi’nde adı böylesine kısaltılabilen kaç hakem vardı ki! Manşet ve ekranlara ‘Eşçinsel hakem Halil İbrahim Dinçdağ’ olarak ayan beyan düşmesi uzun sürmedi. Evet, o ‘kısaca HİD’ ‘uzunca Halil İbrahim Dinçdağ’ olan hakem, bugün Futbol Federasyonu’na karşı açtığı hukuk savaşının sonuçlanmasını ve ‘onuruyla düdük’ çalacağı günün hayalini kuruyor…
Fenerbahçe-Samsunspor maç gününde. Stadın önünden geçerken elbette iç geçiriyor. Dereağzı’nda bir kafede oturup ‘paslaşıyoruz’. İlk düdüğü ben çalayım: ‘Eşcinselliği’ sağlık sorunu olarak görülüp, 2009’da düdüğü elinden alınan Dinçdağ, ‘medyaya düşünce’ Federasyon çark eder ve “Performansın kötü olduğu için sana maç vermiyoruz” der. Şimdi düdük esas olması gerekende; Dinçdağ’da: “14 yıllık bütün maç notlarım elimde. 10 üzerinden 9.” 10 üzerinden 1 olsa ne yazar, yöneticiler ‘homofobik’ olduktan sonra. Bariz faul…
Doktorlar bir sağlık sorunu yok dese de dönemin Oğuz Sarvan MHK’sı ‘üç maymun’a yatar! Hoca, eşçinselliğin bir tercih olduğunu söyleyenlere öfkeli bir ara pas atıyor: “Canım sıkıldı, eşcinsel olayım diyemezsiniz. Bu doğuştan gelen bir şey. Allah’ın yarattığını dışlarsanız o da sizi dışlar”. Ama bunu anlatmakta zorlanıyor, öyle ki sık sık “Sıkı dindarım. Eşcinselim ama erkeğim. Bazen maçoyum” demek zorunda hissediyor.
Hiç kimsenin cinsel kimliğiyle gündeme gelmesini istemese de ‘madem açtınız kutuyu’ kabilinde penaltı noktasını gösteriyor: “Bir ben miyim eşcinsel? Futbolcular, hakemler, yöneticiler arasında eşcinsel yok mu? Hatta Meclis’te…”
Söyleşinin bu dakikalarında hocayla, tribünleri ayağa kaldıracak ‘verkaçlar’ yapıyoruz:
“Var mı hocam?”
“Var. Futbolcu da var, yönetici de var, hakem de var. 20-30 isim çıkartırım Süper Lig’den. Hatta çok popüler bir başkanla futbolcusu aşk yaşamış. Kimin haberi var?
“Bu başkan Süper Lig’de miydi?”
“Evet.”
“Büyük bir takımda mı?”
“Diyelim, isim vermeyelim.”
“Ne zaman yaşandı bu aşk?”
“2000 ile 2008 arası diyelim.”
“Dört büyüklerden mi?”
“Evet. Bir başkanla futbolcu aşk yaşayabilir. Kimseyi ilgilendirmez.”
“Yaşadı mı yaşayabilir mi?”
“Yaşadı. Belli kişiler biliyordur.”
Bir an için kendi merakımdan da utanıyorum ama ikiyüzlü tutuma da bir kırmızı kart şart artık! Son düdük çalıyor ve Halil İbrahim Dinçdağ, arkadaşlarının kendisine tuttuğu evinin yolunu tutuyor. Tek umudu Federasyon’a açtığı 110 bin liralık davanın lehine sonuçlanması ama daha da çok istediği şey yeniden yeşil sahalarda düdük çalmak…
Aydınlar Federasyonu sana nasıl yaklaşıyor?
Eski yönetim zamanında Federasyon aleyhine açtığımız dava sürüyor. Ama Mehmet Ali Aydınlar yönetiminden umutluyum. Dilekçe yazdık. MHK’nın halledeceği duyumunu aldık. Ocakta bir ara sınav açıp ben dahil başka sebeplerden profesyonel hakları ellerinden alınmış hakemlere bir hak tanınacak. Fakat sınavda başarılı olmam yeniden sahalarda düdük çalacağım anlamına gelmez. Ancak görev verilirse işimi yapabilirim ve bu da MHK’nın tasarrufunda.
Eşcinseller beni bayrak yapsın...
Eşcinsel örgütlerin iş güç konusunda bir yardımları yok. Kimse kılını kıpırdatmıyor. Benim durumum Türkiye’de bir ilk. Beni iyi kullanın kardeşim. Bu malzemeyi kullanın sorunları çözmek adına diyorum. Ama nerede! Arı vız vız ancak bal yok... Yedi ülkeye sığınma talebinde bulundum ama henüz bir cevap gelmedi. Burada hakemlik yapmak istiyorum fakat yaşam hakkı tanınmıyor... Film Mart şirketi ise hayatımı belgesel yapmak istiyor, onun üzerinde çalışıyoruz. Hollanda’dan da panel daveti geldi.
Şu işin cilvesine bakın ya!
Çok başarılı bulduğum hakemler var. Fakat çok tuhaf bir durum olacak ancak benim geçmişte en beğendiğim hakem Oğuz Sarvan’dı. Yardımcı hakem olarak da Turgay Güdü’yü. Gelin görün ki benim kellemi alan da bu iki isim oldu. Ne acı tesadüf değil mi! Bu isimler güya bizim ‘çağdaş’ yöneticilerimizdi! Oğuz Sarvan ile görüşmek için defalarca talepte bulundum fakat cevap alamadım. Yabancılardan ise yine düdüğünü çoktan asmış olan İsveçli Anders Frisk’i beğenirdim. Faal hakemlerden Cüneyt Çakır ve Halis Özkahya’nın yönetimini
beğeniyorum...
Bizi diri diri mezara gömüyorlar
Beni kimse yargılayamaz kadeşim. Yaratılanı seviyoruz yaratılandan ötürü ise bana karşı çıkamazsın. Çıkarsan Allah’a isyan edersin çünkü beni Allah yarattı. Yeni öğrendim üst düzey siyasilerimizin mezun olduğu imam hatip lisesinden bir öğrenci eşcinsel olduğu için okuldan atıldı. Başbakan’a sesleniyorum! Cinsel yönelimimizden ötürü ölü hayatı yaşıyoruz. Kul hakkı yeniyor. Başbakan ile görüşemedik ama onun kardeşi Mustafa Erdoğan ile görüştüm. Tüm eşcinsellerin sorunlarını anlattım. Telefonumu aldı ama hâlâ o gün bugün iletişime geçeceğiz. Bekliyorum...
Aşk… Şu ana kadar yok. Belki olurdu ama “Bu ünlüdür ve etrafında çok kişi vardır” diye düşünüyor ki insanlar yaklaşmıyorlar. Sanılanın aksine bir eşcinsel tanındıktan sonra hayatını çok daha rahat yaşamıyor yani.
Ahmet Çakar başlarda destekledi ama devamı gelmedi. Sinan Engin de çok üzüldüğünü ve destek olacağını söylemişti. Hani 3 yıl geçti nerede? Adımı başharfleriyle ilk yazan Fatih Altaylı da bir arayıp sorabilirdi.
Başından beri en büyük hayalim bir gün Süper Lig’de maç yönetmek. Bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi yönetmeyi çok isterim. Bana bir maç versinler ve performansımı görsünler. Ben kendime çok güveniyorum.
"Beşiktaşlıyımdır"
Beşiktaş’ı tutuyorum. İkinci takımım Trabzon. Bu yüzden Trabzonlular kızmıyorlar ama.
"Sırrı Abi bizi görsün"
Sırrı Süreyya Önder haklarımızı savunacak mı göreceğiz. Bir umudum da Şenol Güneş.
Trabzon kahveleri
Bazen “İ.ne” diye bağıranlar çıksa da Trabzon kahvelerinde hiç tepki görmedim.