WADA'dan Türkiye'ye Övgü

Dünya Dopingle Mücadele Ajansı direktörlerinden Rob Koehler, 12. Dopingle Mücadele Kuruluşları Sempozyumu'nda, Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonunun çalışmalarının diğer ülkelere örnek oluşturması gerektiğini belirtti

Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) Ulusal Dopingle Mücadele Kuruluşlarıyla İlişkiler ve Eğitim Faaliyetleri Direktörü Rob Koehler, Türkiye'nin dopingle mücadelesini takdirle karşıladıklarını söyledi.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nden (TMOK) yapılan açıklamaya göre, WADA tarafından her yıl düzenlenen Dopingle Mücadele Kuruluşları Sempozyumu'nun 12'ncisi, İsviçre'nin Lozan kentinde yapıldı. Sempozyumu medya, ülkelerin dopingle mücadele kuruluşları, uluslararası spor federasyonları, büyük turnuva düzenleyicileri ve akredite doping kontrol laboratuvarları temsilcilerinden oluşan 500'ü aşkın katılımcı izledi.

Sempozyuma Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonunu temsilen Komisyon Başkanı Av. Türker Arslan, Genel Koordinatör Prof. Dr. Rüştü Güner ve Genel Koordinatör Yardımcısı Av. Mehmet Yoğurtçuoğlu katıldı. Sempozyumda, son bir yıl içinde dopingle mücadele gelişmeleri konusunda bilgiler verildi. Özellikle yeni analiz yöntemleri ve biyolojik pasaport konusundaki gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. Uluslararası federasyonlarla ulusal dopingle mücadele kuruluşları arasındaki işbirliği çalışmalarının dopingle mücadelenin daha etkin ve verimli yapılabilmesi açısından önemine vurgu yapıldı ve bu ilişkilerin daha da geliştirilebilmesi için WADA tarafından hazırlanan kılavuz katılımcılarla paylaşıldı. İstihbarat ve soruşturmaların etkin bir şekilde yapılabilmesinin analiz yöntemlerinin gelişmesi kadar önemli olduğu birçok dopingle mücadele kuruluşu ve WADA tarafından kaydedildi.

2015 yılında yürürlüğe giren Dünya Dopingle Mücadele Kuralları’na göre, dopingle mücadele kural ihlalinde bulunan sporcu ve sporcu destek personeline uygulanan yaptırımlar konusunda birçok dopingle mücadele kuruluşu, vakalardan örnekler vererek karşılaştıkları sorunların çözüm yolları konusunda neler yapılabileceklerini tartıştı.

Ayrıca, Uluslararası Atletizm Federasyonları Başkanı Sebastian Coe ve Rusya’daki doping olayları ile ilgili kurulan WADA Bağımsız Araştırma Komisyonu Başkanı Richard Pound, son zamanlarda kamuoyuna yansıyan doping olayları ile ilgili bilgiler verdi ve katılımcıların sorularını yanıtladı.

​Koehler, burada yaptığı konuşmada, 2013 yılındaki yüksek sayıda doping vakaları nedeniyle, Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonunun faaliyetlerini çok yakından takip ettiklerini belirterek, Türkiye'nin bir kaç yıl gibi çok kısa bir süre içinde, dopingle mücadele kurallarına uyumlu bir şekilde gelişmesini takdirle karşıladıklarını ve komisyonun çalışmalarının diğer ülkelere örnek oluşturması gerektiğini kaydetti. Koehler, bu gelişmeler ışığında Türkiye'nin dopingle mücadelesini takdirle karşıladıklarını vurguladı.

Dopingle mücadele kuruluşlarının eğitim çalışmalarının tartışıldığı oturumda sunum yapan Prof. Dr. Rüştü Güner ise komisyonunun 2011 yılında kurulduğunu anlattı.

Güner, komisyonun, kurulmasından hemen sonra, ulusal dopingle mücadele programında, başta atletizm ve halter olmak üzere çok yüksek sayıda doping vakalarıyla karşılaştığını belirterek, şöyle devam etti:

'2013 yılının ortalarına doğru alınan doping kontrol örneklerinin yüzde 15'inin dopingli çıkması, bizleri de çok üzdü ancak bu durumun, iyimser bir bakış açısıyla, Türkiye'de doping kontrolü sisteminin çalıştığını göstermesi açısından cesaret verici olduğu, birçok uluslararası kuruluş tarafından dile getirildi. Doping yapılmayan bir spor ortamını sağlamak amacıyla sporcular, antrenörler, diğer sporcu destek personeli, doktorlar, aileler, spor bilimleri fakülteleri ve beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencileri gibi değişik hedef gruplara eğitim seminerleri düzenliyoruz. Ayrıca internet üzerinden de çevrim içi bir eğitim çalışması yürütüyoruz.'

Güner, eğitim çalışmaları, yürüttükleri yoğun doping kontrol faaliyetleri ile Gençlik ve Spor Bakanlığının 'dopinge sıfır tolerans' politikası sayesinde, alınan örneklerde doping çıkma oranının 2015 yılında yüzde birlere kadar düştüğünü sözlerine ekledi.

Kaynak: AA