Avrupa Liglerinde geçtiğimiz hafta neler yaşandı
İspanya'da 1 milyar insanın izlediği El Clasico maçının zaferi Barcelona oldu.Almanya'da Bayern zirve yolunda emin adımlar ile ilerliyor. İtalya'da İnter zirveyi Roma'ya kaptırdı. İngiltere Premier Liginde Kırmızı takım M.United liderliği Chelsea'ya kaptırdı.Fransa'da Marsilya kendinden emin adımlar ile yürüyor.Twente koşuyor Ajax kovalıyor
Bütün dünyanın dört gözle beklediği karşılaşma Santiago Bernabeu’daydı. Bir tarafta oluşturduğu harika kadro için kimi üçüncü dünya ülkelerinin yazgısını değiştirecek kadar para harcayan Real Madrid, karşı yakada geçen yıl katıldığı altı kulvarda da zafere ulaşarak tarih yazan Barcelona. Bir cephede altyapıdan beri aynı kaba yapanlar, berikinde dünyanın dört bir köşesinden toplanmış lejyonerler. Bir köşede adı futbol mesihine çıkan 23 yaşını henüz doldurmamış Lionel Messi, öbür kanatta küstah ancak yeşil sahalarda icra ettiği sanatıyla her gün daha büyüyen Portekizli Cristiano Ronaldo. Bir kulübede çoğunluğu altyapıdan gelen bir takıma oynattığı futbolla, menajerlik oyunu hastalarının rüyalarını da gerçekleştiren Guardiola, öbüründe yıldızlar topluluğunu idare edemez denirken sezonun ikinci yarısında takımını şaha kaldıran Pellegrini. Sezon sonu emekliye ayrılacağı için son El Clasico’sunu yöneten Mejuto Gonzalez’in ilk düdüğüyle, yüreklerin dayanmayacağı heyecan kasırgası başlıyor.
KRAL BARCELONA
Düdüğün öncesine gitmeli… Bütün gözler, Athletic Bilbao maçı öncesinde sakatlanan Ibrahimovic’in yokluğunda Arsenal’i Şampiyonlar Ligi’nde dörtleyen Messi’nin üzerindeydi. Guardiola birçokları için sürpriz bir kadroyla başladı maça. Forvette oynayabilecek Krkic ve Henry kulübede, geçen sezon kazanılan altı kupada da ziyadesiyle tuzu olan Pedro sahadaydı. Dünyanın sekizinci harikası stoperlerin göbeğine terk edilmişken, Pep Usta Puyol’u sağa çekmiş, savunmanın göbeğini Pique ile Milito’ya teslim etmişti. Sol açıktan orta yapmasına şaşırmadığımız sağ bek Alves ise lahana sarmaya ileri kaydırılmıştı. İdeale yakın bir 11’le çıkan Real Madrid’de van der Vaart ve Gago’nun varlığı sorgulanırken, yedek kalan Guti ve Lass’ın olası bir kötü sonuçta yokluğunun Pellegrini’nin başına çorap öreceği aşikârdı.
Kontrollü başlayan maçta Katalan devi, Messi ile öne geçti. Xavi’nin muhteşem pasını alan Arjantinli bücür, çok da sevmediği sağıyla perdeyi açtı. İkinci yarıda Xavi’nin kaçırdığı Pedro farkı artırmış, Santiago Bernabeu’yu karartmıştı.
ALIŞAGELMİŞ EL CLASİCO
Guti girişiyle biraz daha toparlanan ‘Beyaz Şimşekler’ pozisyona girse de bir türlü çakamıyordu. Hazretlerinin Rafael van der Vaart’a ‘al da at’ dediği pozisyonda Hollandalı, Valdes’in üstüne çalışarak, önümüzdeki El Clasico’la bakacağız dedirtiyordu. Eğer Rafael o topu filelerle buluşturabilse, kalan yarım saatte Bernabeu mahşer yerine dönecek, belki de torunlarımıza anlatacağımız maçlar kervanına yeni bir çentik atacaktık. Ancak olmadı, esbab-ı mucibesini van der Vaart’ın, karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda ‘kalecinin böğrüme çalışma ekolü’nü yaratan Güiza’ya öykünmesinde aramalı!
Kalan dakikalarda ev sahibi bir türlü golü bulamazken Messi’ye karşı direnen Casillas’ın bakışı her şeyi anlatıyordu. Sanki bir öğrenilmiş çaresizlikti İspanyol file bekçisinin suratına yansıyan. Hafiften bizim dünyaya mâl ettiğimiz derbimizin taraflarında da bu yok mu? Galatasaraylıların yer yer Fenerbahçe karşısında yaşadıklarını mı gözlemliyorduk? Hattâ Bernabeu’yu hoparlörden coşturan adamı saymazsak, tribündeki ruh bile benziyor gibiydi. Teşbihte hata olmaz, Mejuto Gonzalez’in son düdüğü Real Madrid’in çilesini bitirirken, Barcelona’nın bayramını başlatıyordu.
https://barcelona.theoffside.com/files/2010/04/MessiClasico.jpg
Unvanını korumuş bir boksörlüğün mağrurluğuyla rakibinin arenasını terk eden Barcelona, mutluydu. Gladyatörler, aslanları parçalamış ve bütün dünyaya mesaj vermişti. Tonlarca parayla kurulan Real Madrid’in hüznüyse, küskün futbol romantiklerini sevindirmiş, masallara âşık olanları bir daha mest etmişti.
Yönetim Xavi'de
Ne Messi, ne Cristiano Ronaldo. El Clasico’ya damgasını Xavi vurdu. Orta saha oyuncusunun gözleri, ligin kaderini belirledi Marca’nın da yazdığı gibi. O kadar sakata rağmen takımını bir orkestra şefi gibi yönetti istikrar abidesi. Belki bir Karajan’dı. Gerçi rahmetli gibi çok despot olmadığı da kesin ya Xavi’nin neyse. Takımını hücuma çıkardı, topu ayağa oynadı, attığı inanılmaz iki pasla, işi bitirdi, aleme selam etti.
Messi golünü atarken, Cristiano Ronaldo etkisiz kaldı. Portekizli yıldız belki de kendisine sayılan paranın ağırlığı altında kaldı. Ancak bir sonraki El Clasico’da şaha kalkarsa kimse şaşırmamalı. Bu arada herkes Messi’yi Maradona’ya karşılaştıradursun, huyuna bakılırsa Ronaldo daha çok benziyor.
Bu sonuçtan sonra bitime yedi hafta kala Barcelona tekrar liderliğe yükselirken, ezeli rakibiyle puan farkını üçe çıkardı. Bu arada ‘üçlü averaj’a bakılıyor ya, acı haberi verelim Valencia Mallorca deplasmanında mağlup olunca, bitime yedi hafta kala Barcelona’nın 24 puan gerisine düşerek onu yakalama şansını kaçırdı. Matematikçilere ve bazılarına duyurulur!
Katalan devinin fikstürü daha zor gözükse de bu galibiyetten sonra onları kim tutar, kestirmek zor. Real’e gelince, bir süre bütün şimşeklerin onların üzerinde patlayacağı düşünülünce, zor dostum zor! Madrid’de kibrit çaksanız şehir havaya uçabilir, söylemedi demeyin.
Bayern yola tam gaz
Geçen sene yılın bu zamanlarında kötü gidişe dur demek için rahibelere bile bel bağlayan Bayern Münih, futbolda dün olmadığını kulakları fısıldıyor. Cristiano Ronaldo ve Kaka’yı transfer eden Real Madrid’den bir manada çaldıkları Robben’in muhteşem performansıyla kanatlanan Bavyeralılar uçuyor.
Düşler Tiyatrosu’nda şeytana pabucunu tersten giydirerek Manchester United’ı Şampiyonlar Ligi’nde bırakan van Gaal’in öğrencileri, zorlu Leverkusen deplasmanından çıkardıkları puanla, devler arenasında yıllar sonra gelen yarı finali taçlandırdı. Uçan Hollandalı Robben’in penaltı noktasından öne geçirdiği Bayern, Vidal’e engel olamayınca, takipçisi Schalke ile puan farkını dörde çıkarma şansını kullanamadı. Canı gol olmak istedikten sonra, dört köşeli olan mübarek meşin yuvarlak yine sahne aldı Leverkusen’de. Direkte patladıktan sonra bir şekilde Vidal’in önünde biten top puanları paylaştırırken, karşılaşmanın son dakikalarında her iki kalede de yaşanan sayısız pozisyonda da sanki ‘ben bir daha santra yuvarlağına konmayacağım’ demişti.
Schalke bitti
Gelsenkirchen’de ise şok sürüyor. Geçen hafta Bayern Münih’le 52 yıllık şampiyonluk hasretini dindirmek için sahaya çıkan ancak büyük bir hüsran yaşayan Schalke, düşme hattında yer alan Hannover’den adeta tokat yedi. Westermann’ın kendi kalesine attığı golle şapşallaşan doğma büyüme Gelsenkirchenli, 19 yıldır da Schalke camiasında olan 24 yaşındaki Manuel Neuer, adeta maçın sonucunu tayin etti. Hannover’in ikinci golünde yürüyüşe çıkan genç file bekçisi, arada Fildişi Sahili Milli Takımı’nın da formasını terleten Didier Konan Ya’ya ‘al da at’ dedi. Neuer aşırtma beklediğinden ayaklarının arasından tıngır mıngır geçen topu arkadan izledi.
Edu’nun şık golüyle umutlanan Schalke, Rakitic’in penaltısıyla eşitliği sağladıysa da, sahadan puan çıkaramadı. Balitsch’in uzaklardan çektiği bazukasıyla başı dönen Neuer, yine Didier Konan Ya’ya kıyak geçti. Yine anlamsız bir şekilde çıkan file bekçisi, ‘Panzerler’in kalesini Adler’den başkası koruyamaz der gibiydi.
Mesut Özil’in Freiburg ağlarına muhteşem bir gol bıraktığı haftanın bilançosu basit.Bitime dört hafta kala Bayern’in 60, takipçisi Schalke’nin ise 58 puanı var. Üçüncü sıradaki Leverkusen ise 54 puanda yer alıyor. 52 puanlı Dortmund ile bir puan gerisindeki Werder Bremen, Şampiyonlar Ligi’ne bilet veren üçüncü sıraya bakıyor.
İtalya'da zirve değişti
İtalya’da bildiğiniz yangın vardı. Fiorentina deplasmanında berabere kalan Inter, koltuğunu Roma’ya devretti. Sezona facia gibi başlayan, kimilerinin acaba küme düşer mi diye takıldıkları sarı-kırmızılılar bitime beş hafta kala zirvede yer alıyor. Futbolda dün yok diyeceğiz de, kulüp tarihinin en manidar şampiyonluğu bu olur, söylemedi demeyin. Inter şampi ilan edildiği sezonda kupayı bir başkasına teslim ederse, ‘özel adam’ Mourinho ziyadesiyle tartışılır. Gerçi Portekizlinin gözü, Porto’dan beri hasret kaldığı Şampiyonlar Ligi’nde. Hele bu kupaya uzay takımı Barça’yı eleyerek ulaşırsa, değmeyin onun keyfine!
İşte Medici ailesi sayesinde dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Floransa’ya konuk olan mavi-siyahlılar geriye düştükleri maçın sonunda öne geçseler de sahadan bir puan çıkardı. Tıpkı Catania karşısında 2-0 geriye düştükten sonra aynı skorla sahadan ayrılan ezeli rakipleri Milan gibi.
Atalanta’yı deviren Roma lider. Bu hafta Çizme’nin başkentinde bildiğiniz kıyamet kopacak. Düşman kardeşler Lazio ile Roma buluşacak. Cumanın menüsünde İtalya derbisi, tercümesi Inter ile bu sezon acıların takımına dönen Juventus’un ölümüne raksi. Gel keyfim gel mi dediniz?
Chelsea Yeni Lider
Ada sahillerinde bu haftasonu dünyanın en köklü futbol organizasyonu olan Federasyon Kupası’nda yarı final mesaisi vardı. Çayın her zaman beşte içildiği muhafazakâr topraklarda, ilk Wembley randevusu Chelsea ile Aston Villa arasındaydı.
Çok değil bunların geçenlerdeki buluşmasında tabelada Chelsea hanesine düşülen yedi rakamı Aston Villa’nın karizmasını bayağı bir çizmişti doğrusu. Birminghamlılar yarı final için geldikleri Wembley’de kazanarak hezimetin acısını çıkarmak istiyordu. İlk yarıdan gol çıkmadıysa da ikinci yarıda Drogba’nın açtığı gol sağanağında bu sefer ‘Maviler’ üçlük tarife uyguladı. Hal böyle olunca Premier Lig’in lideri, Federasyon Kupası’nda da finale yükselmiş oldu.
Maviler’in finaldeki rakibi de renktaşları Portsmouth oldu. Hani Premier Lig’den düşen acıların takımı var ya, işte onlar. Wembley’deki randevunun sonucu ne olur bilinmez ancak Chelsea Şampiyonlar Ligi vizesi alacağı için Championship’e düşen Portsmouth, taraftarına çile çektirdiği sezonun ardından Avrupa Ligi’ni görebilecek mi? Karşılarına dikilen İngiliz Futbol Federasyonu’nu aşmaları zor. Tabii o tarihe kadar yeşillenirse oralar, işin rengi değişebilir.
Kırmızı Şeytanlar üzgün
Chelsea’nin takipçisi Manchester United’da düşüş sürüyor. Geçen hafta Chelsea’ye koltuğunu devreden ‘Kırmızı Şeytanlar’ Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih’e elenmelerinin ardından oynadıkları Blackburn karşılaşmasından da galibiyet çıkaramayınca, bir anda iklim değişti, hava soğudu bahar zamanı Manchester’da. Malum Nisan, Mayıs ayları, gevşer futbolcuların yayları… Rooney’in sakatlığıyla başlayan tribülans daha ne kadar sürecek? Şeytanların yukarıyla anlaşması bu sezonluk devreden çıkmamışa benziyor. Bir mucize olmazsa, onlar artık önlerindeki sezona bakacak. Yaylar pek gevşemişe benziyor.
Sadece Manchester mı, onların asıl ezeli rakibi Liverpool da haftayı galibiyetsiz kapattı. Malum Benfica’yı topa tutarak adını yarı finale yazdıran Benitez’in öğrencileri, Avrupa Ligi maçları dışında sezonu kapatmışa benziyor. Altıncılığa demir atmış koca Liverpool’un 34 maçta topladığı puan sayısı 56 ya, taraftarın içi kan ağlıyor. Devler Ligi’ne bilet veren dördüncü sıradaki Manchester City’nin 62 puanı var. Beşinci sıradaki Tottenham ise Şeyhlerin takımını dört puan geriden takip ediyor. Zirveye gelince… 33 maçlı Chelsea’nin 74, Arsenal’in 71 puanı var. Bir maçı fazla olan United’ın ise 73 puanı var.
Ada’da yoğun mesai var, yarın Bolton’u ağırlayacak Chelsea, cumartesi Tottenham’a konuk olacak. Çarşambanın letafetindeyse Tottenham, hiç hazzetmediği Arsenal’i ağırlayacak. Cumartesi Manchester’ın içi dışı bir olacak, belki de gelecek yazıda bir takımdan şampi diye bahsedilecek. Bekleyip görmeli.
Marsilya emin adımlar atıyor
Ligue 1’de Marsilya neredeyse 20 yıl sonra ilk lig şampiyonluğuna doğru emin adımlarla koşuyor. Velodrome’da Nice’i 4-1’le geçen Didier Deschamps’ın öğrencileri maç eksiğine karşın ikinci sırada bulunan Auxerre’in iki puan önünde liderliğini korudu. Auxerre’in 87. dakikada Niculae’nin attigi golle Nancy deplasmanından aldığı 3 puan bir kenara konulursa Marsilya’nın şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin tamamı haftayı puan kaybederek geçirdi. Lyon Lille ile Montpellier de Le Mans’la berabere kalarak çok önemli puanlar kaybettiler. Son haftaların formsuz takımı Bordeaux da Paris’te Saint Germain’e 3-1 yenilirke başkent ekibinin gollerinden birini Mewvlüt Erdinç attı. Ligue 1’de bitime altı hafta kala Marsilya hem puan hem de fikstür olarak diğer rakiplerinden avantajlı olarak görünüyor. Haftaiçi Sochaux deplasmanında oynayacağı erteleme maçını kazanması halinde Marsilya’nın şampiyonluk yolunda önemli bir adım atacağını da söylemek gerekiyor.
Ligue 1’de şampiyonluk yarışındaki heyecan, düşmeme mücadelesinde ise söz konusu değil. Saint Etienne’in Sochaux deplasmanında üç puan alması Boulogne, Le Mans ve Grenoble’in Ligue 2 yolculuklarını da neredeyse kesinleştirdi.
Twente koşturuyor
Hollanda liginde Twente’nin kaçışı, Ajax’ın kovalayışı devam ediyor. Eredivisie’de bitime üç hafta kala Twente, Heerenveen’i 2-0 ile geçerek Ajax ile olan dört puanlık farkı korudu. VVV Venlo’yu Luis Suarez ve Pantelic’in hat-trick yaptığı maçta 7-0 yenen Amsterdam ekibi, şampiyon olur mu bilinmez fakat muhtemelen sezonu 100 golü geçerek tamamlayacak. Maç başına 3.09 gol ortalaması ile oynayan Martin Jol’un öğrencileri şampiyon olamazlarsa bunun sebebi sezona yavaş başlangıçları olacak. Uzun süre Twente ile liderliği paylaşan PSV ise Feyenoord karşısında aldığı golsüz beraberlikle şampiyonluk yarışına havlu attı
KRAL BARCELONA
Düdüğün öncesine gitmeli… Bütün gözler, Athletic Bilbao maçı öncesinde sakatlanan Ibrahimovic’in yokluğunda Arsenal’i Şampiyonlar Ligi’nde dörtleyen Messi’nin üzerindeydi. Guardiola birçokları için sürpriz bir kadroyla başladı maça. Forvette oynayabilecek Krkic ve Henry kulübede, geçen sezon kazanılan altı kupada da ziyadesiyle tuzu olan Pedro sahadaydı. Dünyanın sekizinci harikası stoperlerin göbeğine terk edilmişken, Pep Usta Puyol’u sağa çekmiş, savunmanın göbeğini Pique ile Milito’ya teslim etmişti. Sol açıktan orta yapmasına şaşırmadığımız sağ bek Alves ise lahana sarmaya ileri kaydırılmıştı. İdeale yakın bir 11’le çıkan Real Madrid’de van der Vaart ve Gago’nun varlığı sorgulanırken, yedek kalan Guti ve Lass’ın olası bir kötü sonuçta yokluğunun Pellegrini’nin başına çorap öreceği aşikârdı.
Kontrollü başlayan maçta Katalan devi, Messi ile öne geçti. Xavi’nin muhteşem pasını alan Arjantinli bücür, çok da sevmediği sağıyla perdeyi açtı. İkinci yarıda Xavi’nin kaçırdığı Pedro farkı artırmış, Santiago Bernabeu’yu karartmıştı.
ALIŞAGELMİŞ EL CLASİCO
Guti girişiyle biraz daha toparlanan ‘Beyaz Şimşekler’ pozisyona girse de bir türlü çakamıyordu. Hazretlerinin Rafael van der Vaart’a ‘al da at’ dediği pozisyonda Hollandalı, Valdes’in üstüne çalışarak, önümüzdeki El Clasico’la bakacağız dedirtiyordu. Eğer Rafael o topu filelerle buluşturabilse, kalan yarım saatte Bernabeu mahşer yerine dönecek, belki de torunlarımıza anlatacağımız maçlar kervanına yeni bir çentik atacaktık. Ancak olmadı, esbab-ı mucibesini van der Vaart’ın, karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda ‘kalecinin böğrüme çalışma ekolü’nü yaratan Güiza’ya öykünmesinde aramalı!
Kalan dakikalarda ev sahibi bir türlü golü bulamazken Messi’ye karşı direnen Casillas’ın bakışı her şeyi anlatıyordu. Sanki bir öğrenilmiş çaresizlikti İspanyol file bekçisinin suratına yansıyan. Hafiften bizim dünyaya mâl ettiğimiz derbimizin taraflarında da bu yok mu? Galatasaraylıların yer yer Fenerbahçe karşısında yaşadıklarını mı gözlemliyorduk? Hattâ Bernabeu’yu hoparlörden coşturan adamı saymazsak, tribündeki ruh bile benziyor gibiydi. Teşbihte hata olmaz, Mejuto Gonzalez’in son düdüğü Real Madrid’in çilesini bitirirken, Barcelona’nın bayramını başlatıyordu.
https://barcelona.theoffside.com/files/2010/04/MessiClasico.jpg
Unvanını korumuş bir boksörlüğün mağrurluğuyla rakibinin arenasını terk eden Barcelona, mutluydu. Gladyatörler, aslanları parçalamış ve bütün dünyaya mesaj vermişti. Tonlarca parayla kurulan Real Madrid’in hüznüyse, küskün futbol romantiklerini sevindirmiş, masallara âşık olanları bir daha mest etmişti.
Yönetim Xavi'de
Ne Messi, ne Cristiano Ronaldo. El Clasico’ya damgasını Xavi vurdu. Orta saha oyuncusunun gözleri, ligin kaderini belirledi Marca’nın da yazdığı gibi. O kadar sakata rağmen takımını bir orkestra şefi gibi yönetti istikrar abidesi. Belki bir Karajan’dı. Gerçi rahmetli gibi çok despot olmadığı da kesin ya Xavi’nin neyse. Takımını hücuma çıkardı, topu ayağa oynadı, attığı inanılmaz iki pasla, işi bitirdi, aleme selam etti.
Messi golünü atarken, Cristiano Ronaldo etkisiz kaldı. Portekizli yıldız belki de kendisine sayılan paranın ağırlığı altında kaldı. Ancak bir sonraki El Clasico’da şaha kalkarsa kimse şaşırmamalı. Bu arada herkes Messi’yi Maradona’ya karşılaştıradursun, huyuna bakılırsa Ronaldo daha çok benziyor.
Bu sonuçtan sonra bitime yedi hafta kala Barcelona tekrar liderliğe yükselirken, ezeli rakibiyle puan farkını üçe çıkardı. Bu arada ‘üçlü averaj’a bakılıyor ya, acı haberi verelim Valencia Mallorca deplasmanında mağlup olunca, bitime yedi hafta kala Barcelona’nın 24 puan gerisine düşerek onu yakalama şansını kaçırdı. Matematikçilere ve bazılarına duyurulur!
Katalan devinin fikstürü daha zor gözükse de bu galibiyetten sonra onları kim tutar, kestirmek zor. Real’e gelince, bir süre bütün şimşeklerin onların üzerinde patlayacağı düşünülünce, zor dostum zor! Madrid’de kibrit çaksanız şehir havaya uçabilir, söylemedi demeyin.
Bayern yola tam gaz
Geçen sene yılın bu zamanlarında kötü gidişe dur demek için rahibelere bile bel bağlayan Bayern Münih, futbolda dün olmadığını kulakları fısıldıyor. Cristiano Ronaldo ve Kaka’yı transfer eden Real Madrid’den bir manada çaldıkları Robben’in muhteşem performansıyla kanatlanan Bavyeralılar uçuyor.
Düşler Tiyatrosu’nda şeytana pabucunu tersten giydirerek Manchester United’ı Şampiyonlar Ligi’nde bırakan van Gaal’in öğrencileri, zorlu Leverkusen deplasmanından çıkardıkları puanla, devler arenasında yıllar sonra gelen yarı finali taçlandırdı. Uçan Hollandalı Robben’in penaltı noktasından öne geçirdiği Bayern, Vidal’e engel olamayınca, takipçisi Schalke ile puan farkını dörde çıkarma şansını kullanamadı. Canı gol olmak istedikten sonra, dört köşeli olan mübarek meşin yuvarlak yine sahne aldı Leverkusen’de. Direkte patladıktan sonra bir şekilde Vidal’in önünde biten top puanları paylaştırırken, karşılaşmanın son dakikalarında her iki kalede de yaşanan sayısız pozisyonda da sanki ‘ben bir daha santra yuvarlağına konmayacağım’ demişti.
Schalke bitti
Gelsenkirchen’de ise şok sürüyor. Geçen hafta Bayern Münih’le 52 yıllık şampiyonluk hasretini dindirmek için sahaya çıkan ancak büyük bir hüsran yaşayan Schalke, düşme hattında yer alan Hannover’den adeta tokat yedi. Westermann’ın kendi kalesine attığı golle şapşallaşan doğma büyüme Gelsenkirchenli, 19 yıldır da Schalke camiasında olan 24 yaşındaki Manuel Neuer, adeta maçın sonucunu tayin etti. Hannover’in ikinci golünde yürüyüşe çıkan genç file bekçisi, arada Fildişi Sahili Milli Takımı’nın da formasını terleten Didier Konan Ya’ya ‘al da at’ dedi. Neuer aşırtma beklediğinden ayaklarının arasından tıngır mıngır geçen topu arkadan izledi.
Edu’nun şık golüyle umutlanan Schalke, Rakitic’in penaltısıyla eşitliği sağladıysa da, sahadan puan çıkaramadı. Balitsch’in uzaklardan çektiği bazukasıyla başı dönen Neuer, yine Didier Konan Ya’ya kıyak geçti. Yine anlamsız bir şekilde çıkan file bekçisi, ‘Panzerler’in kalesini Adler’den başkası koruyamaz der gibiydi.
Mesut Özil’in Freiburg ağlarına muhteşem bir gol bıraktığı haftanın bilançosu basit.Bitime dört hafta kala Bayern’in 60, takipçisi Schalke’nin ise 58 puanı var. Üçüncü sıradaki Leverkusen ise 54 puanda yer alıyor. 52 puanlı Dortmund ile bir puan gerisindeki Werder Bremen, Şampiyonlar Ligi’ne bilet veren üçüncü sıraya bakıyor.
İtalya'da zirve değişti
İtalya’da bildiğiniz yangın vardı. Fiorentina deplasmanında berabere kalan Inter, koltuğunu Roma’ya devretti. Sezona facia gibi başlayan, kimilerinin acaba küme düşer mi diye takıldıkları sarı-kırmızılılar bitime beş hafta kala zirvede yer alıyor. Futbolda dün yok diyeceğiz de, kulüp tarihinin en manidar şampiyonluğu bu olur, söylemedi demeyin. Inter şampi ilan edildiği sezonda kupayı bir başkasına teslim ederse, ‘özel adam’ Mourinho ziyadesiyle tartışılır. Gerçi Portekizlinin gözü, Porto’dan beri hasret kaldığı Şampiyonlar Ligi’nde. Hele bu kupaya uzay takımı Barça’yı eleyerek ulaşırsa, değmeyin onun keyfine!
İşte Medici ailesi sayesinde dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Floransa’ya konuk olan mavi-siyahlılar geriye düştükleri maçın sonunda öne geçseler de sahadan bir puan çıkardı. Tıpkı Catania karşısında 2-0 geriye düştükten sonra aynı skorla sahadan ayrılan ezeli rakipleri Milan gibi.
Atalanta’yı deviren Roma lider. Bu hafta Çizme’nin başkentinde bildiğiniz kıyamet kopacak. Düşman kardeşler Lazio ile Roma buluşacak. Cumanın menüsünde İtalya derbisi, tercümesi Inter ile bu sezon acıların takımına dönen Juventus’un ölümüne raksi. Gel keyfim gel mi dediniz?
Chelsea Yeni Lider
Ada sahillerinde bu haftasonu dünyanın en köklü futbol organizasyonu olan Federasyon Kupası’nda yarı final mesaisi vardı. Çayın her zaman beşte içildiği muhafazakâr topraklarda, ilk Wembley randevusu Chelsea ile Aston Villa arasındaydı.
Çok değil bunların geçenlerdeki buluşmasında tabelada Chelsea hanesine düşülen yedi rakamı Aston Villa’nın karizmasını bayağı bir çizmişti doğrusu. Birminghamlılar yarı final için geldikleri Wembley’de kazanarak hezimetin acısını çıkarmak istiyordu. İlk yarıdan gol çıkmadıysa da ikinci yarıda Drogba’nın açtığı gol sağanağında bu sefer ‘Maviler’ üçlük tarife uyguladı. Hal böyle olunca Premier Lig’in lideri, Federasyon Kupası’nda da finale yükselmiş oldu.
Maviler’in finaldeki rakibi de renktaşları Portsmouth oldu. Hani Premier Lig’den düşen acıların takımı var ya, işte onlar. Wembley’deki randevunun sonucu ne olur bilinmez ancak Chelsea Şampiyonlar Ligi vizesi alacağı için Championship’e düşen Portsmouth, taraftarına çile çektirdiği sezonun ardından Avrupa Ligi’ni görebilecek mi? Karşılarına dikilen İngiliz Futbol Federasyonu’nu aşmaları zor. Tabii o tarihe kadar yeşillenirse oralar, işin rengi değişebilir.
Kırmızı Şeytanlar üzgün
Chelsea’nin takipçisi Manchester United’da düşüş sürüyor. Geçen hafta Chelsea’ye koltuğunu devreden ‘Kırmızı Şeytanlar’ Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münih’e elenmelerinin ardından oynadıkları Blackburn karşılaşmasından da galibiyet çıkaramayınca, bir anda iklim değişti, hava soğudu bahar zamanı Manchester’da. Malum Nisan, Mayıs ayları, gevşer futbolcuların yayları… Rooney’in sakatlığıyla başlayan tribülans daha ne kadar sürecek? Şeytanların yukarıyla anlaşması bu sezonluk devreden çıkmamışa benziyor. Bir mucize olmazsa, onlar artık önlerindeki sezona bakacak. Yaylar pek gevşemişe benziyor.
Sadece Manchester mı, onların asıl ezeli rakibi Liverpool da haftayı galibiyetsiz kapattı. Malum Benfica’yı topa tutarak adını yarı finale yazdıran Benitez’in öğrencileri, Avrupa Ligi maçları dışında sezonu kapatmışa benziyor. Altıncılığa demir atmış koca Liverpool’un 34 maçta topladığı puan sayısı 56 ya, taraftarın içi kan ağlıyor. Devler Ligi’ne bilet veren dördüncü sıradaki Manchester City’nin 62 puanı var. Beşinci sıradaki Tottenham ise Şeyhlerin takımını dört puan geriden takip ediyor. Zirveye gelince… 33 maçlı Chelsea’nin 74, Arsenal’in 71 puanı var. Bir maçı fazla olan United’ın ise 73 puanı var.
Ada’da yoğun mesai var, yarın Bolton’u ağırlayacak Chelsea, cumartesi Tottenham’a konuk olacak. Çarşambanın letafetindeyse Tottenham, hiç hazzetmediği Arsenal’i ağırlayacak. Cumartesi Manchester’ın içi dışı bir olacak, belki de gelecek yazıda bir takımdan şampi diye bahsedilecek. Bekleyip görmeli.
Marsilya emin adımlar atıyor
Ligue 1’de Marsilya neredeyse 20 yıl sonra ilk lig şampiyonluğuna doğru emin adımlarla koşuyor. Velodrome’da Nice’i 4-1’le geçen Didier Deschamps’ın öğrencileri maç eksiğine karşın ikinci sırada bulunan Auxerre’in iki puan önünde liderliğini korudu. Auxerre’in 87. dakikada Niculae’nin attigi golle Nancy deplasmanından aldığı 3 puan bir kenara konulursa Marsilya’nın şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin tamamı haftayı puan kaybederek geçirdi. Lyon Lille ile Montpellier de Le Mans’la berabere kalarak çok önemli puanlar kaybettiler. Son haftaların formsuz takımı Bordeaux da Paris’te Saint Germain’e 3-1 yenilirke başkent ekibinin gollerinden birini Mewvlüt Erdinç attı. Ligue 1’de bitime altı hafta kala Marsilya hem puan hem de fikstür olarak diğer rakiplerinden avantajlı olarak görünüyor. Haftaiçi Sochaux deplasmanında oynayacağı erteleme maçını kazanması halinde Marsilya’nın şampiyonluk yolunda önemli bir adım atacağını da söylemek gerekiyor.
Ligue 1’de şampiyonluk yarışındaki heyecan, düşmeme mücadelesinde ise söz konusu değil. Saint Etienne’in Sochaux deplasmanında üç puan alması Boulogne, Le Mans ve Grenoble’in Ligue 2 yolculuklarını da neredeyse kesinleştirdi.
Twente koşturuyor
Hollanda liginde Twente’nin kaçışı, Ajax’ın kovalayışı devam ediyor. Eredivisie’de bitime üç hafta kala Twente, Heerenveen’i 2-0 ile geçerek Ajax ile olan dört puanlık farkı korudu. VVV Venlo’yu Luis Suarez ve Pantelic’in hat-trick yaptığı maçta 7-0 yenen Amsterdam ekibi, şampiyon olur mu bilinmez fakat muhtemelen sezonu 100 golü geçerek tamamlayacak. Maç başına 3.09 gol ortalaması ile oynayan Martin Jol’un öğrencileri şampiyon olamazlarsa bunun sebebi sezona yavaş başlangıçları olacak. Uzun süre Twente ile liderliği paylaşan PSV ise Feyenoord karşısında aldığı golsüz beraberlikle şampiyonluk yarışına havlu attı