Şansal Büyüka: Seyirci terörü önlenmeli

Spor basınının duayen ismi Şansal Büyüka, spor camiasında tartışılan birçok konuya açıklık getirdi...

HAKARET ETMEDEN DE BU İŞ OLUYOR

Bir dönem Türk medyasına çağrı yapıp “Kesinlikle hakemler konuşulmasın” önerisini getirdiniz. Ancak size hiç destek verilmedi. Şimdi ise “Alın size yabancı hakem” der gibi Markus Merk’i getirdiniz? Buradaki amaç neydi?

Ben bunu ilk defa yapmadım. Yıllardır şunu söylüyorum; Kulüpler, kulüp başkanları, hakem konuşmasın, şikâyet etmesin. Biz de hakem konuşmayalım diyorum. Ancak görüyoruz ki futbol ailesi olarak hakemle yatıp hakemle kalkıyoruz. Bizim ülkemizde
hakem kararlarının konuşulmadığı bir futbol programının izlenme şansı belki de hiç yok. Erman Hoca gittikten sonra bizim Lig TV için çok saygın, çok otoriter kendini dünyaya kabul ettirmiş bir hakem bulmamız gerekiyordu. Aklımıza Markus Merk geldi. Görüyoruz ki hakemlere hakaret etmeden, kişilikleriyle oynamadan ve uluslararası tecrübesini konuşturarak değişik bir yorum ortaya koyuyor. Biz bundan mutluyuz.

Gaziantepspor-Bursaspor maçı olaylar nedeniyle yarıda kaldı, her şey yazıldı çizildi. Şiddet yasasının çıkmamasına ve çifte standart konusuna eleştiri geldi? Kulüpler Birliği “birlikte” isyan etti. Size göre ne yapılmalı?

Kullanmak istemiyorum ama çok yerinde bir ifade var: Dinsizin hakkından imansız gelir. Biz eğer şiddet yasasının çıkmasını daha uzatırsak, olay yaratanları birebir cezalandıracağımıza kulüpleri cezalandırmaya devam edersek bu işlerin önünü alamayız. Şiddet yasasıyla birlikte olay çıkaranlar birebir saptanmalı ve öngörülen hapis cezaları bile uygulanmalı. Eğitimle, nasihatle ve lütfenle futbol anarşistlerini yola
getirmek mümkün değil.

Fenerbahçeli Volkan Demirel’in önceki akşam yapılan düğününe efsane başkan Ali Şen ile başkan Aziz Yıldırım gerginliği damgasını vurdu. Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bir insanın en mutlu gününde böyle arada sıkışıp kalmasına çok üzüldüm. Sonuçta biri şimdiki başkan diğeri eski başkan ve arada kalan bir insan. Olmasa, Volkan bu kadar sıkıntıyı yaşamasa elbette çok iyi olurdu. Açıkcası üzüldüm.

DERE GEÇERKEN AT DEĞİŞTİRİLMEZ

G.Saray son 3 maçını kazandı ama futbolu tat vermedi. Başkan Adnan Polat’ın “Devrim” olarak gördüğü Frank Rijkaard’a sabır gösterilmeli mi?

Galatasaray’ın son 3 maçı kazanmasına rağmen iyi oynamadığını kamuoyu gibi başkanı ve yönetimi de kabul ediyor. Ancak klasik bir ifade olacak ama “Dere geçerken at değiştirmenin” kime ne faydası olur. Ayrıca son Buca maçının bir patates tarlasında oynandığı için ben futbol adına geçerli olduğunu düşünmüyorum. Ama şurası çok kesin. Rijkaard’ın elinde kaliteli bir kadro var ve bu kadro iyi oynamazsa iyi sonuç alamazsa fatura yüzde yüz Rijkaard’a ait olur.

12 Dev Adam’ın coşkusuna katıldınız. Primler tartışılıyor, ne düşünüyorsunuz?

Sırbistan maçında -zaten yeni ameliyat oldum- kalbim duracak sandım o kadar heyecanlandım. Belki o heyecan içinde ülkeyi yönetenler de 12 Dev Adam’a busözü vermiş olabilirler. Ancak burada daha çok tartışılan 12 Dev Adam’ın aldığı primden çok Nurcanlar’ın Nevinler’in aynı primi neden alamadığı! Uluslararası başarı varsa bu herkese uygulanmalı. Geçmişte futbolda Mercedes arabalar verildi, kıyamet koptu. Özetle biz ülke olarak abartıyı fazlasıyla seviyoruz.

KOCAMAN'A ALKIŞ VE ELEŞTİRİ

Basında “Aykut Kocamancılar ve karşıtları” diye bir grup oluştu sanki... Kocaman’ın doğruları ve yanlışlarını sıralar mısınız?


Şimdi bir kere Kocamancılar ve anti-Kocamancılar demek doğru değil. İnsan peşin hükümlü oluyor. Eğer Aykut Hoca’nın iyi bir uygulamasını gördüyseniz karşı olsanız bile bunu alkışlamak ve destek vermek durumundasınız. Bu tersi için de geçerli. Ancak ben Aykut Hoca’nın Fenerbahçe’ye yavaş futbol oynattığından, fazla yan pas yaptırdığından ve takımın dikine oynamadığından şikâyetçiyim. Fenerbahçe’de aslında iyi bir kadro var. Futbol adına daha iyi şeyler yapması gerekiyor ve bunu Aykut Hoca’dan bekliyoruz. Okan’ı kazanmasını çok tasvip ediyorum. Kaleci Mert’e güvenip oynatmasını olumlu buluyorum. Gerekirse gelecek haftalarda Okan’ı geride, Gökhan’ı onun önünde yeni bir alternatif olarak kullanabileceği gerçeği ortaya çıktı.

F.Bahçe Kulübü, önce HABERTÜRK’ü sonra Hürriyet Gazetesi’ni hedef aldı. Beşiktaş cephesinde, spikere sansür uygulandı. Nereye gidiyoruz?

Valla şurası çok açık ki kulüpmedya ilişkileri iyi yürümüyor. Kulüp yönetimleri doğru olsa bile her haberin kendi istedikleri gibi yayınlanmasını istiyor. Bazı meslektaşlarımız da -bunu da kabul edelim ki- gerçek olmayan haberleri yazmakta ısrarlılar. Eleştiri mutlaka olacak. Ama kulüp baskısı ya da ambargosunun ya da dayanağı olmayan haberin yayınlanmasının gerilimi arttırdığına inanıyorum. Aslında bir tarafta Kulüpler Birliği, bir tarafta Spor Yazarları Derneği var. Gazetelerin, televizyonların müdürleri var. Kulüplerin başkanları var. Eğer bir diyalog başlatılabilirse -ki bugüne kadar başlatılamadıbirçok şey çözüme kavuşur. Kulüplerin son toplantıdaki ortak Görüşlerinden birisi de pazartesi maçlarının olmaması.

Bu yayıncı kuruluş olarak sizin talebiniz mi Futbol Federasyonu’nun takvimi mi?

Sezon başında Digitürk’te bir toplantı yapıldı, bütün kulüpler katıldı, bunlar konuşuldu. Özellikle “İngiltere modeli örnek alınsın” dendi. Kulüp başkanlarının tamamı “Bütün maçlarımız yayınlansın” dedi. Burada kulüplerin ve federasyonun bilgisi ve onayı dışında en ufak bir uygulama yapılmadı. Ama şunu kabul edelim ki Digitürk, ülke şartları ve ekonomisi düşünüldüğünde çok ağır bir yükün altında ve bu ekonomik çarkın dönebilmesi için kulüplerin Futbol Federasyonu’nun yayıncıya kolaylık göstermesi veya yardımcı olması gerekiyor. Ama biz daha sahaların zeminini bile düzeltemiyoruz. Yayıncı olarak gerekli desteği görmemekten ve kötü zeminlerden dertli ve şikâyetçiyiz.

BEŞİKTAŞ'IN PATRONU GUTI

Ligimizin marka değerlerinden Quaresma, Türkiye’de ilk derbisi sonrası “Büyük zevk aldım” dedi. Siz zevk aldınız mı? Yeni transferleri nasıl buldunuz?

Ben derbideki mücadeleyi beğendim açıkçası. Özellikle Quaresma ile Gökhan Gönül arasındaki mücadele müthişti. İlk yarıda Fenerbahçe’nin çok net pozisyonlar bulması, ikinci devrede Beşiktaş’ın maçı tek kaleye çevirmesi ve her dakikanın gol beklentisi içinde geçmesi bana göre 90 dakikanın keyifle geçmesine neden oldu. Yeni transferlerden şunu kabul etmeliyiz ki özellikle Guti savunma arkasına atılan toplarda son derece başarılı. İlk yarıda Nobre’nin kaleci Volkan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda, ikinci yarıda Bobo’nun penaltısında ve benzer birçok pozisyonda bütün toplar Guti’den çıktı.

Bugüne kadar “Beşiktaş’ın saha içinde bir patronu yok”diyorduk. Guti bugün itibariyle Beşiktaş futbol takımının sahadaki patronudur. Kanımca çok iş yapacaktır. Niang’ı Fransa’dan beri çok beğeniyorum. İyi bir golcü. Gezen ve mücadele eden bir oyuncu. Dia’yı bu maçta ilk kez hareketli buldum ancak çok net gol pozisyonlarında daha etkili olması gerekir. Stoch oynamadı ama bana göre Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki baskısını kırmak adına en azından son yarım saatte Dia ile yer değiştirmesi gekekirdi. Quaresma, derbi formasını Ömer Güvenç’e verdi ve bunu Maraton Programı’na hediye ettiğini söyledi? Siz mi istediniz? Forma ulaştı mı size?

Hayır formayı biz istemedik tamamen onun jestiydi. Forma bize ulaştı ve bizim çok değerli kupalarımızın, ödüllerimizin olduğu bölümde yerini aldı.

Mersin İdmanyurdu antrenörü Yüksel Yeşilova sahada bıçaklandı. Eski partneriniz ve yakın dostunuz Erman Toroğlu ile canlı yayında sert tartışmaya girdi. Nasıl yorumluyorsunuz?

Programı izlemedim çünkü aynı saatte kendi programım vardı. Ancak bırakın antrenörü, 7 bıçak darbesi yiyen, ameliyattan yeni çıkan bir insana anlayış ve saygı göstermek lazım. Bu sadece futbol dünyası için değil, insanlık için “olmazsa olmaz” kurallardan biridir.